SİYASET 30 Eylül 2025
3,2b OKUNMA     63 PAYLAŞIM

Amerika'daki İsrail Lobisinin Merkezi Olan AIPAC Neden Bu Kadar Güçlü?

Washington'da İsrail çıkarlarını güçlü bir şekilde savunan ve Amerikan siyasetinde büyük rol oynayan AIPAC'ın bu gücü nereden geliyor?


aipac nedir?

aipac (american israel public affairs committee), türkçesiyle amerika-israil halkla ilişkiler komitesi, abd’de faaliyet gösteren etkili -muhtemelen en etkili- bir israil yanlısı lobi kuruluşu. resmi bir devlet organı değil, ancak abd dış politikasını şekillendirmede etkisi öyle büyük ki "gölge dışişleri bakanı" desek abartı olmaz. 1954 yılında american zionist committee for public affairs (azcpa) adıyla kurulan aipac’in kuruluş amacı, abd’nin israil’e verdiği desteği artırmak ve israil hükümetinin önceliklerine uyumlu politikalar izlenmesini sağlamaktı. bu hedef doğrultusunda ekonomik ve askeri yardım, diplomatik koruma ve benzeri her türlü desteğin amerikan siyasetinde kök salması için faaliyet yürütür. hem cumhuriyetçi hem demokrat siyasetçilerle yakın ilişkiler kurarak iki partide de nüfuz kazanmıştır. kısacası aipac, washington’daki en güçlü lobi yapılarından biri olarak, abd’nin orta doğu politikasında ki kukla oynatıcısıdır.

bu kadar güç nereden geliyor?

peki aipac bu muazzam gücünü nereden alıyor? cevap, amerikan siyaset sisteminin dehlizlerinde gizli. abd’de seçim kampanyaları büyük paralar gerektirir ve lobi grupları politikacılara finansman desteği sağlayarak onları etkileri altına alır. aipac de tam olarak bunu yapıyor: israil’e koşulsuz destek verecek adayların seçim kampanyalarını cömertçe destekliyor, israil politikalarına muhalif olacaklarıysa rakiplerini finanse ederek saf dışı bırakıyor. sonuç mu? kongre’de ve senato’da israil’e eleştirel yaklaşacak vekil bulmak neredeyse imkansız, zira seçim kazanmak için aipac’in dostluğuna muhtaçlar. nitekim new york times gazetesi aipac’i "abd’nin orta doğu politikasını şekillendirmede lider güç" olarak tanımlıyor; istediği yasa tasarılarını kongre’den kolaylıkla geçirebildiğini vurguluyor.

aipac’in gücünün bir diğer kaynağı, abd’deki yahudi toplumunun ve israil yanlısı diğer çevrelerin seferberliği. her yahudi amerikalı israil politikalarını kayıtsız şartsız desteklemese de, topluluk olarak amerikan siyasetinde orantısız etkiye sahip oldukları yadsınamaz bir gerçek. özellikle seçim bağışlarında yahudi kökenli bağışçıların payı hayli yüksek; demokrat partili başkan adaylarına yapılan bağışların hatırı sayılır bir kısmı bu gruptan geliyor. dahası, aipac sadece yahudilerden oluşmuyor. evangelist hristiyanlar (hristiyan siyonistler) da "israil’e kayıtsız şartsız destek" ideolojisiyle bu lobiye siyasi güç katıyor. bir de neocon olarak bilinen yeni-muhafazakar şahin siyasetçiler var ki, orta doğu’da güç kullanarak rejim devirmeyi savunan bu grubun birçok üyesi israil lobisiyle iç içe. kısacası aipac, mali kaynakları, geniş bir destekçi ağı ve ideolojik müttefikleri sayesinde amerikan siyaset mekanizmasını adeta avucunun içine almış durumda.

israil’e silahlar nasıl yağdırılıyor?

abd, ii. dünya savaşı’ndan bu yana en fazla dış yardımı israil’e yaptı ve yapmaya da devam ediyor. bu bir tesadüf değil, aipac’in on yıllardır süren ısrarlı lobi faaliyetlerinin sonucu. her yıl amerikan bütçesinden israil’e düzenli olarak milyarlarca dolar akıtılıyor. soğuk savaş’tan bu yana israil’e yıllık ortalama 3 milyar dolarlık yardım yapıldığı biliniyor; bu rakam abd’nin toplam dış yardım bütçesinin yaklaşık beşte birine denk geliyor. 2016’da imzalanan son 10 yıllık anlaşmayla bu yardım paketi yıllık yaklaşık 3,8 milyar dolara çıkarıldı. hatta 2023’te gazze’de patlak veren son savaş üzerine biden yönetimi israil’e ekstra 14 milyar dolar askeri yardım talep etti ve kongre bunu derhal onayladı. amerikan vergi mükelleflerinden toplanan bu paralar israil’e gelişmiş silahlar, füze sistemleri ve savaş uçakları olarak geri dönüyor. "israil’e silah yağdırılması" mecaz değil, gerçek: örneğin israil ordusunun gazze’de kullandığı mühimmatın önemli bir kısmı abd stoklarından sağlanıyor veya abd fonlarıyla satın alınıyor. normalde dış yardımın mantığı nedir? ihtiyaç içindeki yoksul ülkelere destek olmaktır; israil ise kişi başına gelirde ve teknoloji gücünde birçok avrupa ülkesiyle yarışan bir devlet. ancak güçlü lobisi sayesinde israil, "ihtiyaç sahibi" addedilerek kesenin ağzı hep açık tutuluyor. dahası, washington sadece parayla değil, diplomatik kalkanıyla da tel aviv’e kol kanat geriyor: birleşmiş milletler güvenlik konseyi’nde israil’i eleştiren karar tasarılarını abd’nin defalarca veto etmesi buna örnek. silah yağmuru ve diplomatik dokunulmazlık, aipac’in washington’daki etkisinin somut sonuçlarıdır.

başkanlar neden kıpırdayamıyor?

abd başkanı bile olsanız, israil lobisine karşı gelmek cesaret ister. amerikan siyasi tarihinde, israil’in hoşuna gitmeyen adımlar atmaya kalkan başkanların nasıl frenlendiğine dair çok örnek var. kongre, aipac’in nüfuzu sayesinde gerektiğinde başkana posta koymaktan çekinmiyor. örneğin, 2000’lerin başında başkan george w. bush filistin devleti kurulmasından bahseden demeçler verdiğinde, kongre üyeleri derhal organize olup başkan’a hitaben bir mektup kaleme aldılar ve onu adeta hizaya çektiler. mesaj netti: "israil’i fazla sıkma." nitekim bush kısa süre sonra söylemini yumuşattı. benzer şekilde, 1991’de baba bush (george h. w. bush) israil’i yasa dışı yerleşimlerden dolayı eleştirmeye kalktığında aipac, yüzlerce lobiciyi seferber edip kongre’den israil lehine açıklamalar yağdırarak bush’u yalnız bıraktı. bush o günleri "capitol hill’de (kongre’de) bin tane lobiciye karşı tek başımayım" diyerek anlatmıştı. başkan obama döneminde de israil’le ufak gerilimler yaşandı; mesela obama israil’in yeni yerleşim inşaatlarını durdurmasını istediğinde, aipac destekçisi kongre üyeleri bu talebe açıkça karşı çıkarak israil’e arka çıktı. sonuç olarak obama ciddi bir baskı kuramadı israil üzerinde.

öte yandan, başkanlar çoğunlukla bu lobinin isteklerini önceden benimsemeye zaten özen gösteriyor. donald trump, seçim kampanyasında büyükelçiliği tel aviv’den kudüs’e taşıma sözü vererek aipac çevrelerinin alkışını aldı ve göreve gelince bu vaadi yerine getirdi. joe biden ise kırk yıllık israil dostu; gençliğinde "yahudi olmadığım halde ben de bir siyonistim" diyecek kadar samimi bir israil taraftarı olduğunu ifade etmişti. fakat bugün, gazze’deki gelişmeler karşısında gönülden ateşkes istemesine rağmen biden bile israil’e diş geçiremiyor. israil hükümetine operasyonları durdurması için baskı yapmak bir yana, sadece "sivilleri koruyun" ricalarını dile getirebiliyor. çünkü o da biliyor ki sert bir tavır alırsa, karşısında yalnız israil’i değil, washington’da fırtına gibi esecek bir lobi gücünü bulur. velhasıl, beyaz saray’da oturanın kim olduğu fark etmiyor; aipac’in çizdiği kırmızı çizgilere basan başkan, siyasi bedelini anında ödüyor.

aipac ve günümüz saldırıları

israil lobisinin etkisini en sıcak şekliyle şu anda görmekteyiz. israil’in filistin topraklarındaki askeri operasyonlarında, washington’un takındığı tavır aipac’in gücünü adeta canlı yayında sergiliyor. ekim 2023’te hamas’ın kanlı saldırısının ardından israil ordusunun gazze’ye başlattığı operasyonlara abd koşulsuz destek verdi. geçtiğimiz haziran ayında fordo’ya düzenlenen bombardıman ise bizzat abd b-2’lerince gerçekleştirildi. kongre, israil’e tam desteğini bildiren kararları neredeyse oy birliğiyle geçirdi; ek yardım paketlerini anında onayladı. abd yönetimi, müttefikine kamuoyu önünde ufak tefek "itidal" çağrıları yapsa da, somut olarak israil’i durduracak hiçbir adım atmadı. bunda aipac’in ve genel olarak israil yanlısı lobinin tehditkar tavrı büyük rol oynuyor. öyle ki, israil hükümetinin gazze’de hastane, okul, mülteci kampı demeden giriştiği sert operasyonlar amerikan kamuoyunda infial yaratmaya başlayınca bile washington’ın politikası kayda değer ölçüde değişmedi. son anketler trump’a oy verenlerin önemli bir bölümünün israil’in gazze’de soykırım yaptığını düşündüğünü ortaya koyuyor – on yıl önce abd’de böyle bir ifadeyi dile getirmek imkansıza yakındı. amerikan toplumunda özellikle genç kuşakta israil’e desteğe mesafe koyanların sayısı artsa da, aipac bu dalgayı kırmak için elindeki tüm enstrümanları kullanıyor.

aipac ve dostları yalnızca hükümet nezdinde değil, medya ve akademide de israil’e yönelik eleştirileri susturmak için tetikte. abd’de büyük gazetelerde orta doğu köşe yazarlarının çoğu israil’e toz kondurmayan isimler -zira aksi yönde yazmaya kalkışırsanız başınıza geleceklere hazır olun. israil’i açıkça eleştiren bir habere imza atan gazeteciler, anında "antisemitizm" yaftası ve organize karalama kampanyalarıyla karşılaşıyor; işlerini kaybetme tehdidiyle susturuluyor. düşünce kuruluşlarında (think tank) da durum benzer: washington’daki önemli orta doğu enstitülerinin birçoğu israil yanlısı bağışçılar tarafından fonlanıyor. örneğin aipac’in bizzat kurduğu washington ınstitute for near east policy, politikalara israil perspektifinden reçeteler sunmasıyla biliniyor. akademiye gelince -üniversite kampüslerinde filistin yanlısı en ufak protesto dahi müthiş bir baskıyla karşılaşıyor. 2023 sonlarında harvard ve pennsylvania üniversitesi öğrencileri gazze’deki sivil katliamları protesto edince, ilgili üniversitelerin rektörleri kongre’de ifade vermeye çağırıldı. bu yöneticiler yoğun siyasi ve mali baskılar neticesinde istifaya zorlandılar. kampüslerde "israil apartheid’ine hayır" diyen hocalar karalama listelerine alınıp kariyerleri yerle bir edildi. lobi çevreleri "yeni antisemitizm" diye bir kavram icat ederek, israil hükümetini eleştiren herkesi yahudi düşmanı ilan etmeye çalışıyor. kısacası aipac, günümüz saldırılarının amerikan kamuoyunda yol açtığı sorgulamaları bastırmak ve devlet desteğini kesintisiz sürdürmek için bütün cephelerden saldırıyor.

okumadan olmaz: tavsiye kitaplar

konuya meraklılar için, amerika’daki israil lobisinin doğasını ve etkisini derinlemesine inceleyen bazı önemli eserler şunlar:

- the israel lobby and u.s. foreign policy - john mearsheimer & stephen walt: üniversite profesörleri mearsheimer (chicago) ve walt (harvard) imzalı bu 2007 tarihli çalışma, abd’nin orta doğu politikalarının nasıl güçlü bir israil lobisi tarafından yönlendirildiğini örneklerle anlatıyor. yayınlandığında büyük tartışma yaratmıştı; yazarlar israil’in çıkarlarının amerikan çıkarlarıyla her zaman örtüşmediğini açıkça ortaya koyuyor. özellikle ırak savaşı ve iran politikası gibi konularda aipac’in rolüne değiniyorlar.

- they dare to speak out (konuşmaya cesaret edenler) - paul findley: 1980’lerde illinois vekili paul findley, aipac’e eleştirel yaklaştığı için seçim bölgesinde ağır bir lobi kampanyasıyla karşılaşıp koltuğunu kaybetti. findley’nin kaleme aldığı bu kitap, amerikan siyasetinde israil lobisine karşı söz söyleyenlerin nasıl cezalandırıldığını çarpıcı hikâyelerle aktarıyor. nitekim aipac, 1982’de findley’i ve 1984’te senatör charles percy’yi hedef alan kampanyaları sayesinde "korkulacak bir güç" olduğu imajını pekiştirmişti. bu kitap, o dönemin perde arkasını birinci elden öğrenmek için birebir.

elbette listeyi uzatmak mümkün; bu alanda yazılan çok sayıda kitap ve makale mevcut. ancak yukarıdaki iki eser, aipac’in washington’daki "olağanüstü" nüfuzunu anlamak isteyenler için iyi bir başlangıç niteliğinde. unutmayalım, amerikan demokrasisinin işleyişini ve orta doğu’daki çatışmaları daha iyi kavramak için atilla ilhan’ın şu cümlesine dikkat kesilmek gerekir "yeşili (doları) takip et", aipac de tam olarak böyle bir aktör; bolca yeşilleri olan ve bunları cömertçe kullanan.

kaynaklar:

american ısrael public affairs committee (aipac)
- https://www.aipac.org/
- https://en.wikipedia.org/wiki/aipac
- https://www.britannica.com/…ublic-affairs-committee

aipac’s breaking spending records on campaigns, so why did it avoid tight omar race?
- https://www.timesofisrael.com/…void-tight-omar-race