TARİH 19 Eylül 2017
122b OKUNMA     1084 PAYLAŞIM

Bir Adamın Dini İmanı Nasıl Değiştirilir Sorusunun Cevabı Olan Kadın: Anne Boleyn

VIII. Henry'nin ikinci karısı, I. Elizabeth'in annesi olan Anne Boleyn'in hikayesi bir hayli ilginç.


bu kadın bir cadıdır. sihri, efsunu bir kenara bırakırsak cadı dendiğinde aklınıza ne geliyorsa odur: hilekardır, entrikacıdır, sinsidir, güç delisidir. işin acı tarafı, kraliçe catherine'e ne çektirdiyse kat kat fazlasını kendi çekmiştir. zekidir, çok zekidir; ama zekası felaketini önleyememiştir.

evvela, oralara pek girmenin lüzumu yok, kralı bir şekilde ikna eder, dinden çıkarır. yetmez, ailesinin de gazıyla, kralı, bütün ülkeyi ve hatta komşu ülkeleri oğlan doğuracağına inandırır. öyle ki gebeliği sırasında bir prensin doğumunu müjdeleyen mektuplar basılarak hazır edilir. prensin onuruna bir de turnuva hazırlanır. vaftiz babası da fransa kralı olacaktır. bu noktada bir parantez açıp buradaki fransız kralının bizim tarih kitaplarının pek sevdiği françois olduğunu da belirteyim. dahası, kanuni ile ilişkilerinin pek muhabbetli olduğu bir dönemde françois' nın böylesine bir hareketi yapması da bence önemlidir. zira kralın hâlâ catherine ile evli olduğunu savunan ispanya ve papaya rağmen tutup yeni kraliçenin oğluna vaftiz babalığı yapmak isyan bayrağı değilse nedir? kanuni'nin etkisi var mı bu kararda merak ediyorum.

neyse, bildiğimiz üzere boleyn kızı bir prenses doğurur. henry' nin elizabeth' i sevmediği söylenir; oysa kral' ın belki de yaptığı en düzgün iş bu prensesi koruyup kollamak olmuştur. öte yandan anne ise ülkenin desteğini kaybetmiştir bir anda. oğlan doğuracağına o kadar emindir ki doğurmaması durumunda ne yapacağını hesaplamamıştır bile.

Anne Boleyn ve VIII. Henry.

kral öyle hemen yüz çevirmez. fakat anne de güç ve destekçi toplama çabası içindedir. hediyeler kabul eder, zenginleşir, güçlenir. fakat ne kadar güçlenirse güçlensin kraldan güçlü olamaz ve o kralın da tek derdi bir oğlan sahibi olmaktır. bu arada kral gönlünü nedimelerden birine kaptırır: jane seymour.

işte burada catherine' in ahı tutar. krala göre durum bir düğümdür. anne' in kendisini efsunladığını öne sürer ki bu bir bakıma doğrudur. anne' den boşanmak, daha doğrusu kurtulmak ister. ama öyle bir yol bulmalı ki hem anne' den kurtulmalı, hem de catherine' e geri dönmek zorunda kalmamalıdır. bu noktada hem eski kraliçe' nin bir şekilde saraya geri dönmeye çalıştığını, hem de jane seymour' ın da anne' in tahtında gözü olduğunu ekleyelim.

fakat anne büsbütün çaresiz değildir. tanrı ona son bir şans verir ve bu ortamda kraliçe gebe kalır. ilkinden ağzı yanan kral bu defa ipleri anne' in eline vermez elbet. derken ikinci iyi haber gelir: catherine ölür. burada anne yine zekasını konuşturur ve ertesi gün kral ve kraliçe sapsarı giyinir. sarı ingiltere' de mutluluğun, ispanya' da ise yasın rengidir. kimse verilmek istenen mesajın ne olduğunu anlayamaz; ama bence anne ne demek istiyorsa açıkça demiştir.

anne' in halletmesi gereken tek düşman olarak jane kalmıştır. jane de az cadı değildir hani. başka meşhur hikayeler de var; ama en sonuncusunu anlatmam gerekirse anne bir gün jane' i kralın kucağında kahkaha atarken yakalar. işte o öyle bir darbedir ki kraliçe düşük yapar. düşük catherine' in cenazesinin gerçekleştiği gün olmuştur. ölen bebek erkektir. kraliçe, kurtarıcısını kaybeder.

anne' i suçlamak kolay. haksız da sayılmaz hani onu suçlayanlar. ama burada karşı tarafın, yani kralın da payını vermeli. anne' den temelli kurtulmak için idamına karar verdiğinde kaçamasın diye kapısına baş düşmanını diken henry kraliçenin bedenine bir tabut yerine tahta bir sandığı layık görmüştü. zavallı anne ise kendisine sorulduğunda acısı kısa süreceği için başı kesilerek idam edilmeyi seçer. ancak tarihçilerin yazdığına göre kesik baş on saniye kadar gözlerini oynatmış, bu da izleyenlerce canlılık belirtisi olarak yorumlanmış. yani anne' e huzurla ölmek bile nasip olmamış.

kralın hikayesi ise bence daha acıklı. üzerine titrediği oğlu değil de hıncını alamadığı kadının kızı yaşatmıştır oğlan delisi kralın adını. ingiltere' yi bir adanın yarısına hükmeden bir krallıktan bir imparatorluğa çeviren, kralın annesi uğruna uydurduğu dini bütün dünyaya yayan ve en sonunda ispanya' yı alt eden edward değil, elizabeth olmuştur. hani merak etmiyor da değilim, acaba ana kız kralı görseler ne derlerdi?