Bir Dönem Yaşanmış ve Yıllar Geçsede Unutulmayan Yatılı Okul Alışkanlıkları
Yokluğun getirdiği yaratıcı düşünce özelliği.
çatalla portakal soyabilmek
Eşyadan tasarruf: sadece yatakta yaşayabilme fonksiyonu.
evde olsanız bile koltukta oturmak değil yaşamsal faaliyetlerinizin çoğunu (kitap okumak,ders çalışmak,atıştırmak vs.) yatak üstünde yapmak, düzenli olmak , eşyalarını sahiplenmek hatta çok sahiplenmek , cep telefonunu yastık kılıfının içine koymak ve en rahatsız sandalyede bile saatlerce oturabilme yetisi.
"Sadece saçımı yıkayayım olarak bilinen" saçma akımın doğduğu yer.
(bkz: lavaboda saç yıkamak)
sabah sürünerek yataktan çıkıp tuvalete giden buz gibi koridordan geçerken "ulen şimdi duşta yıkarken kafayı üst baş, terlik sırılsıklam olcak" diye düşünüp tuvalette bi lavabo parsellenir. ardından çeşitli diş fırçalama sesleri, sümkürme sesleri eşliğinde burun lavaboya yapışık bi şekilde saç hafifçe çitilenir. çeşmeyi kapatırken kafa çeşmeye vurulur. havlu kafada, şampuan elde şıpıdık şıpıdık koğuşa gidilir.
ne zaman bi lavabo görsem usulca sokulur 'merhaba' derim.
edit: kepirtepe anadolu öğretmen lisesi'ne selam olsun.
kalabalık bir yemek masasında sizi tanımayan insanların yatılı olduğunuzu anlamalarına yol açabilir bu alışkanlıklar. masadaki yatılıların tümü kullanmadığı elini masanın altına koyarak yemektedir, şüphesiz ki yemekhanedeki dar masaların yatılı insana kattığı diğer bir alışkanlıktır bu.
anahtarlarınıza her daim sahip olursunuz, anahtar, cüzdan kaybetmemeyi öğrenirsiniz.
kendi başının çaresine bakma yetisi can acıta acıta gelişir, işe yarar, yara açar...
krom bardaktan nefret edersiniz, yıllar geçer, cam bardağa hala tabiat mucizesi muamelesi yaparsınız.
terliği ayağın bir parçası haline getirmek.
Bir gelenek:
dağınıklığı yorganın altına saklamak