Yer Yön Duygusu Olmayan İnsanlara Karşı Neden Daha Anlayışlı Olmalıyız?

Belki sizin yer yön konusunda hiçbir probleminiz yoktur fakat bu durumdan muzdarip olan bir arkadaşınız illaki vardır. Hatta bazen onlara adres tarif ederken sinirlenebiliyorsunuzdur da. Birazdan okuyacaklarınızdan sonra belki onlara karşı daha anlayışlı olabilirsiniz.
Yer Yön Duygusu Olmayan İnsanlara Karşı Neden Daha Anlayışlı Olmalıyız?
iStock.com

bir yönleriyle eksik, arizali insanlardir ve günlük hayatlarinin her deminde bunun azabini yasarlar.

ecnebice "sense of direction" diye adlandirilan bu yetileri gelismedigi gibi, psikoloji biliminde "cognitive map" olarak nitelendirilen, gittikleri, gördükleri yer hakkinda kafalarinda bilişsel bir harita oluşturma becerisi de acinakli bir şekilde uzaktır onlara. 

maalesef kendimden biliyorum diyerek ve şahsi hatıralarımdan örnekler vererek devam etmek zorundayim ki, böyle insanlar hayatlari boyunca kaybolmaya mahkumdurlar.
yabanci ülkelerde, şehirlerde haritasiz gezdikleri anda istisnasız kaybolurlar, zaten harita okumada da başarılı değillerdir. sadece yabancı ülkelerde kaybolmazlar üstelik, kendi şehirlerinde, kendi okullarinin içinde, bazen başka okullarda kaybolurlar (itü'nün maslak kampüsünde karanlik ve çamurlu bir gecede kaybolmak ne demektir, böyle bir sergüzeştten geçerler), bazen kendi şehirlerinde yol soranlara, yol sorduklarına ve taksi şoförlerine (iyice zevzek görüntüsü çizmemek için) "ben yeni geldim de istanbul'a" dedikleri vuku bulur. 

yolları, yerleri hiç bilmediklerinden, bilhassa az tanıdıkları bir muhitte bindikleri her takside "acaba kaçırılıyor muyum" paranoyasına kapılır, arka koltukta şaşı ve tikli taklidi yaparak şoförün motivasyonunu kırmaya çalışırlar. yabancı bir ülkede, bir evde bir ay kaldıktan sonra bir akşamüstü evin anahtarının neden bir türlü uymadığını keşfetmeye çalışır, sonra yanlış eve girmeye yeltendiklerini yer yer kederle yüklü bir neşe içinde idrak ederler. arkadaşları daha önce beraber gidilmiş yerlerde buluşmak üzere randevu verdiklerinde, oraya nasıl gidiliyordu, bilmiyorum diyerek, artık olayı benimsemiş arkadaşların acımayla karışık bir sevecenlikle yüklü bakışlarıyla karşılaşırlar. yanlışlıkla erkeklerin soyunma odalarına girmelerinin sebebi de budur, başka bir şey değildir (bkz: yanlislikla erkeklerin soyunma odasina girmek). 

evet, işte böyle... dalgın ve dikkatsizdirler, zeka katsayilari da çok yüksek değildir belki. ama hor görmeyelim, sevelim onları, bağrımıza basalım, yardımcı olalım.

iStock.com

neden anlayışla karşılanmalılar?

"bir yere bir kez gitsem bir daha unutmam" diyen insanlar ile "bir yere on kez gitsem hala yabancısıyımdır" diyen insanlar arasında "sabır taşı çatlatacak" ölçüde fark bulunması normal çünkü. kimisinin görsel hafızası kimisinin isim hafızası güçlüdür. anne repliğiyle her şey "yapı meselesi".

peki böyle insanlarla iletişimde gereken püf noktalar nelerdir?

1) cadde, kavşak ismi söylenmemeli.
+ ya bak, şimdi şu bilmem ne kavşağından sola dönüceksin.
- ne kavşağı?
+ şu cadde ile bu caddenin kesiştiği kavşak var ya?
- mavi ekran.

2) daha önce en az on kez gitmediği bir yerde buluşma teklif edilmemeli.
+ şu binanın, kafenin vs. önünde buluşuruz işte.
- nerdeki o?
+ bilmem ne caddesindeki var ya.
- 1. maddeyi takriben mavi ekran.

3) en iyi yol bildiği yoldur. kısa yol anlatıp kafa karışıklığına mahal verilmemeli.
+ niye ordan uzatıyosun ki yolu, şu caddeden sola saptın mı direkt buraya çıkarsın.
- 1. maddeyi takriben mavi ekran.

4) "şurayı biliyor musun?" sorusu yöneltilmemeli.
+ şurayı biliyor musun?
- gitmiştim ama... (ses kısılır git gide çünkü gitmiş olması bildiği anlamına gelmez onun için)
+ gittiysen bak orda şöyle büyük bir şey binası var, ordan bıdı vıdı bıdı vıdı... (aynen böyle geliyor kulağa o kelimeler, dinlemeyi toptan bırakıyor sonra da.)
- şurayı mı diyosun?
+ haydaaaaaa, nereye gittin sen ya!
- mavi ekran.

5) ellerini kullanarak yön tarif ederken daimi olarak yanlış yönü gösterdikleri görmezden gelinip sürekli uyarılmaktan vazgeçilmeli. ayıp yani.
- ya işte sonra (eliyle işaret eder) şurdaki şey var ya.
+ yalnız o orda değil.
- amaan neyse işte... ("söylemesen ölürdün yani" mecazi bakışı hediyemiz)

6) kendilerine aşağıda belirttiğim soru kalıpları yöneltilmemeli:
+ nasıl bilmezsin ya? (yer yön sıfır modelim ben. üretim böyle)
+ hiç gitmedin mi oraya? (gittim ama bilmiyorum ki)
+ nerden gidiceğini anladın değil mi? (eeee sanırım ama tamamen anlamış değilim)
+ nasıl bulamadın? (nasıl nasıl bulamadım, bulamadım işte)
+ nerdesin sen alla aşkına? (ah bi bilsem)

7) hepsinin ötesinde en kolay çözüm için:
- nereye gelicem ya da bir yerde buluşup mu geçicez?
+ ben seni evden alırım + hani yüz kez buluştuğumuz yer var ya, ordan seni alırım + sen orda dur, ben seni alırım. + ben seni alırım, alırım, alırıııım...
- çok teşekkür ederim gerçekten, çok çok çok teşekkür ederim gülücükler ler ler (mutluluktan ölüyorum bakışı hediyemiz)

benim de mensubu olduğum bu insanlara sinirlenilmesinin, bağırılmasının anlamı yok gerçekten. her şey daha da karmaşıklaşıyor sonra. o yer yön duygusu yoksa yoktur. öylece kabullenmek ise bir erdemdir.