UZAY 20 Kasım 2025
3,7b OKUNMA     33 PAYLAŞIM

Evren Hiçlikten Değil de Kendi Yankısından Doğmuş Olabilir mi?

Kozmoloji alanında bildiğimiz temel ayarları sarsan, 2025 tarihli, ezber bozma potansiyeli çok yüksek bir teorik yaklaşım.

şimdiye kadar evrenin başlangıcı denildiğinde hepimizin aklına big bang ve onun tamamlayıcısı kabul edilen enflasyon teorisi geliyordu. bu modele göre evren, bir saniyenin hayal bile edilemeyecek kadar küçük bir kesitinde, 'enflaton alanı' denilen gizemli bir enerji alanının itmesiyle ışık hızından katbekat hızlı bir şekilde şişti. iyi de, bu enflaton alanı denen şey neydi? nereden geldi? bu, teorinin hep ayarlanabilir parametresi olarak kaldı; bir gözlem geldiğinde, parametreleri değiştirip modeli uyumlu hale getirmek mümkündü. bu durum, model gözlemle uyumludur demeyi pek de ikna edici kılmıyordu.

işte 2025'te, bilim dünyasının en prestijli kalelerinden physical review research ve nature physics gibi dergilerde yayımlanan iki ayrı makale, bu enflasyon fikrine radikal bir alternatif sunuyor: evren bir "şişme" ile değil, "hiçliğin kendi yankılanmasından" doğmuş olabilir.

"hiçlik" derken, aklınıza pasif, zifiri karanlık bir boşluk gelmesin. kuantum alan teorisi bize "hiçlik" dediğimiz kuantum vakum kavramının, bir an bile yerinde durmayan, sürekli köpüren, sanal parçacıkların anlık olarak doğup yok olduğu, ağzına kadar enerjiyle dolu bir yer olduğunu söyler. bu yeni makalelerin yazarları da tam olarak bunu iddia ediyor: o ilk anı tetikleyen şey, bu vakum enerjisinin kendi içsel titreşimleriydi.

daha da devrimci olan kısım ise galaksilerin, yani bizim varlığımızın tohumlarının nasıl atıldığı sorusuna verdikleri yanıt. eski model 'enflaton alanı' diyordu. yeni model ise 'kütleçekim dalgalarının kendi yankısı' diyor.

bu mekanizmayı biraz daha açalım

1. o ilk enerji dolu hiçlik denizi, kuantum fiziğinin doğası gereği asla sakin kalamaz; sürekli "titrer".

2. bu titreşimler, uzay-zamanın kumaşında (bkz: space-time) ilk, zayıf kütleçekim dalgalarını (bkz: gravitasyonel dalgalar) yaratır.

3. asıl olay bu ilk dalgaların "yankısında" gizli. bu dalgalar evrene yayılırken, adeta bir gölete atılan taşların yarattığı halkalar gibi birbiriyle etkileşime girer ve yankılanırlar.

4. bu yankılanma, yani ikinci derece etki, evrenin dokusunda bazı noktaları inanılmaz yoğun (yüksek enerji), bazı noktaları ise daha seyrek hale getiren yeni dalgalar (işte o aradığımız 'skaler dalgalanmalar') doğurur.

5. işte o daha yoğun noktalar, kütle çekiminin ilk tohumları olur. milyarlarca yıl boyunca maddeyi üzerlerine çekerek bugün gördüğümüz devasa galaksi kümelerinin (bkz: galaxy cluster) temelini atarlar.

yani, evreni başlatan o ilk kozmik tohumlar, bizzat einstein'ın kütle çekiminin kendi kendisiyle etkileşiminin, yani kendisinin yankısının bir ürünü. (kaynak: physical review research (2025) - inflation without inflaton)

buraya kadar olan kısım ne oldu sorusuydu. şimdi filmin koptuğu, ne zaman oldu kısmına geliyoruz ki asıl beyin yanması burada başlıyor

aynı dönemde, ingiltere'deki university of surrey'den gelen bir başka araştırma (kaynak: emergence of opposing arrows of time (2025)) ve physical review letters'da yayımlanan (bkz: gecikmiş seçim kuantum silgi deneyi) gibi deneyler, kuantum dünyasında zamanın bizim algıladığımız gibi düz bir çizgi halinde akmadığını, "önce" ve "sonra" kavramlarının sandığımız kadar net olmadığını deneysel olarak gösteriyor.

gecikmiş seçim deneyini özetle tenet filmindeki gibi düşünün: bir fotonu (ışık parçacığı) gelecekte (t+1 anında) ölçüyorsunuz ve sizin bu gelecekteki eyleminiz, o fotonun geçmişte (t anında) nasıl davrandığını (parçacık mı, dalga mı) belirliyor.

evet, yanlış okumadınız. gelecek, geçmişi etkiliyor.

şimdi bu iki sarsıcı fikri birleştirelim:
1. evrenin doğumu, hiçliğin titreşmesi gibi bir tekillik (singularity) anıdır. yani doğası gereği tamamen kuantum bir olaydır.
2. kuantum dünyada ise zaman oku (arrow of time) tek yönlü bir zorunluluk değildir. nedensellik zinciri bizim gündelik hayatımızdaki gibi işlemez.

peki, o zaman şu spekülatif ama bir o kadar da akla yakın soruyu sormak zorundayız:
bizim büyük patlama diye geçmişte aradığımız o ilk sebep, belki de evrenin gelecekteki kendi halinin, yani sonucunun ta kendisidir?

belki de evren, var olabilmek için muhtaç olduğu o ilk devasa enerjiyi, nedensellik zincirini kuantum düzeyde esneterek, kendi geleceğinden borç almıştır.
evrenin sebebi, kendi sonucunun içinde gizlidir.

büyük patlama'dan önce ne vardı sorusunun yanıtı, belki de büyük patlama'dan sonra ne olacak sorusunun içinde saklıdır.

kozmolojinin bu en kanayan yarasına mevcut düşünce kalıplarıyla bir tedavi bulma şansımız yok gibi görünüyor. uykuları kaçıran, akıl yakan, ezber bozan türden teoriler bunlar.

kaynaklar:
- physical review research (2025) - inflation without inflaton

- university of surrey (2025) - emergence of opposing arrows of time

- physical review letters - delayed choice quantum eraser experiment