İLİŞKİLER 5 Ağustos 2025
7,6b OKUNMA     101 PAYLAŞIM

Çocuk Sahibi Olmayanlar Anlatıyor: Türkiye'de Doğurganlık Neden Gittikçe Düşüyor?

Doğurganlık hızı Avrupa, ABD ve uzak doğu ülkeleri Güney Kore ve Japonya'da olduğu gibi bizde de düşüş göstermekte. Nedenini bulmak için direkt olarak konunun muhatabı insanları dinliyoruz.

türklerin doğurganlık hızı düşecek daha da düşecek... çünkü toplum ve şartlar değişti

çocuklu ailelere resmen işkence uygulanıyor. düşünün anne memur, baba memur ve başka şehirdeler. çocuk doğdu 3-5 lira doğum yardımı aldın ve anne 2 yıl işe gitmedi diyelim. sonra? kreş arama çabaları... kreşi bulursun aylık 8-10bin tl. sabah bırakması bir dert alması bir dert. neyse onu da geçtim işe gidersin 3-5 dk geç kalsan, çocuğu bıraktığın için.. bütün gözlerin hedefi haline gelirsin, "bu da hep geç geliyor işe" diye...

kısacası bu hayat şartlarda çocuk yapmak, büyütmek, okutmak kolay değil. ancak müstakil evin olacak ve erkek o kadar zengin olacak ki eşini çalıştırmayı bilakis yanına hizmetli alabilecek bütçeye sahip olacak..

ülkemiz de şartlar kötü, gençler zaten eğlenceli yaşam sevdasında. ülkemiz bir 30-40yıla mültecistan olabilir bu gidişle.

mülteci ailesi doğum yapan türk ailesinden daha fazla pozitif ayrıma sahip.

o kadar çok sebep var ki, yeminle yazsan kitap olur kitap... milleti s*kiştirip çocuk yapması değil olay, insanlar sonrasını düşünüyor. babası torbacı olan çocuk ile aynı okula gitmesini istemiyor çocuklarının. çocuklar kavga etmiş diye kapının önüne 100 kişi sopalarla yığılan insanların okuduğu okulda okutmak istemiyor.

ama olmuyor, olmuyor işte. gençliğinde 18 ayını bu vatana verirsin, ama gel gör ki elin ne idüğü belirsiz vatansızı kadar değerin de olmaz.

Jenerasyon farkı

eskiden köy hayatı var, biraz büyüyünce sabah salıyormuşsun çocuğu, akşam geliyormuş. daha da büyüyünce günlük rutin işlere yardımı oluyormuş.

şimdi öyle mi? okulu, dershanesi, kursu, üniversitesi uğraş dur amk sonra girsin bir yere asgari ücretle çalışsın. kime yetişti bu çocuk?

bir de öyle prototip çocuk yetiştirmeye çalışıyorlar ki her şeyi bilsin hiçbir şeyden eksik kalmasın tarzında. mümkün mü amk, halbuki kendi haline bıraksalar belki liseden sonra okumayıp cumhurbaşkanı falan olacak. yetiştirme tarzında da sıkıntı var.

ülkenin, insanları çalışma sistemine entegre etme politikasında da sıkıntı var. bir birey 18~20 yaş aralığında çalışma hayatına atılacak potansiyele ulaşabilmeli. 7 yaşında alıyor çocuğu 13 yıl hiçbir s*kim veremediyse s*keyim öyle eğitim sistemini.

çok kısa ve net bir açıklaması var: ekonomik çöküntü

benim de dahil olduğum 90 jenerasyonu bu çöküşe yakından şahit olan bir jenerasyon. çocukluğumuzda gördüğümüz hayat ile günümüzdeki aynı değil. iki kişi maaş alıyorsun birininki kiraya gidiyor diğeri kredi kartlarına. bu durumda bir çocuk yaratıp kendi yaşadığın ekonomik darlığı başka birine yaşatmak istemiyorsun. bizden önceki nesiller bunu düşünmemişler çünkü geneli eğitimsiz ve empati yoksunu.

darboğaz geçirdiğin üniversite yılları ve sonrasındaki işsizlik parasızlık. kim çocuğuna bunları yaşatmak ister ki? dolayısıyla yeterli gelirin yoksa çocuk yapmıyorsun bu kadar basit. devlet aylık 10 bin tl yardım yapsın bak nasıl yükseliyor doğurganlık.

39 yaşında gönüllü çocuksuz bir kadınım

3 kardeşiz üçümüz de çocuk istemiyoruz. bu yalnızca ekonomik sebeplerle yapılan bir tercih değil. ekonomimiz şu andan çok daha iyi olsa dahi çevresel faktörler, eğitim, güvenlik sorunları geleceğe olan güvensizlik nedenleriyle dünyaya bir çocuk getirmek istemiyoruz. arkadaşlarımın bir çoğu gönüllü çocuksuz. 4 kişilik kız grubumuzda 1 kişi doğurdu sadece. o da bin pişman. çocuk için değil pişmanlığı. onun geleceği için. türkiye'de içinde bulunduğumuz gerçeklik, yaşadığımız dünyaya bir evlat getirip geleceği için endişelenecek kadar rahat değil. çok ucuz ölüyoruz. çok kötü eğitiliyor, zehirle besleniyoruz. zor şartlarda çalışıp dürüst isek az kazanıyoruz. 20'li yaşlarımda acaba diyordum. ama 30'larımda tamamen sildim aklımdan. sağlıklıyım. hala doğurabilirim. ama tüm bu kaygıların üstüne 15 yaşında bir pazar yerinde, yok yere, sırf kıskançlık için bıçaklanarak dövülerek öldürülebilme ihtimali olması, sevdiği adam tarafından doğranma vurulma ihtimalinin olması bile gönüllü çocuksuzluk kararımı destekliyor. bu şartlar 20 yılda düzelmez. biz de bu kaygılarla azalarak tükeniriz.

ekleme: ekşi sözlük'te bunları yazdıktan sonra mesaj kutuma evlilik teklifi, çocuk yapmaya gözümün olmaması, çocuk yapmazsam pişman olacağım ve hayatta oluş gayemin çocuk doğurmak olduğu yazan bir sürü mesaj geldi. bunun yanında destek olan da çok.

anlaşamadığımız nokta şu: herkesin kendi penceresi ve kendi kararı. biz cesaret edemedik diye doğurmaktan vazgeçecek kimseler olacağını sanmıyorum. düşünebiliyor iseniz kendi kararınızı verebilirsiniz. yukarıdaki sebepler beni ve çevremi etkileyen faktörler. üstelik büyük çoğunluğumuz evliyiz ve çocuksuz da mutluyuz. siz gözünüze güveniyorsanız buyurun üreyin. engel olmuyoruz. biz üremiyoruz sadece hepsi bu.

ben size bir dost olarak acıyı söyleyeyim, siz başta ayıplayın, ondan sonra hak verirsiniz

bir üst nesil kendi baba ve annelerinin öldüğü yaşta ölmüyor ve ya elindeki malı erken paylaşmıyor arkadaşlar sorun bu. bir üst nesil kendi ailesi ya erken öldüğü(60 civarı) ya da malı erken paylaştığı için nasıl olsa evim arabam ya da toprağım var garantim hazır diye düşünerek rahat rahat çocuk yaptı ve baktı. gel bizim nesile. anaları babaları kendi evlerinde oturuyor(tabi ki otursunlar) çocukları ya da torunları kirada ve onlardan çocuk bekliyorlar. o çocuk gelmez arkadaşlar.

babam başka sebeplerden erken öldüğü için dede-nene neslinden bir miras bana yeni geldi. yaşım 35. babam hayatta olsa bir yirmi sene daha bekleyeceğim demek o da etti 55.

kendisini 45-50 yaşında anca garantide hissedecek olan güncel jenerasyonun insanı size çocuk/torun vermez arkadaşlar.