OYUN 7 Kasım 2024
1,4b OKUNMA     56 PAYLAŞIM

Pac-Man, Esasında İnsanoğlunun Doymak Bilmez Açlığını mı Temsil Ediyor?

1980'den beri hayatımızda olan oyuna farklı bir açıdan bakalım.

pac-man'in belki de bu kadar popüler olmasının ardındaki asıl neden sadece harika bir oyun dinamiğine sahip olması değil, aynı zamanda insanı da anlatan en iyi oyunlardan biri olmasıydı.

pac-man, en temelde bir döngünün içinde kapana kısılan ve sonsuz bir labirentin içinde süregelen bir tatminsizlik döngüsü içinde sürekli yeniden var olan, sonu gelmeyen bir kaçışın alegorisiydi.


oyun temel olarak pac-man'in bir labirentin içindeki sarı noktaları yemeye çalıştığı ve bu sırada dört farklı hayaletten (blinky, pinky, inky, clyde) kaçmaya çalıştığı bir döngüye dayanıyordu. amaç labirentte yer alan büyük güç noktalarını yemekti; bu güç noktaları yenildiğinde hayaletler de geçici olarak yenilebilir hale geliyordu. bölümlerde ekstra bonus puanlar veren meyveler ve bir tane de anahtar bulunuyordu. bu anahtar oyundaki belli engelleri kaldırmak ve kapıları açmak adına kullanılıyordu. oyun bu döngünün sürekli tekrarı üzerine kuruluydu ve her yeni seviye biraz daha zorluydu.

oysa doğrudan insana dair saklı bir anlam vardı bu oyunun içinde

pac-man'in dünyasındaki her unsur, bilinçaltında yankılanan temel korku, arzu ve tatmin beklentilerinin bir simgesiydi.

pac-man'in içinde hareket ettiği, kendine çıkış yolu aradığı ama sürekli aynı döngüye geri döndüğü bir alan olan labirent oyunun en temel unsuruydu ve insan zihnini, özellikle de bilinçdışının karmaşık ve kaçınılmaz yapısını temsil ediyordu. bu nedenle labirent daima karanlıktı.

pac-man ise oldukça basit tasarlanmış bir karakterdi. japonca'da "hart hurt yemek" anlamına gelen paku-paku ifadesinden türetilmişti ismi. man ise insan demekti. onu sadece bir ağızdan ibaret daima aç, doyumsuz bir figür olarak görmemiz, insanın içsel açlığına ve sürekli tatmin edilmesi gereken dürtülerine işaretti ve id dediğimiz benlik boyutunu temsil ediyor; her seviyede tatmin bulma ümidiyle hareket ediyor ama asla gerçek bir kurtuluşa eremiyordu. arzularının peşinde hayatını tüketen bir insanın manzarasından başka bir şey değildi izlediğimiz.

labirente dağılmış küçük noktalar da pac-man'in arzular üzerine kurulmuş anlam dünyasındaki küçük hedefler ve geçici tatmin nesneleriydi. her bir nokta insanın yaşamı boyunca karşısına çıkan küçük zaferleri, anlık tatminleri ve basit arzuları simgeliyordu. ancak oyunda da bu tatmin unsurları asla gerçek bir doyum hissi meydana getirmiyor, yenilen her bir nokta ancak daha fazlasını yemeye yönlendiriyordu oyuncuyu. asla tatmin olmayan arzuların ve ulaşıldıkları takdirde de arkalarında bıraktıkları boşlukların metaforuydu noktalar.

günlük, küçük ve anlık birer tatmin bildiren noktaların aksine kısa süreliğine ortaya çıkan ve elde edilmedikleri takdirde kaybolan meyveler, insanın hayatı boyunca sadece belli anlarda erişebildiği özel hedefleri, büyük başarıları ve değerli hazları temsil ediyordu.

hayaletler, bilinçdışındaki gölge arketipler'di. her biri belirgin bir kişilik ve renk aracılığıyla farklı korkuları, bastırılmış dürtüleri ve insanın içsel çatışmalarını temsil ediyordu.

blinky, hedefe odaklı takibi ve agresif korkuyu anlatıyordu. kırmızı, güçlü ve uyarıcı bir renk olarak saldırganlık, tehlike ve arzu gibi temel dürtüleri işaretidir. nitekim blinky'nin sürekli pac-man'in peşinde olması ve bundan asla vazgeçmemesi, insanın bastırmakta zorlandığı ve sürekli peşinde olan korkuların ve kaçamadığı temel tehditlerin metaforu olarak yansıyordu oyuna böylece.

pinky, pembe renklidir. bu renk masumiyet ve yumuşaklık ile ilişkilendirilir. görünürde dostane, zararsız ve sevimli algılanır ama burada yanıltıcı bir rol oynar. onun stratejisi pac-man'in rotasını öngörmek ve ona tuzak kurmaktır. bu bakımdan insanın fark etmeden peşine düştüğü yanıltıcı dürtülerini temsil eder.

inky, açık mavidir. rastgele hareket eder. bazen takip eder, bazı durumda da pasif ama kalıcı bir strateji güder. insanın kararsız doğasını ve sürekli değişen zihinsel durumunu temsil eder. kesinliği olmayan, tam olarak adlandırılamamış korkuların ifadesi, kişinin kendine güvenmeyen yönlerinin açığa çıkmasıdır.

clyde, turuncudur. pac-man'e yaklaştığında bile aniden rotasından sapabilir. bu yönüyle insanın güvende hissetme arayışına ve sürekli değişen bir tehditten uzaklaşma isteğine işaret eder. fakat clyde her zaman geri döner. tekrar eden kaygılar ve bilinçdışında süregelen kaçış hislerinin metaforudur. kendi korkularını terk etmeye çalışan ama bunda her defasında başarısız olan insanın trajedisi saklıdır onda.

güç noktaları, pac-man'in hayaletleri yemesine olanak tanıyan tek mekanizmadır oyunda. bu noktalar insanın anlık zaferlerini ve güç kazandığını düşündüğü geçici anların sarhoşluğunu temsil eder. düşündüğümüzde hepimizin hayatında bu tür anlar vardır, yenilmez hissederiz fakat oysa hayatımızı zora sokan en büyük düğümlere de böyle anlarda yol açarız. zira pac-man id'dir dedik. sadece arzuya yönelebilir. arzular odağında ortaya çıkan bir rahatlama ise ancak kalıcı bir güç yanılsaması olabilir, asla gerçek anlamda iyileştirmez kişiyi. nitekim kısacık bir zamanın ardından hayaletlerin geri dönmesiyle bunu anlarız ve döngü aynı şekilde devam eder. zira bir gölgenin olumsuz tesirinden, onu bastırmak ya da ondan kaçmakla kurtulmak mümkün değildir. yüzleşmek gereklidir.

anahtar ise oyundaki son ödül nesnesidir. oyunun en yüksek seviyelerinde çıkar ve çok yüksek bir puan verir. ancak burada da "sıkışmışlığa" doğrudan bir işaret vardır. çünkü anahtarın temel işlevi açmak, insanı bir yerden, bir başka noktaya ulaştırmaktır. fakat burada anahtar pac-man'i labirentten kurtarmaz. oyunda bulunan en özel nesnenin bile sunduğu sadece geçici bir tatmin kadardır ancak ve pac-man aynı labirente yeniden geri döner.

iki kavramı eksik bıraktık: ego ve süperego

ego burada oyuncunun kendisidir. bilinçdışının karanlık labirentinde yol bulmaya çalışır. ancak süperego'nun, yani kişinin ahlaki rehberinin oyunda doğrudan bir karşılığı yoktur. bu insanın doğru ile yanlışı ayırt edemediği, tamamen içgüdüsel bir şekilde hareket ettiği bir durumu temsil eder. süperego'nun rehberliği olmadan da bilinçdışının karanlık ve karmaşık yapısını aydınlatmanın, anlam bulmanın hiçbir imkanı yoktur. pac-man'in hareket ettiği labirent bu nedenle çıkışa kapalıdır.

gördüğümüz sürekli arzularının peşinden koşan, gölgelerinden saklanmaya çalışan, kısır bir döngünün içinde hapsolmuş ve tüm çabasının sonunda bir noktada mutlaka kaybeden insanın karanlık bir portresidir özetle. bu nedenle de aslında dünyanın en mahzun oyunlarından biridir.