TARİH 26 Kasım 2020
46,8b OKUNMA     542 PAYLAŞIM

ABD'nin Mağlup Olduğu Vietnam Savaşı'nın Uzun Yıllar Süren Yan Etkileri

1 Kasım 1955-30 Nisan 1975 arasında vuku bulan savaş, Vietnam için büyük bir kayıp, ABD içinse kaybın yanısıra büyük bir prestij hasarı yaratmıştı. Bunları kısaa inceleyelim.

kara harp okulu'nda harbiyelilere bir dönem casualties of war, platoon gibi vietnam savaşını konu alan kült filmler izletilirdi, halen var mıdır bilmem.

bunun sebebi vietnam'ın genelde toplumun kolektif hafızasında askeri ve siyasi yönlerinden öte, çok acı psikolojik izlerle hatırlanacak savaş olmasıdır. her şeyden öte, savaş etiği konusunda vietnam çok güzel bir örnektir. savaşta öldürmek kaçınılmazdır, ama bunu nasıl yaptığınız, neden yaptığınız, savaşta kimleri ve nereleri hedef aldığınız, ne sebeple hedef aldığınız sizin bir asker mi, yoksa katil mi olduğunuzu belirler. savaş gibi kötü bir olgu bile centilmence yapılmalıdır...

amerika'da bir çağı kapatmıştır

amerikalılara dünyanın bakışını daha da değiştirmiştir.

öyle ki, amerika'da bir neslin erkekleri olduğu gibi bu savaşa kurban gitmiştir. ölmemiştir belki ama, vietnam'dan dönenlerden hiçbiri bir daha eskisi gibi olmamıştır. dahası askere yazılanların birçoğunun liseden sonra bir şey olamayıp, orduya katılan 18-20 yaşındaki gençler olması daha da acıdır.

genelde uluslar, askerlerini kahramanlar gibi karşılarlar. ama aynı yıllarda, gerek soğuk savaşın sebep olduğu toplumsal çıldırma (her gün bir ww3 korkusuyla uyandığınızı düşünürsek) sonucu, buna geçmişin iki büyük dünya savaşı ve bunların sebep olduğu yıkım da eklenince, tüm dünyada bir sol, bir anti militarizm, bir savaş karşıtlığı dalgası almış başını gitmiştir. tabii ki türkiye de nasibini almıştır bundan. (bkz: 68 kuşağı)

vietnam savaşının 1960-70'lerin sivil hareketleri tetiklediği söylenegelmiştir

ama doğru olan, soğuk savaş da eklenirse 1960'larda yarım asırdır neredeyse aralıksız savaş halinde olan yorgun dünyada bir patlama noktası olduğudur. vietnam ise sadece bütün bunlara kıvılcım olmuştur.

bilhassa amerika'da öyle bir kuşak çatışması çıkmıştır, genç nüfus öyle bir birbirine düşmüştür ki sormayın gitsin. vietnam'dan dönen amerikan askerleri de bu savaş karşıtı, komünal yaşayan ve anti militarist hippi gençler tarafından kahraman gibi değil de, katil gibi karşılanmış, manyak muamelesi görmüş, toplumdan dışlanmışlardır. zaten kendisine gelebilen gelmiştir, aralarından suça karışan, deliren de çok olmuştur.

vietnam, bilhassa psikolojik yönüyle psikiyatrik zayiat olarak da akıllarda kalan savaştır. ww1 ve ww2'nin shell shock'undan sonra en fazla psikiyatrik zayiat verilen savaş olmuştur.

Shell shock (kurşun şoku): Travma sonrası stres bozukluğunun eski adı. Askerden dönen kişilerde görülen bir tür uyum bozukluğu.

uluslararası alanda ise amerikan karşıtlığını arşa çıkarmıştır

amerikalıların dünya kamuoyu gözünde 1945 hiroşima-nagazaki'ye atılan atom bombaları ile sallanmaya başlayan "özgürlük ve demokrasi getiren" imajı, "katil"e çıkmıştır ki, hiroşima'dan sonra vietnam, tüm dünyada (amerikada bile) amerikan karşıtlığının kamuoyu arasında tavan yaptığı savaştır.

bununla beraber, propaganda yeni bir şey değildir, ama vietnam'ın bir diğer özelliği, dünyada vietnam savaşına karşı başlatılan bu basın savaşına, amerikalılar sanatı propagandaya alet ederek yanıt vermişlerdir. o dönemler vietnam savaşını konu alan, sayısız propaganda filmi çekilmiştir. aralarından çok azı savaşı anlatan tarafsız filmlerdendir (sadece serinin ilk filmi olmak üzere rambo, platoon, casualties of war vs.).

zaten vietnam'ı bu kadar hatırlanan bir savaş yapan şey, aslında vuku bulduğu zaman dilimidir de

şöyle ki, 20.yüzyıl'da dünya öyle böyle bir küreselleşmeye gitmemiştir. en basitinden, bir avustralyalı/yeni zelandalı, çanakkale'de bir anadolu delikanlışının üzerine süngü hücumuna kalkmıştır. bir afrikalı, 1944'de güney fransa'da almanlara karşı savaşmıştır. dünya çok daha küçüktür.

bunda da takdir edersiniz ki, medyanın da rolü vardır, ya da küreselleşme medyayı önemli bir hale getirmiştir. önemli değil, ama soğuk savaş yıllarında küreselleşme dünyayı daha bir küçültmüştür. medyanın gücü arttıkça dünya, vietnam'ı daha sık duyar hale gelmiştir. toplumun hafızasına bu kadar derin işlemesinin bir sebebi de o dönemler güçlendikçe güçlenen medyadır. bu durum da gitgide bir basın savaşı halini alacaktır zaten. bu da amerikanın itibarını zedeleyecektir.

vietnam savaşının, abd'nin itibarını nasıl zedelediğini görmek için putin'in sözleri kafidir aslında.

"...biz, sivil nüfusa karşı nükleer silah kullanmadık. binlerce kilometrelik mesafeye kimyasallar püskürtmedik veya küçük bir ülkeye (vietnam), tüm ii. dünya savaşı boyunca atılan bombaların 7 katını atmadık..."

ve elbette vietnam vardır. birleşse de, savaşın oradaki acıları halen tazedir. amerikalıların güney vietnam ordusunda zorla askere aldığı ve bir hiç uğruna harcanan çocuklar, vietkong olduğu gerekçesiyle köyleri yakılan ve öldürülen köylüler, tecavüze uğrayıp öldürülen vietnamlı köylü kadınlar ve daha nicesi. hatta, amerikan ve güney kore askerlerinin bölgede tecavüz ettikleri kadınlardan doğan gayri meşru çocukları da vardır ki, bunlar vietnam'da "lai dai han" (karışık kan) olarak, aşağılayıcı bir isimle bilinir.

dahası, vietnam savaşının az bilinen bir özelliği, halkın vietkong ile amerikalı ve güney vietnamlılar arasında kalmasıdır ki, adamlar amerikalılara yardım ve yataklık etse vietkong gerillaları, tam tersini yapsa amerikalılar tepelerine binmektedir.

vietnam'a karşı yapılan stratejik bombardıman, köylülere karşı yapılanlar (vietkong köylülerden geçinirdi), geride ne kuzey vietnam ordusu, ne de vietkong'un kullanabileceği hiçbir şey bırakmama, napalm gibi korkunç silahları ve daha birçok kimyasalı kullanmanın da fikir babası, general westmoreland (william westmoreland) olmaktadır ki, gerilla savaşında da halk, köy yakma filan maalesef olacak olan şeylerdir...

ne amerikalılar, ne de vietnamlılar esirlerine de hiç hoş davranmamışlardır ki, bu da ayrı bir konudur. amerikalıların sevk ettiği yüz binlerce askerin uzun yıllar boyunca anlamsızca orada bekletilmesi, amerikalıların upuzun yıllar boyu kaybettikleri hava araçları da abd'ye hatrı sayılır bir mali külfet getirmiştir.

vietnam ise bir milyonu aşkın insanını kaybetmiş, stratejik bombardıman sonucu topraklarının üçte biri çoraklaşmıştır.

ilginçtir...

savaş, o dönem sanat üzerinde muazzam bir etki yaratmıştır ki, edebiyattan müziğe, müzikten sinemaya kadar birçok alanda bu görülür. bilhassa müzik konusunda bugün adı hall of fame'de geçen birçok müzik grubu bu dönemde kurulmuş ve savaştan feci halde etkilenmiştir. black sabbath'in paranoid'i, creedence clearwater'in fortunate son'ı (goooood morning vietnammmm!!), the moody blues'un nights in white satin'i (çok güzel bir şarkıdır. tavsiye edilir ) filan hep vietnam savaşı ile özdeşleşmiş şarkılardır.

abd kamuoyu üzerinde ise, ta körfez savaşı ve akabinde 11 eylül 2001'e kadar sürecek bir savaş karşıtlığını başlatmıştır ki, baba bush ancak o zaman "vietnam sendromunu aştık" gibisinden bir şeyler söylemiştir. amerika'da militarizm ile sivilin muazzam mücadelesine de sahne olmuştur. konu militarizm, savaş gibi konular olunca da ister istemez erkek-kadın, vicdanı ret, cinsiyet, toplumsal cinsiyet gibi mevzular da gündeme gelmiştir ki, 1960'ların sivil hareketleri de dünya tarihinde oldukça mühim bir olaydır. okunmasını tavsiye ederim.

savaştan kaynaklanan birçok psikiyatrik ve psikolojik rahatsızlığa da yenilerini eklemiştir.

nihayetinde youtube'da, vietnam savaşıyla ilgili, 60'ların hit bir parçasında şöyle bir yorum görmüştüm:

"too young to vote, too young to love, but not to die"

"oy vermek için çok genç, sevmek için çok genç, ama ölmek için değil"

velhasıl, abd silahlı kuvvetleri'nin girdiği savaşlar içerisinde belki de en özel statüye sahip olan savaş, hiç şüphesiz vietnam savaşıdır...

ayrıntılı okumak isteyenler için: