Oyunu Her Finaliyle Bitiren Birinden: Cyberpunk 2077'nin İncelemesi ve Tüm Hikayesi

Yıllardır merakla beklenen ancak şimdilik orta karar eleştiriler alan Cyberpunk 2077'nin hikayesi ve detaylı oyun incelemesi, buyrun.
Oyunu Her Finaliyle Bitiren Birinden: Cyberpunk 2077'nin İncelemesi ve Tüm Hikayesi

ana hikayede spoiler'lı kısma gelmeden önce spoiler'sız olarak biraz anlatayım

arkadaşlar tüm hikaye boyunca ne yarattığınız karakterin başlangıç yeri, türü veya dış görünüşü ne de bu karakterle diyaloglarda yaptığınız seçimler oyunun akışına etki ediyor. hatta oyun oyunu yönlendirmenize de izin vermiyor. haliyle bu bir rpg oyununda bu bana "ters" biraz ters geldi. oyun sanki rpg gibi ama lineer gibi de. oyunun son virajı hariç yaptığınız hiçbir seçim olayları farklı bir yere götürmüyor. hatta olayları farklı bir yere götürecek bir diyalog seçim şansınız da pek yok.

bu kısım spoiler olacak mı emin değilim ama spoiler'sız kısma yazmak istiyorum. zira doğrudan ana hikaye ile ilgili değil. oyundaki yarattığınız karakterin ve bazı seçimlerinizin tek etkisi sadece kiminle sevgili olacağınızı belirliyor. kadın bir karakter açarsanız x kişisi ile, erkek bir karakter açarsanız da y karakter ile sevgili olma ihtimaliniz var. ihtimal diyorum çünkü bu karakterlerle olan diyaloglarınız ve yan görevler bu ihtimali ya kuvvetlendiriyor ya da friendzone'a düşüyorsunuz. ama bu karakterlerle sevgili olmanız veya olmamanız ana hikayeye hiçbir etki etmiyor. aaa oyunda manitam var diyorsunuz o kadar. he bu kişiler manitanız diye de mesela bir date'e çıkalım falan gibi bir şey de yok. öyle biliyorsunuz ki x/y benim manita. bu kadar.

bu kadar laf kalabalığı yeter, hadi be adam gel şu hikayeye diyorsunuz biliyorum. e hadi o zaman hikayeye başlayalım.

bakın uyarıyorum, aşağısı hayvan gibi spoiler. kol gibi spoiler. baya bütün oyunu anlatacağım; öyle minik spoiler vs değil. sonra bana uyarmadı deme. başlıyorum...

işte size cyberpunk 2077'nin ana hikayesi

ben corpo (şirketçi) olarak başladığım için o eksenden bir anlatım yapacağım. ancak göçebe olarak da sokak çocuğu olarak da başlasanız bu 3 farklı gibi duran karakter ana hikayede ortak bir noktada kesişiyor ve tüm hikaye kimi seçerseniz seçin aynı ilerliyor. o yüzden ben şirketçi değil de göçebe seçtim ve hikaye farklı oldu gibi bir durum yok.

night city'de bir şirketçi olan v, işte olduğu sırada tuvaletteyken kankası jackie welles ile bir telefon görüşmesi yapar.

Jackie Welles

çalıştığımız şirketin adı arasaka. bu şirket tüm dünyada çeşitli kollarda faaliyet gösteren global bir şirket. öğreniriz ki biz arasaka istihbaratında çalışan bir elemanız. yine bizim gibi şirket çalışanı olan amirimiz arthur jenkins bizi arar ve der ki v çabuk ofisime gel. peki abi çeker ofisin yolunu tutarız. ofiste jenkins bize abernathy diye birisi için "hele şunu bir araştır bakalım ne ayakmış" diye bir görev verir. biz de tam bir şirket yalağı gibi, sermaye köpeği gibi işi alır ve ofisten çıkarız.

lizzie's adlı mekanda kankamız jackie ile buluşuruz ve moruk böyle bir iş var bana yardım et deriz. o da kanka bi ekip falan kurmak lazım ya zor iş ben yapamam bunu bana ters falan der. biz tam bunları konuşurken arasaka'nın taşaklı ajanları gelip sen ne haltlar karıştırıyorsun lan siktir git bu şirketten bi daha da gelme deyip jenkins'in bize verdiği çipe el koyup kapının önüne koyarlar. artık çipsiz ve işsizizdir.

işsiz kalınca kankamız jackie ile bir takım itlik ve serserilikler yapıp yeni hayatımıza başlarız. v, jackie ve t-bug olarak bir ekip olmuşuzdur bile ve zengin bir kadını t-bug'ın organize ettiği bir operasyon ile ibrahim tatlıses'in pezevenklerin elinden kurtardığı yıldız tilbe gibi kurtarırız. oyundaki ilk görevimiz de bu olur ve görevimizi yapıp eve döneriz. ertesi gün jackie arar ve kanka bir iş var der. işi bir işbitiren olan dexter deshawn'ın vereceğini, işin ne olacağını da bana dexter'ın bizzat anlatacağını söyler. soluğu vicky isimli bir siberkasap(siber donanım implantları takan kişiler)'ın yanında alırız, kendimize bir takım implantlar yaptırıp yepyeni gözler ve eller taktırarak ilk göndermemizi "tanrım beni baştan yarat" şarkısının baştan yarat ellerimi baştan yarat sözlerimi kısmına selam çakarak yapmış oluruz.

yepyeni bir çift göze ve ellere sahip olarak dexter'ın arabasına bineriz ve dexter yüzümüze içtiği puronun dumanını üfleye üfleye görevi anlatır. görev ise şudur: konpeki plaza'da (arasaka binası) saklanan ruhunu güvenceye al isimli arasaka programının ürettiği bir biyoçip var ve bunu çalacağız. biyoçip plazanın en üst katında ve arasaka şirketinin varisi, şirket sahibi saburo arasaka'nın oğlu yorinobu arasaka'nın suitindedir.

Saburo Arasaka

ve ayrıca mealstorm isimli bir çete mtod12 (yassıkafa) isimli henüz prototip aşamasında olan süper bir robotu parası ödenmesine rağmen çetenin reisi değiştiği için teslim etmemektedir. ve yapacağımız asıl görevde bu robot olmazsa olmazdır. önce bu robotu almamız gerekmektedir.

dexter'dan bu bilgileri aldıktan sonra lizzie's bar'da evelyn parker ile buluşuruz. evelyn bize görev ile ilgili detayları verir ve judy alvarez ile tanıştırır.


biz de önce gidip mealstorm çetesinden bu prototip robotu (ç)alıyoruz ve jackie, t-bug, evelyn ve judy ile birlikte yaptığımız plan neticesinde jackie ile birlikte konpeki plaza'ya sızıp biyoçipi çalıyoruz. tam biyoçipi çalıp sessizce girdiğimiz gibi çıkarız dediğimiz sırada ise yorunobu ve babası saburo odaya gelip tartışmaya başlıyorlar. bu tartışma neticesinde de yorunobu arasaka, arasaka şirketlerinin sahibi ve babası saburo arasaka'yı boğarak öldürüyor.

biz tabi şok. ve ortalık birden yangın yerine döner. saburo'nun öldürüldüğü odadan kaçarken güvenlik tarafından görülürüz ve saburo'yu öldürenler olduğumuz düşünülerek peşimize düşerler. bu kovalamaca esnasında çaldığımız ve yanımızda taşıdığımız biyoçip hasar alır. ve çip tamamen arızalanmasın diye bedenimizdeki usb 5.0 portu ile biyoçipi kendimize takarız. çatışa çatışa da konpeki plaza'dan çıkarız.

ancak bir sorun vardır. dostumuz jackie bu esnada yaralanmıştır. biricik kankamız dağ gibi yiğidimiz jakcie'miz bu operasyonda hakka yürür. kendisi tam bir görev adamıydı. yeri matrix olsun...

biyoçip kafamızda takılı bir şekilde bir otel odasında dexter ile buluşuruz. ben size sessiz sedasız bu işi halledin derken siz gidip saburo'yu öldürdünüz mal mısınız amına koyim ya diye bize çıkışan dexter'a durumu anlatmaya çalışırız. ancak sene 2077 olmasına rağmen önyargıları yıkmak atomu parçalamaktan daha zordur. ve dexter ve adamları tarafından hunharca dövülüp kafamıza da bir kurşun sıkılmak suretiyle şehir çöplüğüne atılırız.

acaba ölmüş müydük? ben söyleyeyim, hayır.

sene 2023...

birden elimizde bir silahla bir barın sahnesinde şarkı söyleyip elektro gitarla solo atarken kendimizi buluveriyoruz. sahneden inip yolunuza giderken grup arkadaşımız kerry eurodyne ile ayaküstü konuşup lost'taki desmond human'a selam çakarcasına "see you in another life brother" deyip dışarıda bizi bekleyen rogue'un yanına gidip bir helikoptere bineriz.

helikopter ile arasaka kulesi'ne bir baskın yapar, çantamızdaki patlayıcıları binaya yerleştirip kaçacakken helikoptere bindiğimiz sırada adam smasher isimli yarı insan yarı robot tarafından yakalanırız.


ardından arasaka ajanları tarafından bir dizi kime çalışıyorsun, hangi örgüttensin sorularına maruz kalırız. bu esnada saburo arasaka ortama gelir. saburo'ya işte adamı böyle sikerler deriz. şaka yapmıyorum bak burada he. ciddi ciddi böyle diyoruz ahahah buna sinirlenen saburo da kafamıza bir başlık takıp ruhbiçer programını başlatır, zihnimizi bir çipe aktarır ve ekran kararır.

tekrar 2077 senesine döneriz. bir çöplüğün derinliklerinde uyanırız. lan dur kendimi kurtarayım derken ortama kafamıza sıkan dexter ve yanında getirdiği oldukça japon abi takemura ile karşılaşırız. takemura dexter'ın kafasına sıkar ve bizi yorinobu'ya götürmek üzere araca bindirir. araçla gittiğimiz sırada lastikleri asla patlamayan arasaka adamları bizi kovalamaya başlar. takemura elimize bir silah tutuşturup şunları hakla der. biz de sizi sorunobu'ya götürceğini söyleyen takemura'ya sıkmak yerine bu motorlu elemanlara sıkmaya başlarız. kendileri script olduğu için de isabetli bir atış yapmasak da bu arkadaşlar yolda dağa bayıra çarpmak suretiyle telef olurlar.

ancak bu çatışmadan takemura da biz de ağır yaralanırız. takemura bildiğin bir kasap varsa gidelim de bizi bi düzeltsin der. ok deriz. viktor'a gideriz. viktor tarafından acil ameliyata alınıp götü kurtarırız. aynı şekilde takemura da sapasağlamdır.

kendimize geldikten sonra viktor ile konuşmaya başlarız. moruk 2023'te kendimi gitar çalıp arasaka kulesi'ni patlattığımı gördüm ve bu rüya değildi deriz. viktor da onlar rüya değildi zaten hacım, gördüğün şeyler kafana taktığın çipteki kişinin anıları. onun anılarıyla seninkiler iç içe geçmiş ve biyoçipteki kişi adım adım bedenini sarıp seni ele geçirecek ve sonunda yok olacaksın der.

evet artık zihnimizde bir konuğumuz vardır:

johnny silverhand.


kafamızda johnny bir yerlerde yaşamaya başlamışken takemura ile buluşmaya gideriz. takemura burada bize moruk ben biliyorum ya saburo'yu yorinobu denen şerefsiz öldürdü. gel sen de bu konu hakkında şahitlik et der. ben bunu bi düşüneyim aga deyip judy'i ararız.

judy'cim ballı çöreğim evelyn denen yelloz nerelerde söyler misin diye sorarız. söylemem der. aşkocum bak kıza bir şey yapmicam, bu görevi ona kimin verdiğini sorucam o kadar deriz. ok der evelyn'in yerini söyler.

öğreniriz ki evelyn meğersem siber konsmuş. mekana müşteri gibi gidip evelyn'i sorarız. o müsait değil başka bi tane verelim derler. mecbur ok deriz. görüştüğümüz kıza da evelyn'i sorarız. onun bi kankası var, o da burada kons, git onla konuş der. kankasını bulup sorarız. kankası da valla ben de ulaşamıyorum, acaba başına bir şey mi geldi, çk korkyrm sen bi de bizi pazarlayan pezevengimizle konuş der. pezevenk ile konuşurken ortalık birden karışır silahlar çekilir ve kendisini öldürmek suretiyle etkisiz hale getiririz.

pezevengi öldürüp bilgisayarını karıştırınca öğreniriz ki evelyn'i bir siber kasaba satmışlar. biz de siber kasapla gidip konuşuruz ve öğreniriz ki evelyn beyin dansı denilen bir sistemi porno çekmek için kullanan bir çeteye satılmış. çeteyi bulup evelyn'i kurtarırız ancak evelyn perişan bir haldedir. biz de judy ile birlikte evelyn'in anılarına girip işi kimden aldığının izini süreriz.

bu iz sürme sırasında bir ağ gezer ile evelyn arasında bir pazarlık olduğunu, bize çaldırdığı biyoçipi bu kişilere satmak için anlaştığını öğreniriz. resmen ihanete uğramışız, evelyn arkamızdan iş vermiş diye söylenerek bu ağ gezerin peşine düşeriz. bu ağ gezer ile alt cunningham isimli birisi arasında bir bağlantı vardır. bu kişi aynı zamanda johnny ile de bağlantılı birisidir.

bu ağ gezerin kimdir nedir olayını öğrenebilmek için vodoo çocukları isimli bir topluluğun peşine düşeriz. bay el isimli işbitirici vasıtası ile vodoo çocuklarının lideri brigitte ile temas kurmaya çalışırız. brigitte'nin adamı olan placide bize "sen bölgemize gelip çöken adamları hele bir temizle de, brigitte ile anca öyle görüşürsün" diyerek bize ayaküstü getir götür işini kitler. biz de gidip mekanı basarak karşı tarafın içinden geçeriz ve bastığımız binada bir ajanla karşılaşırız. bu ajan der ki; bak kanka bu vodoo'lar şerefsizin önde gideni, amaçları kara ağ(dark web) üzerinden şehrin içinden geçmek. banane lan sizin aranızdaki meseleden deyip ajanı pataklayıp sistemine girdiğimiz gibi brigitte ve ekibi şehirdeki tüm ajanları tek tek tespit edip tek tuşla öldürür. bizi de öldürür aslında ama bizim kafamızda johnny'li çip olduğu için götü yine kurtarırız. placide'ye gidip lan siz ne şerefizmişsiniz ya diye çemkirip hadi sözünü tut birader deriz. o da kemküm eder ama ortama birden brigitte gelir ve bizimle bizzat görüşür.

brigitte biyoçipten haberim var, ben sana yardım edicem der. biz de sanki daha 10 dakika önce bizi öldürmek istememişler gibi hemen kendisine güvenir ve arkasına takılıp eskiden metro istasyonu olup şimdi kendilerine üs yaptıkları bir yere gideriz. burada brigitte tarafından biyoçip ne durumda diye öğrenmek için bizi buz dolu bir küvete yatırıp bir siber gerçeklik ağına bağlanırız. bu ağa bağlanma amacımız johnny'nin bir kopyasını çıkartıp bize takılı olan çipten de johnny'i silmek.

bu ağa bağlandığımızda da johnny'nin verilerine ulaşmaya çalışırlar. ve birden johnny'nin anılarına döneriz. sene yine 2023'tür. veya o civarlardır. konserden çıkıp kulise gideriz. kuliste bizi kız arkadaşımız karşılar: alt cunningham


manitamız alt ile kuliste seviştikten sonra mekandan ayrılırız. mekan çıkışı önümüzü bir grup tinerci keser, abi bir liran var mı der. dolaşmayın lan buralarda avradını siktiklerim dediğimiz sırada üzerimize çökerler ve bizi (johnny) bıçaklayıp manitamız alt'ı kaçırırlar.

alt kaçırılmış, biz ağır yaralıyızdır. ve öğreniriz ki alt aslında çok başarılı ve açığı bulunamayan sistemler yazan bir ağgezermiş. bu durum da arasaka tarafından öğrenilir ve arasaka alt'ı kaçırır. tabi biz (johnny) de deliye döner ve alt'ı kurtarma planları kurmaya başlarız. manitamızdır neticede. yarimizdir. hemen ekibi toplama girişimlerine girer, rogue ile konuşmaya gideriz. bu sırada arasaka'nın adamları mekanı basar ve canımızı zor kurtarırız. rogue böylece işin içine girmiş olur.

ekiple birlikte çin sarayını basan kürşat gibi, 15 kişiye saldıran neo gibi, kurtlar vadisi raconu keser gibi arasaka binasını basar, alt'ı aramaya başlarız. arasaka sistemine bağlı bir şekilde sedyede yatan alt'a ulaşırız ancak her şey çok geçtir. alt ölmüştür...

tekrar 2077 yılına buz dolu küvetin içinde yatarken kara ağın içindeki v olarak döneriz ve johnny ile konuşmaya başlarız. alt hakkında konuşurken johnny alt için onun ölmediğini, ağa kaçtığını söyler. yani alt bedenen ölmüş olsa bile zihni ağda hala yaşıyor ve arasaka kulesi'nde tutsak olarak tutuluyordur.

bunu öğrenen johnny de cebine iki nükleer patlayıcı alarak arasaka kulesi'ne sızmış; ortalığın deyim yerindeyse amına koymuş ve sistemi hackleyerek alt'ın kara ağa kaçmasını sağlamış.

yani mesele özünde kız meselesidir...

johnny ile konuştuktan sonra buza yatırıldığımız cihaza hala bağlıyken v olarak kara duvara alt ile konuşmaya gideriz. burada alt ile temasa geçip konuşmaya başlarız. ve burada johnny'den öğreniriz ki ruhbiçer'i yani johnny'i arasaka kulesinde öldürüp zihnini ağda hapsedip çipe aktaran sistemi alt icat etmiştir. johnny bu icadına karşılık alt'tan her şeyi düzeltmesi adına bizi yani v'yi iyileştirmesini ister.

ancak alt bunu yapamayacağını, ruhbiçerin kendisinin yaptığından çok daha ötede olduğunu ve arasaka tarafından üzerinde geliştirmeler yapıldığını, bize(v'ye) yardım edebilmesi için büyük bir sistem gerektiğini söyler. johnny de mikoshi(arasaka'daki devasa güce sahip yapay zekalı bilgisayar)'nin bu işe yeterli olup olmayacağını sorar. alt yeterli der. johnny de öyleyse seni bir şekilde mikoshi ağına sokacağız der. alt da bu mümkün olursa mikoshi ile johnny'nin benliğinin bir kopyasını çıkartıp bizden(v'den) çıkartabileceğini söyler.

tüm bu hengamenin içindeyken judy arar ve acil gelmen gerek der. tamam aşko der gideriz. bir gideriz ki evelyn yaşadığı onca psikolojik duruma katlanamamış ve küvette kendini öldürmüştür.

judy ile evelyn hakkın konuştuktan sonra soluğu afterlife'ta rogue'un yanında alırız. anders hellman (kendisi arasaka'nın önde gelen biyomühendislerinden) isimli bir lavuğu bulmak için yardım isteriz. rogue de iş iştir kardeşim 15bin avrodolar (oyunda ne şiş yansın ne de kebap yansın ve hatta yeni bir para birimi uydurmakla ne uğraşıcaz euro ve doları birleştirip avrodolar diye bir para birimi kullanalım demişler. çok yaratıcı isim olmuş valla, helal olsun) getir der. biz de çulsuz olarak parayı toplamaya gideriz. (ek bir parantez, ben parayı çarçur ettiğim için bu para bende görev esnasında çıkışmadı, gidip yan görevler yapıp para topladım.)

bu yan görevlerden birisi de evelyn'i kaybedince konsları çalıştıran mekana ve mekandaki büyük başlara savaş açıcam diyen judy'e yardım etmemiz. ettik de. bu yardım sonrasında da judy ile yakınlaştık. bildiğin yavşadık yani kıza. ama judy "kanka sori ama tipim değilsin ya" diyerek bizi rencide de ederek reddeder. zira kendisi erkeklerden değil kadınlardan hoşlanmaktadır. yukarıda ne demiştim? oyunda kadın veya erkek karakter seçmemiz kiminle sevgili olma ihtimalimizi belirliyor demiştim. erkek karakter seçerek judy ile sevgili olma şansımı ben kaybetmiş oldum böylece.

parayı toplayıp rogue'un mekana gideriz. burada anders hellman işi ile ilgili konuşmaya başlarız. rogue da bize bir bilgi çipi verir. bu çipe göre anders hellman bir araçla başka bir yere onu koruyan şirket tarafından nakledilecektir. bu nakil esnasında da şehrin ıssız ve polis denetiminden uzak bir yerinde kendisini enseleyebileceğimizi, bunun için de 3-5 yardım edecek kişiye ihtiyacımızın olduğunu, bu kişilerden birisinin kendisine bir işinden dolayı borcu olan panam palmer olabileceğini ve onunla temasa geçmemizi söyler.


buraya da bir parantez. işte size ikinci flört girişimi. burada panam ile birlikte panam'ın aracını kurtarma görevi yapacağız. bu görevden sonra da birlikte otele gideceğiz. şayet otele gidince tek kişilik oda ister, bara gidip bir şeyler içer ve biraz da panam'e yürürsek o gece yine bir şey olmuyor ve bizi reddediyor ama üzülmeyin, panam'a birkaç yan görev yapıp kendisiyle güven ilişkisini kurduktan sonra ve yürümeye de devam edeceğiz tabi, bu yürümeler esnasında şöyle ortam da iyiyken bi sevişsek mi ya dediğimizde bizi yine reddedecek. ancak sabahında motora bindiğinde eğer panam'e göre soldan yaklaşırsak dudaktan bir buse kopartacaksınız. ardından da yine bir başka panam yan görevinde uçarak giden, ucuna taramalı tüfek ve bomba gibi bir şey bağlanmış bir çakma uzay aracını birlikte kullanıp kırsallara açıldığımızda tenhada aracın içinde kendisiyle cima ediyoruz. panam ile manita olamayan tüm erkek karakterler bu yolu izlesin, olurlar hehe. hadi bu kıyağımı da unutmayın.

neyse ana hikayeye devam edelim. panam ve arkadaşları ile birlikte anders hellman'ın olduğu aracı indirip korumalarla çatışırız ve hellman'ı kaçırıp sorgulamak için otele getiririz. burada hellman'a çipimizi inceletiriz ve hellman der ki kankacım haberler kötü. çip sinir sistemin komple çökmüş, yaşayabilmen için artık bu biyoçipe bağımlısın; çip olmazsa ölürsün der. çipe ait planları hellman'dan alırız. biz bunları konuşurken odaya takemura girer.

takemura japon kent'te (night city'de bir bölge) saburo arasaka için bir anma töreni yapılacağını, bu tören geçidi esnasında da hanako arasaka'nın da orada olacağını, harako'nun saburo'nun kızı olduğunu ve onunla görüşebilirsek "babanı kardeşin yorunobu öldürdü" diyebileceğimizi, hanako'nun buna itibar edeceğini söyler. daha sonra takemura ile birlikte wakaka okada'nın yanına gideriz ve tören için bilgi isteriz. o da bize bir bilgi çipi verir.

bu çipteki bilgiler ışığında hanako'ya ulaşacak bir plan yaparız. planı takemura ile birlikte uygulamaya koyup konvoyu koruyan keskin nişancıları(hepi topu 3 tane zaten) ve ağgezeri etkisiz hale getiririz. ardından da ortama sandayu oda isimli mini boss gelir. onu da alt ederiz. ancak yaptığımız patırtı arasakalıları teyakkuza geçirir. takemura bir şekilde hanako'ya ulaşır ancak hanako onu dinlemek istemez. takemura da hanako'yu bayıltıp kaçırır.

takemura ile haberleşip hanako'yu tuttuğu depoya gideriz. burada hanako ile konuşuruz. hanako'ya bebişim babanı abin denen şerefsiz öldürdü ben de bunu gözlerimle gördüm deriz. bu sırada da sizin çipi taktım ve öldüm, ölümden de kafamdaki içinde johnny'nin benliğinin olduğu çip sayesinde geri döndüm deriz.

tam bu konuşmayı yaptığımız sırada mekan arasaka'nın adamları tarafından basılır. biz bir şekilde götü kurtarırız ancak takemura enselenir. bu oyunda takemura'yı son görüşümüz olur. kendisi jackie ve evelyn'den sonra hakka yürüyen üçüncü npc olur.

götü kurtarıp kaçtıktan sonra hanako bize bir mesaj yollar. mikoshi nedir anlatmaya başlar. hanako'nun anlattığına göre mikoshi babası sarubo'nun en büyük projesiymiş ve sunucuları dünyanın yörüngesinde tutuluyormuş. mikoshi bir benlik ve dev bir zihin arşivi der. çaldıkları, bağışlanan veya ele geçirdikleri zihinleri burada tutuyorlarmış. bi nevi zihin hapishanesi yani. bu konuşmanın sonunda da hanako özetle bize inandığını ve buluşmak istediğini söyler.

hanako ile buluşmaya gideriz. bu buluşmada hanako bize inandığını, bizi arasaka'ya sokup yönetim kurulu önünde konuşturmak, babasını kardeşi yorunobu'nun öldürdüğünü söylememizi ister. biz de ee sen ne vereceksin bunun karşılığında deriz. o da bizi mikoshi'ye sokabileceğini ve biyoçipi kafamızdan sökebileceğini söyler.

ben bi düşüneyim deyip çıkar gideriz. tam giderken de düşüp bayılırız. biyoçip sebebiyle geçirdiğimiz ataklar artık iyice sıklaşmış, zamanımız iyiden iyiye tükenmiştir.

gözümüzü viktor'un siberkasap dükkanında açarız. viktor elinden geldiğince bizi düzelttiğini ancak artık son seçimlerimizi yapacağımız son viraja geldiğimizi söyler. bize 2 hap ve bir silah verir. haplardan birisi bizim benliğimizi, birisi de johnny'ninkini silmektedir.

viktor'un mekanından misty(jackie'nin manitası npc) ile birlikte çıkarız. bizi bir terasa götürür ve karar vermen için seni burada yalnız bırakayım der.

işte burası oyunda belki de seçimlerimizle ana hikayeye etki edebildiğimiz tek yer. artık finale gidiyoruz.


hemen söyleyeyim, ben buradaki tüm görülecek seçimleri görüp oynadım ve tüm sonlarla oyunu bitirdim.

şimdi size tüm sonları tek tek yazacağım.

son-1

viktor'un verdiği haplardan johnny'i kapatan/etkisiz hale getiren hapı içtim. içmeden önce johnny son aramak istediğin birisi var mı dedi, panam var dedim. panam'ı aradım. aşko yardıma geleyim dedi. gelme aşko dedim. triplendi. kapattı. v olarak hanako'yu arayıp tamam bebişim şu abinin ipliğini pazara çıkartalım diyerek planı uygulamaya başladım. hanako ile arasaka kulesi'ne gittim. hanako bize abimden önce seni bir yere götüreceğim dedi. gittik. bir de ne göreyim? saburo arasaka meğer ölmeden önce zihnini kopyalatmış. android olmuş. hologram olmuş. garavel usta gibi ışıklı ışıklı olmuş. hanako babasının hologramını da yanına alır ve birlikte yönetim kurulu toplantısına gideriz. toplantıda deriz ki saburo'yu yorunobu öldürdü. yönetim kurulu bize siktir lan olur mu öyle şey çeker. hanako da masaya hologram cihazını koyar. saburo cihazdan çıkıp masanın tepesinde dikilir. yönetim kurulu üyeleri ile konuşur, kızıma güvenin köpekler der. bunlar tırsar.

tam bu sırada ortalık karışır, yorunobu bütün yönetim kurulu'nun üzerine ateş açar. çoğu geberir. hatta sanırım hepsi geberir. gebersin zaten şirket köpeği itler. hanako da kardeşim şirketteki en üst kattaki odasına gitti git ve onu bul ama sakın öldürme bana dirisi lazım öldürürsen sana yardım etmem der. tamam der gideriz.

yorunobu'yu ararken adam smasher isimli yarı insan yarı robot olmuş terminatörle karşılaşırız. kendisi hatırlayın 2023'te johnny'i öldüren/yakalayan ittir. burada kendisi ile bir boss fight yaparız. son bir seçme şansımız gelir ve istersek adam smasher'ın canını bağışlayabiliriz. ama ben geberttim iti.

sonra da yorubonu'yu buluruz, her şey buraya kadar bebişim deriz. hanako gelir kardeşine sarılır ve arasaka kulesi'ndeki işimiz biter.

daha sonradan da gözümüzü uzayda açarız. evet uzayda. arasaka tarafından uzaya götürülmüşüzdür. evet tarafından. dünyanın yörüngesindeki bir tesiste kafamızdaki çip için ameliyat edildiğimizi öğreniriz.

bu tesiste üstümüzde bir dizi test yapılırken bir yandan da tv'de olup bitenleri izleriz. görürüz ki saburo arasaka'nın zihni yorinobu arasaka'nın bedenine yerleştirilmiş. adam oğlunun bedenine çökmüş resmen ve dirilmiş. tabi bu durum hem diğer şirketler hem de din adamlarınca tepki çekmiş.

ancak elbette ki haberler kötüdür. hellman gelip der ki moruk çipi senden söktük ama biyoçip dna'nı bozmuş johnny beynini sikip atmış maksimum 6 aylık ömrün kaldı. sonra da bize bir teklifte bulunur. istersek zihnimizin sonsuza kadar mikoshi'de yaşayabileceğini ya da dünyaya dönüp kalan ömrümüzü istediğimiz gibi yaşayabileceğimizi söyler. biz ise zihnimi bir zihin hapishanesine koymam fak yu biç deyip dünyaya geri döneriz. (beni data yapın seçeneğini seçersek de ekrana ışıklar mışıklar geliyor ve oyun bu şekilde bitiyor.)

son-2

yine aynı şekilde kontrolü v olarak devralırız. bu sefer panam'ı aradığımızda aşko ben de geleyim diyen panam'a olur aşko deriz. panam ve kabilesi ile birlikte bir plan yaparız. bu plana göre tünel kazarak(evet sene 2077 ama hala tünellerle uğraşıyoruz; tünellerle uğraşıyoruz; tünellerle uğraşıyoruz) arasaka'ya girip mikoshi'ye ulaşıp johnny'i zihnimizden sileceğizdir.

panam'ın kabilesindeki bir ekipmanla alt'a bağlanırız, aşko yardım et deriz. o da beni mikoshi'ye ulaştır; mikoshi'deki bütün zihinleri ben kendime bağlayayım senin zihininden de johnny'i sileyim böylece ikimiz de win-win der. ok deriz.

arasaka binasına panam, biz ve saul(panam'ın kabilesinin reyizi) olarak üçümüz gireriz. ortalığı ateşe veririz. yine adam smasher ile bir kavgaya gireriz. bu kavgaya girmeden önce smasher saul'u öldürür. biz de smasher'ı yeneriz. burada yine öldür veya sal seçeneği çıkar. yine öldürürüz.

mikoshi'ye ulaşırız. sisteme bağlanırız. alt zihnimizden johnny'i siler ama johnny'nin zihnimize çok hasar verdiğini, dna'mıza kadar nüfus ettiğini ve 6 aylık ömrümüz kaldığını söyler.

panam'a bu konudan bahsetmeyiz. panam ve kabilesi ile birlikte night city sınırını geçerek arizona'ya gitmek için yola çıkarız. (bu sonda eğer alt ile konuşurken "ben kendimi öldürüp bedenimi johnny'e bırakıyorum" diye de seçebiliyoruz. bunu seçtiğimizde ise gözümüzü johnny olarak bir evde açıyoruz. bu evde komşumuzun çocuğu steve ile tanışıp birlikte bir gitar mağazasına gidiyoruz. bu mağazada bir gitar alıp çocuğa veririz. son olarak da v'nin mezarını ziyaret edip sonrasında otobüse binerek night city'i terk ediyoruz)

son-3

bu sefer kontrolü johnny'e veririz. o da rogue ile birlikte bir plan yapar. alt ile yine temasa geçeriz. yine bize yardım eder. rogue ile yaptığımız plan ile arasaka kulesi'ne gireriz. kulede çatışa çatışa mikoshi'ye gitmeye çalışırız.

yine karşımıza adam smasher çıkar. rogue’u öldürür. johnny olarak smasher'ı öldürürüz. mikoshi'ye ulaşırız. alt'ı sisteme bağlarız. alt v'ye 6 aylık ömrü kaldığını söyler. kontrolü tekrar v'ye bırakırız. v olarak bir evde uyanırız. rogur ölünce afterlife'ın başına geçmişizdir. son bir göreve hazırlık yaparız. bu görevde de bir uzaydaki bir mekanı basacağızdır. mekanı basmaya giderken ekran kararır. (bu sonda eğer alt ile konuşurken "ben kendimi öldürüp bedenimi johnny'e bırakıyorum" diye de seçebiliyoruz. bunu seçtiğimizde ise gözümüzü johnny olarak bir evde açıyoruz. bu evde komşumuzun çocuğu steve ile tanışıp birlikte bir gitar mağazasına gidiyoruz. bu mağazada bir gitar alıp çocuğa veririz. son olarak da v'nin mezarını ziyaret edip sonrasında otobüse binerek night city'i terk ediyoruz)

son-4

iki hapı da içmeyiz ve viktor’un verdiği silahla intihar ederiz.

şöyle bir toparlarsak oyunun 7 tane sonu var

1- hanako ile anlaş ve v olarak yaşa
2- hanako ile anlaş ve v olarak zihnini mikoshi sistemine yolla
3- kontrolü johhny'e ver ve johnny olarak yaşa
4- kontrolü johhny'e ver ve v olarak yaşa
5- arasaka'ya panam ile plan yapıp gir, v olarak yaşa
6- arasaka'ya panam ile plan yapıp gir, johnny olarak yaşa
7- intihar et

(oyunda bir gizli son olduğu söyleniyor. kontrolü johnny'e verdiğinizde ikinci konuşma seçim ekranında bir süre beklerseniz çıkıyor deniyor. açıkçası bunu denemedim. ancak bunu da eklersek bu sonda da bize v olarak veya johhny olarak yaşa diye seçtirecektir. böylece oyunda toplamda 9 tane farklı son oluyor.)

evet arkadaşlar cyberpunk 2077 işte böyle bir oyundu. böyle bir evrende, böylesi teknik sorunların içinde bu hikayeyi oynayıp bitiriyoruz. bu hikaye sizi tatmin eder mi etmez mi bilinmez ama beni çok da ettiği söylenemez. sondaki seçimler evet iyiydi ama hikaye sona gelene kadar pek bi oturmuyor bir türlü. askıda kalan bazı yerler var.

oyunun genel değerlendirmesi

(bu kısımda spoiler yok. okuyun çiçeklerim)

bu oyuna salt rpg demek yanlış olur. oyun rol yapma öğeleri olan bir açık dünya aksiyon oyunu. oyunun türünde rpg var evet ama ağırlıklı değil. sanki hepsinin %33-33-33 gibi bir dağılımı var. hatta açık dünya kısmı 33'ten de az diyebiliriz. ancak açık dünyadaki bu 33'lük payı dağıtabileceğimiz başka bir yer de yok. oyunun ana hikayesi dışında seçimlerinizin doğrudan etki ettiği bir hikaye örgüsü yok. benim oynadığım kısımlarda yarattığımız karaktere göre kiminle sevgili olacağımız ihtimali değişiyor o kadar.

RPG (Role Playing Game): Oyuncuların kurgusal bir akışta, farklı karakterlerin rollerini üstlendikleri oyunların geneline verilen isim. Oyuncular, belirli kurallar çerçevesinde oluşturulan karakterleri yöneterek bir hikâyenin parçası olurlar.

karakter yaratma demişken hemen oraya gireyim, 3 farklı karakter yaratabiliyor ve bu karakterle oyunun finaline gidiyoruz. bu seçimler sadece oyuna haritanın neresinde başlayacağımızı ve bazı görevlerde ekstra konuşma balonu edinmemizi sağlıyor o kadar. bu ekstra konuşma balonları olmasa oyun düğümleniyor mu? hayır.

bir karakter oluşturup level atladıkça aldığımız skillerin dağılımı yarattığımız karakterden daha önemli aslında. yani kervanı yolda düzüyoruz gibi bir durum var. şirketçi başlayıp skill ağacı ile birden dövüş master olabildiğimiz gibi; göçebe veya sokak çocuğu başlayıp hack üstadı olabiliyoruz.

oyunun skill, envanter ve ana ekran menüleri bana karmaşık gelmedi. neyi nereye verirsem ne olacağı, envanterimi nasıl düzenlemem gerektiği vs beni zorlamadı. oyunun genel olarak anlaşılır bir düzeni var bu kısımda. sadece ekranın sağ üstündeki mini map'i ben beğenmedim. özellikle araç kullanırken sağa-sola dönüşlerde haritada döneceğiniz yeri geç görmeniz ve bu yüzden ani yavaşlamanız vs zor oluyor. her dönüşte sert fren yapmaktan lastikleri kabak yaptık, demeyi ben de çok isterdim ama oyunda kabak olan bir lastik yok :)

lastiklerden araçlara girmiş olayım böylece. haritadaki yan görev olarak git satın al dediği hemen her aracı aldım. oyundaki tür olarak kullanabileceğim motor ve otomobilleri kullandım. cdpr araç işini kotaramamış. mesela 160 mph hızla gidiyorum gösteriyor ama hiç de o hızda gidiyormuşum hissi yok. sanki mph=kmh gibi bir durum var. son sürat bir duvara çarptığınızda olmasını beklediğiniz şey çevrede hasar, araçta ağır hasar ve karakterin ölmesi. bu üçü de olmuyor. çarptığınız yer çok hafif "uf" oluyor, araç patlamıyor, karakter de haliyle ölmüyor. lastiklere ateş ederseniz patlamıyor falan. sene 2077 olunca patlamayan lastik icat edildi demek ki...

oyun çıkmadan önce bu oyunda neden tps bakış yok diye çokça söylenmişti ancak oynadıkça görüyorsunuz ki oyun tamamen fps bakışa göre yapılmış. sadece araç sürme esnasında tps'e geçebiliyorsunuz ancak buna geçtiğinizde yaşadığınız araç sürme deneyimi ile fps ile yaşadığınız çok farklı. fps ile araç sürmek tps'e göre daha kolay. tabi aracınız bir spor araba vs değilse. bu tip araçları fps ile sürmek istediğimde yolu görmekte baya bir zorlandım. bu yüzden de ağırlıklı olarak motor kullandım. motor kullanmak çok hoş oluyor. dönüşlerde çok kayıyor sadece ama ona da alışınca öğreniyorsun. zaten bir süre sonra bu bile zul gelmeye başladı ve sürekli fast travel kullandım. oyunda her şeyi boş vereyim de biraz boş boş araba kullanayım diye bir his/düşünce oluşmuyor.


gelelim en çok oyuna haklı olarak saplanan kısma

buglar ve düşük sistemlerde ve özellikle konsollarda oyunun bok gibi gözükmesi. ben şanslı azınlıkta mıyım nedir, oyundan çıkmamı gerektirecek bir bug ile karşılaşmadım. glitch de görmedim. yine öyle ahım şahım sistemim olmamasına rağmen (ryzen 5 36xx, 16gb ram, 1660ti) tek bir görsel sorunla karşılaşmadım. oyun da gayet güzel gözüktü. fps düşüşü vs yaşamadım.

Glitch: Kendini düzelten, kısa ömürlü ve geçici bir hata.
Bug: Yazılımsal hata.

çevre, trafik, npc ve ai kısmını tek potada toplayayım. oyun dediğim gibi çok güzel gözüküyor. çevre vs baktığınızda insanın içini açıyor. özellikle fps bakış açısı bu ortamın içine sizi atıyor. tamam atıyor da bu atıldığımız yerde ne var? bi bok yok arkadaşlar. çevre ile etkileşim adına oyun zayıf. trafik benim pek şikayet ettiğim bir şey olmadı pek. yoğunluğunu yeterli buldum. fazlası sıkacak, daha azı da daha tatsız olacaktı kuşkusuz. npc diye bir şey bence oyunda yok. görev aldığımız npc'ler dışında öyle haritada dolaşan tiplerden öteye gitmiyor. etkileşime vs girmenizi gerektiren tek durum yok. gerçi ben bu npc işine şöyle bakıyorum: normalde sokakta yürürken kimsenin omuzuna dokunup gel birader konuşucaz demiyorsam oyunda niye diyeyim ki? etkileşimli npc bana yük gibi geliyor o yüzden. benim açımdan bu sırıtmadı ama seveni var. seveninden de öte firma npc'lerle sohbetin dibine vuracaksınız, etkileşime doyacaksınız gibi vaatlerde bulundu. bu vaatler ekseninde bakarsak cdpr bu sözünü tutmamış. yine ai kısmına bakarsak etkileşime girdiğimiz npc'ler(çatışma vb) cidden zekasız. ortada yapay bir zeka yok. yapay gerizekalı desek daha doğru olacak hatta. hiçbir çatışmada beni zorlayacak bir ai ile karşılaşmadım ben. pompalı silah ile deviremeyeceğiniz npc neredeyse yok. en zor npc fight bile pompalı ile akıp gidiyor kolayca.

şehirde suça karışmanız hem bir o kadar zor hem de karıştığınızda polise enselenmeniz bir o kadar kolay. zira polis türkiye'den alıştığımız gibi saatler sonra değil saniyeler içinde ışınlanmak suretiyle dibimizde bitiyor. teknoloji çok gelişti demek ki. polis teşkilatı ışınlanmayı bulmuş ahahah. sevmedim ben bunu. araba ile birisini ezerseniz yakalayamıyorlar hiçbir şekilde. 2 blok kaçtığınızda 3 yıldız aransanız da kurtuluyorsunuz. zaten haritada ncpd(night city polis departmanı) görevleri var. de ki bu evrende polis yok ve bütün polislik işleri kiralık kişiler yapıyor, yerdim ben bunu. oyuna hiç polis koymasalar daha iyiymiş.

gelelim şimdi en sevdiğim kısma, oyunu diğer oyunlarla kıyaslamaya. genel olarak kıyaslanan oyunlar rdr2, gta5, the last us falan. ancak bu tip kıyaslamaların firmaya haksızlık olduğunu düşünüyorum. zira cdpr asla bu oyunları yapan firmalar kadar büyük bir firma değil. çapı belli yani. gta5 ve rdr2 dediğiniz oyunları rockstar'ın yaptığı bütçe/ekip ile, the last us'ın sadece ps4'e çıkması avantajları ile bu oyunu aynı torbaya sokmak eşit güç değil. he şu da var, cdpr'i severiz tamam da bu arkadaşlar biraz çapsız. en iyi yaptıkları oyun witcher 3 ve onu da stabil hale getirmeleri 2 seneyi bulmuştu. muhtemelen aynı şey bu oyun için de geçerli olacak. bu adamlar buglı ve oturmamış oyun çıkartmayı firma politikası yapmış resmen. he ben oyuncu olarak elbette bitmiş ve stabil bir oyun bekliyorum. firmanın keyfini beklemek zorunda hiç kimse değil. bu noktada kıyaslamalar adil ve denk olmasa da sen haksızsın cdpr ve sana laflar hazırladım.

oyuna dönelim, hızlıca ve kısa kısa saplayarak

- oyunda görevleri telefonla alıyoruz ve telefon her şartta açılıyor. açılmama ihtimali yok. dandik yan görevler dahil. 3 defa çalınca açmamışsak otomatik olarak açılıyor. evet suyun altında da. her şartta açılıyor telefon. ben istiyorum ki meşgule de atabileyim, görev verecek olan npc bana sms atsın. çünkü telefon konuşmaları zaten sms tadında. yaz geç işte kardeşim ne bu arama manyaklığı? göze çok batmıyor ama sevmedim ben bunu.

- oyunda 2 veya 3 defa arabalı kovalamaca var. hepsi de script. siz arkanıza yaslanıp çekirdek çitleyip ekrana da baksanız bi halt olmuyor. muhtemelen bu yüzden de bu sahneleri çok çok çok az tutmuşlar. ama madem bu iş script olacaktı ya ara sahne vs girseydiniz ya da bunları hiç koymasaydınız. hiç gerek yoktu.

- silahlarınız nişangahları hedefi kapatıyor. ben aim destekle oynadım ama bunu kullanmayanlar var ve bu kişiler için bu durum tam bir zulüm olmuş olabilir. çünkü aim destek kullanmama rağmen bana bile zulüm oldu. mesela sırf bu yüzden craftta silahlara nişangah takmadım.

- hani karakteri tasarlıyoruz ya. hiç boşuna karaktere saç eklemeyin. ben karakterimi aynada bir kere bile saçlı olarak göremedim. yani şunu yapmak ne kadar zor olabilir ki? kafamız hep dazlak. bu da şundan oluyor sonradan çözdüm. kafamızda şapka var mesela, aynada bu şapka gözükmüyor ve kel gözüküyoruz. envanterden şapkayı çıkartıp baktığımızda ise saç gözüküyor. muhtemelen kafada bir şey varken aynaya baktığınızda ne kafadaki nesneyi ne de saçınızı gösterecek bir aynadan bakma mekaniği(bu da ne biçim mekanik adıysa, vardır illa teknik bir adı bilen yazsın) oyunda yok. yapmamışlar. ya da becerememişler. he oynanışa etkisi var mı? yok. ama insan ayna koyulmuşsa da aynada kendini doğru görmek istiyor. tatsız.

- yine tatsız bir detay, duşa girdiğinizde duşta şarkı söyleyen aha bu çocuk gibi kıyafetlerle giriyoruz. duşa girerken kıyafet çıkartma animasyonu eklemeye bile üşenmişler. ya şunu yapmak ne kadar zor olabilir ki? zorsa da oyuna duş koymayın. sonuçta kimse bize oyunda ıyyy ter kokuyorsun git duş al demiyor. boş yere tat kaçıracak detay.

evet çoğu detay oynanışa doğrudan etki etmeyen tatsızlıklar ama işte tat kaçırıyor. insanın dikkatini dağıtıyor. ve düzeltilmesi çok zor şeyler değiller. son testlerde görülüp çabukça toparlanabilecek şeylerdi ama düzeltmemişler. muhtemelen bu hataları oyuncular görmezden gelecektir diye düşünmüşler ama görüleceği üzere kimse görmezden gelmedi ve bu tip atlanan düzeltmelerden tepkiler aldı yürüdü ve sony'nin oyunu satışa kapatmasına kadar gitti iş. cdpr'nin oyun çıktı çıkalı borsada kaybı %60'ı, 2 milyar doları buldu. hepsi de bu tip görmezden gelmeler yüzünden oldu.

buraya hemen sony ile ilgili minik bir parantez açmak istiyorum

adamların kendi marketi, elbette neyi satıp neyi satmayacaklarına karar vermeleri kendi hakları. ama kardeşim bakın bu sony exclusive olarak days gone diye bir oyun çıkarttı hatırlar mısınız? hatırlarsınız tabi lan şunun şurasında çıkalı ne kadar oldu ki? işte bu days gone'da motorla duvarların içinden mi geçmedik, mekan kaplamalarının; baya bina kaplamaları ya olmadığını mı görmedik, birden bire motorla giderken girdiğimiz tüneldeki arabaya hafif çarpınca havaya uçmamız mı dersiniz, yine kamplara gelince harita yüklenmediği için sonsuzluğa uçmamız mı dersiniz, duvarların içinden geçen kurtlar mı dersin; ya ben akşama kadar sayarım bunları anladınız işte. bugs gune'dı bu oyun da. ama reddit'e bakıyorsun "oyun buglı ama 8 verdim" diyenler mi ararsın, metacritic puanının 8+ olması mı ararsın. ps sahipleri bu buglı oyunu hemen sahiplendiği için de sony bu buglı oyun için "müşteri memnuniyeti" politikasını işletmedi ve hiç kimseye bir lira bile iade etmedi. niye? çünkü o bir exclusive'di. biraz beklenirse 2-3 aya yamalarla güncellemelerle toplanırdı. iyi-kötü toplandı da evet. ama dediğim gibi bu buglı oyun için sony ne çıkıp kimseden özür diledi ne de bir kuruş para iade etti. e ama bu şimdi ikiyüzlülük? exclusive oyunda müşteri memnuniyeti siklenmiyor mu? cdpr bunu hak etmedi vs demiyorum. elbette oyun çıkmadan önce şöyle uçucaz böyle kaçıcaz demeleri de buna zemin hazırladı. ama sony de ikiyüzlülük yapıyor işte. neyse.

genel olarak çevre güzel ama çevre ile bir işimiz olmuyor. trafik sistemi benim için sorun oluşturan ve takıldığım bir nokta olmasa da sevimli değil. en azından şu motoru yolda bırakınca trafiğin akmaması olayını düzeltseydiniz. neyse. benim için yine bir kıstas ve beklenti olmasa da npc diye bir şey yok, kuru kalabalık. sıfır npc olması ile olması ve fakat boş boş dolanması arasında bir fark yok. ai rezalet, görevlerdeki çatışmalardaki npc'ler size zarar vermemek için resmen elinden geleni yapıyor. skill ağacı yapısını ve karakter geliştirmeyi sevdim. hiç skill vermesem bu oyunu bitiririm diyen ogün sanlısoy simalı yağlı saçlı eleştirmenlerin söylediğinin aksine karakter skill verdikçe gelişiyor ve etkisi de var oyuna. he ben elime silah alır herkesi tarar geçerim derseniz skill dediğin şeyin esprisi kalmıyor bak bu doğru. ama yine de 3-5 sağlık falan skilli vermek gerekiyor bu durumda da. diğer büyük yapımlar ve stüdyolarla kıyaslamak haksızlık olsa da cdpr yarattığı beklentinin altından kalkamamış gibi.

genel olarak toparlarsak da adettendir, bir puan verelim

ben bu puanlamayı bu oyun bug'lı olmasaydı nasıl olurdu diye vereceğim. yazıda da dediğim gibi bug görmeyen şanslı azınlıktayım o yüzden bunu yapmam da zor olmayacak. ancak yapay zekayı vs gözardı etmeyeceğim.

bir bütün olarak bakarsak benim bu oyuna puanım 7/10 arasında. yapay zeka daha iyi olsaydı, ana hikaye biraz daha son seçimler zamanına kadar daha oturaklı olsaydı, prg öğeleri daha fazla olsaydı kesinlikle 9/10 verebilirdim. ama bu haliyle benim gözümde 7'yi geçecek bir oyun değil.

böylece bir oyunu daha geride bıraktık. yeni oyunlarda görüşürüz...