YEME İÇME 31 Ekim 2019
114b OKUNMA     810 PAYLAŞIM

3. Dalga Kahve Akımına Yönelik Bir Konsept Olan Starbucks Reserve'ün Olayı Nedir?

Starbucks'ın, 3. dalga kahve akımına yönelik yeni konsepti Starbucks Reserve nedir, neyin nesidir diyenler için Sözlük yazarlarının yorumlarıyla olayı açıklayalım.

ne yapar?

starbucks reserve, az miktarda üretilen kahveleri üç değişik yöntemle hazırlar ve sunar: clover starbucks reserve için tasarlanan bir demleme yöntemi, pour over 4 dakikada kağıt filtre kullanılarak hazırlanan yöntem coffee press ise elle basarak kahve ile demlenmiş halinin birbirinden ayrıldığı yöntem. "daha önce denediniz mi?" sorusuna hayır yanıtı verirseniz kuru çekilmemiş kahvelerin yer aldığı kap koklamanız için size uzatılır. arkada çalan jazz ile reserve kahveler çok güzel bir ikili olmaktadır.

öncelikle pahalı bir mekan olmadığını belirteyim. ofisimin hemen yanında olduğu için zaten sürekli gittiğim bir starbucks'tı, yenilenmiş halinde fiyatlarda bir fark yok. ancak çok sınırlı sayıda gelen kahve türleri ve alternatif 3 tane daha demleme yöntemi mevcut.

sınırlı sayıda üretilen bu kahvelerden ortalama 500 bardak bulunuyor. mesela bugün vakumlu kapta demlenen clover columbia tolima aldım. grande boyunun fiyatı 8 lira. bu özel kahveleri farklı bir barista hazırlıyor ve barda size kahveyle ve demleme yöntemiyle ilgili bilgi veriyor. 


diğer starbucks'lardan farkları

- elemanların eli yüzü düzgün, hepsi aynı boyda ve kıyafetleri diğerlerinden farklı
- bardakların etrafındaki sleeve siyah renk
- ortam çok daha iyi aydınlatılmış, masalar, koltuklar çok daha kaliteli
- ilave kahve türleri ve demleme yöntemleri
- market kısmında alabileceğiniz buraya özel bardaklar, kupalar

demleme yöntemi hakkında

starbuck's clover adını verdiği yeni bir demleme yöntemi icat etmiş. bu yöntem de sadece bu reserve dükkanlarında satışa sunuluyor. yöntem, çok kahvenin (grande için 40 gr. civarı) az sürede (1 dakika) demlenmesiyle oluşuyor. kahveyi de filtre kahve inceliğinde çekiyorlar. yöntem french press'e benzese de tadı daha çok filtre kahveye benziyor. burada sundukları etiyopya kahvesi (galiba yirgacheffe'ti) kesinlikle normal dükkanlarında sattığı etiyopya kadar kavrulmamış. zaten paketini neredeyse 2 katı fiyata satıyorlar. daha özellikli olduğu belli. ama çok aramama rağmen paketin üzerinde kavrulma tarihini bulamadım.

gideceklere tavsiyem, başka bir yerde bulamayacağınız clover adlı bu yöntemle yapılan kahveyi (reserve'e özel üretilmiş etiyopya veya peru kahve çekirdekleriyle) denemenizdir.

reserve şubelerinde satılan nicaragua hakkında

starbucks'un şu sıralar "reserve" kahve olarak sattığı "nicaragua" birkaç nesildir kahve yetiştiriciliği yapan bir ailenin halen çok büyük bir özenle yetiştirdikleri ve kahve yetiştiriciliğinin de öğretildiği bir çiftlikten geliyor. çiftliğin asıl yaşlı bir adam, ya melez ya yerli. 1700'lerden itibaren avrupa işgali ile karşılaşan bir halk olduklarını düşünürsek oldukça kendi ülkelerinde toprağa sahip olmaları önemli. ve başarılı bir işletme kuruyorlar. ürettikleri kahveler ödül kazanıyor. starbucks'ın "tarımsal direktörü" yine bir güney amerikalı yaşlı bir adam ve alman olduğunu tahmin ettiğim "yeşil kahve tadımı yöneticisi" (titrler önemli!) genç bir kadın bu tadı önce keşfediyor sonra yorumluyorlar. ve bu tadın "reserve" olması yani korunması, diğerlerinden ayrılması ve has damaklar için rezerve edilmesi gerektiğini düşünüyorlar. sonrasında da starbucks'un pazarlamacılar bu imajı günümüz dünyasında nasıl sunulacağını belirliyor. yıldızlı, altınlı, "reserve". (https://www.starbucks.com/…ve/nicaragua-maracaturra)

böyle sunulunca algımız değişiyor. birdenbire tüketimi ayrıcalıklı bir konu olup çıkıyor. çiftçinin hikayesi bir pazarlama unsuru, otantiklik katan bir element olarak renkli kartonların üzerine basılıyor ve kahve ile çoğu medeniyetten erken tanışmış ama tanışıklığı aynı şekilde-seviyede kalmış olan türkiye'ye gelerek türkçe'ye çevriliyor. sonrasında bu hikayelerle birlikte kahveyi tadıyoruz. 

işte işler burada daha da karışıyor. çünkü bu sunum, arkasındaki uzman yorumları insanı duyularıyla algıladığından çok okuduğuna inanmaya itiyor gibi. kahveye "kötü" diyebilmemiz mümkün mü bu saatten sonra? bu reserve kahveyi biz starbucks'un diğer kahveleri gibi aynı bardakta, belki sadece biraz farklı fiyata, ancak bu fiyatın neden böyle olduğunu merak ettiğimizde karşılaşacağımız bir bilgi ile birlikte almıyoruz. adeta gözümüzün içine sokuluyor . o zaman bu ürünü tüketmek tadımcılıktan ziyade lüks göstergesi olmaya başlıyor. ve daha sonra fakir edebiyatı geliyor. sonra kompleksler, "kompleksli olmayın"lar ve daha neler neler...

kahvenin tadı kaldı mı ortada? kalmadı.


bence güzel. kahveden çok anlamam. sadece ayırt ediciliğim fazladır (yani tat, doku, koku olarak herhangi bir ayrımı çok çabuk anlarım). bu yüzden dün bu kahveyi içtikten sonra her sabah severek içtiğim aslında fena da olmayan kahvem pek bir yavan geldi.

tekrar dönelim çiftçiye: kahve kimin kahvesi? acaba üretici sadece güzel bir kahve üretmeye çalışırken, birden starbucks tarafından "reserve" edildiğinde üretimine bakışı nasıl değişti? çiftçiyi ve özenle ürettiği kahvelerini dünya tanımalı mı, tanımamalı mı? yani sadece nikaragua bölgesinde bir grup insan ve oraya giden, özellikle bu işin peşinde olan mı tatmalı?
köşede kenarda bir köyde, kasabada atadan kalma usullerle yapılan ürünleri ne derece ve nasıl piyasaya sürülmeli? çünkü biliyoruz ki, bazen böylesine yerel üretimler pazarlama nesnesine, "özel ve sınırlı üretime" dönüşerek içeriğini de, özgünlüğünü de, tadını da tamamen kaybediyor. bunun kaybedilmesinde ne etkili oluyor? 

belki bir *starbucks nicaragua* içerken bunu ayrıca arkadaşınızla tartışırsınız.

1971'de 3 Genç Tarafından Kurulan Starbucks ile İlgili Şaşırtıcı Bilgiler

ABD'deki Starbucks Şubelerinde İkinci Kahveyi Almak Gerçekten de Bedava mı?