30 Saatlik Yolculukla Oraya Gidip Gören Birinden: Hawaii Gezi Rehberi

Akıllarda hep biraz uzak kalan Hawaii'yi cidden deneyimleyen biri, bizzat anlatıyor.
30 Saatlik Yolculukla Oraya Gidip Gören Birinden: Hawaii Gezi Rehberi

not: yazı, ekim 2023 tarihini anlatır.

hawaii... pasifik medeniyetinin doğu, batı medeniyetinin batı sınırını noktalayan, ulaşılması zor, yaşanması kolay, havası güzel, doğası cennet, insanı kağnı hızında hareket eden adalar grubu.

bu yazının amacı, ulaşımla 15 gün süren gezi deneyimlerimi ve izlenimlerimi paylaşmak. hula hula dansçıları, ‘kızları nassı abi?’, pele ve volkanik aktiviteler gibi genel geçer konularda wikipedia’yı okumanızı öneririm...


gezi öncesi yapılması gerekenler

gittiğiniz yer abd olduğundan, aşılar, acil durum malzemeleri vs. almanıza gerek yok. havlu gibi ıvır zıvırla bavulunuzu doldurmayın. paşa paşa, inersiniz havaalanından, gidersiniz walmart’a, alırsınız ihtiyaçlarınızı. gitmeden önce benim aldığım şeyler melatonin hapları, göz kapatıcı, uzun uçak yolculuğunda elektronik aletleri şarj etmek için 20000 mah pil, drone-gopro-fotoğraf makinesi edevatı ve zarif, maceracı ve herşeye şikayet etmeyen, ve yıllardır bilmemkaç kıtayı tatlı hoş gezdiğimiz kıvrak zekalı hanımefendi oldu. bunlar essentials arkadaşlar. yoksa ya giderken sefil olursunuz, ya gittiğinizde keyif alamazsınız.

yolculuk hazırlığı

30 saat sürecek yolculuğu ekonomi sınıfı yapacaksanız, ananızın ağlayacağını hatırlatırım. kesinlikle ses ve ışığı yol boyunca bloklamak gerekiyor, geğiren şişman teyze, ağlak bebek, yo! çeken ve hoparlörden anıran adamı susturmazsanız o yolda uyunmaz. uykuyu sağlayacak karartmayı organize ettikten sonra, biyolojinizle de oynamakta fayda var. gitmeden 1 gün önceki gece hiç uyumadım, uçağım 07:45’te kalkıp 2 aktarma sonrası hawaii saat dilimiyle 20:00’de vardı. aradaki tüm uçuşlarda (havada toplam 1.5+10.5+6 saatten, 18 saat) aralıksız uyudum. 5mg melatonin ikinci uçuş, 4mg melatonin 2. uçuş öncesi alındı. birkaç bira da devrildi. şiddetle önerilir.


yolculuk ve ulaşım

hawai’i eyaletine ulaşım uzun, zor ve pahalı.

üşenmeyip sarawak yamyamlarıyla aynı kulübelerde yatmaya kadar gezmeme rağmen, hawai’i’ye gitmemiş olma sebebim 5 gün işten izin alıp, 9 günlük tatilin 4 gününde yollarda telef olmayı istememekti. adamı uçaktan soğutan bu yolculuğa tamam diyip, üstüne kişi başı en az 1’500-2’000 dolar para vermek düz delilik.

neden gittin derseniz, yol kısalmadı ama çok ucuzladı, çünkü maui adındaki güzel turistik adalarında bu yaz büyük orman yangınları yaşandı. ekim 2023 tarihi itibariyle kişi başı 750 dolar’a, iyi bir havayolu ile gidiş dönüş hawai’i - avrupa başkenti yapabiliyosunuz. ben air france ile paris - kona uçuşunu, 25 saat gidiş, 30 dönüş (bilerek ve isteyerek new york’ta 10 saat stopover) seçeneğiyle aldım. air france, beklenmedik iyi bir servis, pırıl pırıl ve yeni bir uçakla bizi şaşırttı.

adalar içinde ulaşım net ve kesin arabayla oluyor. toplu taşıma yok. araç kiralamak ucuz (sigortalar dahil günlük 50 usd) ve erişilebilir. kona havaalanına indiğimde hemen araba kiralama firmalarının shuttle’ları bizi karşıladı ve 2 dk’lık bir yolculuk sonrası ayı kırması 4 çeker suv’mizi teslim aldık. oh la la! araç kiralama her ada için zorunlu, gezdiğim diğer adalarda da durum aynıydı, toplu taşıma yok ve araçla ulaşım kolay (oahu, kauai, molokai). yollar mükemmel asfaltlanmış ve reflektör çok, ama ışık yok. yerliler ışıkla aydınlatmaktan haklı olarak memnun değiller, gece ışık kirliliği burada istenmiyor.

hawaii neresi?

arkadaşlar, burası bir adalar zinciri. fransız polinezyası'na benzer, pasifik adalarının volkanik yapısından gelen bir oluşum. yani, okyanusun dibinde birşeyler oluyor, lavlar fışkırıyor, eğer yeterince gaza gelmişse bir ada, çok gaza gelmişte bir sürü ada oluyor. hawaii çok gaza geldiği anda yanyana kurulmuş bir adalar bölgesi. adanın artık pek de kalmamış yerlileri de, bu adalar oluştuktan sonra hawaii'nin batısından (ne cesaretse!) kanolara atlayıp, günler haftalar sonra burayı keşfetmiş insanlar. kısacası rastlantı eseri oluşmuş bir adalar grubundasınız. en yakın ada buradan 3.5 saat uçakla mesafede kiribati. buraya gelen adamlar herhalde sefaletten veya çaresizlikten gelmiştir. zaten geldiklerinde de pek mesut olamamışlar, çünkü tarihçiler ve antropologlar gelenlerin berbat, sefil bir doğa örtüsüyle karşılaştığını, acilen buraya yeni bitkiler getirerek burayı yerlilerin yaşanır hale getirmeye çalıştığını anlatıyorlar.


hawaii adaları

bu bölgede yer alan moloka'i, hawai'i, kauai gibi adaları tek tek anlatmayacağım. sebebi, hepsinin aromasının farklı olması ve hepsi için ayrı entry girilmesi gerektiği gerçeği. ımho, burada görülmesi gereken sadece iki ada var - yerlilerin son ada dediği moloka'i adası ve big island diye hitap edilen hawai'i adası. sebebi ise diğer adaların deli gibi ticarileşmesi ve betonlaşması. eğer amacınız outlet gezmekse tabii honolulu'ya gidebilirsiniz ama, 30 saat uçağa binmeden de bunu yapmanız mümkün. volkanlar, dağlar, muhteşem doğa, gerçek pasifik havası solumak istiyorsanız, bu absürd alışveriş merkezleri yerine doğru düzgün yerlere gitmenizi öneririm. ama söylemeden de edemem, bilfiil başıma geldiğinden, adadaki 5. günümde canım inanılmaz iskender istediğinden honolulu'ya geçip, sahibi pırlanta gibi bir insan olan istanbulhawaii adlı türk restoranına da gitmedim değil. böyle şeyleri big island'da bulmanız mümkün değil. orada sadece ağaçlardan avokado koparıp şamanlarla takılabiliyorsunuz. o da fena sayılmaz.


big island

ukalalığımı üstüme takınarak tüm saflığımla derim ki, dünyanın en ücra yerlerini gezmiş biri olarak, bu kadar güzel bir doğa, volkanlar, koylar, dalgalar, poke bowl'larla kendimi kaybettiğim yer. hawaii'de asla ama asla absürd bir resort'a, saçma bir tatil köyüne gitmeyin. gidin big island'a, kiralayın bir suv, her gün abuk subuk bir otel bulun, yer değiştirin, kalın. biz öyle yaptık ve yazıyla anlatılamayacak, instagram story'si olsa platformu olduğundan değerli kılacak deneyimler yaşadık. ister mauna kea'da 4000 metreye çıkıp çıplak gözle samanyolu galaksisini izleyin, ister manta ray'lerle kolkola (evet, baya üstüne çıkıp çarpıyorlar) sualtında gezin, ister dalga adanın kuzeybatısında dalga sörfü yapın. paranız varsa, burada ömür boyu mutlu mesut yaşarsınız, çünkü doğanın her şeyi her zaman sınırsız verdiği nadir yerlerden birindesiniz. hapuna beach'de sözle anlatılmayacak gün batımları, kua bay'de 8 saat sörf yapıp sıkılmayacağınız bir deniz/plaj havası...anlatmakla bitmeyecek bir deneyimi burada yaşayabilirsiniz. tekrar tekrar söylenmesi gereken tek sorun ise fiyatlar. ev fiyatları uçmuş halde, oteller de bundan az kalmıyor. dolayısıyla, üzülerek söylüyorum ki, paranız yoksa bu maceraya girmeyin, ya da hippie-style hayatta kalmaya bakın.


kalınacak yerler

gingerhill farm retreat denen yer, hawai'i adasında bir doğal resort. burayı ucuz diye seçmiştim. 30 saat uçaktan sonra vardım, araba kiraladım, gecenin bir saatinde (hawai'i adasında pek aydınlatma da yok, gözlemevlerinden ötürü) kapısına gittim. sahibi, ilginç bir japon sanatçı. kadının eşi ise amerikanın ilk japanoloğu. oğlu ise california'da itfaiyecilik yaptıktan sonra, hayattan sıkılıp brezilyaya yerleşmiş, oraya biriyle evlendikten sonra hawai'i'ye yerleşip buradaki oteli kurmuş. meraktan ölenler gingerhill'i instagram'da bulabilir. oraya giden ve adamlar japonca konuşurken yanıt veren ilk türkler olarak onlarda unutulmaz bir iz bırakma hayali kuruyorum, umarım hatırlarlar. sahiplerinin hikayesi çok ilginç. araştırın öğrenin, değer. bildiğimiz çiftlik, gece otele geldiğimde - çok gariptir - kimse olmadığından korka korka aracı parkettiğimde üstüme bir köpek atladı. baya baya, bana odamı gösterdi. eski bir köpek sahibi olarak hayvanın bu kadar akıllı olamayacağını düşündüm, ama gerçekmiş. çok absürd bir deneyim, gidin yaşayın.

prince waikiki honolulu içinde güzel lüks bir hotel. infinity pool ve benzeri fantastik şeyleri bulabileceğiniz bir medeniyet merkezi. hızla uzaklaşmanız önerilir, gecelik 300 dolarınızı alırlar.

daha bahsedilecek çok yer var ama önerim anında bir yerlere bakarak karar vermeniz, önceden plan yaparak gitmeyin.

adalar arası ulaşım

gittiğim ay hala hawaiian airlines vardı ve mutlu mesut çalışıyordu, ama bu yazıyı yazdığımda (3 ay sonra) satıldığını okudum. adalar arasında saat başı ve ucuz uçakları var. siz okuduğunuzda hala olur mu, bilemem.

gelelim en kritik konuya: ne yapılır?

1) sörf yapın. en son o tahtaya çıkalı 20 yıl olmasına rağmen dayanamayıp oteldeki boş bir tahtayı bagaja atmam en doğru iş oldu. sabahtan akşama dalga kovalamak kadar güzel birşey yok hawai'i adalarında. yapın, pişman olmazsınız

2) mauna kea'ya çıkmadan, dünya denen gezegende yaşadığınızı anlayamazsınız. anlatmaya çalışsam da anlatamayacağım çok çok nadir deneyimlerden biri, deniz seviyesinden aracınızla 4 bin metre bir volkan tepesine çıkıyorsunuz, bulutlar altınızda güneş batıyor, ve tüm gökyüzü gün gibi aydınlanıyor. buna benzer çok deneyim kovalamış biri olarak (kuzey ışıkları, okyanusta yıldız saymak ıvır zıvır), ağzım açık izledim. gerçekten sağlam bi hızla evrende döndüğümüzü farketmek insanda garip bir farkındalık yaratıyor ve aylar sonra bile hayata bakış açısınız değişiyor

3) suya dalın. her ne kadar çoğu resif ölmüş de olsa, okyanusa garip balıklar geliyor. manta ray'lerle yüzün.

4) bence istanbulhawaii'ye de uğrayın. neden oraya kadar gidip türk yemeği yiyelim ki demekte çok haklısınız ama, sahibiyle konuşarak hayatın ne kadar değişken ve olasılıklar yarattığını görmek insanı yaşama bağlıyor.