Yeniden Birleşeceğini Duyuran Oasis Grubunun Dağılana Kadarki Kısa Tarihi
oasis benim için birçok şeyin anlamı. 90'lara tam anlamıyla damgasını vurmuş grup. bir neslin yaşam biçimi britpop/britrock'ın asli damarı.
90'ların ortasında gerçekten kraldılar hani gerçekten ama. blur ile kavgaları. definitely maybe, what's the story morning glory gibi iki müthiş albüm yapmaları bu elemanları resmen kral yapmıştı. ben beatles ile karşılaştırmıyorum ama bu grubu itin götüne sokup "beatles özentileri" diyemeyiz. liam ve noel de bayıla bayıla üzerlerindeki beatles etkisini hiçbir zaman inkar etmemişlerdi zaten. 1994'deki debut albüm definitely maybe ile 1995'deki ikinci albüm what's the story morning glory döneminde oasis, beatles'dan daha iyiydi bana göre. bu 3-4 yıllık süreçten bahsediyorum. özellikle 1996 yılı oasis'in zirvede olduğu yıldır. o sene ingiliz medyasının/önemli müzik otoritelerinin oasis >beatles dediği senedir. bu iki albümün teklilerinde yer alan şarkılar pekâla yeni çıkmış bir grubun çıkış parçası olabilecek nitelikte ve büyüklükte şarkılardan oluşuyordu. noel gallagher teklilere çok önem veriyordu belki bu kadar önem vermese ve o parçaları 3. ve 4. albüme kaydırsa oasis'in 3. ve 4. albümleri ilk 2 albüme göre bu kadar sönük kalmayabilirdi.
ilk albüm definitely maybe 30 ağustos 1994'te yayınlandığında o zamana kadar tüm zamanların en hızlı satan albümü olmuştu içinde columbia, slide away, live forever, rock 'n' roll star, supersonic, cigarettes & alcohol gibi hitleri barındırıyordu. albüm britanya'da 2 milyon, abd'de 1 milyon, dünya çapında ise 8 milyon satmıştı. grup batmak üzere olan plak şirketlerini dahi kurtarmış; ama aynı yıl çıkan blur'un parklife'ı brit ödüllerinde blur'a, oasis karşısında şov yapma fırsatı vermişti.
Oasis - Cigarettes & Alcohol
1995'teki 2. albüm yani efsanevi albüm what's the story morning glory tam bir hit fabrikasıydı. hiç şüphesiz tüm zamanların en iyi albümlerinden biri. içinde wonderwall, champagne supernova, some might say, don't look back in anger, morning glory, roll with it ayrıca blur ile "britpop wars" da bu yılın ağustos ayının 14. gününde patlak vermişti.
nme'in attığı şu kapak` britpop savaşlarını resmi olarak başlatmıştı
o zamanlarda blur, country house single'ını bilerek öne çekerek 14 ağustos 1995 tarihinde yayınlamıştı oasis ise yeni albümün ilk single'ı some might say'i 14 ağustos 1995 tarihinde yayınlayacağını çok önceden duyurmuştu. o zamanlar ki kavgayı blur kazanmıştı çünkü country house single'ı 385 bin küsur satarken roll with it 316 bin küsurlarda kalmıştı ama oasis en iyi kozunu daha oynamamıştı zaten ingiltere'de de denir kavgayı blur kazandı savaşı oasis kazandı diye, aynen de öyleydi.
Oasis - Roll With It
oasis o yıl resmen tarih yazmıştı... bu dönemler oasis'in krallığı ile geçiyordu
albüm britanya'da yayınlandığı tarih olan 2 ekim 1995 ile 1995'in sonu arasında yani 3 ayda tam tamına 1 milyon 863 bin satmıştı. o zamana kadar pink floyd'un efsanevi albümü the dark side of the moon'u geçebilen 4 albümden birisi olmuştu. diğer 3 albüm ise queen - greatest hits, abba - gold: greatest hits ve beatles - sgt. pepper's lonely hearts club band. albüm britanya'da toplamda 4.6 milyon amerika'da 4 milyon dünyada ise 22 milyon satmıştı. wonderwall single'i 665 bin, roll with it single'i 456 bin some might say single'i ise 346 bin satmıştı 1995'te. sadece 3 ayda britanya'da yeni yetme bir rock grubu 3 ayda 3 sinlge'i 1.5 milyon'a yakın satmıştı.
Oasis - Some Might Say
geldik 1997 yılına, yani üçüncü albüm be here now'a
bhw içinde stand by me, don't go away, all around the world, d' you know what i mean gibi hit parçaları barındırıyordu ama beklentileri çok karşılayamamıştı çünkü beklenti çok büyüktü grubun şöhretinden bir şeyler de kaybettirmedi ama ilk 2 albüm gibi değildi. bu albümde oasis video kliplere çok para harcadı, grup çok popülerdi sağlam da para kazanıyordu, all around the world'e harcanan para milyon dolarları buluyordu ve albümün çıkış parçası `d'you know what i mean'e -bence son albümü çok büyük olan bir grubun çıkarabileceği en iyi çıkış şarkılarından birisidir. muhteşemdir- harcanan para adeta bir film bütçesini buluyordu. be here now noel'in en sevmediği liam'ın da en sevdiği albümdür.
Oasis - D'You Know What I Mean?
be here now, britanya'da 1997 yılında 1 milyon 740 satmıştı. sadece çıktığı ilk haftada 763 bin ikinci haftada ise 235 bin satmıştı yani 24 ağustos 1997 - 7 eylül 1997 arası. bu rakam insanların oasis'ten beklentilerinin ne kadar büyük olduğunu gösteriyordu. 1997'nin sonuna kadar 700 bin daha satarak yılı britanya'da 1 milyon 700 bin satış rakamıyla kapatmıştı. toplam zamanda ise britanya'da 1 milyon 800 bin satmıştı. d'you know what i mean single'i 1997'de britanya'da 700 bin satmıştı. bu paragraftaki satış rakamlarının hepsi 1997 britanya'sına ait.
albüm amerika'da 1 milyon 13 bin toplamda dünyada ise 8 milyon satmıştı. oasis'in 3 stüdyo albümünün resmi satış rakamı en az 38-40 milyonu buluyordu. o yıl be here now, the verve'ün urban hymns'i ve radiohead'in ok computer'i ile çekişiyordu. ah müzikal açıdan ne harika bir yılmış. be here now yılın en çok satan albümü olmuştu.
1998 yılnda ise oasis b-side parçalarını topladığı bir derleme albüm yayınlamıştı. içinde bir albümün en hit parçaları olabilecek kapasitede şarkılar vardı. whatever, talk tonight, acquisce zaten oasis single'lara çok önem verirdi demiştim. bu toplama albüm dünyada 2 milyon satmıştı grup resmen para basıyordu.
grup bu süreçten sonra yani 1998-1999 döneminde, genç yaşta gelen şöhretin etkisi, rehavet, gallagher kardeşlerin kırolukları, grubun temel taşları bonehead ile paul guigsy mcguigan'ın gruptan ayrılması, liam gallagher'ın gitgide, gün geçtikçe, her albümde o efsanevi sesini kaybetmeye başlaması (tütün ürünleri sağolsun) ile çok değişik bir noktaya geldi ve bir daha hiç bir zaman eski günlerine dönemeyeceğini o 90'ların ortasındaki satış rekorları kırdığı günlere dönemeyeceğini hissettirmeye başlamıştı.
2000 yılında ise dördüncü albüm standing on the shoulder of giants yine sadık oasis fanlarının seveceği, içinde sağlam parçalar bulunduran fakat o ilk 2 albümdeki ruhu veremeyen ama içinde go let it out, who feels love, where did it all go wrong (ki fazlasıyla underrated) ve guy ritchie'nin snatch filminden de tanıyabileceğiniz fuckin' in the bushes gibi gerçekten güzel şarkılar vardı. bu albüm liam'ın sesini kaybetmeye başladığı ilk albüm özellğini de taşır o zamana kadar sesi kalınlaşsa da bu albümde sesi kartlaşma belirtileri göstermeye başlıyordu. kötü değildi ama "glory days"deki sesi de değildi. aslında oasis o kadar büyük yanlışlıklar yaptı ki liam ve noel için 2000 yılı dünyayı müzikal anlamda fethedebilecekleri bir dönem olabilecekken peş peşe yapılan yanlışlıklar ile grubu düşüşe geçirmişlerdi. bu dönemlerde liam, noel ve oasis popülaritesinden bir şey kaybetmiyordu, yine büyük dergilerin kapaklarını süslüyorlar, herkese sataşıyorlar, ilgi odağı oluyorlar ama müzikal anlamda bir sıkıntı vardı. bunun sebebi noel'in grup daha piyasaya çıkmadan önce çok fazla parça biriktirmesiydi mesela 1997 yılında 3. albümdeki all around the world oasis'in 1992 yılında çıktıkları barlarda söyledikleri bir parçaydı, en az 5 yıllıktı. noel biraz en iyi şarkılarını ilk 2 albüme sıkıştırmıştı. 92-94 arası makine gibi şarkılar üretiyordu. singlelardaki şarkılarla birlikte 94-95 arasındaki dönemde oasis albümeki parçalarla birlikte 30'dan fazla şarkıyı piyasaya sürmüştü. sadece 2 yılda. ondan sonra cepten yemeye başlamıştı biraz noel. 2000-2001 dönemi böyleydi. oasis amerikayı fethetmeye giderken liam gallagher'ın egosu ile tartışmalar sonucunda bazı konserlere çıkmaması da bu yıllara tekabül eder. 2000 yılında ayrıca efsanevi konser performansı wembley'in dvd'si yayınlanmıştı. familiar to millions oasis'in önemli eserlerinden biridir.
2002 çıkışlı 5. albüm ise oasis'in yeniden şahlanışıydı
heathen chemistry'dan bahsediyorum... oasis'in 90'lara göre denge unsuru olan albümüydü bence. stop crying your heart out bir wonderwall etkisi yaratmıştı. liam'ın sesi ise gitgide kalınlaşıyordu. albümden the hindu times, little by little, songbird gibi çok güzel şarkılar çıkmıştı, ayrıca songbird/she is love single'ında my generation cover'ı vardır ki pek bi güzeldir. neyse... yeni oasis artık oturmuştu, grup yeni bir boyuta geçmişti. 2004 yılına gelindiğinde oasis glastonbury'deydi. tam 10 yıl önce glastonbury '94'te yani 26 haziran 1994'te live forever performansı ile girmişti potaya, bu sefer ise dünya çapında bir grup ve headliner'dı. liam'ın sesinin artık kalınlaşma evresinin bittiği yıldır 2004: bana göre zira artık sesi kalınlaşmıyor, değişiyordu. sesi değişerek kalınlaşıyordu. herhalde bunu kimse tahmin etmezdi. ama bu konserde liam'ın sesi hala çok etkileyicidir. özellikle stop crying your heart out performansında.
Oasis - Stop Crying Your Heart Out [Live Glastonbury - 2004]
2005'te 6. albüm don't believe th truth yayınlandı
son albüm gibi bu albüm de güzel bir albümdür. lyla, the importance of being idle, let there be love albümden öne çıkan parçalar. albümün açılış şarkısı turn up the sun'ı da sizlere tavsiye ederim çok güzel bir şarkıdır. the importance of being idle'in video klibi de baya sükse yapmıştı keza şarkı da. let there be love ise liam ile noel'in düet yaptığı iki oasis şarkısından biridir diğeri için; (bkz: acquiesce)
Let There Be Love
2007 yılına gelirsek
oasis brit awards 2007'ye katılmış ve canlı performans vermişti. burada liam'ın sesinin artık tanınmaz hale geldiğini iç burkarak izlerim. hey gidi 'glory days' hey gerçekten çok trajik bir durum.
ve geldik 2008 yılına oasis'in son ve bana göre en kötü albümüne, yani dig out your soul'a
aslında bu albümle ilgili konuşulacak çok şey yok maalesef. i'm outta time vardır bu albümde bana göre albümün en iyi şarkısı. liam'in yazdığı bir şarkı ve sonunda john lennon'ın sözlerine yer verdiği şarkı çok hoş bir şarkıdır. the shock of the lightning ve falling down albümde dikkat çeken şarkılar ve soldier on tabii ki. liam'a ait bir şarkı albümde pek dikkat çekmeyen ama çok güzel bir şarkı. onun dışında vasat bir albüm. eski günleri çok fena aratan bir albüm.
Oasis - I'm Outta Time
oasis bu son albümden sonra 2009 yılının ağustos ayında rutin noel-liam kavgaları ve bunun sonucunda noel'in gruptan ayrılması ile dağıldı, o günkü fransa konseri de iptal edildi ve bir efsane böylece son buldu...
buraya kadar okuduysan sonrasını da biliyorsundur zaten: (bkz: beady eye) (bkz: noel gallagher high flying bird's) bunlar da ayrı bir yazı konusu.
2014 yılına gelirsek liam gallagher'in sesi ile ilgili iki kelam edeceğim
artık liam gallagher şarkı söylerken sesi acı çekmiyor zira sesi kalınlaşma evresini tamamladı ve değişti bu ses de fena değil ama insan o eski şaşalı günlerdeki sesi arıyor...
neyse:
(bkz: time flies)
(bkz: we're gonna live forever)
2024 ağustos: oasis'in dönüşü resmi olarak x hesaplarından açıklanmıştır!
konser takvimi şu şekilde:
cardiff principality stadium - 4th/5th july
manchester heaton park - 11th/12th/19th/20th july
london wembley stadium - 25th/26th july & 2nd/3rd august
edinburgh scottish gas murrayfield stadium - 8th/9th august
dublin croke park - 16th/17th august
nihayet gallagher kardeşler arasındaki kan davası son buldu. iki kardeş de birbirini olgun olmamakla, hatta ”c*nt” olarak anıyorlardı. iddia o ki 10 yıl önce bu reunion için 500m dolar para teklif edilmiş, ancak noel hiçbir şartta ben liam ile çalışmam diyince anlaşma yatmıştı. liam’ın oğlu, noel’in kızına hakaret edip liam da bunu sosyal medyada paylaşınca ipler iyice kopmuştu.
açıkçası bu reunion ikisi açısından da iyi oldu. noel’in oasis sonrası kurduğu noel gallagher’s high flying birds, şarkılarıyla pek tatmin eden bir grup olmadı. hala konserlerinde eski oasis şarkılarıyla sükse yapıyorlar. öte yandan liam ise başarısız bir grup olan beady eye’dan sonra, son yıllarda iyi söz yazarlarıyla çalışmasının etkisiyle güzel single’lar çıkartıyordu. yine de oasis’in gölgesinden kurtulamadıkları için, tekrar oasis çatısı altında onları izlemek çok keyifli olacak!