8 Yıldır Orada Yaşayan Ekşi Sözlük Yazarından Avustralya'ya Göç Edeceklere Notlar

8 yıldır Güney Avustralya'nın başkenti Adelaide'de yaşayan bir Ekşi Sözlük yazarı, oralara dair tüm deneyimlerini aktarmış.
8 Yıldır Orada Yaşayan Ekşi Sözlük Yazarından Avustralya'ya Göç Edeceklere Notlar

avustralya; artık hemen hemen 8. yılımızı da doldurduğumuz, bol yağışlı bir kış geçiren güzel ülkem. bu süre zarfında o kadar çok şey oldu ki elbette hepsini anlatmak mümkün olmaz ancak bu 8 yıl sonunda bir genelleme yapıp, göçmenlik yolunu takip edecek insanlara fikir vermesi açısından hayatımızın nasıl bir hale geldiğini ve buraları anlatmanın güzel olabileceğini düşündüm. umarım bu yazı gelecekte bu güzel ülkeye göç etmek isteyeceklere biraz da olsa yardımcı olabilir. tekrardan belirteyim, biz göç ettiğimizden beri güney avustralya'nın başkenti olan adelaide şehrinde yaşıyoruz ve yakın gelecekte de başka bir yere taşınmayı düşünmüyoruz. dolayısıyla bizim yaşadıklarımız ve tecrübelerimiz buraya göredir. gidilen eyalete, sahip olunan vizeye ve imkanlara göre herşey değişebilir. benim yazacaklarım da bizim tecrübelerimiz doğrultusundadır. geçmiş gözlemlere dair bilgiler için de eski yazılarımı okuyabilirsiniz.

- bizler, bir çift olarak 2017 yılında subclass 190 adında nitelikli kalıcı göçmenlik vizesi ile avustralya'ya temelli yerleştik. buraya gelirken de sahip olduğumuz herşeyi yani bütün eşyalarımız da dahil olmak üzere (beyaz eşyalar, koltuklar vs.) buraya gemi ile getirttik. bir nevi gemileri yakarak geldik özetle. 2022 yılı ortasında da avustralya vatandaşı olduk. bu yüzden de gönül rahatlığı ile kendimi bir türk-avustralyalı (turkish-australian) olarak tanımlayabiliyorum. artık tabiki bütün ömrümü geçireceğim yer olan avustralya benim için her şeyden önce geliyor, hissim daimi olarak bu yönde.


- genelde merak edilen ilk konu olarak iş durumlarından bahsedeyim. iş ile alakalı ilk önemli şey hiç şüphesiz sahip olduğunuz vize ve gidilen yerdir. kalıcı göçmenlik vizesi en büyük avantajdır, alternatif olan geçici göçmenlik vizeleri de iş bulma konusunda avantajlarınızı arttırır. eğer öğrenci vizesi ile genel gelirseniz bazı sıkıntılar yaşamanız kaçınılmazdır. yarı zamanlı işlerle idare edebilirsiniz belki ancak doğru düzgün kendi alanınızda bir iş bulmak çok zaman ve uğraş gerektirecektir. olabildiğince fazla yere başvuru yapmalı, bolca cv ve cover letter dağıtmalı ve iş çevresi edinmeniz gerekli. bu süreç aylar sürüyor ancak, tabi yine de düzgün bir iş bulmak mümkün bütün meslek gruplarında. kendi açımdan da konuşursak, iş konusunda bir sıkıntı çekmedim kalıcı vize sayesinde. geldiğimin 2. ayından beri hemen hemen aralıksız çalışıyorum ve de vatandaş olduktan sonra da savunma sektörüne geçtiğimden şu an tam istediğim işi yapıyorum. haftanın 2 günü ofisten, diğer günler de evden çalışıyorum. haftalık çalışma saati de avustralya standardı olan 38 saat. bütün hafta çalışma saatleri esnek, 38 saati istediğiniz gibi 5 güne dağıtabiliyorsunuz. dahası iki haftada bir cuma günleri de tatil. ek olarak, yaptığım işin avustralya'nın gelecek güvenliğine direkt olarak katkıda bulunması da ayrıyetten çok güzel bir hissiyat veriyor.

- ekonomik koşullar olarak, bizim şehirde tek bir ortalama bir beyaz yaka maaşıyla çok rahat yaşanabileceğini söyleyebilirim. biz de uzun yıllar bu şekilde yaşadık ve evimizi, arabalarımızı özetle herşeyimizi rahatlıkla aldık. şimdi ise, iki beyaz yaka maaşla çok daha rahatladığımızı söylebilirim üç kişilik ufak bir aile olarak. elbette sydney ve melbourne gibi daha pahalı şehirlerde tek maaş sıkıntılıdır ve birikim veya ev alabilmek çok daha zordur. oraların da avantajı çok daha kalabalık ve büyük şehirler olmaları sebebiyle iş olanaklarının çok daha fazla olmasıdır ve maaşlar da genelde ona göredir. özellikle belli bir meslek alanında çalışmak istiyorsanız mutlaka gideceğiniz şehirle alakalı olanakları iyi araştırmanız lazım. her şehrin avantajı ve dezavantajı vardır.


- gelelim bizim ufak ve düzenli butik şehir adelaide'e. avustralyalılar tarafından bile genelde burası pek bilinmez. butik bir şehirdir bir nevi. şehir nüfusu yaklaşık 1.3 milyon'dur (eyalet ise yaklaşık 1.7 milyon'dur) . şehir merkezi dışında hemen hemen çok katlı bina yoktur. yüzde 95 üzeri müstakil evlerden oluşur. mevsim olarak akdeniz iklimine çok benzer bir mevsim vardır. yazlar sıcak ve kuru, kışlar ise serin ve bol yağmurludur. brighton, glenelg, henley beach gibi fantastik güzellikte sahillere ve kumsallara sahiptir. dört mevsim yüzülür. trafik yok denecek kadar azdır, bu yüzden de yarım saatlik şehir denir buraya. yani, şehrin en uzak yerine 30 dakika içinde ulaşabilirsiniz demektir. (her zaman değil tabi) özetle, bizim gibi orta yaşlara yaklaşan, büyük şehirlerin kalabalığından, kaosundan bunalmış, sakin ve huzurlu bir hayat arayan minik aileler için ideal bir yerdir.

- avustralya'daki hayat ise son 8 yılda üç aşağı beş yukarı aynı şekilde, sessiz ve sakin olarak devam ediyor diyebilirim. koronavirüs zamanı bile dünyada hayatı pek değişmeyen birkaç ülkeden biriydi. dünyanın geri kalanına uzak bir ada ülkesi olması sebebiyle de rahatlığını korumaya başardı. günlük hayat, iş, çocuğun kreşi, hafta sonu arkadaşlarla buluşma, bahçe işleri, dinlenme, sahil ve doğa gezme şeklinde devam ediyor.


- politikaya bakarsak, nadir bir şekilde, genel olarak iyi bir iş çıkardıkları için ana sol parti olan labor party çok uzun yıllar sonra iki seçim üstüste kazandı. uluslararası ilişkilerde de çin ve amerika arasında bir düzgün denge politikası yürütülüyor, hatta son seçim sonrası başbakan çin'e bir haftalık seyahat düzenledi bu yüzden, donald trump ile doğru düzgün bir toplantı yapamadılar henüz malüm sebeplerden ötürü. avustralya politikacılarının genel olarak ultra beceriksiz ve sorumluluktan kaçan bir tavırda olduğu düşünüldüğünde, genel olarak iyi bir yolda olduklarını ben de söyleyebilirim.

- peki burada hiçbir sorun mu yok? elbette var her yerde olduğu gibi. hiçbir yer kusursuz değildir sonuçta, ararsanız elbette bişey bulursunuz. ancak türkiye ile kıyaslayınca o kadar ufak kalıyorlar ki bahsetmeye pek değmezler benim açımdan. yine de illa bişey söylemek gerekirse, ilk aklıma gelen şey olarak hastane prosedürlerinin hala çok uzun olduğunu söylemem gerekir. doktorlar, hemşireler ve şu ana kadar aldığımız sağlık hizmeti genel olarak çok iyi olsa da, o sağlık hizmetine erişmeden önceki randevu ve kağıt işleri hala çok yavaş. geçmişe oranla daha iyi oluyor ancak hala gelişmeye açık bir bölüm.

- özetle bizler, üç aşağı beş yukarı aradığımız mutlu ve huzurlu bir hayata kavuştuk. elbette herkeste olduğu gibi biz de bir sürü sıkıntılı süreçten geçtik ancak bir şekilde elimizden geleni yaparak hep beraber, elele bu zorlukların üstesinden gelmeyi başardık. iyi veya kötü, kendi bildiğimiz yolda ilerledik ve de artık, zamanında verdiğimiz emeğin meyvelerini topluyoruz.


- son olarak bir yorum eklemek istiyorum. başka bir ülkeye göçmek, hangi koşullarda olursa olsun zordur, kimse ilk tercih olarak doğup büyüdüğü yerden gitmek istemez ancak, kişinin kendisini bilmesi ve değişen hayatla beraber, kendi özgür kararlarını vererek bir şekilde mutluluğa erişmesi gereklidir. bunun için de elbette mutlu olmayı bilmek lazımdır. ne yazık ki türk insanı genel olarak, ülkenin sosyal, kültürel, ekonomik ve politik yapısı yüzünden nasıl mutlu olmayı unuttuğundan, sadece acı çekmeye odaklanabiliyor ve de var olmayı sadece acı çekerek anlayabiliyor. bu yüzden de bu yapıda olan insanlar dünyanın neresine giderse gitsin mutlu olmayı bilmediğinden acı çekmeye devam ediyorlar. bu sebeplerden ötürü, başka bir yere göçmeden önce, yapmanız gereken ilk şey bu hayattan ne istediğinizi bilmenizdir. önce kendinizi tanıyın ve sorun kendinize bütün sosyal ve kültürel baskıları bir kenara atarak "ben bu hayattan ne istiyorum?" diye. unutmayın ki mutlu olmayı bilmeyenler, cennette bile acı çekerler, mutlu olmasını bilenler ise cehennemde bile göbek atarlar.

yazacaklarım şimdilik bu kadar. eğer bana ulaşmak isteyen olursa mesaj kutum, çaylaklar da dahil olmak üzere herkese açıktır. elimden geldiğince herkesin sorularını yanıtlamaya çalışıyorum. bu güzel ülkeye gelmek isteyen ve çaba gösterecek herkese, birazcık yardımcı olabilirsem ne mutlu bana. esenlikle kalın, cheers.