BİLİM 8 Kasım 2023
25,5b OKUNMA     340 PAYLAŞIM

Ebeveynlerin, Farkında Olmadan Çocuklarını Hafiften Delirttiği Durum: Çifte Çıkmaz Teorisi

Kendi hayatınız ve çocukluğunuzdan da izler bulmanız mümkün bu teori içerisinde.

ebeveynler bilmeyerek çocuklarını delirtebilir mi?

evet azizlerim, maalesef evet. gregory bateson ve araştırma ekibi tarafından “çifte çıkmaz” adı verilen durumu ilişkilerimizde yaşadığımızda ciddi psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalacağımızı, öyle ki yine araştırmalara göre bu durum süreklilik haline geldiğinde aile bireylerini şizofrenik semptomlar göstermeye ittiğine dair bir gözlemini ortaya koymuştur.

beyin fonksiyon bozukluğu olan “şizofreni” halen en kafa karıştırıcı akıl hastalıklarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. aslında nasıl ortaya çıktığına dair pek çok teori olmasına rağmen kimine göre biyolojik, kimisine göre ise sosyal köklerden kaynaklanmaktadır. ancak burada değinmek istediğim konu “çifte çıkmaz” yani iki veya daha fazla mesaj arasındaki çatışmadan kaynaklanan bir iletişim bozukluğu veya ikilemidir.

Gregory Bateson

bateson'a göre insan ilişkilerini mümkün kılan en önemli şey iletişimdir. bunun ilişkilerin temel taşı olduğunu söylüyordu. ona göre bu, bir kişinin diğerini etkilemesi gayet olasıydı ve iletişimde ara sıra ortaya çıkan çifte “çıkmazdan” kurtulmamız gerektiğini belirtmiştir. günlük hayatta devamlı karşılaştığımız bu sıkıntı örneğin, televizyonda bir program belirli bir ahlaki değeri överken, bir diğeri buna karşı çıkıyor. böylece izleyicinin zihninde çatışmalar yaratmaktır.

bu öyle can sıkıcıdır ki; böyle bir psikolojinin içinde kalan küçük çocuklar ya da eleştirel düşünme konusunda gelişmiş kapasitesi olmayan insanlar ise durum daha da karmaşık hale gelmektedir.

yine ben aile içerisinde bu teoriyi dikkat çekici bir örnekle anlatayım. çoğunlukla birbiriyle aşırı çatışan, hatta kafa karıştırıcı ve mantıksız iki şey bir aradadır. bazı ailelerde yaşanan ve içerisinde büyüdüğü çocuklarda gayet kafa karışıklığına yol açan durumu örnek vermek istiyorum; mesela bir baba, çocukların önünde, anneye devamlı “akılsızın teki” olduğunu söyler. ama aynı zamanda çocuklardan annenin sözlerini dinlemesini ister. böylece çocuklar, babanın “akılsızın tekine itaat etmelerini” istediği çıkarımıyla aşırı miktarda kafa karışıklığı yaşarlar.

can alıcı bir örnek dava verecek olursak çocuk şefkatli olmakta zorlanan annesiyle iletişim kurmaya çalıştığını düşünelim. çocuğunu ne kadar sevdiğini ancak vücut diliyle gösteriyor ancak çocuk ise sadece reddedilme belirtileri görür. annenin çocuğuna gönderdiği sözlü mesaj, vücudunun gönderdiği mesajla zıt durumdadır. sonunda çocuk kendisini sevgi ve reddedilme arasındaki çatışmanın ortasında bulur. anne ile çocuk arasındaki iletişim kopukluğu, çok ciddi bir psikotik zihinsel bozukluk olan duruma yol açabilir.

bir önek daha vereceğim ki çoğu ailede bu yaşanmaktadır. mesela bir anne çocuğun kilolu olmasından dert yanmaktadır ve çocuğunu doktora götürür. çocuğu kilo vermeye başlar. bu defa da anne, çocuğu kilo verdiği için hastalanacağından daha çok endişe eder. sürekli yedirip kilo almasına sebebiyet verir. çocuk kilo alınca da ona kusurlu olduğunu hissettirip kilo vermesini bekler ve döngü başa sarar, kısır döngüye girer.

aile “sağlıklı olun ve kendi hayatınızı güzel yaşayın” der, ama çocuklar her sağlıklı olduğunda, kendi dertleri ile onların üzerine bir kara bulut gibi çöker. ebeveynelerine olan ilgisi azaldığı anda çocuklarını düşüncesizlikle suçlar. ama her defasında kendi iyilikleri için uğraşmalarını istemeye devam eder. böylece karman çorman bir iletişim oluşur.

kafa karıştırıcı iletişim öyle bir hale gelir ki; duygusal yoksunlukla ve diğer sağlıksız çevresel ve psikolojik unsurlar ile birleşince, “delirmiş” birisi ortaya çıkar. bu öyle hemen ortaya çıkmaz, zamanla, üstüne ekleye ekleye insana kafayı yedirtir.

milton erickson “çifte çıkmaz”ın ruh sağlığımızı destekleyebilecek şekilde kullanabileceğimizi öğretmiş, bize zarar veren bu gibi durumlardan, faydalı bir yöntem üreterek kurtulabileceğimizi açıklamıştır. zira sırtımızda ağır bir yük olsa da, her zaman kolaylaştıran bir şey bulunabileceğimiz söyler.

kendimiz neler yapabiliriz?

- düşünme şeklimizi ve dili kullanma şeklimizi değiştirebiliriz.

- tutarlı olabiliriz. önceki söylediklerimizle, şimdiki söylediklerimiz birbirini desteklemelidir.

- ben şunu yaşamıştım, başıma şöyle şeyler gelmişti yakınmalarını yani “mağdur” edebiyatını bir kenara bırakarak, çocuklarımızı veya çevremizi cezalandırmaktan vazgeçelim. zira bir gün hepten yalnız kalıp terk edilebiliriz.

about double bind theory