İsmini Kilise ve Manastırlarda Gördüğümüz Aya Yorgi Esasında Kimdir?

Aya Yorgi Kilisesi'ne gittiniz, peki bunun bir isim olduğunu ve kime ait olduğunu biliyor musunuz? İşte gündelik hayata dair epey farkındalık kazandıracak bir içerik, buyrun.


st. george ya da bize daha aşina adıyla aya yorgi'nin kapadokyalı rum kökenli bir roma lejyonu olduğu rivayet edilir.

hristiyan inancından vazgeçmediği için roma imparatorluğu tarafından idama mahkum edilmiş olup, hristiyan rivayetine göre günümüzde israil topraklarında bulunan lod şehrinde göre 23 nisan 303 tarihinde infaz edilmiştir. islam rivayetlere göre de mezarı musul civarındadır.

kendisinin ölümünün, o vakte kadar gizli saklı inancını yaşayan hristiyanların gün yüzüne çıkmasına ve roma imparatorluğunun hristiyanlaşmasına giden olaylar zincirinde önemli bir yere sahip olduğu düşünülür.

tarihte birçok hristiyan ülke st. georg'u koruyucu azizi olarak benimsemiştir. günümüzde ingiltere bayrağı'ndaki st. george cross kendisine atfedilir ve st. george's day ingiltere'nin koruyucu azizini onurlandırmak için kutlanılır.


çeşitli dillerdeki george, giorgio, gheorghe, jürgen, yorgo, goran, yuri, jordi isimleri kendisinden türemiştir. islamiyette hz. hızır ile bağdaştırılır. circis olarak da bilinir. hz. muhammed'in gelişinden önceki hak dini hristiyanlığa mensup oluşu ve putperest romalılar tarafından katledilişi nedeniyle islam aleminde de adından kötü şekilde bahsedilmez.

türkiye'de kutlanılan hıdrellez ve balkanlarda kutlanılan aya yorgi yortusu , a.k.a djurdjevdan (georgian), a.k.a ederlezi benzer rivayetlerden türemiştir.

"hagios georgios ismi hristiyan dünyasındaki etkisi islamiyet’in kabulünden sonra müslümanlar üzerinde görülmüştür. hatta öyle ki, müslümanlar, hristiyan inancına ait süregelen pek çok geleneği müslümanlık inancı adı altında kendilerine devşirerek devam ettirmişlerdir. zaten bu konuda bir inceleme yaptığınızda hikâyelerde de konuların ve verilen mesajların aslında aynı olduğuna, sadece isimlerin, mekânların ve bazı figürlerin adlarının değiştiğine tanık edersiniz. sonuç itibarıyla aynı coğrafyada aynı geleneklerle, tatlarla, hazlarla, hikâyelerle büyüyen insanlar, inançlarına başka isimler takarken, yine aynı şekilde yaşamlarını sürdürüp aynı esprilere gülmüşler, aynı ağıtları yakıp, aynı acıyı birlikte yüklenmişler, aynı yağmurun altında ıslanıp, aynı güneşli günlerde paylarına düştüğü kadarını almışlardır. isimler değişmiş olsa da sonuç değişmemiştir. şöyle ki; aziz georgios ismi islami kaynaklarda “yeşil adam” anlamına gelen “cercis, circis ya da curcis” olarak geçmiş ve dolaştığı yerlerde yeşillikler çıkartarak çiçekleri açtıran, yardıma muhtaç olanlara yardım eden hızır (a.s.)’ye benzetilmektedir. işte buradan hareketle, baharın gelmesi hızır – ilyas (elias) buluşması (hıdır ellez) eski takvime göre 6 mayıs’ta kutlanırken, bu kutlamalar batı bölgelerinde aziz georgios’u anma günü olarak yeni takvimde 23 nisan’a denk geldiğinden, bu tarihte kutlanmaktadır.

hadr şehrinde yapılan kutlamalara filistin’in beytüllahim gibi daha uzak şehirlerinden gelip mum yakarak dua eden hristiyanlar, aya yorgi’nin tipik “ejderha avcısı” pozunun bulunduğu ekmeği pişirirler. aziz’in koruma sağladığı buna benzer resimler filistinli hristiyanların evlerinde ve kamu binalarında sıkça rastlanmakta, bu resimlerin hemen altına ise arapça, “tanrı evimizi korusun.” yazmaktadır. filistinli hristiyanlar aziz george günü kutlamalarında “ah aziz corc, biz hızır’a dua ederiz. ellerinde mumlar olan hristiyanlarız biz…” diyerek dua ederken, müslümanlar, “evliyalar eş olsun, hızır yoldaşın olsun.” derler. aleviler “yetiş ya ali, yetiş ya hızır” diyerek hz ali ile hızır’ı birbirleriyle eş koşmuşlardır. “ali yoldaşın, hızır yardımcın, pir sultan rehberin olsun…” vb dualar yine bir inancın içinde her türlü iyi vasıfları üstünde barındıran simge isimler üstünden toplumu iyi yola sevk edip doğru yoldan ayrılmamalarını temenni etmek, birlik, beraberliği sağlarken, aynı zamanda demografik olarak bu çatı altında sosyolojik olarak çok yönlü başka hedefleri de yeri geldiğinde kontrol altında tutarak güç kazanmak adına bir değerler bütününü ortaya koyabilmektedir.

hızır ölümsüzlük suyunu içtiği için ölüp yeniden dirilebilir. elbiseleri yeşil olduğundan doğayı simgeler. ata binebilen hızır havada dolaşır, su üstünde yürür ve kılıktan kılığa girebilir. doğadaki varlıklara söz geçirebilir. insanlara göründüğünde kendini tanıtmadığı müddetçe kimse onun gerçek kimliğini bilemez. bazen bir derviş, bazen bir yoksul kılığına bürünerek insanları sınavdan geçirir örneğin; aç olduğunu söyler. eğer kendisine iyilikle karşılık verirlerse onları ödüllendirir, tam tersine kendini kovup açlığını gidermeye yeltenmezlerse onları da cezalandırır. müslümanların bu inançları güçlü olduğundan dilencileri geri çevirmek istemezler. geri çevirirlerse başlarına kötü bir şey geleceğine inandıklarından onlara mutlaka yardımda bulunur, açsa karnını doyurur, kıyafet ve para verirler."

peki kendisini tasvir eden görsellerde sıkça görülen ejderha ne alaka?


konuyla ilgili kaynaklar şöyle der:

"efsaneye göre; günde iki kuzu yiyerek ülkenin açlığa sürüklenmesine neden olan bir ejderha vardır. ejderhayı öldürmek için tüm imkânlarını deneyen kral bunda muvaffak olamayınca halk fakirleşir. çaresiz kalan halk fakirleşmekle kalmaz, kız çocuklarını da kurban etmeye başlar. sıra kralın kızına gelir. prenses denizden çıkıp kendisini yiyecek olan ejderhayı beklerken birden beyaz bir atın üstünde aziz georgios görünür ve o sırada denizden çıkan ejderhayı elindeki mızrağıyla yaralar. daha sonra da atının ayakları altında ezerek öldürür.

asırlardır dilden dile anlatılan bu efsane, sembolik anlamda prensesin hristiyanlığı temsil ettiği, ejderhanın ise hristiyanlığın karşısındaki güç olarak kabul edilmiş, georgios ise bu iki simge üstünde kötüye karşı cesaretle savaşan, yardımseverliği, gözü pekliği, cömert tavrı ile fakir, güçsüz, çaresizlere yardımını esirgemeyen, vicdanın, iyiliğin önemini vurgulamaktadır. bu mesajlar toplumun değer yargısının iyi yönde gelişip yaygınlaşmasına öncülük ettiği gibi iyi duyguların artırılması adına örnek olması bakımından da aya yorgi isminin taşıdığı bu misyonla inançlı insan yaratma ve alabildiğine yayılma politikasına uygun olması nedeniyle, simge bir isim olarak adının güçlenip yaygınlaşmasına neden olmuştur. sürüngen gövdesi ile yersel gücü temsil eden ejder “dragon”, bedenindeki kanatları ile de tanrısal olan hükümdarlığı, savaşçıyı, iradeyi temsil etmektedir.

buradan şunu çok net anlamak gerekir ki, pagan dininde inanç olarak insanlar üstünde etkisi olan önce tanrıların, daha sonra zaman içinde güç kazanarak bu tanrıları ve bu tanrıların yerini alıp yarı tanrı olarak kabul edilen zalim hükümdarları temsil etmektedir. suyun içinden çıkıp ateş saçarak uçabilen yılan gövdeli ejderha, gök gürültüsünden sonra yağan yağmurun toprağa düşmesiyle bitkilerin toprak ananın yeşermesini ve ürün vermesini sağlayan yaratıcı özelliğinin yanında, fırtınaları kopartıp, sellerin oluşmasını da sağlayarak yıkıcı bir özelliğe sahip olduğuyla da anılır. buradan hareketle hava, su, ateş, toprak simgesinin hepsini kendinde toplayan ejderhanın evrensel olanı ve bütünlüğü temsil etmesi düşüncesinin yanı sıra kötülük, savaş ve şeytani gücü ortaya çıkarttığı inanışı da vardır. çünkü hristiyanlığın ilk dönemlerindeki inanca göre bir genç kızı ejderden kurtarmak, kötü olanı yenmek ve saflığı ortaya çıkartmak anlamına gelmektedir. zaten pagan inancı da mitik hikâyelerin üstüne bina edilmiş bir inanç biçiminin yaşam alanına hükmeden bir yaşayıştan başka bir şey değildir."

kaynak