TARİH 11 Nisan 2023
11b OKUNMA     422 PAYLAŞIM

Atatürk'ün Sanayi Hamlesinin En Değerli Miraslarından Biri: Merinos Fabrikası

1935'te temeli atılan, 1938'de Atatürk'ün Bursa'ya son gezisinde açılışını yaptığı sanayi tesisi: Sümerbank Merinos Yünlü Sanayi Dokuma Fabrikası.

her ne kadar temelleri 1935'te atılıp, 1938'de üretime geçmiş olsa da, esasen temelleri 1921 yılında sakarya meydan muharebesi mevzilerinde atılmış olan atatürk eseri bir fabrika merinos fabrikası. 

ilk dönemlerde sadece iplik üretirken 1944’te dokuma, 1946'da apre tesisleri ilave edilmiş; böylece orta doğu ve balkanlar'ın en büyük entegre yünlü kumaş fabrikası olmuştur burası.  1960’larda bursa ekonomisine en önemli katkıyı sağlayan kurum haline gelen fabrika, 2004'te kapatıldı ve arazisi bursa büyükşehir belediyesi’ne bedelsiz devredildi.

şimdi, sümerbank merinos fabrikası'nın asıl kurulduğu zamana, sakarya savaşı yıllarına gidelim... kütahya-eskişehir muharebeleri sonucunda ordumuz yenilmiş ve sakarya nehri'nin doğusuna çekilmişti. eskişehir'i ele geçiren yunan ordusunun büyük yürüyüşü devam ediyordu. ankara'ya epey yaklaşılmıştı. bir gün sonra yunan büyük taarruzu başlayacaktı.


o gece polatlı'daki karargahında başkomutan mustafa kemal atatürk kurmaylarını topladı. herkes yunan taarruzu karşısında alınacak son önlemleri anlatmasını bekliyordu başkomutandan. büyük başkomutan sözlerine şöyle başladı: “en iyi kumaşın, ingiliz kumaşı olduğunu biliyorsunuz. peki, bunun nedenini hiç düşündünüz mü? neden en iyisi ingiliz kumaşı?” 

herkes şaşkındı. yunan ankara kapısına dayanmış, ingiliz kumaşı ne alaka? şaşkınlığı atlatan subaylardan biri cevap vermiş: “ingiliz kumaşı, ipek gibi ince ve yumuşaktır da ondan.” bu cevap üzerine atatürk istifini bozmadan konuşmasına devam eder: “doğru. peki, bir yünlü kumaşı ipek gibi ince ve yumuşak yapan nedir?” cevap alamaz ve devam eder: “ben söyleyeyim. o kumaşın dokunmasında kullanılan ipliktir. iplik ne kadar ince olursa, kumaş da o kadar ince ve yumuşak olur. peki, bir ipliğin ince olması neye bağlıdır?” ve konuşmasını adeta ders verir gibi sürdürür: “bir ipliğin ince olabilmesi için, onu oluşturan elyafın da ince olması gerekir. peki, hangi tür koyunun elyafı incedir?”


subaylar şaşkındır. başkomutan konuşmaya devam eder: “bizim anadolu koyunlarının, özellikle de doğu anadolu koyunlarının elyafı kalındır. bu nedenle, bu koyunlardan elde edilen elyaftan üretilen iplikler kalın olur, bunlardan kalın ve kaba kumaşlar, halı ve battaniyeler dokunur. dünyada en ince elyaflı koyun, avustralya’da yetişen, adı da merino olan koyundur. işte, ingilizler merino koyununun yününü ithal edip bundan önce iplik yapar, sonra da ünlü kumaşlarını dokurlar..."

herkes şaşkındır ama başkomutanlarını heyecanla dinlemektedirler... başkomutan devam eder: "efendiler, bizim de ingiliz kumaşı gibi ince kumaş üretebilmemiz için gereken nedir? avustralya’dan merino yünü ithal etmek. evet, ama o çok pahalı ve dışa bağımlı bir yoldur. ben şunu düşünüyorum. zaferden sonra mensucat sanayisine önem vereceğiz."


zaferden sonra mensucat sanayisine önem vermek...zafer... yahu düşman ankara'ya dayanmış, adam zaferden bahsediyor, bir de mensucat sanayisi diyor.

şaşkınlıklar zirve yapmışken atatürk konuşmasını sürdürür: "efendiler... avustralya’dan canlı merino koyunu satın alacağız. marmara bölgesinin koyunları, elyafı en ince olan koyunlarımızdır. avustralya’dan alacağımız merino koyunlarını bizim marmara bölgesi koyunlarıyla çiftleştireceğiz. doğacak koyunları de yine merino koyunu ile çiftleştireceğiz. böyle böyle, avustralya’nın merino koyununa yakın bir tür melez koyun elde edeceğiz, adına da merinos koyunu diyeceğiz… bizim merinos koyunundan elde edeceğimiz yapaktan önce iplik, daha sonra ingiliz kumaşı ayarında kumaş üreten bir fabrika kuracağız. üretilecek kumaşa da merinos kumaşı diyeceğiz.”


işte o gece. sakarya meydan muharebesi'nden hemen 1 gece önce gece yarısında bu konuşmayla ulu önder atatürk, bursa'da kuracağı sümerbank merinos fabrikası'nın temellerini atıyordu. sadece bursa'daki fabrikanın değil, bandırma'da kurulacak merinos koyunu üretme çiftliğinin de temelleri atılmıştı o gece.

o, zafere inanmıştı. "zafer benimdir" diyebilmişti. zaferi kazandıktan sonra kuracağı cumhuriyeti muasır medeniyet seviyesine ulaştırmak için hamlelerini çoktan yapmaya başlamıştı. o, iyi ki vardı. iyi ki bizim "ata" türk'ümüzdü...