Rock'n Roll'u Gerçek Anlamıyla Yaşayan Son İnsan: Lemmy Kilmister'ın Hayat Öyküsü
lemmy kilmister, 24 aralık 1945 tarihinde burslem, ingiltere’de doğmuş ve 28 aralık 2015 tarihinde los angeles, amerika birleşik devletleri’nde vefat etmiş, yaşamış son rock and roll insanıdır. sözlükteki 500’ncü entryimi o’nun başlığına girmek için özellikle seçtim. en sevdiğim müzik grubu olan motörhead’in kurucusu, tekrardan söylüyorum “yaşamış son rock and roll insanı”, rock n roll dünyasının en nevi şahsına münhasır bas gitaristi, heavy metal müziğin yaratıcılarından birisi ve şu an dinlediğimiz çoğu grubun ilham kaynağı olan lemmy kilmister’ı anlatmak istiyorum bugün.
kendisi burslem, ingiltere’de dünyaya geliyor. daha üç aylıkken, bir konser piyanisti ve askeri hava kuvvetleri çalışanı olan babası, lemmy’i terk ediyor. bu olaydan sonra lemmy’nin annesi ve büyükannesi newcastle’a taşınıyor. lemmy 10 yaşındayken annesi bir evlilik daha yapıyor ama evlendiği adamın çocukları lemmy ile pek iyi anlaşamıyorlar. lemmy, kuzey galler’deki benllech’e taşınıyor ve bir süre orada devam ediyor. orada amlwch’teki sir thomas jones okulu’na kaydoluyor. kendisi “her şey güzel gidiyordu ta ki hayatımdaki en kötü hamleyi yapıp ailem beni o okula yazdırana kadar. “ diye açıklıyor bu dönemi. lemmy, başladığı bu okulda 700 kadar galli çocuk arasındaki tek ingiliz. “mutlu zamanlar geçirmedim ama antropolojik açıdan ilginç bir durumdu. “ diyor. röportajın daha uzun kısmını okumak isteyenler buradan ulaşabilirler.
lemmy’nin gerçek adı ian fraser kilmister
“lemmy” takma adını galler’de gittiği okulda alıyor. olay kabaca şöyle; lemmy daha o dönemlerden kumara düşkün ve sürekli arkadaşlarından borç alıyor. bir süre sonra herkes o kadar alışıyor ki “lend me” diye diye takma adını “lemmy” yapıyorlar. daha sonra da bu isim o’nun sahne adı olarak kalıyor. lemmy’nin ilk gitarı annesinin sahip olduğu gitar oluyor. lemmy, gitarı öğrenme aşamasındayken okuldan ayrılıyor ve ailesiyle birlikte conwy’a gidiyorlar. lemmy o dönemlerde birkaç fabrikada ve birkaç farklı işte çalarken, aynı zamanda da yerel gruplarda çalıyor. lemmy 16 yaşındayken liverpool’da the cavern club’da the beatles’ın performansını izliyor ve ardından the beatles’ın “please please me” albümünü gitarda çalmayı öğreniyor. ayrıca bu performansı izlemesi, lemmy’nin kesin olarak rock müzik üzerine yoğunlaşmasını sağlıyor. lemmy o dönemlerle alakalı, bir radyo programında seyircinin sorduğu “müzikal olarak etkilendiğin isimler kimlerdi?” sorusuna “little richard, the beatles ve elvis presley” cevabını veriyor. the beatles’ı ilk olarak izlediğinde daha albümlerinin olmadığını belirtiyor. o zamanlar kuzey galler’de kaldığını ama sırf the beatles’ı dinlemek için liverpool’a kadar otostop çektiklerini söylüyor. bir yıl önce herkesin billy fury’e aşık olduğunu ama o yıl her yerin the beatles’la dolup taştığını belirtiyor.
lemmy önce the rockin’ vickers’ta çalıyor
grup 1963-1967 seneleri arasında aktif olarak müzik yapsa da lemmy 1965 yılında gruba katılıp grup dağılana kadar çalıyor. ve bu grupta bas gitarı değil, normal elektro gitarı çalıyor. the rockin’ vickers ile 3 single çıkartıyorlar 1965-66 yıllarında. daha sonra 1966-1970 yılları arasında müzik yapan sam gopal’a geçiyor. orada bir albüm ve bir de single çıkartıyor. tabii sonrasında motörhead’den önceki en ciddi işi olan hawkwind’a giriyor. 1969 senesinde kurulan ve günümüzde hâlâ aktif olan hawkwind’a lemmy 1971-1975 yılları arasında giriyor ve bas gitar çalıp, bazı parçalara da vokal yapıyor. hawkind üretken bir grup, hali hazırda 40 yıllık müzik kariyerlerinde 30 stüdyo albümleri var ve lemmy kilmister 1971’de çıkan ın search of space, 1972’de çıkan doremi fasol latido, 1974’de çıkan hall of the mountain grill ve 1975’de çıkan warrior on the edge of time albümlerinde hem bas gitar çalıyor hem de bazı parçalarda vokal yapıyor. lemmy, 1975 senesinde gruptan şutlanıyor. bu gruptan atılma olayı şöyle gerçekleşiyor; lemmy, hawkwind ile turnedeyken grup bir yerde yemek yemek için duruyor. lemmy aç olmadığı için yeni aldığı fotoğraf makinesiyle bir şeyler çekmek amacıyla etrafta dolaşıyor. bu sırada birisi lemmy’nin kafasına sert bir cisimle vurarak o’nu bayıltıyor ve fotoğraf makinesini çalıp kaçıyor. işin daha garibi, lemmy kendine gelince restorana dönüyor ama bakıyor ki grup üyeleri çoktan gitmiş. düşünün, bir gruptasınız ve gruptaki diğer üyeler bir elemanın eksik olduğunu görmelerine rağmen umursamayıp yollarına devam ediyorlar. lemmy daha sonra otostop çekerek grubun gideceği yere varıyor. hawkwind, kanada’ya gireceği sırada lemmy kilmister üzerinde uyuşturucuyla yakalandığı için hapishaneye atılıyor. mahkemeye çıkartılmadan önce kefaretle serbest bırakıldığını öğreniyor ve toronto’ya gidip konsere çıkıyor. daha sonra öğreniyor ki gruptakiler, lemmy’nin yerine çalacak başka kimseyi bulamadıkları için mecburen lemmy’i içeriden çıkartıyorlar. gruptakiler, lemmy’nin çalışması zor birisi olduğunu düşünüyorlar. sürekli bir yerlere geç kalan, vaktinde orada olamayan ve grubu iyice geren bir yapısı olduğunu söylüyorlar. tabii son uyuşturucu ile yakalanma olayı da artık bardağı taşıran son damla oluyor ve lemmy’i gruptan şutluyorlar. tabii bu gruplar dışında birçok münferit iş de yapıyor lemmy kilmister. hatta jimi hendrix’in roadieliğini bile yapıyor bir dönem ve artık hawkwind’tan kovulunca kendi grubunu kurma fikri geliyor aklına.
motörhead isminden önce “bastars” adı düşünülüyor ama hem yapacağı ilk albümün adı, hem albümün ilk sıradaki şarkısının adı olması ve menajerinin de tavsiyesi üstüne grubun ismini motörhead olarak değiştiriyor. motörhead adının anlamı ingilizce argoda “amfetamin kullanan kişi” anlamına geliyor. bateride lucas fox, ritim gitarda larry walls ve bas ile vokalde lemmy kilmister ile motörhead efsanesi başlıyor. toplam 22 stüdyo albümü, 13 canlı albüm, 14 derleme albüm, 29 tane de single çıkartıyorlar tam 40 yıllık sahne hayatları boyunca.
motörhead’in en şaşalı dönemleri 1977-1982 yılları arasıdır
motörhead her zaman kaliteli müzik yapmıştır, her zaman iyi şeyler sunmuştur ama bu 5 yıl içerisinde çıkan müziklerin tamamı motörhead hitleri arasındadır. şöyle ki; bu 5 yılda çıkan albümlere bakarsak; motörhead, overkill, bomber, on parole ve ace of spades isimlerini görüyoruz. muazzam değil mi? 5 yıldaki üretime bakar mısınız? 5 yılda 5 albüm ve hepsi de şu an motörhead hitlerini yaratan albümler. 1982 senesinde “fast” eddie clarke gruptan ayrılıyor ve erine çok kısa bir sürelik brain robertson girdikten sonra lemmy’nin ölümüne kadar grupta kalacak olan phil campbell 1984’de kadroya dahil ediliyor. michael burston gruptan ayrıldığı tarih olan 1995’e kadar motörhead çift gitaristle devam ettikten sonra phil campbell tek başına kalıyor. tabii ara sıra lemmy'nin oğlu paul da motörhead ile çalıyor. lemmy’nin hayatını anlatıyorum tabii ki çok fazla grup üyeleri üstünde durmam doğru olmaz ama hemen davulcu değişimini de anlatıp geçmek istiyorum. grupta lucas fox baterist olarak başlıyor, ardından phil taylor ve pete gill davulculuk yapıyor ve 1992 senesinde gruba dahil olan mikkey dee, motörhead dağılana kadar grupta davulculuk yapıyor. motörhead’in son kadrosu olan lemmy, phil ve mikkey’den oluşan kadro 1992 senesinde bir araya geliyorlar; ama 1995 senesinde würzel gruptan ayrıldıktan sonra ancak kemik kadro olarak kalabiliyorlar.
lemmy, vefat ettiği sene olan 2015 yılında bile stüdyo albümü çıkartan bir müzisyen. 40 yılda tam 22 albüm. neredeyse 22 ayda bir, bir tane müzik albümü sunuyorlar piyasaya. motörhead’in üretkenliği tabii lemmy’nin üretkenliği demek. bir dönem birlikte çalıştıkları dave grohl, “lemmy şu an sizce ne yapıyordur? muhtemelen jack ve sigarasıyla birlikte yeni bir albüm yapıyordur. “ diye bir yorumda bulunuyor. lemmy şöyle bir adam; bir sohbet esnasında “daha rock n roll’un olmadığı zamanları hatırlıyorum” diyor ve o dönemler hakkında bilgi veriyor. elvis’in başlattığı akım hakkında birkaç şey söylüyor. gerçekten kendisi ayaklı bir rock n roll tarihiydi ve bir devir, bir kültür, bir duruş onunla birlikte kapanıp gitti.
biraz da lemmy'nin ilgi alanlarından bahsedelim
lemmy kilmister büyük bir askeri tarih, 1. ve 2. dünya savaşı tarihi meraklısı. büyük bir savaş tarihi koleksiyonu var. savaştan kalma birçok eşyayı topluyor. evinde savaşa dair birçok materyal bulunduruyor. hatta nazi tarihine duyduğu merak ve naziler hakkında topladığı hatıralardan ötürü birkaç kez soruşturma yemiş ve davalık olmuşluğu bile var. kendisine “nazi yanlısı olduğunla alakalı söylenilenler hakkında ne düşünüyorsun?” diye sorduklarında “6 tane siyahi sevgilim oldu. herhalde görüp görebileceğin en kötü nazi olurdum. “ diye bir cevap veriyor. belgeselde anlatıldığına göre, bbc bir uçak modeli hakkında tanıtım yaparken lemmy “o tarihte bu model üretilmedi. “ diyor ve bununla alakalı 3 farklı kaynak kitap getiriyor. kendisi ayrıca tanklara da çok meraklı. bu bağlamda çok ciddi bir araştırmacı ve arşivci olduğunu da biliyoruz. 1916 albümü de zaten birinci dünya savaşı ile alakalı. maalesef bu albüm 1992 senesinde grammy’i metallica’ya kaybediyor. ama şunu da belirtmek lazım, lemmy kilmister, motörhead ile 2005’de de ilk ve tek grammy’sini whiplash parçasıyla kazanıyor.
Motörhead - Whiplash
hazır metallica’dan laf açılmışken şu anıyı da araya sokmak istiyorum; lemmy kilmister, bir turnede metallica ile birlikte sahne aldı. metallica daha önceden çıkarttığı cover albümü garage inc’de motörhead’den too late too late, overkill ve damage case parçalarını coverladı. bu konserde de lemmy ile birlikte damage case’i ve too late too late’i canlı olarak çaldılar. gerçekten izlemenizi isterim, o kadar güzel bir konserdi ki. o koskoca metallica üyelerinin sahnede nasıl çocuklaştığını, hayran hayran lemmy kilmister’ı izlediklerini görünce lemmy’e ne kadar saygı duyduklarını bir kere daha anlıyorsunuz.
lemmy kilmister nevi şahsına münhasır bir adam demiştik. tabii kendisinin bas gitar tonu, kıyafetleri, duruşu ve müziği kadar mikrofon stili de normale göre aykırı. lemmy’nin mikrofonunun, lemmy’nin başı yukarıya bakacak şekilde durmasını sağlayacak şekilde ayarlanmasının sebebi lemmy’nin böyle rahat vokal yapıyor olması ve izleyicilere bakmadan daha rahat bir konser geçirmesi. hepsi bu.
lemmy’nin yaşadığı yerle alakalı biraz konuşacak olursak
lemmy, kendi dairesi için "burası bir müze gibi. hatta bu dairedekinden daha az parça bulunan müzeler gördüm." diyor. gerçekten de evi tam bir antikacı dükkanı gibi. dairesinde altın ve platin plakları, konserde kendisine hediye edilen eşyalar, müzik ödülleri gibi önemli anıları olan eşyalar var. kendisine “neden başka yere taşınmıyorsun?” diye sorduklarında “burası her zaman takıldığım park sunset ve rainbow’a çok yakın. 900 dolara böyle bir yer bulamam. buralarda oturmayı seviyorum. hem daha büyük bir daireye taşınınca daha iyi şarkılar mı yazacağım? burada mutluyum. “ diyor. giyeceği şeylerle de çok alakadar; kendine bir çizme yaptıracağında istediği deseni ve tarzı her defasında kendisi çizer ve çizmelerini yapan kişiye öyle getiriyor. çizmelerini tasarlayan adam pascal cooper, "lemmy’nin stilini anlamak kolay değil çünkü her seferinde ciddi değişiklikler gösteriyor. oldukça fark edilir ve güzel bir estetik anlayışı var." şeklinde bir demeç veriyor.
biraz da lemmy kilmister’ın alkole olan düşkünlüğünden bahsetmek istiyorum
bildiğiniz üzere lemmy kilmister vokal bakımından çok değişik bir tona sahip. buna sesindeki deformasyon sebep oluyor. çok kirli ve ağır bir sesi var. bu tabii ki yıllar içerisinde olan büyük bir deformasyon. hawkwind dönemine baktığınızda sesinin gayet ince ve temiz olduğunu duyuyorsunuz, motörhead’in ilk albümünde ise durum biraz daha kötüleşmiş durumda. son albümleri olan bad magic’e baktığınızda ise lemmy’nin sesinin ne kadar kötü durumda olduğunu görüyorsunuz. ozzy osbourne gibi yaptığı sağlık programının arasında bile gidip içeride ot içen, varillerin içindeki asitten tut da tutkala kadar her şeyi denemiş bir adam bile "hepimiz o dönemler aşırı doz kullanırdık ama lemmy farklıydı. ortalamalar yasasına göre şu ana kadar çoktan ölmüş olması gerekirdi." diyor. tabii gençlik dönemlerinden beri aşırı dozda içilen viski, uyuşturucu ve sigara; lemmy’nin sesini bu denli bozuyor. alkol durumuyla alakalı birkaç anı anlatmak isterim. mesela kendisinin jim heath’i alkolle hastanelik etmişliği var. stüdyoda kayıt sırasında lemmy ile birlikte içen jim heath, lemmy’e ayak uydurayım derken ertesi gün hastaneye kaldırılacak kadar fazla alkol içiyor. mike inez ise şunu anlatıyor; "lemmy bir gün bize birkaç fotoğraf gösterirken, 'jack daniels ister misiniz?' diye sordu. biz de 'olur' dedik. daha sonra lemmy kilmister 200 mililitrelik jack daniels şişelerini açıp bize verdi. bira içer gibi o koca şişeleri içmemizi bekliyordu." viskiyi kadehle değil de direkt bira gibi şişeden içecek kadar bu alkolün düşkünü bir adamdı kendisi. hatta daha trajikomik bir durum anlatalım; lemmy, belgeselden gördüğümüz kadarıyla tansiyon ve diyabet haplarını jack daniels ve kola karışımından oluşan meşhur lemmy kilmister karışımıyla birlikte içiyor. hem de "tansiyonum bana kalırsa gayet iyi. hatta o kadar iyi ki yerinde durmuyor bir aşağı bir yukarı gidiyor." diyerek bu durumu tiye alıyor.
“hayatındaki en önemli insan kimdi?” diye sorulduğunda "annem çünkü beni tek başına büyüttü. ve annem olmadığı zaman yanımda olan büyükannem. güçlü bir baba figürünün olduğu bir evde büyümekle iki kadının olduğu bir evde büyümek çok farklı. babamı hiç özlemedim çünkü yoktu. kafama pek takmadım. dört gözlü sefil bir adamdı ve yaptığı tek şey beni bırakıp gitmekti. sanırım bu yüzden kadınları diğer erkeklerden daha çok anladığımı düşünüyorum. kadınlar da erkeklerin istediği şeyleri ister. erkekler hep çabucak sevişmek ister; ama kadınlar bundan sıkılır ve korumacılık arar. korumacılıktan bahsettiğim risk taşıyan her şeyi bırakmanız. işte bu yüzden hiç evlenmedim." diye bir yanıt veriyor belgeselde.
lemmy hakkında biz çok konuştuk ama bir de etrafındaki insanlar, o’nu tanıyanlar ne demiş? biraz da bunlara göz atmakta fayda var ki lemmy’nin, özel hayatında nasıl bir insan olduğunu daha rahat kavrayabilelim.
lemmy kilmister’ın grup asistanı dan halen şöyle söylüyor; "hem dünyayı gezip, hem bir sürü harika insanla tanışıp, hem de bedava motörhead dinleyip üstüne para aldığınız başka bir iş var mıdır ki?" grubun roadieliğini yapan kişiler ve motörhead artık bir aile olmuş gibiler. bunu görebiliyoruz. herkes işini severek ve isteyerek yapıyor. gruptaki üyelerle de araları çok iyi. bayağı eğleniyor görünüyorlar. hatta motörhead için çalışanların doğum günü partileri bile yapılıyor ve grup üyeleri de bu partilere katılıyorlar.
phil campbell, lemmy the movie belgeselinde “lemmy, hawkwind ile birlikte yaşadığım şehre gelmişti ve ben 12 yaşındayken ondan imza almıştım. grupta tek imza dağıtan kişi o’ydu ve birisi bana çıkıp “bu adamla 25 sene aynı grupta çalacaksın” dese “hadi be oradan!” derdim. ama işte hayatta her şey mümkün. “ diye bir kısa konuşma yapıyor.
ozzy osbourne, “bana ilk metal grubu kim, diye soruyorlar. lemmy ve black sabbath ama ben lemmy ve motörhead derim. “ diyor lemmy kilmister hakkında. ozzy osbourne gibi heavy metal müziğin kurucu isimlerinden birisi olan bir adamdan böyle sözler duyuyoruz.
lemmy kilmister bildiğimiz üzere hayatında çok fazla kadın olan bir insan; lâkin daha çok tek gecelik ve düzensiz ilişkilerin adamı. birine bağlanmayı ve o’nunla evlenmeyi hiçbir zaman düşünmemiş. katıldığı bir radyo programında “2000 kadınla yattığın doğru mu?” sorusuna “o basının uydurması, ben 1000” demiştim diye bir karşılık vermiştir kendisi. ilişkilere bu tarzda bakan bir adam. hatta entrynin ilerleyen safhalarında bu konu hakkında söylediği bir sözü daha paylaşacağım. şimdi ilişkilere böyle bakan bir adam olsa da lemmy kilmister da hayatında bir kere aşık olmuş. lemmy’nin oğlu paul bu durumu şöyle anlatıyor; “babam gençken, yani 17 yaşlarındayken bir kızla sevgiliymiş. o’na gerçekten aşıkmış ve bu şekilde çıkmaya başlamışlar. kız bir gün yüksek dozda eroinden ölü bulunmuş. babam o yüzden hep eroine karşıdır ve eroin kullananlarla asla işi olmaz; ama bu kızla olmuş işte ve o’nu küvette ölü halde bulmuş. hatırlayabildiğim kadarıyla da 3 gün boyunca bir koltuğa oturup kalmış. o kızdan sonra hiçbir kadına aynı duyguları hissetmemiş. bu şu anki fikirlerinin sebebi olabilir.“
lemmy de bu olay hakkında; "1973’ten beri çok zaman geçti artık o kızı özlemiyorum. çok uzun zaman oldu. hatta çok uzun süre geçince insanların yüzlerini bile hatırlayamazsınız; ama ben suzy’i hatırlıyorum. güzeldi. çok erken öldü ve arkasında güzel bir ceset bıraktı. böyle şeyler olunca hayatınızın aşkı o olduğunu düşünürsünüz. muhtemelen değildi. çok fazla konuşurdu; ama aynı zamanda harikaydı da. kadın ilgi çekici olacaksa biraz da kahpe olacak tabii ki. sana sürekli 'evet' diyen birisi hoş olmazdı. biraz seninle rekabet edecek tabii ki."
iki üç paragraf önce lemmy’nin ilişkiler hakkındaki yorumunu paylaşacağım demiştim. şimdi de onu yazmak istiyorum. seversiniz ya da sevmezsiniz, doğru bulursunuz ya da yanlış bulursunuz ama lemmy’nin ilişkilere bakış açısı böyle ve bunu paylaşmak, bu durumu kavramamızı daha da kolaylaştıracaktır diye düşünüyorum. lemmy: “rock grubunda olan birisinin ilişkisi yürümez; ancak ikisi de rock grubundaysa olur ki o bile çok zor. yılın 7 ayı turnede oluyorsun, buna kimse katlanmaz. ya beraber gidecekler ki işe yaramaz; ya da evde oturup kendisine yeni bir sevgili yapacak veya evde oturup sürekli çocuklarına bakacak ama hep kafasında kuracaklar. çünkü sen turnedeyken kim bilir kaç kadınla birlikte oluyorsun, diye düşünürler. yani yürümez, bir şey söyleyeyim mi: sevgilin ile rock and roll arasında bir seçim yapacaksın. seks yaparken en güzel an bile en fazla yarım saat sürer; ama konser süresi bir buçuk saattir. sanırım olayı açıklığa kavuşturduk?” diyor. kendisinin ilişkilere bakış açısı bu yönde.
son olarak belgeselde gördüğüm ve çok beğendiğim bir sahne var, bunu paylaşmak istiyorum. lemmy kilmister bir müzik mağazasına giriyor ve the beatles’ın tek kanal kayıt yapılmış albümünün olup olmadığını soruyor. satıcı çocuk öncelikle yok dese de daha sonra lemmy başka cdlere bakarken yanına gelip bu albümü ona veriyor. lemmy albümü alırken öğreniyor ki aslında bu albümü ona bir kadın hediye ediyor. o albümü hediye eden kadını gördüğünde o’na çok çok teşekkür ediyor ve kadının söylediği söz şu: rock n roll adına onların sizde olması gerektiğini düşündüm. işte lemmy kilmister’ın son rock n roll karakteri olması ve rock camiasında bu kadar çok sevilmesinin sadece ufak bir örneği. gerçekten herkes ama herkes tarafından büyük bir saygı görüyor.
entrymi bu son söz ile noktalamak istiyorum. lemmy kilmister’ın hayatını anlatan lemmy the movie belgeselini muhakkak izlemenizi salık veririm. kendisi benim için çok farklı bir karakter. bir idolden daha fazlası olduğunu söyleyebilirim. o’nun müziklerini dinlemek, hakkında araştırma yapmak ve lemmy ile ilgili materyallere sahip olmak beni çok gururlandırıyor. gerçekten belki size saçma gelebilir ama motörhead gibi bir grubu dinleyebildiğim ve lemmy gibi bir adamın varlığından haberdar olabildiğim için kendimi şanslı sayıyorum. ve işin güzelliği burada. motörhead, piyasa olarak asla bir metallica, bon jovi, guns n roses konumunda değildi. kendisi de zaten belgeselde sürekli söylüyor bu durumu ve ilk ciddi kazancının ozzy ile çalıştığı dönemde aldığı para olduğunu belirtiyor. lâkin iş para değil de ağırlık ve saygı durumuna geldiği zaman işte orada lemmy’nin üstüne kimse yok. her gittiği yerde saygı görüyor, tüm metal hatta rock müzik camiası o’nu bir efsane olarak görüyor ve müziğini seviyor. bu kadar sevilen bir adam olarak lemmy her zaman mütevazı bir hayat yaşadı ve öyle vefat etti.
lemmy kilmister, 28 ağustos 2015 tarihinde bad magic albümünü piyasaya sürdü. albüm haziran 2016 tarihinden itibaren amerika’da 36 bin kopya sattı. çıktığı ilk hafta 10,325 kopya sattı. billboard 200'de 35’nci, amerika birleşik devletleri’nde top hard rock albums listelerinde 2’nci oldu. ingiltere’de iki listede 1’nciliğe yükseldi. lemmy, 1 eylül’de texas’ta yapılan konserdeki 3’ncü şarkıdan sonra “kendimi kötü hissediyorum. yapamıyorum. “ diyerek önce arka tarafa geçen, ardından da konseri iptal eden lemmy; sonrasında tüm turneyi iptal etmişti. bununla alakalı kaynak olarak buraya bakabilirsiniz. lemmy büyük ihtimal bazı şeylerin farkındaydı; ancak kendisinin hastaneye yatıp, ilaç alıp, sahnelerden uzak kalmak gibi bir hayali yoktu. 70 yaşına kadar yaşadı, ölmeden 4 ay önce taş gibi bir albüm çıkarttı ve son ana kadar da sahnede kaldı. 1 eylül 2015’te son açıklamasını yaptı.
gördüğünüz gibi gerçekten zayıflamış ve bitkin haldeydi ama biz o’nu asla hastane kıyafetleri içinde yatağında yatar halde görmedik. bizim için her zaman omzunda rickenbacker model gitarı asılı, ağzında marlboro sigarası ve viskisi ile lemmy kilmister olarak kaldı. 26 aralık 2015 tarihinde kanser teşhisi koyuldu ve 2 gün sonra vefat etti. o 2 günü ailesiyle birlikte en sevdiği video oyununu oynayarak geçirdi.
70 yıl yaşadı, sevdiği işi yaptı, 50 yıllık aktif müzik kariyerini son ana kadar sahnelerde kalıp rock and roll yaparak sonlandırdı. çok fazla gruba ilham verdi. 1965’te ne yapıyorsa 2015’te de onu yaptı. hangi tarzı istiyorsa o’nu denedi, popüler olmak ya da daha fazla kazanmak için tarzını değiştirmedi ve şu an tüm metal dünyasının “godfather of heavy metal” fikrinde mutabık olduğu bir biçimde aramızdan ayrıldı. murder one’ı ile son yolculuğuna uğurlandı. lemmy kilmister’ın cenaze törenini şans eseri denk gelerek canlı olarak izleyebilmiştim. eğer törene göz atmak isteyen varsa aşağıdan bakabilirler:
phil campbell ve mikkey dee ortak bir kararla, “motörhead, lemmy kilmister demekti. o artık aramızda yok. o yüzden motörhead bitmiştir. “ diyerek grubu sonlandırdı. bir hayalim, lemmy’nin rainbow barına gitmek, o’nun heykelini görmek ve los angeles’ta bulunan forest lawn anıt mezarlığı’ndaki mezarını ziyaret etmek. umarım bunları bir gün yapabilirim.
metallica’nın lemmy kilmister anısına yaptığı ve son albümleri olan hardwired… to self-destruct albümünde yayımladıkları murder one şarkısını koymak istiyorum buraya. murder one bildiğiniz üzere lemmy kilmister’ın o meşhur amfisinin adı. lemmy, tüm metal müzik aleminin sevdiği bir insandı ama metallica için anlamı çok daha farklıydı. lars’ın lemmy’nin cenaze töreninde anlattığına göre, motörhead danimarka’ya geldiğinde lars sırf lemmy’den imza alabilmek için lemmy’nin kaldığı otele çalışan kılığında giriyor. lemmy işte böyle, belki müzik sektöründe 50 yıl kalıyor ama kendisinin izleri sonsuza dek bu sektör içerisinde olmaya devam edecek. murder one şarkısını dinlemek için buraya göz atabilirsiniz:
elimden geldiğince kaynakça paylaşmaya çalıştım. tabi imkanınız varsa mutlaka lemmy the movie belgeselini seyredin. lemmy hakkında o kadar çok şey göreceksiniz ki... burada anlattıklarım oradaki hazinenin içinde sadece birkaç parça altın.