Ekonomik Krizle Gelip Krizle Tedavülden Kalkan Bizans Para Birimi: İperpiron
doğu roma imparatorluğu'nun asırlardır para birimi olan nomisma, bilhassa ikinci basileios'un hayatını kaybetmesinin ardından konstantinopolis'te taç giyen bir dizi başarısız imparator, bitmek bilmeyen italya ve doğu seferleri ve saray masraflarının akıl almaz boyutlara erişmesi gibi nedenlerden ortaya çıkan ekonomik problemler hasebiyle değer kaybetmeye başlamıştı ve neredeyse tahta çıkan her imparator, sikkenin içerisindeki altın oranını biraz daha düşürerek paranın değerini sürekli devalüe etme yoluna gitmek zoruna kalıyordu. konstantinos monomakos ise bayrağı biraz daha ileri taşımayı tercih ederek naltın nomisma'daki gümüş oranını ilk defa yüzde 10'un üstüne çıkarttı. konstantinos dukas'ın hayatını kaybettiği 1067 senesindeyse gümüşün nomisma içerisindeki oranı yüzde 26'yı bulmuştu.
1025 senesinde ikinci basileios'un terk-i diyar eylemesiyle 1068 senesinde romanos diogenes'in tahta çıkması arasındaki aşağı yukarı kırk senelik dönemde doğu roma ekonomisi de bir hayli farklılaşmış ve belki de imparatorluğun tarihinde ilk kez saray, piyasaların taleplerine karşılık vermek zorunda kalmıştı. thema ve bilhassa tagma ordularındaki asker maaşları ve ordunun içinde sayıları her geçen gün artış gösteren paralı askerlere yapılan ödemelerin istikrarlı bir biçimde sürdürülebilme zorunluluğu, ticarî işlemlerin gerçekleşmesi için gerek duyulan para miktarının basılması hususundaki hacim yetersizliğiyle birleşince ortaya kendisini sık aralıklarla parasını devalüe etmek zorunda bırakan bir para politikası gütmek mecburiyetinde kalan bir imparatorluk çıkmıştı.
tüm bunların üzerine bir de imparatorluk için neresinden bakarsanız bakın büyük bir facia olan malazgirt meydan muharebesi ve ardından geçen on senelik dönemde ortaya çıkan iktidar çatışmaları da eklenince, imparatorluğun finansal olarak ayakta kalması çok ama çok zor bir hale gelmişti. anadolu'daki topraklar bir anda adeta kuş olup uçunca azalan kaynaklar, john haldon'a göre devalüasyonu kelimenin tam manasıyla bir tasarruf aracına evirmişti. aleksios komnenos'un önce normanlar, sonra çaka bey ve en sonunda da peçenekler ile cebelleştiği 1080'ler ve 1090'ların ilk yarısında ise nomisma'daki devalüasyon çılgın boyutlara ulaştı ve 1091 itibariyle altın sikkenin içindeki altın oranı yüzde 10'un altına inmiş oldu.
mevcut ekonomik sistemin ve para politikasının sürdürülebilir olamayacağını fark eden kurnaz imparator aleksios, 12'inci asrın hemen başlarında başını 19 ayar altından basılan iperpiron'un çektiği ve günlük ticarî işlemlerde kullanılacak muhtelif daha düşük kıymette sikkeler de içeren bir sistemi devreye soktu. yaklaşık yarım asırlık bir ekonomik krizin sonunda değerini neredeyse yüzde 95 oranında kaybeden nomisma tarihin tozlu sayfalarına karışırken yerini imparatorluğun yeni altın sikkesi olan ve kelime anlamı "ateşin üstü/ötesi" olsa da tedavülde olduğu dönemde "saftan öte" manasına geldiği ifade edilen iperpiron'a bırakmış oldu.
ön yüzü hafif çukur, arka yüzüyse hafif dışa bombeli bir yapıda olan iperpiron, uzunca bir süre değerini korumayı başardı. komnenos hanedanı sonrasında tahta çıkan ve alamanikon adlı bir vergilendirme garabetini yürürlüğe sokmasıyla ve en nihayetinde konstantinopolis'i haçlı ordularına kaptırmalarıyla anılan angelos hanedanı döneminde ise iperpiron'un hatırı sayılır bir devalüasyon yaşadığı ve artık 17 ayar altından imâl edilmeye başlandığı bilinmektedir.
viii. mihail paleologos'un 1261 senesinde doğu roma imparatorluğu'nu yeniden tesis ettiği zamanlarda 11 ayar altından imâl edilmeye kadar düşen bir değere sahip olan iperpiron, bihassa ikinci andronikos ile birlikte büyük bir toprak ve prestij kaybı yaşayan imparatorlukta 14'üncü asrın neredeyse tamamında imparatorluğu kasıp kavuran ekonomik kriz hasebiyle 1360'lara gelindiğinde üretilemez hale gelmişti; zirâ bütün ege ve karadeniz ticaretini venedik ve cenova cumhuriyetlerine kaptıran ve doğru dürüst bir donanması dahi kalmayan imparatorluk, altına ticarî bir eşya değil alenen bir lüks gözüyle bakmak zorunda kaldı.
aşağı yukarı yine yarım asır süren bu ekonomik krizin ardından ise 1360'lara, yani v. ioannes paleologos'un hükümdarlığının ortalarına gelindiğinde bilhassa venedik dukası ile kıyaslandığında hiçbir kıymetinin kalmadığı anlaşılan iperpiron'un hem büyük bir hızla değersizleşmesi hem de altına erişimde imparatorluğun tecrübe etmekte olduğu zorluklar sebebiyle basımı durduruldu ve imparatorluğun son seksen küsür senesinin ana para birimi olan ve tamamen gümüşten imâl edilen stavraton, doğu roma'nın son altın sikkesinin yerini almış oldu.
imparatorluğun ekonomisi o kadar acınası bir duruma gelmişti ki tedavülden kaldırılan 4.5 gram ağırlığındaki iperpiron'un yerini alan 8.8 gram ağırlığındaki stavraton, değer olarak selefinin yarısı dahi etmiyordu.
kıvrak zekası ve idarî becerisiyle imparatorluğun ömrünü uzatmayı başaran aleksios komnenos, bu başarısını iperpiron vasıtasıyla ekonomik ortama da taşımayı başarmıştır. imparatorluğun durmak bilmez toprak kayıplarıyla iyiden iyiye bir şehir devleti halini almaya başladığı 14'üncü asrın sonu ve 15'inci asırdaysa ne onu kurtarabilecek bir aleksios ne de ekonomiye yalnızca kıymetiyle dahi yön verebilecek bir para birimi kalmıştı.