TELEVİZYON 21 Kasım 2023
20,8b OKUNMA     366 PAYLAŞIM

Farklı İzleyicilerden Komple İyi Eleştiri Alan Netflix Dizisi Blue Eye Samurai'nin İncelemesi

3 Kasım'da Netflix'te yayına giren ve çok beğenilen diziyi inceleyelim.

blue eye samurai: tam bir kendini keşfetme yolculuğu

türün kendi özelliklerini tüm karakterler üzerinden eksiksiz biçimde yansıtmasının yanında, bunu eşsiz bir görsellikle birleştirince ortaya enfes bir iş çıkmış. "nasılsa on beşinci dakikada, hadi bilemedin ikinci bölümde sıkılıp kapatırım" şeklinde kırılgan bir motivasyonla başlayıp iki günde dibini sıyırdım.

kendini keşfetme yolculuklarının olmazsa olmazı karakter dönüşümüdür. az ya da çok, tercihen yoğun içgörü ile karılmış, keskinliği aşikâr bir dönüşüm olması gerekir. bunun için bir takım zorlukların ve eşiklerin aşılması elzemdir. dizi bunları yapıyor; ancak blue eye samurai'nin en iyi tarafı, tüm yükü mizu karakterinin üzerine yüklemeden hemen her karakterin dönüşümünü sağlıklı ve tatmin edici biçimde sağlayabilmiş olması.

Uyarı: Buradan sonrası spoiler.

mizu

gözünü kör etmiş harlı bir öfkeyle bir intikam arayışı ile başladığı yolculuğu, aştığı her engelde öfkesini olması gerektiği kadar dindirdi, sakinleştirdi ve ona zarar veren keskin yanlarını törpüledi. bu sırada arkadaşlığı, farkında olmasa da sevgiyi keşfetti, vakurlaştı. salt öfkenin bir yere kadar işe yarayabileceğini fark etmiş olması, ana dönüşümünün esas dayanak noktası. ilk bölümlerdeki gözünü kör eden öfkesi kaybolmadı, yalnızca kontrol altındaki bir kuvvete dönüştü. akemi ile birlikte en zorlu yollardan geçen, en zor engelleri aşan ve aştığı her engelde daha da kuvvetlenen bir karakter olmasına rağmen süper güçleri olan bir karakter olarak değil, hâlen kırılganlıkları ve zayıflıkları olan bir karakter olduğu her bölümde seyirciye yeniden hatırlatıldı. mizu'yu bu kadar ilgi çekici yapan da bu özellikleriydi zaten. mizu inanılmaz karizmatik bir karakter ama seyirciler sürekli olarak onunla empati yapabilecekleri bir şeyler buluyorlar, bu yüzden de daha bir seviyorlar.

ringo

küçük tavernasında ne iyi ne de berbat olan hayatını idame ettirebilirdi ancak herhangi bir konuda en iyi olma motivasyonu ile mizu'nun peşine takıldı. karakter gelişimine bakılırsa bence en iyi olduğu konu arkadaşlıktır. yemek yaptı, dikiş dikti, savaştı, korudu, kolladı, daha önemlisi arkadaşının yanlışını savunmadı ve karşı çıktı. gerektiği yerde yardıma geldi ve gitti. doğuştan elleri olmamasına karşın küsüp bir köşede sinmek yerine maceraya atıldı, tek bir an şikayet etmedi. müthiş bir yardımcı karakter. adeta dirayetin vücut bulmuş hâli. karakterlerin tam dönüşümleri henüz sağlanmadı ancak ringo'dan başka bir şeyler daha çıkacak belli ki. epeyce potansiyel vaadeden bir karakter.

taigen

mizu tarafından aşağılandıktan sonra hâlen daha akemi ile evlenip zengin ve dertsiz bir hayat sürme şansı vardı. ancak o da bununla yetinmedi ve mizu'nun peşine takılıp bilinmezliğe doğru yola çıktı. zarar görmüş egosunu tamir etmek istiyordu. mizu'yla rövanş isteği ile yola çıksa da bir yerden sonra bu motivasyon tamamen kayboldu. çünkü hayatta bir kişinin egosundan daha önemli meseleler olduğunu keşfetti. ilk bölümdeki bencil ve kibirli taigen ile son bölümdeki taigen'in neredeyse alakası kalmamıştı.

akemi

aslında diğer karakterlere nazaran daha çok bilinmezlikle dolu bir yola, daha zor şartlarda çıkan kişi akemi'ydi. bir lord ile evlenip rahat, dilediğine sahip olabileceği bir hayat yaşama şansını umursamadan hiçlikle yola çıktı. yolculuğu için en başta aşkı katalizör görevi görüyordu, ancak hikâyenin sonlarına doğru bu motivasyon da anlamını yitirmişti. genelevlerde çalışmayı dahi göze alabilecek bir gözü karalıktan, görece rasyonaliteye geçişi neredeyse fark edilmeksizin gerçekleşti. ''zengin, güçlü bir babanın hediyelik eşya konumundaki kızı'' sıfatından ''eline güç alıp o gücü yönlendirebilecek bir kadın'' konumuna geçebileceğini keşfetti ve bu yolu tercih etti. mizu ile beraber serinin en zeki karakteri. yine aynı şekilde karakter gelişimi ve yolculuğu, mizu ile birlikte en zor olan karakterdi.

Spoiler bitti.

karakterlerin dönüşümlerinin bir katharsis anı ile olmaması da ayrıca dikkate değer.

Katharsis: Antik Yunan'da bir tür "ruh dönüşümü" olarak kabul edilir, ruhun kötülüklerden arındırılması anlamına gelir. Kısacası anlık, bir anda gerçekleşen bir aydınlanma anı gibi düşünebilirsiniz.

her bölüm bir öncekinin üzerine koyarak ilerliyor. hiçbir şey bir anda, anlık farkındalık ile gerçekleşmiyor. olaylar ve düşünceler birikiyor, o birikimin sonucu geçiş yaşanıyor. belki beşinci bölümde gerçekleşen dönüşümün, yedinci bölümde bir yerlerde ortaya çıkışını seyrediyoruz. bu sırada karakterler yüzeysel de bırakılmıyor. hepsinin belirli ölçülerde derinlikleri var. geçmişlerini gördüklerimiz haricinde görmediklerimize dair büyük soru işaretleri de bırakılmıyor. karakterlerin davranış biçimlerini ve sebeplerini anlayabiliyor, anlayamadıklarımıza dair tahminler yürütebiliyoruz.

netflix'in kafasına arada taş düşüyor galiba, böyle şeyler çıkarıyorlar. hazır düşmüşken kaçırmamak lazım.