1920'li Yıllarda Rusların İstanbul'u Kokainle Tanıştırması
kokainin istanbul'a girişinin tarihi rus mülteci akını ile kesişir. 1919 yılında rus soylular, 1920 yılında beyaz ordu mensupları ve aynı yılın sonunda her gruptan rus istanbul’a akın eder. 1920 ile 1924 yılları arası beyaz rus etkisinin en çok hissedildiği yıllardır. ruslar kısa sürede beyoğlu’nda lokanta, bar, kabare ve kumarhane işine girmiş, istanbul’a pavyonu ve gece kulübünü getirmişlerdir. beyoğlu’nu kokainle tanıştıranlar da onlardır.
aslında kokainin hikâyesi tabii daha eskidir. 1860’da koka bitkisinin yapraklarından elde edilen ve tıpta, örneğin lokal anestezide yaygın olarak kullanılan bu maddenin diğer maddeleri gölgede bırakacak derecede hızlı bir yükselişi olur.
mazhar osman, 1925’lerde kokainin eğlence muhitlerinde ne kadar yaygın olduğunu şu sözlerle kayıt eder: “bugün her aşiftenin çantasında bulunuyor, her hovarda meclisinde soruluyor.” ona göre, şampanya bile beyaz tozun yanında yerini kaybetmiştir. kokainin diğer zehirlerden ziyade rağbet görme sebepleri arasında ise taşınmasının kolay olmasını, her istenilen yerde dikkat çekmeksizin tüketilebilmesini söyler.
mazhar osman, kokain kullanan kitlenin profiline dair de ilginç ayrıntılar verir. örneğin; umumhaneciler müşterilerine kokain satarak epey zengin olmuşlardır. eskiden müşteriye rakı sofrası çıkaran bu evler artık beyaz enfiye ikram etmektedirler. sadece eczanelerden değil, usulü dairesinde yapılan bir teklif ile kır gazinolarındaki garsonlardan bile temin edilebilmektedir. özellikle beyaz ordu ile gelen rus hayat kadınlarının bu maddeyi yoğun olarak kullandıkları, hatta bir rus prensesinin kendisinin hastası olduğu bilgisi de ünlü doktorun kayıtları arasındadır.
bir başka doktor lutfi oğul türk de 1930’lar istanbul’unda beyoğlu taraflarında rus kadınların küçük şişeler içinde kaçak getirdikleri kokaini akla sığmayacak kadar yüksek fiyatlarla “zayıf beyinli adamlara” sattıklarından yakınır. bu sebeple türkiye’de kokain, “rus enfiyesi” adını da almıştır. oğul türk, her ne kadar cumhuriyet yönetiminin yasak ve tedbirlerinden memnun olsa da bunları kullananların yeni yollar bulmaktaki azmini de itiraf etmekten kendini alamaz.
necip fazıl, 1928 ve 1929’u bohem hayatının son kertesine kadar çıktığı dönem olarak görür. “beyzâ hanımefendi meselesi” bahsinde ise şu açıklamalarda bulunur: "beyzâ hanımefendi, adı ve sanıyle kokain… küçük bir şişe içinde naftalin gibi pırıl pırıl, ince ve beyaz bir toz… bu şişenin içine ruhu hapsedilen bir kadındır ve ismi beyzâ hanımefendi… beyazlığından kinâye… beyzâ hanımefendi’nin etrafında beş kara sevdalı… eşref şefik, fikret âdil, mesut cemil, peyami safa, elif naci… bunu onlara, tanıdıkları eczacılar temin ettiği gibi, macar bar artistleri de bulur.
...
uyarı: kokain sağlığa zararlıdır. üretilmesi, tüketilmesi ve bulundurması tck'ya göre suçtur!
yararlanılan kaynak: kebikeç dergisi sayı 42, rüya kılıç makalesi