SİYASET 18 Ekim 2021
15,4b OKUNMA     507 PAYLAŞIM

Almanya Şansölyesi Angela Merkel'in 16 Yıllık Kariyerine Genel Bir Bakış

2005'te geldiği makama artık veda eden ve bu kapsamda Türkiye'ye de gelerek Cumhurbaşkanı ile görüşen Merkel'in Şansölye olarak geçirdiği yıllara şöyle bir bakalım.

haberlerde gördüm. alman eski şansölyesi merkel veda ziyaretleri kapsamında erdoğan ile görüşmeye ve vedalaşmaya gelmiş. bu durumdan hareketle kendisine bir de biz veda edelim.

2005'te almanya'da şansölye olarak göreve gelen ilk kadın siyasetçi.

eski doğu almanya kökenli olan merkel, bir öğretmen ve protestan bir papazın kızıdır . fizikte doktora yaptı ve rol modeli, iki kez nobel ödülü'ne layık görülen tek kadın olan bilimsel öncü marie curie'ydi.

kendi partisi muhafazakar hıristiyan demokratlar içindeki meslektaşları da dahil olmak üzere, zirveye ulaşma yolunda genellikle hafife alınmış merkel'in biyografi yazarı jacqueline boysen, merkel'in berlin duvarı'nın yıkılmasından sonra siyasi kariyerine başladığında , boşanmış ve çocuğu olmayan ve siyasi kariyerine yeni başlamış bir kişiyken, kendisinin o parti içinde tamamen uygunsuz görüldüğünü söylüyor. ancak merkel daha sonra almanya'nın ilk kadın hükümet başkanı ve dünyanın en güçlü ve etkili kadınlarından biri olmaya devam edecekti.

bu kadın hali ile dünya siyasetinin önemli ve alfa karakterli kurnaz siyasetçilerinin çok sert ayak oyunları ile boğuşarak dünya siyasetinde deyim yerindeyse yoğruldu ve tecrübelendi.

bu tecrübelerden bir kısmını hatırlayacak olursak

mesela eski italya başbakanı silvio berlusconi görünüşe göre çok önemli bir telefon görüşmesi yapıyor gibiydi ve merkel'i tüm kameraların önünde uzunca bekletmişti:


eski abd başkanı bush ise yine başka bir uluslararası zirvede, masanın etrafında onlarca lider dururken merkel'e yönelip, merkel'in iznini almadan ona sürpriz bir masaj yapmıştı. ufak bir kaçamak gibi...


2007 yılında, rus devlet başkanı putin merkel'in büyük köpeklerden korktuğunu çok iyi bildiği halde, irice bir köpeğini yine kameraların ve dünyanın gözü önünde merkel'in tam karşısına koymuş ve resmen psikolojisi ile oynamaya çalışmıştı.


tüm bunlarla boğuşarak, kurt erkek siyasetçilerin taktiklerini iyi öğrenmiş ve kendisini iyi eğitmiş olacak, 2017 g20 zirvesinde yine ayaküstü putin ile konuşurken, putin'in kendinden emin ve ısrarcı konuşması esnasında beden dilini kullanmayı öğrendigini gösteren ve küresel alfa erkek siyasetçi pişkinliğine ders verir eda ile gözlerini devirmesi efsane oldu:


artık dünyada kendisinin küresel dünya aktörlerinin içinde en tehlikeli siyasetçilerden birisi haline geldiğini söyleyenler olduğu gibi, ülkesinde kadın haklarına önem vermediği ile ilgili de eleştirilen, almanya'nın kapılarını göçmenlere açtığı halde hem göçmen yanlıları hem de göçmen karşıtları tarafından tefe tutulan birisiydi merkel. herşeye rağmen tavırları ve siyaset arenasında verdiği resim ile genelde gülümsetmeyi beceriyordu. fransız yaşlı bir kadının, kendisini fransa cumhurbaşkanı macron'un karısı sandığı video halâ akıllardan çıkmamıştır sanırım:


merkel'in 16 yıllık iktidarı 4 ayrı amerikan başkanını kapsadı

bu 16 yıl boyunca küresel diğer bir aktör olan ülkemiz türkiye'den ise karşısında iktidar olarak hep recep tayyip erdoğan vardı. göçmen krizi yardımını hararetle birlikte tartıştıkları sırada bir yandan erdoğan'ın kendisine verdiği ayna ile şaklabanlık yapıp diğer yandan poz veriyordu:


ağır küreselci politikaları ve o politikaların temsilcilerini sevmedim, sevemedim. ama yine de güle güle merkel. gidişin olsun, dönüşün olmasın. umarım yerine gelen seni aratmaz. eğlenceli kişiydin...

2005'ten 2020'ye kadar almanya için ardında her alanda şahane bir ekonomik bilanço bırakmıştır

kişi başı gsyih'de artış: %+42.6
işsiz sayısında azalma: %-44.4
vergi geliri artışı:%+63.6
dış ticaret fazlası: %+13.7
kişi başı kamu borcu: %+44.7
askeri harcamalarında artış: %89.8
şirket iflasındaki azalma: %-57
co2 emisyonundaki azalma: %-25.5

Farklı bir görüş ekleyelim

merkel, türkiye'nin otoriterleşmesine yaptığı katkılarla hatırlayacağım liderdir.

öncelikle şunu belirteyim, bir alman vatandaşı olsam kendisine çok büyük saygı duyar ve siyasi görüşüm ne olursa olsun kendisini desteklerdim. her şeyden önce, 2005'te göreve geldiğinde ülkesinin en büyük sorunu haline gelmiş olan işsizlik meselesini çözdü. sonrasında içeride ve dışarıda yaptığı siyasi hamlelerle almanya'yı ab'nin tartışmasız lideri ve en büyük ekonomik gücü haline getirdi. birinci ve özellikle ikinci dünya savaşı sonrası almanya'nın yerle bir olan politik imajını olabilecek en iyi düzeye getirdi. almanya, onun zamanında belki de bismarck döneminden sonra en prestijli dönemini yaşadı.

(her şeyden önce şunu belirteyim: kendisi türkiye politikasında da kendi ülkesi perspektifinden bakıldığında başarılı olmuştur.) ama türk vatandaşı olup da kendisini bu kadar övenleri anlayamıyorum doğrusu. göreve gelmeden önce dahi net şekilde türkiye'nin ab üyeliğini desteklemediğini belirten merkel, gücünü pekiştirdikçe bu amaç doğrultusunda (görünürde bu konuda çok fazla eylem ve söylemi olmamasına rağmen) elinden geleni yapmıştır. en başta, otoriterleşen ab adayı türkiye'nin gidişatına karşı kendisi ab'nin hami ve bir nevi sözcüsü olmasına rağmen hiçbir şekilde karşı durmamış, bilakis bu durumun kalıcı hale gelmesi için kendi adına elinden geleni yapmıştır. çünkü otoriter ve plansız programsız bir türkiye hem kendiliğinden ab adaylığından düşecek hem de harika bir imtiyazlı (!) ortak olacaktı.

kendisinin özellikle son beş yıllık söylemlerini takip ettim. birçok kez türkiye'yle yapılacak görüşmeler öncesi ve esnasında türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı veya türkiye kurumları yerine sadece sayın erdoğan ifadesiyle yetinmiştir. yani merkel, mülteci krizi gibi çok büyük önem arz eden görüşmeleri ve sonrasında varılan antlaşmaları türkiye cumhuriyeti ile değil sayın erdoğan ile yapmıştır. bu durum, tabii ki kendileri açısından oldukça mantıklı bir hareket olmuştur. türkiye'deki yetkili kurumların ve muhalefetin onayına ihtiyaç olmadan, sadece bir tek kişiyi muhatap alıp ikna ederek almanya ve ab lehine, türkiye'nin aleyhine birçok karar alınmasını sağlamıştır. ve bu kararlar ve kararlar sonucunda oluşan durumlar yüzünden türkiye ab'den hem politik hem de kafa olarak tamamen uzaklaşmıştır. (ab'nin desteğiyle ülkeye doluşan mültecilerin türkiye'yi bambaşka bir noktaya getirdiğinden hiç bahsetmiyorum bile.)

kendisine saygı duymak ve çok iyi bir siyasetçi olduğunu düşünmekle birlikte, bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak türkiye'nin geldiği noktada önemli katkılarının olduğunu düşündüğüm için kendisini iyi anamayacağım. sebebini de yine merkel'in yaklaşık olarak hatırladığım kendi sözleriyle açıklamış olayım: "dünyanın başka yerlerinde sorunlar olduğu sürece biz de hiçbir zaman tam mutlu ve huzurlu olamayız."

Son bir not

merkel almanya'nın başarılı, disiplinli, zeki, öngörülü, analitik, mütevazı, bir nevi dişi atatürk'üdür. 2005'de almanya şansölyesi (başbakan) seçildi ve 16 yıldır ülkesini başarılı şekilde yöneten merkel, eylül 2021'deki seçimlerde aday olmayacağını açıklamıştır.

piyasanın özgürlükçü ve serbest omasını savunmuş, o yönde politikalar izlemiştir. gösterişten uzak, makul ve tutumlu özel hayatının yanı sıra dini inancını ve görüşlerini medyadan uzak yaşamış ve siyasi politikalarına alet etmemiştir.

ayrıca 2006'dan bu güne, 2010 hariç dünya'nın en güçlü 100 kadını sıralamasında 1.sıradadır: forbes dergisi listesi

kendisine türkiye politikasına karşı derinden öfke duysam da yaptıklarının nedenini anlayabiliyorum. paranın her kapıyı açtığını kısa sürede kavramış olacak ki en ufak siyasi anlaşmazlıkta makul bir fon çıkıp geminin rotasını istediği yöne çevirebiliyor.