EKONOMİ 8 Temmuz 2019
27,8b OKUNMA     631 PAYLAŞIM

Merkez Bankası Başkanı'nın Görevden Alınması Sonrası Ekonomimizi Neler Bekliyor?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, faizleri indirmediği gerekçesiyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya'yı görevinden aldı. Yeni başkan ile birlikte faizlerin de inmesi bekleniyor fakat bunların neticesinde Türkiye ekonomisini yakın gelecekte neler bekliyor olabilir?
iStock

öncelikle normal şartlar altında ”faiz düşerse enflasyon düşer” diye bir şey yoktur

zira enflasyonumuz zaten hali hazırda düşüyor çünkü yüksek faiz ile para bolluğunu kısıyoruz ve kur yükselişini frenliyoruz.

bu şekilde giderse kur riski de bertaraf edildiği müddetçe berat albayrak’ın dediği gibi tek hanelere yakınsayacaktır.

ancak, enflasyon üretici kaynaklı olsaydı bu ülkede faizler göreceli normal seviyelerdeyken de enflasyon uçmazdı ve faizler artınca enflasyon düşmezdi ama faiz artışıyla enflasyon düşmeye başladı (kur etkisinden arındırılmış şekilde tabii; yani geçen ağustos şoku etkisinin sonrası, bugünler).

dananın kuyruğunun koptuğu yer şu

türkiye, kur atakları ve enflasyon artışları öncesi, küresel kriz dönemi ve sonrası kredi genişlemesini aşırı serbest bıraktı ve herkes kolay yoldan para geliyor diye inşaat yaptı
(dünyadan türkiye’ye akan kolay döviz -o zamanlar küresel ivme gereği kolay akardı-).

ancak bu sektör kalıcı istihdam ve kalıcı gelir yaratmayan bir sektör olduğundan (fabrika gibi değil), dönemlik yüksek ama uzun vadeli verimsiz büyüme yarattı.

harcamalar da dönemlik kolay krediler ile arttığından enflasyon da artmaya başladı. (tüketim veya üreticinin anlık tüketimi kaynaklı, orta-uzun vadeli alımları ile değil.)

dünyadaki “kolay para” çekilmeye başlayıp, senin de dünyadan para çekecek verimli büyüme yaratan sektörlerin az olduğundan ve `fed de faiz artırmaya başlayıp ve qe’yi kestiğinden`(qe de dünyaya dolar arzı idi) dolar yükselme eğilimine, ekonomimiz de hız kaybetme eğilimine girdi. dolar artırışı da enflasyonu ekstradan tetikledi.

not: bu dönemde faiz artırmazsan sıcak para sana değil, başka ülkelere giderdi ve gitti de. büyüme pahasına bunu yapmalıydın ve yaptın. ama o büyüme bugüne ölmüş oldu çünkü belirttiğimiz gibi suniydi (yapay para genişlemesi ile verimsiz büyüme).

türkiye, geçmişte yaptığı verimsiz yatırımlar kaynaklı olan verimsiz büyüme nedeniyle tehlikeye girdi ve doğal olarak ekonomi küçülme riskiyle karşı karşıya kaldı.

“ekonomi küçülmesin” diye veya resesyona girilsin de politik olarak güçsüzleşilmesin diye (şu günler gibi), faizler artırılmadı ve bir süre enflasyon ve kur baskısına direnerek ekonomi tl bazında büyük tutuldu ve bazı sektörler ve halk memnun edildi.

ancak dolar bazında 2013’ten beri küçülüyoruz (yani 6 senedir) ve enflasyon, kolay ve verimsiz kredi ile doların da artışıyla uçuyor. (hasta adama morfin vermek.)

bu da bizi artık son noktaya getirdi ve hasta öldü. artık tl bazında da küçüldük. sağlıklı bir uzun vade için bir süre ekonominin bu ölü toprağını atması lazım ama bu da politik güç kaybı demek.

faiz indirilmesi tekrar enflasyon ve kur yükselişi demek ama büyüme de getirebilir 

(zaten istenen ne pahasına olursa olsun büyüme). üstteki senaryoda yanlış zamanda düşük faizde kalmıştık ve enflasyon ile kur berbat seviyelere gelmişti; sonra merkez bankası faiz arttırdı da biraz toparladık (ama sonunda küçüldük).

şu anda büyümeye ihtiyaçları var ama yanlış zamanda faizleri indirirlerse hem kur riski ortaya çıkar, hem de enflasyon azar.

erdoğan, dünyada yumuşayan ticaret savaşlarının (çin-abd) küresel büyümeyi tekrar eski günlerine döndüreceğini, fed’in ve ecb’nin faiz indirecek olmasının onun da para çekme konusunda rakiplerinden geri kalmayacağına inanmış (veya inandırılmış) olabilir. daha önce bu konuda yanıldı; 'faizler artırılmasın' ısrarı bize yüksek kur ve enflasyon olarak döndü.

bugün şartlar değişiyor ama hızlı değişiyor. yani küresel gidişata çok güvenmemek lazım. şu anki tabloda faiz indiriminin ben yine kuru artıracağını düşünüyorum (ki dolar dünya çapında düşme eğiliminde olmasına rağmen), çünkü biz türkiye olarak hep negatif ayrıştık, hep dolara karşı en çok değer kaybeden ülkelerden olduk çünkü böyle kritik hatalar yaptık.

yine aynısını yapıyor olabiliriz ancak küresel eğilimler çok iyimser gözüküyor ve bu tabloda bir kurtarırımız olabilir. çünkü her yerde faizler inecek. ancak bunun yapıldığı yol, merkez bankası’nın bağımsızlığına bu kadar direkt müdahale döviz tarafında gelecek hafta tat kaçırabilir. faiz indiriminin uzun vadede enflasyonu tetiklemesi de bonusu.

bunlar enteresan hareketler; dövizi kaçıran, yani kuru artıran ve enflasyonu tetikleyecek hareketler. ve tam tersi saiklerle yapılması enteresan. demek ki politik güç için şu anki gidişat kesin çıkmaz yoldu ve daha önce deneyip çok kötü sonuçlar aldığımız başarısız yöntemleri (küresel havaya güvenerek) tekrar denemek gerekiyordu. doğrusu bu yürek işi. demek politik güç-ekonomi dengesi içinde başka çare kalmamış, ama mantığa ters bir hareket ve işlerin kötüye gideceği vardıysa (ki vardı) katalizör etkisi yaratacaktır.

not: son iki senede ben de iki farklı şirketten bu oranlarda kredi çekemedim ve işler sekteye uğramıştı. sizi anlıyorum ama diğer türlü de dolar riski artıyor. bu ülke böyle, bunu kabul edecektiniz. 2000’li yılların karıncaları şu an sefa sürerken biz ağustos böceği olarak ceremesini çekiyoruz. hesap geçmişin hesabı, bugünün değil yani.

ek: abd merkez bankası ve bağımsızlığı üzerine bir yazı

Faiz Artırımlarıyla Sürekli Olarak Gündeme Gelen FED Tam Olarak Nedir?