KÜLTÜR 13 Mart 2017
183b OKUNMA     983 PAYLAŞIM

Saygı Görmek Adına Cinsel Kimliklerinden Vazgeçen Arnavutluk Kadınları: Yeminli Bakireler

Bugünlerde unutulmaya yüz tutmuş son derece ilginç bir Arnavutluk geleneği.


eski dönemlerde kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmamaları ve muhafazakar bir toplum içinde yaşandıklarından bazı kadınlar gönüllü olarak erkek olmayı tercih ediyorlardı. bunun için yemin edip ömürleri boyunca erkek gibi giyinip, erkek gibi davranıyorlar ve asla evlenmiyorlardı. 


saçlarını erkek gibi kestirip, erkekler ile birlikte onların çalıştığı işlerde çalışıyorlardı. erkek olarak yaşamak bazen isteyerek bazen ise mecburiyetten oluyordu. bunların başında kadınların mirastan hak alamaması, aile büyüklerinin ölmesi ve aileyi ayakta tutmak gibi zorunluluklar geliyordu. 


çok küçük yaşta yemin edilebildiği gibi, evlendikten sonra eşi ölen kadınlar da yemin edebiliyorlardı. 


toplum da onlara üçüncü cinsiyet olarak bakıp saygı duyuyordu ve dışlamıyordu. eğer evlenirlerse eşi kadın olacağından bu eşcinsel ilişkiye gireceği için asla onaylanmıyor ve cezası ölüm oluyordu.

ölmekte olan bir arnavutluk geleneğidir. günümüzde sayıları 40'tan az olan ve oldukça yaşlanmış, erkek rolünü özümsemiş ve benimsemiş, bir erkek gibi yaşayan ve kendilerine toplum tarafından bir erkekmiş gibi davranılan ve son derece saygı duyulan bu kadınların çoğu, artık kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduklarını ve böyle bir rol değişiminin anlamsızlaştığını kabullenmekle birlikte, kendi tercihlerinden oldukça memnunlardır. bir kısmı ise, günümüz kadınlarının yerinde olmayı istemektedirler.


söz konusu arnavutluk kadınları, ailelerinde erkek birey eksikliğinden dolayı ya da daha özgür bir hayat sürebilmek için, erkek rolünü üstlenirler ve tam bir erkek gibi yaşarlar. bu rol değişiminin en önemli aşaması ise 12 yetişkin ve yetkin erkeğin önünde yemin ederek, ölene kadar evlilikten, çocuklardan ve seksten vazgeçmeleridir. daha önce evlenmiş ve cinsel ilişkiye girmiş olan kadınlar da, yemin ettikten sonra "yeminli bakire" olabilirler, pek tabi ki kocalarının ölmüş olması şartıyla. bu yemini bozmaları halinde ise, toplum nezdinde aşağılanıyor, dışlanıyor ya da ölümle cezalandırılabiliyorlar. bu arada, hem hristiyan hem de müslümanlar tarafından kabul gören ve uygulanan bir gelenek olduğunu da belirtmekte fayda var.


peki neden erkek olmak için ölene kadar bakire kalmaları gerekir ? çünkü geçmişte kadının hayatı değersiz iken, bir bakirenin hayatının değeri, bir erkeğinkine eşittir.


size de ilginç geldiyse ve daha detaylı bilgi edinmek isterseniz, national geographic channel kanalının, tabu programının, "üçüncü cins" bölümünü izlemenizi tavsiye ederim.