Dünyanın En Ünlü İstihbarat Teşkilatları
dünyanın dört bir yanındaki ülkeler, kendi istihbarat teşkilatlarına sahiptir. bu kurumlar; bilgi toplama, analiz yapma ve gerektiğinde operasyon düzenleme yetkisiyle donatılmış olup, halkın güvenliğini sağlamak amacıyla faaliyet gösterirler. uzun yıllardır da devletlerin vazgeçilmez yapı taşları arasında yer alırlar.
ikinci dünya savaşı'nın ardından, birçok ulusun sömürgeci imparatorluklardan kurtulup bağımsızlığını ilan etmesiyle birlikte, pek çok istihbarat teşkilatı da bu yeni dönemde kurulmaya başladı. soğuk savaş’ın hız kazanmasıyla, bilgi toplamak ve bu bilgiyi stratejik amaçlarla kullanmak, devletler için hayati bir önem kazandı.
istihbarat teşkilatları tarih boyunca yalnızca casusluk, haberleşme trafiğini izleme ve kriptografi gibi teknik faaliyetlerle sınırlı kalmamış; aynı zamanda diğer ülkeleri gizlice etkileme ve yönlendirme amacıyla da hareket etmişlerdir. bu yapılar, askeri stratejilerin belirlenmesinde ve ulusal güvenliğin sağlanmasında kilit roller üstlenmiştir.
ancak zamanla bu kurumların faaliyet alanları daha karanlık bir boyuta evrilmiştir. suikastlar, yasa dışı operasyonlar ve etik dışı uygulamalar zaman zaman başvurulan yöntemler arasında yer almıştır. bu da istihbarat teşkilatlarını hem hayranlık uyandıran hem de korkuyla anılan yapılar haline getirmiştir.
bu karmaşık yapılar arasında bazı teşkilatlar, hem etkin çalışmaları hem de acımasız yöntemleriyle öne çıkmaktadır. cia ve mi6 gibi kurumlar kamuoyunda sıkça anılsa da perde arkasında faaliyet gösteren birçok güçlü teşkilat da küresel güç mücadelesinde kritik roller üstlenmektedir. bu yapılar genellikle son derece etkili, sistemli ve disiplinli kurumlar olarak değerlendirilir. ancak unutulmamalıdır ki, bu tür listeler hiçbir zaman tümüyle kapsayıcı değildir.
örneğin, küba’nın istihbarat müdürlüğü yaklaşık 15.000 çalışanıyla dikkat çeker. özellikle soğuk savaş döneminde sovyetler birliği’nin kgb’siyle yakın ilişkiler kuran bu teşkilat, latin amerika’daki sol hareketlere destek verme konusunda oldukça aktif olmuştur.
benzer şekilde, kuzey kore’nin devlet güvenlik departmanı da dünyanın en acımasız iç güvenlik yapılarından biri olarak kabul edilmektedir. fakat bazı kaçakların ifadelerine göre bu kurum yalnızca görünen yüzü temsil etmekte, asıl operasyonlar ise çok daha gizli güvenlik organları tarafından yürütülmektedir.
tüm bu örnekler, istihbarat savaşlarının yalnızca kamuya yansıyan kısmıyla sınırlı olmadığını; perde arkasında çok daha karmaşık ve zaman zaman karanlık bir dünyanın var olduğunu açıkça göstermektedir. modern istihbarat teşkilatları, artık sadece bilgi toplayan değil, küresel siyaseti yönlendiren stratejik aktörler haline gelmiştir.
rusya genelkurmay başkanlığı ana istihbarat dairesi
soğuk savaş döneminde kgb, sovyetler birliği’nin en korkulan kurumlarından biriydi. ancak sovyet rejiminin çöküşüyle birlikte bu yapı tarihe karıştı. günümüzde ise doğrudan orduya bağlı çalışan genelkurmay başkanlığı ana istihbarat dairesi (gru), rusya'nın en güçlü istihbarat teşkilatlarından biri olarak öne çıkıyor. 1992 yılında mevcut yapısıyla yeniden yapılandırılan gru, halen ülkenin üç ana istihbarat servisinden biri konumundadır.
gru, özellikle devlet başkanı vladimir putin’in güçlü desteğini arkasına almıştır ve 2006 yılında yeni genel merkezine taşındıktan sonra etkinliğini daha da artırmıştır. teşkilatın, 1991 yılında başlayan ve rusya’nın desteklediği gürcistan’daki isyanda, bazı çeçen islamcı militan gruplarla yakın temas içinde olduğu iddia edilmektedir. aynı şekilde, 2014 yılında kırım’ın ilhakı sürecinde ve ukrayna’nın doğusundaki rus yanlısı isyanlarda da gru’nun aktif rol oynadığı bilinmektedir.
abd'nin 2016 başkanlık seçimlerine yönelik müdahale iddialarında da gru'nun adı sıkça geçmiştir. dönemin abd başkanı barack obama, aralık 2016’da bu müdahalelere karşılık olarak 35 rus diplomatı sınır dışı etti. gru’nun, seçimleri donald trump lehine etkilemek amacıyla demokratik ulusal komite (dnc) ve bazı önemli demokrat politikacıların e-postalarını hackleyerek wikileaks gibi platformlar aracılığıyla yayımladığı öne sürülmüştü. bu iddialar, dönemin cumhuriyetçi adayı trump tarafından "sahte haber" olarak nitelendirilmişti.
hindistan araştırma ve analiz kanadı
hindistan, 1962 çin-hindistan savaşı ve 1965 hindistan-pakistan savaşı sonrasında istihbarat konusunda bir sorunu olduğunu fark etti. britanya tarafından kurulmuş olan istihbarat bürosu’nun hindistan’ı yeterince koruyamadığı düşünülüyordu, bu nedenle 1968 yılında araştırma ve analiz kanadı (r&aw) kuruldu. kuruluşundan sonraki üç yıl içinde bangladeş’in bağımsızlığında önemli bir rol oynadı ve hindistan’ın nükleer silah denemesini fark edilmeden gerçekleştirmesini sağladı.
bugün bu kuruluş, hindistan'ın ulusal güvenliğini etkileyebilecek ülkelerdeki askeri, ekonomik ve siyasi gelişmeleri izlemekten sorumludur ve yapısı cia’ya oldukça benzerdir. halk yerine yalnızca başbakana karşı sorumludur ve telefon görüşmelerini aktif olarak izlemektedir. nitekim 1999’daki kargil çatışmasında, pakistan genelkurmay başkanı pervez müşerref ile kurmay başkanının konuşmasını dinleyerek pakistan’ın bu çatışmadaki rolünü doğrulamıştır.
r&aw ajanları çok iyi bir eğitim alırlar; ekonomik analiz, uzay teknolojisi, bilgi güvenliği ve enerji güvenliği konularında sağlam bir temel kazanmaları birkaç yılı bulur. gizli operasyonlar yürütmede oldukça yetenekli hale gelirler ve teşkilat büyük çaplı operasyonlar gerçekleştirme konusunda iddialıdır. 2016 yılında, hindistanlı bir casus olan kulbhushan yadav’ın r&aw’ın pakistan’ı istikrarsızlaştırmak amacıyla beluc ayrılıkçı isyanını desteklediğini itiraf ettiği bildirildi, ancak hindistan onun hükümetle bağlantılı olduğunu reddetmektedir.
mossad – israil
mossad, 1949 yılında yeni yahudi devleti israil ile birlikte kuruldu ve dünyanın en acımasız ve etkili istihbarat örgütü olarak ün kazandı. ilk yıllarında büyük ölçüde gölgede kaldı ancak 1960 yılında nazi lideri adolf eichmann’ın arjantin’de yaşadığını ortaya çıkardığında manşetlere taşındı. beş ajan, arjantin güvenliğini atlatıp eichmann’ı kaçırdı, ardından israil’de yargılandı ve idam edildi.
iki yıl sonra, mossad, ‘damokles operasyonu’ olarak bilinen gizli bir kampanya başlattı. bu operasyon, mısır’a roket yapımında yardım ettiği düşünülen alman bilim insanları ve teknisyenleri hedef aldı. orta doğu’daki gerilimlerin artmasıyla mossad dikkatini arap komşularına çevirdi. 1972 münih olimpiyatları’nda 11 israilli atletin öldürülmesinin ardından mossad, ‘tanrı’nın gazabı operasyonu’ adı altında bu saldırıdan sorumlu filistinlileri silahlar, bombalar ve tuzaklarla infaz etti. 1978-79 iran devrimi’nden sonra ise mossad, iran’ın nükleer silah programına sızarak ülkede daha aktif hale geldi.
bu tür faaliyetler mossad’ın dünya çapında korkulan bir teşkilat olmasına neden oldu. çok sayıda çifte ajan kullanmasının yanı sıra, kidon adlı son derece gizli bir birimin muhalifleri infaz etmekle görevlendirildiği ve bu birimin israil savunma kuvvetleri’nin seçkin askerlerinden oluştuğu söylenmektedir. bu bilgi, 1990 yılında eski mossad subayı victor ostrovsky’nin yaptığı utanç verici bir sızıntıyla ortaya çıktı. ayrıca mossad’ın cia ile birlikte hizbullah’a karşı çalıştığı da gün yüzüne çıktı.
yine de mossad’ın yüksek profilli hataları da oldu. 1997 yılında kudüs’te düzenlenen bir hamas intihar saldırısında 16 israilli öldükten sonra, mossad, ürdün’deki hamas temsilcisi halid meşal’i kulağına zehir enjekte ederek öldürmeye çalıştı. meşal hayatta kaldı. 1989’da iki israil askerini kaçırıp öldürmekle suçlanan hamas’ın askeri komutanı mahmud el mabhuh’un 2010 yılında bir otel odasında boğularak öldürülmesi de mossad ajanlarının kimliklerinin ortaya çıkması nedeniyle manşetlere taşındı. tüm bu olaylara rağmen, orta doğu’daki devam eden huzursuzluk sebebiyle mossad istihbarat toplamaya ve yahudi topluluklarını korumaya devam edecektir. görevi henüz sona ermiş değil.
pakistan istihbarat servisi
1948 yılında, avustralya doğumlu ingiliz ordu generali robert cawthorne tarafından kurulan pakistan istihbarat servisi (ısı), başlangıçta pakistan’ın en büyük düşmanı olarak görülen hindistan’ı yakından izlemek amacıyla oluşturuldu. bugün, onlarca yıllık deneyimiyle görev kapsamı daha geniş olsa da batı’da o kadar büyük bir şüpheyle karşılanmaktadır ki, abd bir dönem pakistan istihbarat servisi’nin el-kaide ile aynı düzeyde terör örgütü olarak görülmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2000 yılında ingiliz istihbarat teşkilatı mi6, pakistan istihbarat teşkilatı’nın el-kaide ve taliban’a eğitim kampları kurmasında yardımcı olduğunu söyledi. bu, gelişigüzel yapılmış bir açıklama değildi. aynı zamanda teşkilatın, afgan gerilla direniş grubu olan hakkani ağı ile bağlantılı olduğu da bilinmektedir.
pakistan, 1950’lerde komünizme karşı olduğunu ilan ederek batı’dan destek aldı. pakistan istihbarat teşkilatı ise esas tecrübesini sovyetler birliği’ne karşı yürütülen on yıllık afganistan savaşında, örtülü operasyonlar yoluyla kazandı. bu savaş, 1965’teki keşmir yenilgisinden sonra zedelenen pakistan istihbarat teşkilatı’nın itibarını yeniden yükseltti. o zamandan beri batı’nın teşkilata karşı yaklaşımı daha temkinli oldu.
daha yakın bir tarih olan şubat 2017'de, hindistan başbakanı narendra modi, 148 kişinin öldüğü kanpur’daki trenin raydan çıkmasından pakistan istihbarat teşkilatı’nı sorumlu tutarak bunun bir sabotaj eylemi olduğunu öne sürdü. hindistan ayrıca 2008’de 165 kişinin öldüğü mumbai saldırılarından da teşkilatı sorumlu tutmaktadır. pakistan istihbarat teşkilatı’nı şeytanlaştırmanın siyasi getirileri olsa da bu istihbarat teşkilatının militan gruplara destek verdiğine dair şüpheler hâlâ devam etmektedir. pakistan istihbarat teşkilatı açık bir şekilde yeni personel aradığını ilan etse de hâlâ gölgeler içinde kalmış, korkulan bir yapı olmaya devam etmektedir.
çin devlet güvenlik bakanlığı
çin’in devlet güvenlik bakanlığı’nın (mss) temel amacı, komünist parti iktidarına yönelik siyasi ve dini tehditleri ortadan kaldırmaktır. temmuz 1983’te merkezi araştırma dairesi ile kamu güvenliği bakanlığı’nın karşı istihbarat operasyonlarının birleşmesiyle kurulmuştur. çin’in dünya üzerindeki etkisini artırmasıyla birlikte, istihbarat operasyonlarını da büyük olasılıkla artıracağı öngörülmektedir.
mss oldukça geniş yetkilere sahiptir ve son derece aktiftir. devlet güvenliği alanında vatandaşları tutuklayabilir, çok sayıda casus ağı yürütür ve çin’de interneti sansürlediği söylenmektedir. mss'nin ticari casusluk yaptığına dair güçlü kanıtlar vardır ve özellikle amerika birleşik devletleri'nin teknoloji sektörü hedef alınmaktadır. çinli istihbarat ajanlarının abd istihbarat kurumlarına sızdığı da rapor edilmiştir.
2016’da fbi, ekonomik casusluğun %50’den fazla arttığını açıkladı. aynı yıl nisan ayında florida’lı amin yu, yabancı bir devlet adına abd’de yasa dışı ajanlık faaliyeti yürüttüğü gerekçesiyle 21 ay hapis cezası aldı. çinli ajanların pekin’de gizli eğitim veren bir üniversite ve suzhou’daki jiangnan sosyal üniversitesi’nde eğitildiği anlaşılmaktadır.
hem çin’in geniş nüfusu hem de yurt dışındaki diasporası sayesinde ülkenin gelecekteki istihbarat kapasitesi oldukça yüksek görülüyor. fbi, çinli ajanlara paravan olarak hizmet eden binlerce şirket bulunduğunu tahmin ediyor. üstelik abd ile muhtemel bir ideolojik rekabetin bilgi talebini daha da artıracağı öngörülüyor.
almanya federal istihbarat servisi
almanca adıyla bundesnachrichtendienst (bnd), 1956 yılında gehlen örgütü'nün halefi olarak kurulmuştur ve amacı, alman federal hükümeti'ne bilgi sağlamaktır. bnd'nin, bazı uluslararası medya kuruluşlarından gazetecileri 1999'dan bu yana izlediği yönünde iddialar 2017 yılının başlarında gündeme gelmiştir. bu faaliyetin uzun yıllar boyunca fark edilmeden sürmesi, alman istihbaratının dünya sahnesindeki yerini ortaya koymaktadır. özellikle de wikileaks'in, ingiltere ve amerika’nın berlin’i gözetlediğini iddia etmesinin ardından bnd, mi6 ve cia ile anlaşmazlık yaşamıştır.
bnd'nin birçok başarısı olmuştur. 1967 yılında orta doğu'da patlak veren altı gün savaşı'nı önceden haber almış, 2008 yılında israil ile hizbullah arasında gerçekleşen gizli müzakerelere aracılık ederek bir esir değişimini sağlamıştır. her gün 220 milyon adet telefon verisi toplamaktadır. ancak etkili terörle mücadele yeteneklerini, 1972 münih olimpiyatları’nda israilli sporcuların öldürülmesinden sonra geliştirmeye başlamıştır. 2003 yılında, bir muhbirden elde edilen ve kitle imha silahlarına dair olduğu iddia edilen bilgiler abd’ye iletilmiş ve bu bilgiler ırak’a yönelik saldırıyı gerekçelendirmede kullanılmıştır.
öte yandan bnd, siber savaşlara oldukça hazırlıklı görünmektedir, bu tür saldırılara karşı savunma konusunda uzmanlaşmış bir departmana sahiptir.
fransa dış istihbarat genel müdürlüğü
direction générale de la sécurité extérieure (dgse), son dönemde fransa'da gerçekleşen birçok terör saldırısının ardından yoğun şekilde kamuoyunun ve medyanın odağı haline geldi. 1982 yılında kurulan fransa'nın istihbarat servisi, islamcı militanlara ait pek çok saldırı planını deşifre edip engellemeyi başardığı bilinmektedir. bu planlardan biri, 2006 yılında manş tüneli’ni hedef alan bir saldırı girişimiydi.
beş bin çalışanı ve çok sayıda gönüllüsü bulunan dgse son derece gizli bir yapıya sahiptir. çalışanların büyük bölümü paris'in doğusundaki yüksek duvarlarla çevrili büyük bir yerleşkede görev yapmaktadır. dgse’nin faaliyetleri arasında ruanda iç savaşı ile ilgili kamuoyuna kasıtlı olarak yanlış bilgiler yaymak, afganistan’daki eğitim kamplarına sızmak ve 2013’te le monde gazetesinin ortaya koyduğu üzere, yalnızca fransa içindeki değil, fransa ile diğer ülkeler arasındaki telefon görüşmeleri, e-postalar ve internet trafiğini izlemek de yer alıyordu.
dgse’nin bazı operasyonları, uyguladığı yöntemlerin etik sınırları zorladığı gerekçesiyle zaman zaman kamuoyunda tartışma yaratmıştır. 2013 yılında, fransız ajanların radikal islamcı vaiz ebu hamza’yı, londra sokaklarında öldürmek için kendilerini ingiliz neo-nazi grubu combat 18’in üyeleri gibi göstermeyi planladıkları ortaya çıkmıştır. geçmişte bazı rehinelerin serbest bırakılması için fidye ödediği de söylenmiştir. bu durum, ingiltere ve amerika gibi bazı ülkelerin kesinlikle reddettiği bir uygulamadır.
dgse’nin en çok ses getiren ve hafızalarda yer eden operasyonlarından biri, 1985 yılında gerçekleştirilen “opération satanique”tir. ajanlar, greenpeace'in rainbow warrior adlı gemisine, yeni zelanda’nın auckland limanında demirliyken iki plastik patlayıcı yerleştirdi. patlama sonucu mürettebattan bir kişi hayatını kaybetti. dgse, bu geminin pasifik okyanusu’ndaki moruroa’da planlanan fransız nükleer testine karşı bir protestoda kullanılmasından endişe duyuyordu. olaydan sorumlu iki ajan adam öldürme suçundan on yıl hapis cezasına çarptırıldı, ancak iki yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakıldılar.
günümüzde dgse, fransa’ya tehdit oluşturabilecek ışid ve benzeri terör örgütlerini yakından izlemeyi sürdürmektedir. teşkilat, her zamanki gibi gölgede kalmayı tercih etmekte, görünür operasyonları ise çoğunlukla fransa polis teşkilatına bırakmaktadır.
avustralya gizli istihbarat servisi
avustralya gizli istihbarat servisi (asis), 1952 yılında kurulmuş olmasına rağmen, varlığı uzun süre kamuoyundan gizli tutuldu. ülke, bu servisin varlığını ancak 1972 yılında telegraph gazetesinin yaptığı haberle öğrendi. günümüzde kurumun varlığı artık resmen kabul ediliyor ve internet sitesinde görev tanımı ile amaçlarına açık bir şekilde yer veriliyor. temel görevleri; yabancı istihbarat toplamak, elde edilen bilgileri hükümete iletmek, karşı istihbarat faaliyetleri yürütmek ve diğer kurumlarla iş birliği yapmak. 2001 yılında yasal bir statü kazanan istihbarat servisi, paramiliter operasyonlara katılma yetkisine de sahip oldu.
bu gelişme, kurum açısından büyük bir değişim anlamına geliyordu. çünkü istihbarat servisi, 30 kasım 1983’te melbourne’daki sheraton oteli’nde gerçekleştirilen ve başarısızlıkla sonuçlanan bir eğitim tatbikatı sonrası silah taşıma yetkisini kaybetmişti. ajanlar, otelin 10. katında bir yabancı muhbiri kurtarma tatbikatı yapıyordu, ancak otel yönetimine bilgi verilmemişti. durumu sorgulayan otel müdürü dışarı çıkarıldı, ardından polisi aradı. olay yerine gelen polisler, silahlı ve kar maskeli kişilerle karşılaşınca büyük bir kargaşa yaşandı. bu olay dünya basınında geniş yankı uyandırdı ve hem kurum hem de avustralya hükümeti açısından ciddi bir itibar kaybına yol açtı.
2016 yılında istihbarat servisi başkanı nick warner, kamuoyuna açıklama yapan ilk başkan olarak öne çıktı. güney filipinler’deki radikal islamcı grupların avustralya’nın ulusal güvenliği açısından artan bir tehdit oluşturduğunu belirten warner, ışid’in bu bölgeye yerleşmeye çalıştığını ifade etti ve istihbaratın yeni tehditlere karşı daha esnek hale gelmesi gerektiğini vurguladı. bu açıklamaların ardından, şubat 2017’de avustralya özel kuvvetleri’nin, istihbarat servisi görevlileri olmadan afrika’da gizli operasyonlar yürüttüğüne dair iddialar ortaya atıldı.