MÜZİK 15 Şubat 2021
24b OKUNMA     441 PAYLAŞIM

King Crimson'ın Efsane Parçası Epitaph Hakkında Bilgilendirici Detaylar

İngiliz progresif rock grubu King Crimson'ın ilk stüdyo albümü, 1969 tarihli In the Court of the Crimson King'de yer alan akılda kalıcı şarkılardan Epitaph hakkında güzel bilgiler.

Şarkıyı önden verelim

epitaph hakkında sosyal medyada yazılmış birçok yanlışı düzeltme ihtiyacı duydum

- öncelikle, şarkının sözleri (doğru tercümesini aşağıda sunuyorum) farklı yorumlara açık olabilse de tamamen politiktir ve dinin çöktüğü toplumda kifayetsiz politikacıların elindeki toplumun karanlıktan çıkıp çıkamayacağını, barışa erişilip erişilemeyeceğini tartışır. sonuç karamsardır... bu arada, şarkının ikinci dünya savaşı sırasında doğan kuşak tarafından vietnam savaşı yıllarında (1969) yazıldığı unutulmamalıdır.

- sözleri vokalist greg lake tarafından değil, tüm albümün sözlerini yazan şair peter sinfield tarafından yazılmıştır. peter sinfield king crimson adının da mucididir ve ilk dört albümün sözleri ona aittir. ilk albümdeki (bkz: in the court of the crimson king) parçasının sözleri son derece yaratıcı "pun"larla doludur. sonrasında robert fripp'in kaprisi nedeniyle gruptan kovulup bir solo albüm yapmışsa da, ne sesi, ne de gitarı fazla başarılı değildir. hemen ardından da greg lake'in transfer olduğu emerson, lake and palmer grubuna söz yazarı olarak geçiş yapmıştır. cidden özgün bir yazardır ve şarkı sözleri kendisinin de hayranı olduğunu söylediği ingiliz şair william blake'den izler taşır. emerson lake and palmer'ın muhteşem şarkısı "c'est la vie"nin adı ve nakaratındaki "c'est la vie" kısmı hariç ingilizce bölümleri de yine peter sinfield'a aittir.

sözlerin çıplak anlamına gelince

"peygamberlerin yazdığı duvarlar
artık ek yerlerinden çatlıyor...
ölüm aletlerinin üzerinde
güneş ışıl ışıl parlıyor.
her insan kabuslar ve rüyalar arasında kalmışsa,
kimse defne çelengini koymayacak mı,
sessizlik çığlıkları boğduğunda?

mezar taşımda karmaşa yazacak
ben kırık dökük bu yolda yürürken,
eğer başarabilirsek,
hepimiz arkamıza yaslanarak gülebiliriz.
ama korkarım ben yarın ağlıyor olacağım,
evet, korkarım yarın ağlıyor olacağım...

kaderin demir kapılarının arasında,
zamanın tohumları ekilidir
ve bilenler ve bilinenlerin
yaptıklarıyla sulanır;
bilgi tehlikeli bir dosttur
eğer kimse kuralları koymazsa,
görüyorum ki tüm insanlığın kaderi
aptalların elleri arasında..."

- ilk kıtadaki peygamberler ve duvarlar bahsi 20. yüzyılda dinin çöküşünü anlatırken, "ölüm aletleri" de savaşa bir gönderme. "defne çelengi" roma'dan beri barışın sembolü. "sessizlik çığlıkları bastırdığında (yani çığlık atacak kimse kalmadığında) bile kimse kabusları ile rüyaları arasındaki ikilemden sıyrılıp barış yapmaya kalkmayacak mı?" barış özlemini çok damardan anlatıyor.

- ikinci kıtadaki kırık dökük yol tabii ki barışa, daha iyi bir dünyaya giden yol. bu yolun sonuna erişmek mümkün olursa herkes bir rahat geriye yaslanıp gülebilecek. ama şairin kendisinin bile pek umudu yok...

- kaderin demir kapıları arasındaki tohumlar "bilenler ve bilinenlerin" iyi eylemleriyle sulanır, büyür ve o demir kapıyı zorlayarak açar. yani kader diye gidişat kabullenilmemeli, o kapıları açmak için çaba gösterilmelidir. "kural konmazsa bilgi tehlikeli/ölümcül bir dosttur" ifadesi büyük ihtimalle atom bombasına bir göndermedir, bilgi sayesinde milyonlarca kişi iki bombayla öldürülmüştür, çünkü kimse engellememiştir. ve tabi dünyanın kaderi de "aptalların", yani politikacıların elindedir.