Yeniçerilerin Ortadan Kaldırılmasına Neden Olan Türlü Zorbalıkları
yeniçeri ocağı'nın zaptı bozulup da hemen hemen bütün istanbul esnafı ve baldırı çıplak haşaratın mezkur çatının altında toplanmasıyla beraber şehrin asayiş ve inzibatından mesul yeniçeriler türlü rezalet, şenaat ve dahi şekavetle asitane'nin tabiri caizse altını üstüne getirmişlerdir. mevzubahis azgınlıkların ayyuka çıktığı dönemler ise bilhassa üçüncü selim, dördüncü mustafa ve ikinci mahmut devirleridir. vaka-i hayriye olarak adlandırılan ve ocakların kanlı bir şehir muharebesinin ardından imha edildiği güne kadar bu hayhuy devam eder.
mezkur hengame döneminde alemdar mustafa paşa'nın sadaret makamında olduğu birkaç aylık zaman diliminde kırcalı askeri denilen rumeli ayanlarının milislerinin gösterdiği mukavemet sayesinde dersaadet 'te bir süre asayiş sağlanmış ve zorbaların gözü yıldırılmıştır. sekban adıyla yeni bir askeri birlik kurma girişimlerini de iktidarı esnasında ivedi şekilde başlatan alemdar paşa, bilahare asli olarak kendi gaflet ve gururundan mütevellit yeniçerilerin ani baskınına uğramış ve konakladığı bab-ı ali'deki barut mahzenini ateşe vermek suretiyle içeri girmeye çalışan 1000'e yakın yeniçeriden 600 kadarıyla birlikte havaya uçmuştur. yangının ardından sadrazamın ölüsü, yeniçeriler tarafından örenlikte bulunmuş ve parçalara ayırıp bir süre istanbul'un muhtelif yerlerinden dolaştırıldıktan sonra yedikule dışındaki bir kör kuyuya atılmıştır. ancak ocağın ilgasının ardından sabık vezirin kemikleri kuyudan çıkarılmış ve yedikule surları civarındaki bir mezarlığa gömülmüştür.
balta asmak ve zorba dövüşleri
yeniçeri zorbaları, bilhassa 18. yüzyılın ikinci yarısı itibariyle istanbul limanına gelen bütün mal ve erzak gemilerinin komisyonculuğunu, pazı kuvvetleri ve yatağanlarının keskinliği ile inhisarları altına almışlardır. o dönemde yaygın olan yeniçeri kahvehanelerinin kapılarına konulan ve mensup olunan ortanın nişanı ile bezenmiş bir levhayı, açıkta demir atmış ya da iskeleye palamar vermiş bir geminin burnuna asmak suretiyle mal sahibinden veyahut gemi kaptanından diledikleri miktardaki "koruma ücretini" tahsil edilebilen mezkur zorbalar, herhangi bir kimseye hesap verme zorunluluğu da hissetmemektedirler. bugün dahi halk ağzında musallat olma yerine kullanılan balta olmak tabiri de yeniçerilerin gemilere astıkları nişanlarına verdikleri isim olan "balta"dan gelmektedir. yine bir başka yeniçeri zorbası halihazırda gemide asılı olan baltayı indirir ve yerine kendi nişanesini asar ise derhal oracıkta iki güruh arasında kanlı bir kavga başlamaktadır. mevzubahis nümayişe de sokak jargonunda "bıçak altından geçirme" denmektedir. çatışma karara bağlanamadığı takdirde bilhassa galata'daki hendek içinde olmak üzere günü, saati ve şahitleri de tespit edilmek suretiyle küçük çaplı muharebe ileri bir tarihe ertelenmektedir.
tahmis zorbaları
18. ve 19. asırda kahve, değirmende çekilmemekte; kavrulmasının akabinde tahmis'teki (bkz: gaziantep) büyük miri dibeklerde dövülmek suretiyle elde edilmektedir. saf kahveye nohut veya benzeri bir katkı olmaması için de dibekçilerin başında mütemadiyen ihtiyar yeniçeri ustalarından dört nefer bulunmaktadır. günde ortalama 2.000 okka kahvenin dövüldüğü tahmis dibeklerindeki kontrolden sorumlu mezkur yeniçeriler, ellerinde saf kahveyle gelen kimseleri dibek başından zorla uzaklaştırmışlar ve akabinde mahsule yarı yarıya nohut katarak aradaki farkın karını dibekçiler ile paylaşmışlardır.
semer devirmek
yeniçeriler arasında bir yoldaşın mensup olduğu ortayı bırakıp başka bir ortaya geçmesine semer devirmek denmiştir. bu hal; terk edilen orta yoldaşlarına karşı en ağır hakaret olarak addedilmiş ve ahvalin bu şekilde hasıl olduğu vaziyetlerde bu yola başvuran nefer kati surette öldürülmüştür. örneğin; galata yeniçerilerine mensup 25. orta neferlerinden biri, 1810'da yine galata muhafazasına memur 71. orta'ya semer devirdiğinde bölge derhal karışmış ve iki grup arasındaki şehir muharebesine dönüşen çatışma iki gün sürmüştür.
hamamlar ve külhanbeyleri
yeniçerilerin gemi azıya aldığı dönemde bilhassa fındıklı hamamı, tophane'deki kılıç ali paşa hamamı, galata'daki buğuluca hamamı, çeşmemeydanı'ndaki sokullu mehmet paşa'nın yeşil direkli hamamı, kasımpaşa büyük hamamı, unkapanı'ndaki azepler hamamı, hacıkadın hamamı, bahçekapı'da sultan hamamı, yeni cami'deki haseki hamamı, yıldız hamamı, gedik paşa hamamı, çemberlitaş valide hamamı ve aksaray hamamı gibi çarşı pazar ortasındaki hamamlara kendini bilenler girmemektedir. zira gaflet edip girenler ya bednam olmuşlar ya da başlarına bir bela gelmeden oradan çıkamamışlardır. hırsızlığın ve dayağın da gırla olduğu mezkur yerlerin camekan odaları gece vakitleri bekarlar tarafından iskan edilmiş ve buralarda muhtelif sebeplerden mütevellit sık sık kanlı vakalar meydana gelmiştir. yine meşhur külhanbeyi unvanı da ilk kez gedik paşa hamamı'nda ikame eden yeniçeri zorbaları tarafından türetilmiş ve kullanılmıştır.
konuya dair daha fazla bilgi edinmek isteyenlere reşad ekrem koçu'dan yeniçeriler ve tarihimizde garip vakalar adlı eserleri tavsiye ediyorum.