1983'te ASALA'nın Paris Orly Havalimanı'ndaki THY Ofisini Hedef Aldığı Kanlı Saldırı

15 Temmuz 1983 günü Ermeni terör örgütü ASALA, Paris Orly Havalimanı'ndaki Türk Hava Yolları bürosunu hedef alan bir bombalı saldırı gerçekleştirdi.
1983'te ASALA'nın Paris Orly Havalimanı'ndaki THY Ofisini Hedef Aldığı Kanlı Saldırı

15 temmuz 1983, paris, orly havalimanı. asala isimli terör örgütü tarafından düzenlenen bombalı saldırı. hedef: türk hava yolları'nın orly güney terminalindeki bürosu. sonuç: sekiz ölü, onlarca yaralı. ölenlerden ikisi türk, dördü fransız, biri amerikalı, biri de isveçli. yaralıların çoğunluğu da türk.

bomba, içinde yarım kilo semtex plastik patlayıcı barındıran bir çantanın içine gizlenmiş. normalde bu kadarlık patlayıcı anca birkaç kişiyi yaralar ama buradaki fark: üç adet portatif gaz balonuna bağlanmış olması. dolayısıyla ortaya çıkan şey sadece bir patlama değil, aynı zamanda bir yangın cehennemi. insanlar patlamadan değil, yanarak can veriyor.

patlama anında üç kişi olay yerinde hayatını kaybediyor, beş kişi de sonradan hastanede ölüyor. toplamda 55 kişi yaralanıyor, bunlardan 28’i türk.

fransız polisi olayı kısa sürede çözüyor. tutuklanan kişi: 29 yaşındaki suriyeli ermeni varujan garabedyan. kendisi “ben asala’nın fransa sorumlusuyum” diye gayet rahat bir şekilde ifade veriyor. bombayı koyduğunu itiraf ediyor. detaylar daha da vahim: bombayı valiz fazlalığı olan bir yolcuya 65 dolar vererek çaktırmadan uçağa sokturmaya çalışmış ama plan tutmuyor, bomba zamanından önce bagaj rampasında infilak ediyor.

olayın devamında garabedyan, bombayı paris yakınlarındaki villiers-le-bel'de yaşayan bir türkiye ermenisi olan ohannes semerci’nin evinde hazırladıklarını söylüyor. gaz balonlarını bombaya bağlayan kişi de başka bir türkiye ermenisi: 22 yaşındaki elektronik uzmanı nayir söner (fransızca kaynaklarda “nayir souner” diye geçiyor). kendisi birkaç gün sonra marsilya’da yakalanıp tutuklanıyor.

bu olay asala’nın sivilleri hedef alan en kanlı eylemi olarak tarihe geçiyor. fransa’nın “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” mottosuna rağmen bu saldırıya yıllarca gerektiği gibi tepki göstermemesi de hâlâ tartışmalı bir konu.

orly saldırısına tepkiler

olayın hemen ardından fransa devlet kademesi şokta. havaalanına ilk gelen isim dönemin başbakanı pierre mauroy. “bu alçakça saldırıyı şiddetle kınıyoruz” diyerek klasik bir diplomatik refleks gösteriyor ama bununla kalmıyor; denetim yapıyor, yaralıları hastanede ziyaret ediyor. göstermelik değil yani, gerçekten ortalıkta.

fransa cumhurbaşkanı françois mitterrand da tatilini yarıda kesip apar topar başkente dönüyor. görüntüde her şey ciddi ama sonrası? orası biraz flu.

türkiye cephesinde mikrofon ilter türkmen’de. dönemin dışişleri bakanı net konuşuyor: “ermeni örgütleri tarihi çarpıtıyor, bu eylemlere bahane arıyorlar ama yaptıkları şey açıkça bir soykırım örneği. terörü destekleyen herkes günün birinde bundan zarar görecek.”

bu arada beklenmedik bir yerden de ses geliyor: türkiye ermenileri patriği şinork kalustyan. ilter türkmen’e mesaj gönderiyor ve hem “bir insan olarak” hem de “tüm türkiye ermenileri adına” saldırıyı nefretle kınadıklarını söylüyor. bu açıklama, asala’nın türkiye ermenilerini temsil etmediğini vurgulayan önemli bir not olarak kayıtlara geçiyor.

orly saldırısı sonrası istihbarat ve ihmaller

dönemin dışişleri bakanı ilter türkmen, tercüman gazetesine verdiği röportajda bombalı saldırıyla ilgili dikkat çekici bir şey söylüyor: asala’nın fransa’daki yapılanması bu olayla birlikte açık şekilde ifşa oldu.

ancak daha da ilginç olan, alman basınından geliyor. frankfurter allgemeine zeitung, fransa gizli servisi’nin saldırıdan önceden haberdar olduğunu yazıyor.

iş burada da bitmiyor. fransız kontr-espiyonaj servisinde terörle mücadelede 9 yıl çalışmış bir adam var: daniel burdan. olaydan sonra çıkıp açık açık konuşuyor. diyor ki: "varujan garbisyan’ın başında olduğu hücre on kişilikti. içlerinden on kadarı ‘yüksek risk’ statüsündeydi. hepsini biliyorduk. nerede kaldıkları, kimlerle takıldıkları bizim için günlük takip işine dönüşmüştü ama üstten net emir vardı: takibi yoğunlaştırmayın, izlendiklerini anlamasınlar." üstüne bir de ekliyor: "bu saldırı önlenebilirdi." yani fransız istihbaratı, saldırıyı yapacak kişilerin kim olduğunu, nerede yaşadıklarını ve kimlerle görüştüklerini aylar öncesinden biliyormuş ama operasyonel bir şey yapılmamış. neden? muamma. belki siyasi hesap, belki diplomatik çıkar, belki de klasik “bize dokunmuyorsa karışma” refleksi.