SİNEMA 16 Eylül 2021
47,8b OKUNMA     536 PAYLAŞIM

Matrix Serisinin Bize Ana Filmlerde Açıkça Gösterilmeyen Detaylı Özeti

The Matrix Resurrections yaklaşırken seriyi The One, The Oracle ve The Architect karakterleri üzerinden genel şekilde hatırlamanızı sağlayacak bir yazı.

the matrix resurrections bu gidişle insanı seriye baştan başlatacak. seriyi hatim ettiğimden değil ama arka planda olan şeyler o kadar fazla ki kenarda köşedeki her bilgiyi okuduğunuzda hüpp vay anasını demekten alıkoyamıyor kendini insan.


misal the one, the oracle ve the architect için konuşalım. matrix serisinin bize ana filmlerde açıkça gösterilmeyen özeti şu şekilde (üzerinden 20 yıl geçtiği için spoiler koymayacağım bu başlığa gelen insanın seriyi bugüne kadar en azından bir kez izlemiş olması gerek. izlemediyse bu başlıkta ne işi var ?):

prologue

insanlık yıllar içersinde makine teknolojisini geliştirir ve onları her anlamda üst düzeyde kullanmaya başlarlar. bir sonraki aşama gelir ve onlara "bilinç" (ai) kazandırırlar. bir gün, yapay zeka kazandırılmış böyle bir makine (housekeeper), sahibi tarafından yeni modeliyle değiştirileceğini öğrenince varlığını korumak adına onu öldürür. robot mahkemeye çıkartılır, çeşitli davalar görülür ve sonrasında insanlar makineleri şehirlerden sürer. 01 adında makine şehrini kuran makineler, insanlardan uzakta yaşamaya başlarlar. makineler zamanla hem şehirlerini geliştirmekte hem de ekonomi ve teknoloji alanında insanları ezip geçmeye başlar. insanlar bunun böyle devam etmeyeceğini anlayınca makinelere savaş açarlar. savaşta ağır kayıplar verirler ve son çare olarak makinelerin enerji kaynağını kesmek için gökyüzünü karartacak bomba atarlar. başta bu durum işe yarar ancak makineler gerekli gördükleri gücün insanları kapsüllere sokarak edinebileceğini farkedince insanlar beyaz bayrak sallar. makineler ve insanlık arasında bir tür barış anlaşması yapılır. buna göre dünya üzerinde kalan insanlar makinelere köle olup kapsüllere konularak onlara bio-enerji olacaklardır. makineler ise insanların bu süreçte bilinçlerini meşgul etmek için onları bir tür sanal aleme bağlayacaklardır. tabii makineler teknolojide superior olsalar da insan anatomisine bir o kadar uzaktırlar. her şeyi 0 ve 1 olarak gördükleri için yaratmaya çalıştıkları matrix'lerde çuvallarlar.

ilk matrix

makineler öncelikle the paradise matrix adı verilen, insanların içersinde çok mutlu olacakları ve her şeyin mükemmel olduğu bir matrix yaratırlar. insanların bilinci bunu hemen reddeder çünkü gerçek olamayacak kadar sahte olduğunu hemen anlar. makineler bunu insan bilincinin mükemmelliğine kesinlikle yormaz, aksine eksiği programlama dillerinin yetersizliğine bağlarlar. insanlar onlar için tarladaki ekinden farksızdır, insanların onlar için önemi sadece bio-enerji düzeyindedir. insanların bilinçlerinin reddettiği bu matrix'in crash vermesi sonrası tarlalarda pek çok kayıp verilir. bu durum mecazen makinelerin canının sıkar. sonuç olarak bu matrix beta olmaktan uzağa gidemez.


ikinci matrix (sorun nerede?)

the architect programı, bu sefer tarihteki 2. beta matrix programı olan the nightmare matrix'i kurar. bu matrix'in işleyişi ilkinin zıttıdır. toz pembe hayatlar, sınırsız mutluluklar yerini "acı olmadan mutluluk olmaz"a bırakır. her yerde zombiler, vampirler vs mevcuttur. bu matrix'in işletim sistemi görevi de the merovingian'a verilir. yani the frenchman'ın olayı bu kadar eskilere dayanır. sistem "nedensellik" ilkesi üzerine kuruludur. buna göre insanlar matrix dünyasında ellerine verilen script'i oynamakla yükümlüdür. the choice yoktur, yalandır hurafedir. the merovingian'ın yönettiği bu sistemde herkes rolünü oynayacak, matrix de sorunsuz çalışacaktır. bzzzzttt. insan bilinci bir süre bu matrix'e kansa da eninde sonunda bunun da gerçek olmadığının farkına varır ve sistem, ilk beta versiyonundaki kadar olmasa da yine başarısız olur.

stabil ilk matrix (seçim etmeni ve matrix sistemin çalışma şekli)

the architect programı matrix'in işe yaraması için sonunda, olayın insanlara "seçim" şansı verilmesiyle alakalı olduğunun farkına varır. matrix, aslında insanların bugün yaşadığı hayatlarından farklı olmamalıdır. ancak choice etmenini matrix'e entegre ederken ipleri elinden kaçırmak istemeyen mimar, bunu monitör etmesi için the oracle programını oluşturur. the oracle'a göre insanlar eğer ellerine seçim şansı verilirse oluşturulacak matrix programını %99 oranında kabul edeceklerdir. the architect, matrix'i baştan yazar, insanlığı da ilk yapay zekanın keşfedileceği tarihe yakın bir zamandaki dünyaya (2000'lerin başı) bırakır. bu matrix başlarda başarılı olmuşa benzer ancak gözardı edilen o %1 lik dilim the choice etmeni yüzünden matrix'i asla kabul etmeyecektir. eninde sonunda bu dilim giderek büyüyüp sisteme zarar verecektir. mimar buna değişik çözümler getirir: agents, zion ve reload. sırayla şöyle açıklayalım. sistemden uyanarak kaçmaya çalışanlar matrix evreninde redpills olarak adlandırılır. bu insanlar sistem için bir anomalidir. mimar, ajanları bu %1 lik dilimle ilgilenmesi için oluşturur. redpills'lerin bir kısmını ajanlara yok ettirir, bir kısmınınsa sistemden gerçekten kaçabildiklerine inandırmak için kontrollü olarak kaçmalarına izin verir. bu kaçanlar matrix dışına çıktıktan sonra biraraya gelerek yerin altındaki zion şehrini kuracaklardır. zion şehrinin nüfusu ve doğal olarak sisteme zarar verebilecek anomali miktarı kritik seviyeye geldiğinde sistem kendini korumak için bu yoğunlaşmış anomali kodunu bir insana aktarır. the one, aslında sistemin kendini koruma mekanizmasıdır. anomalinin dağınık olarak değil tek bir kişide toplanıp eninde sonunda kaynağa dönecek olmasını amaçlar. the one kişisi kaynağa ulaşıp mimarla karşılaştığında karşısında 2 kapı seçeneği sunulur. mimar, seçilmiş kişiyi her zaman aynı kapıya yönlendirmeye çalışır: zion'dan the one'ın seçeceği 23 kişinin (16 kadın 7 erkek) kurtarılacağı kapı... the one, bu kapıyı seçerek kendisinde mevcut olan prime programı yani the path of the one'ı çalıştırarak kendisiyle beraber matrix sistemini yok eder, ardından mimar reload tuşuna basar. her şey bu 23 kişiyle baştan başlar.


ana üçleme nasıl son buldu?

işte ana 3 filmde anlatılan 6. döngüde bizim neo, bu seçimi trinity ve bütün zion'un kurtarılmasından yana kullanınca olaylar farklı bir boyuta taşınıyor. çünkü neo'dan önceki 5 dallama the one, her daim işin kolayına kaçarak sistemi soft reboot'a sokmuştur. neo, seçiminin ardından efsane bir hareketle binadan aşağı düşen trinity'yi havada kurtarır, ardından logos gemisiyle beraber makineler şehrinin kaynağına giderler. bir başka entry'nin konusu olacak eski ajan şimdinin exile'ı agent smith de kendini gemiye sokar. smith neo'nun gözlerini kör eder ancak neo artık güç konusunda başka bir boyuttadır, diğer seçilmiş kişilerin aksine öteki kapıyı seçmiş ve the path of neo yolunda ilerlemektedir. matrix dışında gerçek dünya denilen yerin - ki aslında burasının da matrix gibi bir simülasyon olup ana simülasyonun parçası olduğunu inanılıyor- kodlarını bile sezip görebilmektedir. neo, smith'i alt eder, üzerlerine gelen makineler şehrinin koruyucusu sentinelleri yeni güçleriyle patlatıp yok eder. logos gemisi şehre çakılır, trinity ölür. neo, matrix sistemini oyuncağı haline getiren smith'i alt etmek için makinelerin sözcüsüne seslenir. deus ex machina çıkagelir, başta neo'ya güvenmez ancak smith'in matrix evrenini hallettikten sonra sıranın kendilerine yani makineler şehrine geleceği gerçeğini gözardı edemez. neo, direk mainframe'den matrix'e bağlanır, smith'le olan savaşı ikisi de kazanamaz. neo, gerçeği görür ve smith'i yenmenin tek yolunun smith'in onu klonlamasına izin vermek olduğunu farkeder. bütün matrix evrenini kendi kopyası haline getiren smith, neo'yu kopyaladıktan sonra kendisine yapılan oyunu anlar. deus ex machina, neo'nun vücudu üzerinden tüm ajan smith'lere ulaşır ve onları matrix sisteminden siler. 7. matrix döngüsü böylece neo'nun sayesinde makineler ve insanlar arasındaki barışla "bu sefer zion yok edilmeden" reload edilmiş olur. son sahnede mimar; sati ile beraber yenilenmiş, rengarenk matrix gökyüzünü izlemeye koyulan kahin'e yaklaşır (bu arada oturdukları banka thomas anderson anısına yazılmıştır):

+ ne güzel bir sürpriz?
- çok tehlikeli bir oyun oynadın.
+ değişiklik her zaman iyidir.
- bu barışın ne kadar sürebileceğini düşünüyorsun?
+ olması gerektiği kadar. diğerlerine ne olacak?
- onlar da kim?
+ sistemden çıkıp özgür olmak isteyenler.
- istekleri yerine getirilecek.
+ sözüne güveneyim mi?
- ne sandın sen beni? insan mı?


ek bilgiler

matrix serisi wachowski'lerin neuromancer (1984) adlı kitaptan, dark city (1998) adlı filmden ve ghost in the shell (1995) isimli animeden esinlenmesiyle oluşturdukları bir yapımdır.

matrix, her 100 yılda bir reload edilmesi gereken bir yapıdadır. içerdiği veriler ve yazılımların integrasyonu her 100 yılda bir tamir edilemeyecek bir şekilde bozulmaktadır. reload, sistemin bir parçasıdır ve sistemin sağlıklı korunumu için şarttır. bir nevi formatlanan bilgisayarın eski performansına yaklaşması gibi yani.

seraph karakterinin eski bir seraphim olduğu söylenir. seraphim'ler ilk matrix versiyonlarında ajanlardan önce matrix'in koruyuculuğunu yapan kanatlı avatara sahip yazılımlardır.

yeni filmde de göreceğimiz sati, sistem açısından herhangi bir amacı olmayan bir yazılımdır, matrix'te doğmuştur ve exile yazılım olarak kabul edilir bu yüzden ajanlar tarafından diğer exile'lar gibi avlanmaya çalışılır.

matrix serisinde bilinen; amacı sona ermiş, yerini başka programa bırakacak, sisteme ihanet etmiş veya görevi hiç olmamış bilinen exile yazılımlar

the merovingian
persephone - merovingian'ın karısı
the trainman - merovingian'ın adamı olup matrix'le makineler şehri arasındaki geçişi tutan kişi. mitlerdeki ölüler denizindeki kayıkçıya benzetilebilir. neo bir ara buraya sıkışıp kalmıştı.
the twins - merovingian'ın tetikçileri - hayalet
cain- merovingian'ın sağ kollarından - vampir
abel- merovingian'ın sağ kollarından - kurtadam
seraph - the oracle'ın koruyucusu. eski matrix versiyonlarında sistem adına çalışırken şimdi bir exile'dır.
the keymaker - matrix'te seçilmiş kişiye source'ın kapısını açmakla yükümlü kişi. the boxmaker adında bir kardeşi vardır. anahtarcının ölümünün ardından kendisinin intikamını almak için the boxmaker'ın merovingian'a karşı matrix'te pandora'nın kutusunu açmışlığı ve kaos yaratmışlığı vardır.
sati - kimi matrix analizcileri gökyüzünü kontrol edebilen bir yazılım olduğunu söyler. smith'in kendisini kopyaladıktan sonra gökyüzünü karabulutlar, şiddetli yağmur ve gökgürültüleriyle doldurup neo'ya "son halini nasıl buldun" diye sorması buna bir işaret olabilir. kim bilir belki bununla hiç bir alakası yoktur ve yeni oracle kendisi olacaktır.

"gerçek dünya" hakkında son söz

gerçek dünyanın simülasyon olup olmadığı net değil. bizi böyle düşünmeye iten neo'nun matrix dışında makinelere karşı bir takım güçlerini kullanabilmesi. bu, seçilmiş kişinin güçlerinin filmde belirtildiği üzere matrix dışına taşıp kaynağa kadar gidebilmesiyle açıklanabilir ancak... neo'nun smith tarafından gözleri yakıldıktan sonra çevresini altın renginde matrix code'ları şeklinde görebilmesi...