1. parlaklık

sinema salonlarında en sık karşılaştığım sıkıntı parlaklıkla ilgili. dcı endüstri standartlarına göre idealdijital sinema gösterimlerinin parlaklık ayarı 48 lümen/m2. ama gördüğüm kadarı ile çoğu salon bu standartın altında.

bu sorun genelde projektörlerin bakımsızlığından kaynaklanıyor. projektörün lambasının en az yılda 3-4 kere bakımdan geçmesi gerekiyor. bunu ışıkölçerle sık sık kontrol etmeleri lazım, ancak makinistlerin böyle bir aletten haberleri bile yok. peki siz yeterli parlaklık olmadığını nasıl anlarsınız? eğer karanlık sahneler detaylı gözükmüyorsa, ya da aydınlık sahnelerde renkler canlı değilse durumu sinema salonuna bildirin.

2. perde

başka önemli ama kontrol edilmesi zor bir unsur da perdedir. genelde nedendir bilinmez seyircilerde salondan çıkarken perdeye dokunma ve vurma dürtüsü oluyor. bu şekilde kirlenip zarar gören perdelerin değiştirilmesi oldukça maliyetli. burada binlerce dolardan bahsediyoruz. 

lütfen hepimizin iyiliği için şu perdelere dokunmayın. dokunanlara da ana avrat sövün. kavga çıkarsa salonun sahibi seve seve size yardım edecektir. 

3. görüntü boyutu

aslında başlı başına önemli bir konu. çoğu sinema filmi 2 şekilde gösteriliyor kare diye tabir edilen 1.85:1, ve geniş olarak nitelendirilen 2.39:1 formatı şeklinde. bu sayılar genişliğin yüksekliğe oranı anlamına geliyor. projeksiyon cihazının bu oranlardan, filmine göre bire bir oranda ayarlanması gerekiyor. yani enini boyunu perdeye göre orantılı olarak ayarlamalı. tabi çoğu sinema salonu bu ayarı hiç kontrol etmeden filmi taktığı gibi oynatıyor. 

bunun bir suçlusu da seyirciler, perde ve üzerindeki görüntü ne kadar büyük olursa o kadar keyif alırım diyorlar. bu yüzden orantısız bir şekilde çarşaf gibi görüntüyü duvardan duvara yansıtıyor salonlarımız. 

doğru görüntü boyutuna bakarken, pencereden bakıyormuş gibi bir görüntü görüyor olmalısınız. yanda kalan boş alanlar olabilir. ancak o kısımlar tamamen karanlık olduğundan, duvardaki kocaman bir pencereden dışarıdaki bir görüntüyü izlediğinizi hissetmelisiniz. yoksa dvd izlemekten farkı yok.

doğru salonu seçmek için imbd sayfasından filmin görüntü formatını kontrol edin. salon her iki format için de doğru ölçüleri kullanıyorsa oraya abone olun.

4. 4k

genelde hd ile karıştırılıyor. ancak 4k özellikle büyük salonlarda çok fark ediyor. çünkü 4 katı çözünürlüğe sahip. şu ana kadar halen 4k filmler azınlıkta.

4k süper gibi gelebilir, ancak 35mm film halen 4k dijital’den daha yüksek çözünürlüğe sahip.işin kolayına kaçmayıp 35mm’lik makine kullanan salonları, makine odasından gelen sesten, ya da görüntüde arada görünüp kaybolan ve sinemada olduğunuzu hatırlatan ufak çizgilerden anlayabilirsiniz.

5. 3d

3d projektörler 2d projektörlerden daha fazla sorun çıkartıyorlar. her bir göz için ayrı projeksiyon yaptıklarından 3d efektini doğru verebilmesi için mükemmel ayarlanması gerekiyor.makinistin hafif şekilde çarpması bile ayarı bozmaya yetebiliyor. eğer izlediğiniz 3d filmden tat alamıyorsanız muhtemelen ayarı bozuktur.

hiç 3d izlerken başınızın döndüğü ya da gözlerinizin ağrıdığı oluyor mu? bu filmin kendisinden değil projektörden kaynaklanıyor. projektörler doğru ayarlanmazsa beynimizi ve gözlerimizi oldukça yorduğundan bu durumu da lütfen iletin..

6. ses

gözle göremesek de ses sistemi sinema için kritik öneme sahip. sesleri ayrı ayrı hissedemiyorsanız bir problem var demektir. iyi bir sinemada basslar duyulmaz. bir patlama olduğunda ta iliğinizde hissedersiniz. 

en son ve önemli konu;

insanlar genelde en iyi hangi koltuktan izlenir diye tartışıyorlar. kesinlikle en iyi nokta, salonun tam orta noktasıdır. eğer sesleri mükemmel şekilde hissetmek istiyorsanız, en ortadaki sıranın, en ortadaki koltuğundan filmi izleyin.