Nota Sisteminin Temellerini Atan Adam Pisagor'un Dünyaya Müziği Kazandırma Hikayesi
pisagor bir gün demir atolyesinin önünden geçer. pisagor, demir ustalarının demir çubukları döverken çubuklardan çıkan seslerin birbirinden farklı olduğunu keşfeder. genellikle uyumsuz sesler çıkaran çubukların nadiren de olsa birbirleriyle uyumlu sesler çıkardıklarını fark eder. pisagor, çubukların hangi şartlar altında aynı ya da benzer sesleri çıkarttıkları üzerinde araştırma yaptığında büyüleyici bir gerçekle karşılaşır.
demir çubukların arasında basit bir bağlantı varsa 1/2 gibi,
örneğin 50 cm ve 100cm'lik çubukları baz alalım, bu çubukların hemen hemen birbiriyle aynı sesleri çıkardıkları görülür. eğer basit bir ilişki yoksa, diyelim 50 cm ve 87 cm ise birbiriyle uyumsuz sesler çıkardıkları görülür.
bu pisagor ve öğrencileri için pisagor'un okulunda önemli bir heyecan yaratır ve araştırmaya devam ederler. 1/2 oranında olan çubukların sesleri o kadar çok uyumluymuş ki çıkardıkları sesler aynı olduğundan bunlara farklı isim verilmez. ancak 2/3 oranı için araştırma yaptıklarında her çubuk için farklı sesler çıktığını fark ederler. 1/2 ve 2/3 oranları
100 cm'lik bir çubuk alıp her defasında 1.5 kat attırırlar.
100 cm'lik bir çubuk alıp her defasında 2 kat arttırdıklarında
en üstteki notaların değerinin birbirlerine çok yakın olduklarını fark ederler.
bundan sonra üretilecek notalar bu çubuklarla aynı sesi vereceği anlaşıldığından pisagor ve öğrencileri bu sistemi kullanarak farklı nota sayısının 12 olduğunu görürer. çubukların arasında uzunluk farkından dolayı hiçbir sanatçının bu ses aralıklarında şarkı söyleyemeceği göz önüne alınıp her çubuk 1/2 oranında kesilir.
(sonuçta 1/2 oranındaki çubuklar aynı sesi veriyorlardı)
günümüzün batı müziğindeki 12 nota 1/2 ve 2/3 oranında oluşturulmuş bu çubuk sistemine dayanıyor.
antik çağlarda birbirine uyumlu 7 nota o zamanlar için yeterli görülür sonradan bu 7 notaya bir nota daha eklenerek 8 notaya ulaşılır. bu 8 nota major ses dizisi veya major gam adını alır. latince'deki octavus tanımından yola çıkılarak bu 8 notaya toptan octav adı verilir.
pisagor'un sistemine dayanan 12 notalık batı müziği enstrumanlarında bu oranları görebilirsiniz. özellikle pianoda fark edilebilen bu sistemde, pianoya üstten baktığınızda
tellerin uzunluk oranlarının grafiklerdekilerle paralel olduğunu görürsünüz.
gitar da ise tellerin uzunluları aynı olduğundan ilk anda bu oranları görmek kolay değil. gitar da üzerine basılmamış bir telin uzunluğuna 1 derseniz,
7.perdeye bastığınızda uzunluğun 2/3 oranında kısaldığını görürsünüz.
aynı şekilde kaval gibi üflemeli bir çalgıda da aynı şeyi görebilirsiniz.
peki 1/2 ve 2/3 oranları neden kulağa hoş geliyor?
doğada bulunan her ses temel frekans ve armoniklerin bileşiminden meydana geliyor. temel frekansla armonikler arasında basit bir ilişki olması gerekiyor. müzik aletlerinin çıkardığı seslerde bu oran belli bir sırayı takip ediyor. 1.armonik 2.armoniğin 1/2 katı. 2. armonik 3. armoniğin 2/3 katı. pisagor ve öğrencilerinin demir çubuklarda keşfettiği gibi.
notaların adları da 10. yüzyılda besteci ve müzik teorisyeni olan guido d'arezzo'un bestelidiği bir ilahinin her satırının ilk hecesi alınmasıyla oluşuyor. ilk notanın hecesi olan 'ut'un uzatması zor olduğundan daha sonra 'do' olarak değiştirliyor.
aralarında 1/2 veya 2/3 oranı bulunmayan karmaşık notalardan iyi müzik çıkmaz diye de düşünmeyin. örneğin pianoda iki komşu notayı aynı anda çaldığınızda buna minor ikili deniyor. bunlar kulağa hoş gelmeyen sesler. ama bu iki notayla birçok duyguyu vermek mümkün. 1974 yılında ünlü yönetmen steven spielberg, film müziği bestecisi olan john williams'tan ünlü filmi olan 'jaws' için beste yapmasını ister. filmin müziğinin çok görkemli olması gerektiğini düşünen spielberg, williams yanına gelip film için bestelediği sadece iki notayı çalınca bunu basit bir fikir olarak görür.
o ünlü iki nota.
fakat izleyici üzerinde uyandırdığı gerginlik hissini gören spielberg bu temanın kullanılmasına karar verir. hatta çekimler sırasında uzaktan kumandalı köpek balığı maketi bozulduğunda görsel kullanamadıkları için sadece bu temayı kullanarak izleyiciye köpek balığının yaklaştığı veya uzaklaştığı duygusunu verdiklerini fark ederler.
spielberg bir röportajında williams'ın yaptığı müziği olmasaydı filmin başarısının yarı yarıya olacağını söyleyerek filmin müziğinin görselin önüne geçtiğini ifade eder. hatta jaws, starwars'tan önce en çok gişe rekorları kıran film olur ve oscar'a layık görülür.
müzik benim becerebildiğim bir alan değil. ne ritm zekam var ne güzel bir sesim. teorik bilgim olmadığı için bu konuda yazdıklarımda yanlışlık görüseniz mesaj atıp düzeltmem konusunda ricada bulunabilirsiniz. kaynak da, bugün trt belgesel kanalında izlemiş olduğum bir program. işin içine matemetik de girince baya ilgimi çekti sizlerle de paylaşmak istedim. aşağıya programın videosunu koyuyorum. bence trt belgesel çok güzel bir şeye imza atmış. takip etmenizi önerebilirim nacizane.
kaynak: sesten müziğe
sevgiler :)