SANAT 14 Aralık 2017
22,2b OKUNMA     964 PAYLAŞIM

Fransız Romantizminin İkon Tablosu Medusa'nın Salı'nın Altında Yatan Gerçek Hikaye

Medusa'nın Salı ya da orijinal adıyla Le Radeau de la Méduse,1818-1819 yılları arasında Fransız ressam Théodore Géricault tarafından çizilen bir yağlı boya tablo. Fransız romantizminin sembol isimlerinden biri olarak sayılan ve şu anda Paris'teki Louvre Müzesi'nde sergilenen bu tablonun altında yatan gerçek bir hikaye var.
Le Radeau de la Méduse - Théodore Géricault

bu tablo, gerçek bir hikayeyi anlatmaktadır.

1816’da, ingilizler, bir sene önceki waterloo zaferinin ardından, fransızlara, senegal’daki st. louis limanını veriyorlar; devralmak üzere, bir filo ile yola çıkan yeni yönetimin, filonun başına getirdiği kaptan, de chaumereys, elli üç yaşında, hayatında değil filo, bir gemi dahi yönetmemiş bir adam ve görevine torpille getiriliyor. filodaki dört gemiden medusa’da, 400 civarında yolcu var, bunlardan biri de, senegal’i yönetmek üzere tayin olan schmaltz. bir an önce senegal’e ulaşmak amacı ile schmaltz, rotayı değiştirmek üzere kaptana baskı uyguluyor ve bol kayalıklı, sorunlu bir rota olan arguin üzerinden gitmeleri için ısrar ediyor. 

diğer gemilerden hızlı giden medusa tehlikeli sularda tek başına ve yol, yordam bilmeyen bir kaptanın elinde kalınca, birkaç gün içinde karaya oturuyor. altı filikaya gemideki zenginleri, yiyeceğin çoğunu yerleştiriyorlar, kaptan ve hızlı gitmesi için tutturan schmaltz da filikalardan birinde tabii; 150 civarındaki gariban mürettebatı da, geminin direk ve tahtalarını söküp yaptıkları sala dolduruyorlar, yanlarına da, şarap, su ve un veriyorlar ve salla filikaları birbirine bağlıyorlar. salın ilerlemesini sağlayan hiçbir gereç yok, salı çeken filikalar. bu şekilde bir süre gidiliyor, ancak, saldakiler kurtulma şansının çok az olduğunu anladığı için, filikalara atlamaya başlıyorlar. 

de chaumereys, filikaların kurtulması için sonunda salı çözme emrini veriyor ve onları deniz ortasında tek başına bırakıyor. denizcilerde geceye doğru baş gösteren sinir bozukluğu, kavga, cinayet ve intiharlara kadar varıyor ve daha ertesi sabah, 20’nin üzerinde kayıp yaşanıyor. açlık, susuzluk, uykusuzluk, ümitsizlik her gün artıyor ve özellikle hava karardıktan sonra, kim kimi öldürebilirse, kendini şanslı sayıyor. hatta açlıktan ölüleri de yemeye başlıyorlar. arkada kalan gemilerden argus, 13 gün sonra yetiştiğinde, salda sadece, delirme noktasına ve ölüme çok yakın onbeş kişi buluyor, ki bunların da beşi zaten daha bulunduklarının haftasında ölüyorlar. de chaumereys, mahkemeye çıkarılıyor, ancak suçlu bulunmuyor.

bu tarihi olayı anlatan tablo 18. louis tarafından louvre’a bağışlanıyor.