TELEVİZYON 21 Mayıs 2020
70,1b OKUNMA     614 PAYLAŞIM

Bir Türk'ün de Yer Aldığı Into The Night Dizisinin Farklı Milletlerden Karakterleri

Belçika yapımı Netflix dizisi Into the Night'ta yer alan, Belçikalılar haricindeki karakterleri inceleyelim.

into the night, her karakterin ülkesinin yakın tarihi ile ilgili bir role büründüğü bir dizi. tabi tüm bu rollerin bir polonyalı entelektüelin gözünden yazıldığını da belirtelim. dizideki belçikalıları bir yana bırakıp diğer öne çıkan karakterleri ele alırsak:

osman / arap

klasik uyuşuk arap olarak yansıtılmış. ayrıca uçağa benzin doldurması dünyaya sağladığı "petrol"e bir gönderme olarak değerlendirilebilir. dünya savaşında türkleri arkalarından vurmalarının bir gereği olarak dizide de ayaz'ı ispiyonlayarak derdest edilmesini sağladı.

terenzio / italyan binbaşı

klasik bir italyan askeri. üzerinde üniforma var ancak subaylıktan bihaber. ek olarak ırkçı, yabancı düşmanı ve mankafa. tam olarak dünya savaşlarındaki italyan profiliyle birebir uyumlu. elinde ya yanlış kullandığı ya da kaptırıp durduğu devasa bir silah var. nato'nun kalbinde türk'ü harcıyor. ya da harcadığını sanıyor. ancak sonuç olarak kendinin harcandığı yola taşları dizmekten öteye geçemiyor.

zara / rus anne

anaç, fedakar ve aynı zaman sert rus kadınını canlandırıyor. rus kadınları çocuklarını ne pahasına olursa olsun korur, bizdeki imajının aksine ihanete uğramadığı veya kötü davranılmadığı sürece son derece sadıktır. aynı zamanda evladı için böbreğini verecek kadar da gözü karadır. türk erkeğine yine sanıldığının aksine bir zaafı olmasa da genel olarak maço, alfa ve güçlü karakterlere zaafı vardır. genel rus kadının daha başka boyutları da tabi ki var, ancak yazar burada sadece bu üç boyuta odaklanmayı seçmiş.

rik / belçikalı "güvenlikçi

milliyetinden ziyade klasik kaybeden/loser pozisyonunda. ancak bu sözü genç arkadaşların günümüzde kullandığı anlamda kullanmadığımı belirtmek isterim. bunun gibi insanların hayatında çoğu zaman başka bir seçenek olmuyor, imkansızlık, yokluk ve yükümlülüklerin altında ezilen bir karakter görünümünde. bu sebeple başta güçlü gördüğü italyan komutana yanlıyor ancak zamanla vicdanının sesini dinleyerek hiç sevmediği ayaz'la yakınlaşıyor.

jakub / polska teknisyen

klasik polonyalı. dürüst, çalışkan, dil bilmeyen, teknik işinin aksine başka bir şeye pek karışmayan bir profil. liderlik veya alfalık özelliği yok. işini yapıyor ve çekiliyor. durumuna göre kilit duruma göre silik olabiliyor. kaderi genelde ülkesinin de olduğu gibi büyükbaşların elinde.

ayaz / türk karakter

aldığı onca darbeye ve ihanete rağmen ayakta kalan güçlü ve survivor bir karakter. mükemmel mi yansıtılmış? hayır. ancak karşılaştırma yapmak için başka türk karakterlere bakarsak polonyalı yazara bir teşekkür borçluyuz sanırım. tam bir alfa, tuttuğunu koparan, "arap" ve "deve" denince tepki gösteren, nato karargahında italyanla kavga eden, bitti denirken "biz bitti demeden bitmez" diyen bir karakter ayaz. ama yanı zamanda karanlık tarafları da var. kerhaneci, kaçakçı ve kuvvetle muhtemel başka suçlara da bulaşmış, hapse girmiş ve görmüş geçirmiş birisi. işler sarpa sardığında kontrolü ele almakta çekinmiyor ve yine kendine uygun gördüğü (anaç, güzel, beyaz tenli vb) rus kadına yürümekten geri durmuyor.

sonuç olarak

evrensel bir şu ülke iyidir bu ülke kötüdür görüşü yoktur. bu sebeple polonyalı bir yazarın kaleminden çıkan türk "ayaz" karakteri bu kadar sağlam ve iyi görünmekteyken italyan binbaşı ve ingiliz askerler itin götüne sokulmuştur. ve genel olarak yazarın deneyim ve yaşı itibarıyla askerlere karşı bir tutum olduğunu söylemek de yanlış olmaz.

bunun yanı sıra karakterler de yazarın milliyetine göre farklılık gösterebilirdi. örneğin aynı kitabı bir yunan yazsa türk eleman tecavüzcü, bir ermeni yazsa katil, alman yazsa dönerci, ben yazsam bu sefer binbaşı türk olurdu.

Dolar Neden Yükselir ve Neden Düşer?

Sürükleyici Netflix Dizisi Into the Night'ın Havacılık Konusunda Sınıfta Kaldığı Anlar