5 Yıldır Katar'da Yaşayan Birinden: Doha Hakkında Merak Edilen Her Şey
beş yıldır bilfiil doha'da yaşamış ve halen yaşamakta olan birisi olarak doha hakkında bir çift laf etme hakkına sahip olduğumu düşünüyorum. böylece hem doha’ya gelmeye niyetlenip fikir almaya çalışanlara naçizane bir yol gösterme, yardımcı olma görevini de üstlenmiş olurum diye umuyorum.
doha’nın medeniyet(!) testi
filmi beş yıl geriye alarak benim geliş sebebimden başlayalım. böylece hikayenin başı ile sonu arasındaki his farkını siz de yakalamış olursunuz. 2011 yılında libya’daki iç savaştan zar zor türkiye’ye geri dönen inşaat mühendisi kitlesinin bir üyesiyim. türk havayolları’nın operasyon müdürünün bizzat kendisinin uçurup, türkleri tahliye etmek için tripoli’ye getirdiği uçakla dönerken “bir daha yurtdışı falan yok otur oturduğun yerde,” demiştim kendi kendime. yine ve yeniden bir arap ülkesine çalışmak için hatırı sayılır bir maaş ve olanakların önüme serilmesini bekliyordum. bir kez daha içerisinde içecek bir damla su, yiyecek bir topkek bile olmayan bir havalimanında elli saat uçak bekleme düşüncesi pek keyifli gelmiyordu. tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyordum. libya dediğiniz akdenize muhteşem kumsalları olan yerde mcdonald’s bile yoktu mesela. bilmeyenler için o dönemki algım mcdonald’smedeniyet‘ti. mcdonald’s’ın girdiği yere medeniyet de girmiş demektir. bu önermeyi sadece benim yaptığımı düşünmüyorum. hak verecek bir sürü insan vardır. bunu bir kenara yazın. ileride yurtdışına çalışmaya gidecek olursanız birincil kriterlerinizden birisi olduğunu göreceksiniz.
türkiye’deki şartların pek de matah olmadığını anlamamla libya sonrası alternatif yurtdışı olanaklarını tekrar değerlendirmeye başladım. kısa süre içerisinde kendimi katar’ın başkenti doha’da göreceğimi anlayınca internette araştırmaya başladım. evet doha’da mcdonald’s vardı. hem de bir taneden fazlaydı. bildiğin medeniyetin beşiğiydi yani. aşağıdaki fotoğraf da ispatı.
doha en önemli kriterimi geçtiği için gözüm arkada kalmadan yola çıktım. şehir merkezindeki mushaireb semtinde iki odalı bir apartman dairesinde doha macerama başladım.
merhaba doha!
en önemli gerçekle ilk anda yüzleşmeniz lazım. ne kadar çabuk kabullenirseniz, o kadar acısız olur. doha’nın yazları bayağı(!!!) sıcaktır. bilmeyenler bilsinler çok geç olmadan. bu cümleyi yazdığım şu saniyelerde dışarıda hissedilen sıcaklık 55 derece.
hep tekrarladığım bir söz vardır; doha’da üç mevsim yaşanır. ilkbahar, yaz ve cehennem. haziran, temmuz, özellikle ağustos ve eylül cehennem aylarıdır. gündüzleri 40-45 derece arası sıcaklık ile yaşamak durumundasınızdır. ekim, mayıs ve nisan ile kasım’ın yarısı yazdır. 30-40 arası takılır. aralık, ocak ve şubat ise ilkbahardır. akşamları üstünüze bir şey almazsanız üşürsünüz. beş yıl boyunca en düşük sıcaklık olarak 8 derece gördüm. o da bir kez. bu bilgiler ışığında on iki ayın sekizinde yaşanabilir bir havası vardır doha’nın. dört ay ise dediğim gibi cehennemdir.
havanın sıcak olmasının yanında bazı günler kum fırtınaları yüzünden göz gözü görmez. inanılmaz bir deneyimdir. ileride ufuk çizgisinden toz bulutu şeklinde usul usul gelir, evin asla girilemez sanılan en ücra köşelerine kadar girer o kum taneleri. bir keresinde beklenmedik anda vuran bir fırtına yüzünden yeni temizlettiğim evin her yeri kum olmuştu. tozdan bahsetmiyoruz ahali. bildiğin plajda eline alıp oynadığın, ayağını bastığın kum. meğer pencerenin birini açık unutmuşum ve fırtına tam benim apartmanımın bulunduğu yerden geçmiş. manzara dehşetti. hatırlaması bile beni o güne götürdü. ağzımda kum tadı vardı evde dolaşırken. iki gün geçmedi. neyse.
hava durumu böyle doha’da. peki durum buysa nasıl yaşıyor o kadar insan, değil mi? klima arkadaşlar. yüzyılın icadı. cep telefonu, araba ya da atom bombası değil. yüzyılın icadı klimadır. size bunu söyletebilecek bir yer doha. o 50 dereceden 16 dereceye fikslenmiş klimaların buzhaneye çevirdiği kapalı alana girince iliklerinize kadar donuyorsunuz ya, ilk iki saniye klimanın yüzyılın icadı olduğunu söylüyorsunuz. sonra mı? zaten sıcaktan sırılsıklam olmuş bir şekilde klimanın altına girip 10 saniye kalan herkes gibi şifayı kapıyorsunuz. doha’ya yeni gelen herkesin mutlaka yaşayacağı bir deneyim de klimadan hasta olmaktır. katar’da tüm kapalı mekanlar 16 dereceye ayarlı klimalarla dolu. alışveriş merkezi, devlet dairesi, banka, ofis her yerde durum böyle. o yüzden nereye gidersem gideyim yanımda mutlaka bir hırka taşıyorum. herkese de hazırlıklı olmalarını tavsiye ediyorum. dışarısı bu kadar sıcakken bir hafta hasta yatmak istemezsiniz sanırım.
bekar, para biriktirme hevesi ile dolup taşan genç bireyler için doha biçilmiş kaftandır. işten eve, evden işe geçen günlerde kendinize ayırdığınız kısa vakitlerde o kazandığınız parayı harcamanız gerizekalı değilseniz mümkün değildir. son dönemde sayıları artan alışveriş merkezleri vakit geçirmek için en çok tercih edilen mekanlardır. bilinen hemen hemen bütün giyim-kuşam, yiyecek-içecek, alet-edevat ve teknolojik zamazingo markalarının bu alışveriş merkezlerinde mağazaları vardır. o açıdan doha’da istediğiniz birşeyi bulamamanız küçük bir ihtimal. efendime söyleyeyim, kitap-cd-müzik-oyun-teknoloji için virgin megastore iyi bir tercihtir mesela. giyim kuşam için marks and spencer, h&m, pull & bear, mango, zara vb. tüm mağazalar doha’daki alışveriş merkezlerinde yer alırlar. ayrıca beş yıldızlı otellerin pub, club ve disco’ları da strest atmak birkaç kadeh bir şey içmek için idealdir. haftanın yorgunluğunu atmak için keyifli tercihlerdir. efendim? alkol yasak mı sanıyordunuz? değil arkadaşlar. beş yıldızlı otellerin içerisinde ve evinizde ne halt ederseniz edebiliyorsunuz. ne zaman ki evinizden ya da otelden çıktınız topluma karıştınız, hele bir içkili yakalanın o zaman sizi katar’ın öteki yüzü ile tanıştırırlar . otelde içki içebilmek için bir şart yok. sadece içki içilen mekana girerken kimlik kartınızı ya da pasaportunuzu girişte göstermeniz gerekiyor. kaydınızı alıyorlar. fişleme demek istemiyorum, kayıt işlemi diyelim daha hoş duruyor. evinizde içki içmek için şirketinizden bir izin belgesi almalı ve ülkedeki tek yasal içki dükkanı olan qdc‘ye gitmeniz gerekiyor. aldıklarınızı evinizde zulalayıp afiyetle içebilirsiniz.
italyan konseptli villagio mall, ülkenin en çok tercih edilen alışveriş merkezidir. onun dışında artık eskimiş olan city center, landmark, ezdan mall, gate mall ve gulf mall en bilinen alışveriş merkezleridir. yakın zamanda açılması planlanan twar mall, festival city mall, mall of qatar ve alhazm gibi alışveriş merkezleri ile bu sektörün pike ulaşacağını söyleyebiliriz. katar piyasasına girmemiş bazı ünlü firmalar da bu yeni alışveriş merkezleri ile piyasaya giriş yapacaklar. dediğim gibi katar alışveriş açısından size sıkıntı yaşatmayacaktır. ıkea‘mız bile var, a dostlar!
katar teoride şeriatla yönetilir. pratikte ise şeriata getirilen liberal bir bakış vardır. örneğin, idam kararı en son on üç sene önce verilmiştir. kanunda yer alır ama uygulanmaz. trafik kuralları sıkıdır. kırmızıda geçen 12000 riyal yani yaklaşık 3500 amerikan doları cezayı o ana ait yakışıklı bir fotoğrafı kendisine gösterilirken öder. kamuya açık çoğu yerde kimse kimseye karışmaz. abartı, rahatsız edici bir çıplaklık ya da saçmalık ile sokakta dolaşmadığınız sürece size kimse müdahale etmez. türkiye’de nasıl bir hayat yaşıyorsanız, katar’da kendinizi birçok açıdan benzer ve hatta daha özgür ve güvende hissedersiniz.
güvenlik… katar’ın belki de türkiye’den ayrılan en özel yanı kendini güvende hissetme duygusudur. katar ortadoğunun göbeğinde olmasına rağmen dünyanın en güvenli ülkelerinden birisidir. bunun nedeni de nüfusunun %80’lik kısmının sadece ekmek parasını kazanmak için katar’da olması ve en ufak sorun çıkaranın anında ülkeden şutingen edilmesidir.
güvenlik konusunu örneklemek gerekirse; bir arkadaşım laptopunu starbucks’ın bahçesindeki masanın üzerinde unuttuğunu anladığında olayın üzerinden dört saat geçmişti. apar topar mekana geri döndüğünde bıraktığı yerde laptopu duruyordu. ne türkiye’de ne de dubai’de bunun olması mümkündür. doha’da insanlar arabalarını kapısı kilitli olmadan çalışır vaziyette süpermarket otoparkında bırakıp gidebilirler. adam alışverişi bittikten sonra arabasında pişmek istemediği ve kimsenin arabayı çalmaya kalkışmayacağını bildiği için güven içinde arabasını çalışır bırakır.
katar’ın nüfusu açıklanan son rakamlara göre yaklaşık 2.4 milyondur. bunun taş çatlasın 350 bin kadarı katarlıdır. geriye kalan kısım ekmeğini kazanmak için bu ülkeye gelmiş expat’lardır. yani bizim tabirimizle gurbetçilerdir. büyük kısmı mavi yaka iş gücüne dahil kişilerdir. nepal, hindistan, filipinlerden gelen göçmenler mavi yaka iş gücünde ve hizmet sektöründe başı çekmektedir. ingilizlerin katar üzerinde büyük bir gücü vardır. büyük şirketlerin önemli pozisyonları ya katarlı birisi tarafından ya da ingiliz bir kodaman tarafından tutulmuştur. ingilizlerin business konusundaki yatkınlıklarını tuttukları pozisyonlardan gözlemleyebilirsiniz.
ülkede bu kadar fazla mavi yaka olunca kontrol etmesi de zor oluyor elbette. katar’ın insan hakları konusunda sınıfta kaldığını söyleyen makalelerden birine internette denk gelmişsinizdir. batı bu tarz haberleri arada sırada pompalamayı sever. tabi işin gerçek yüzünü saklamaya gerek yok. mavi yakaya mensup ağırlığı güney doğu asya ülkelerinden gelmiş çalışanlar büyük işçi kamplarında pek de ferah sayılmayacak koşullarda yaşarlar. içeri girmek dahi istemeyeceğiniz kamplar da vardır. son dönemde gerek fifa’dan gerekse de dünya genelindeki tepkilerden kamplarda ciddi iyileştirmeler yapıldığını söyleyebilirim. bu tarz sıkıntılar maalesef ortadoğunun bir gerçeği. sırf katar’a mal etmek doğru değil. peki size daha üzücü bir şey söyleyeyim mi? bu kampların bir çok işçinin kendi ülkesindeki evinden daha konforlu olduğunu biliyor musunuz? katar’a insan gücü sağlayan acentalardan birinden adam istediğimde en çok adam getirdiği nepal’deki şehre kaplanların saldırdığını o yüzden adam getiremediğini söyledi. şehre kaplanlar saldırmış adam gelemiyor, siz neden bahsediyorsunuz? katar cennet bu insanlar için. yine de o sıcakta siz klimalı arabanızda giderken yanınıza işçi taşıyan ve içinde küçük vantilatörler dönen bir otobüs gördüğünüzde içiniz cız ediyor.
benzer bir örnek de filipinliler için verilebilir. bu güler yüzlü ve hayattan keyif alan çekik gözlü kardeşlerimiz manila’da bir evde on beş kişi yaşamak zorundayken burada bir evde dört kişi kalıp altlarına türkiye’de görsek salyalarımızı akıta akıta bakakaldığımız arabaları çekebiliyorlar. katar’ın bir diğer yüzüne doğru yol alıyoruz. gelir-gider dengesi…
maaş skalası ve gelir-gider dengesi
saklamanın lüzumu yok. doha’da yaşarken türkiye’de kazandığınızdan çok daha iyi paralar kazanacaksınız. yalnız değişmeyen tek şey konaklama, yemek ve diğer giderlere harcayacağınız paranızın maaşınıza göre yüzdesidir. doha’da ev kirası için maaş skalanıza göre gelirinizin %40’ını ayırmanız gerekiyor. “oturulabilir” tek odalı bir evin kirası yaklaşık 6500 qatar riyali’dir. 5000 tl olarak çevirebilirsiniz. demekki bir kişinin burada en az 10,000 tl (15,000 riyal) para alması gerekiyor ki o “oturulabilir” evde yalnız başına kalabilsin. tabi ev arkadaşı bulmak, evi paylaşmak vb. seçenekler ile daha uygun bütçeli güzel yerler bulabilirsiniz. bir grup arkadaş kempinski hotel’de oda tuttu mesela. dört kişi 6000 riyal veriyorlar adam başı. kempinski diyorum alooo? yiyecek, içecek ve eğlence gibi konulardan dolayı da maaşınızın %20’sini yok sayın. oduru şudur budur derken sizin cebinizde maaşınızın %20’si gibi bir paranın kalmasını sağlayabilirsiniz. 15000 riyal alsak 3000 riyal yani yaklaşık 2000tl aylık net birikim yapabilirsiniz demektir. geliriniz daha iyiyse ve daha aza tamah edebilecek birisiyseniz az harcarsınız ve birikiminiz de buna göre değişebilir.
aileniz ile doha’ya yerleşmeyi düşünüyorsanız okul konusu buradaki en büyük baş ağrılarından birisidir. başarılı ingiliz ve amerikan okulları vardır. çocuğunuz daha yeni yürümeyi başarmışken aksanlı ingilizce konuşmayı öğrenir. fiyatlar ise ateş pahasıdır. gelirinizin iyi olması ya da okul harcamalarını şirkete kitlemeniz gerekmektedir. herşeye rağmen çocuğunuzun aldığı eğitimi görünce “biz türkiye’de çocukların beyinlerini saçmalıkla dolduruyormuşuz ya” diye düşünmeye başlamanız işten bile değil. eklemek gerekir ki büyükelçiliğin ve tav inşaat’ın emekleriyle bir türk okulumuz bu yıl ilk öğrencilerine merhaba diyerek eğitim ve öğretim hayatına başlayacak. facebook sayfasına şuradan ulaşabilirsiniz.
atlamadan katar ile ilgili şu önemli detayları madde madde sıralamak istiyorum
- katar’da cuma ve cumartesi devlet daireleri ve bankalar için hafta sonu tatilidir.
- haftanın resmi ilk günü pazardır. özel sektörün büyük bölümü ise sadece cuma tatil yapar.
- cuma namazı önemlidir. cuma namazı sırasında bütün dükkanlar, mağazalar iki saatliğine kapanır. namaz sonrası tekrar açılır.
- katar’da resmi dil arapçadır ama gerçekte herkes birbiri ile ingilizce konuşur. ingilizceniz yoksa burada yaşamanız çok zordur.
- türk ehliyetinizi sadece bir göz muayenesi sonrası 30 dakika içerisinde katar ehliyetine çevirebilirsiniz.
- katar’a vize yoktur. bir pasaport bir de uçak bileti ile buraya gelebilirsiniz.
- türk hava yolları, qatar airways, pegasus ve son dönemde aktif olan atlas, katar-türkiye (şimdilik sadece istanbul ve ankara’ya) arasında direkt uçuşlara sahiptir.
- türklere karşı katar’da olumlu bir yaklaşım vardır.
- arap mutfağı türk mutfağına benzer. yine de o bizim akdeniz tatlarımızı (zeytinyağlılar gibi), hamur işi lezzetlerimizi ve yöresel tatlarımızı bulmak hiç kolay değildir. arapça konuşabilen hataylı türklerin açtığı kebapçılarda lezzetli kebaplar yiyebilirsiniz. son dönemde açılmaya başlayan başarılı türk lokantaları ile türk mutfağının farklı tatlarına erişme şansınız doha’da artık mevcuttur.
- türk mutfağı dışında tüm dünya mutfaklarının sayısız örneğine doha’da ulaşabilirsiniz. fast-food, çin, japon, italyan, ispanyol, lübnan, hint yemeklerini deneyebilirsiniz.
- türk ürünlerine katar’da ulaşabilirsiniz. mesela benim zulada bir kutu ülker çikolatalı gofret, buzdolabında yörsan dil peyniri ve tat salça var.
- yemek konusunda en büyük sıkıntıyı yoğurt konusunda yaşarsınız. bizim en dandik yoğurtlarımız bile buradaki yoğurtlardan iyidir.
yavaş yavaş toparlamaya çalışacağım
doha gayet yaşanılası bir yerdir. buradan ayrılıp, sonrasında pişman olup geri dönmek isteyenlerin hikayelerini çok duyarsınız. ben bunca zamandır iyisiyle kötüsüyle burada olmaktan memnunum. benzer şeyleri çoğu kişiden duyuyorum. elbette memnun kalmayıp dönen çok insan da oldu. istanbul’un cıvıl cıvıllığını, renklerini arıyorsanız çok yanlış yere gelmişsiniz demektir. burada yapabileceklerinizin seçeneği türkiye ile kıyaslandığında azdır. kendinizi işinize verir, para biriktirmeye bakar ve tecrübe kazanmaya çalışırsanız doha da size istediğinizi verecektir.