Yeni Bir Şeyler Okumak İstiyor Ancak Karar Veremiyorsanız Ortaya Karışık 14 Kitap Önerisi
1. seni içime gömdüm - andrew jolly
ismine aldanıp çiçek böcek edebiyatı zannetmeyin. andrew jolly'nin hayatı boyunca yazdığı iki kitaptan biri. yazar hakkında pek bilgi yok. oldukça gizemli. kitabın çevirisini de tomris uyar yapmış. yani kaliteli bir çeviriden okuyacaksınız. edebi hazzın doruklarına çıkmak isteyenler kaçırmasın. bazen bir tabutu sırtlarsınız. işte onun romanı. kısa ama etkileyici.
2. peygamberin son beş günü - tahsin yücel
bu da dini bir kitap değil. peygamber lakaplı bir komünist var. olay örgüsü şahane. tahsin yücel dili oldukça sade, sarih bir anlatımı var. her kelimenin türkçesini kullanması bile sizi rahatsız etmeyecek bu romanı okurken.
3. bir gün tek başına - vedat türkali
1960 darbesi öncesi ülkenin sosyolojik, ekonomik durumunu sahne sahne görebilirsiniz. vatanı dert eden birinin her şeyden elini eteğini çekip korunaklı bir aile hayatı yaşamasının ne kadar zor olduğunu göreceksiniz. karakterler sürekli içinden konuşuyor. çok uzun bir roman ama altını sürekli çizeceksiniz. kenan'ı bu korunaklı aile hayatından bir aşk çekip çıkaracak.
4. gecenin sonuna yolculuk - l.f. celine
yeraltı edebiyatı sevenler zaten karşılaşmıştır. sevmeyenler ise elindekini bırakıp okusun bunu. o zaman işte sevecektir. hakan günday'ın yaratıcısı celine'dir. aynı ruh. tekrar tekrar okuyup duracaksınız.
ekleme: hatta hakan günday bu iki savı şöyle diyerek onaylar, “benim için her şey louis ferdinand celine ile başladı. gecenin sonuna yolculuk adlı eseri kelimenin tam anlamıyla yıprandığım bir romandır. ilk okumalarımda renkler beni çekti. ama her defasında yeniden okuduğumda yeni bir şey keşfettim."
5. kuşlar yasına gider - hasan ali toptaş
hasan ali toptaş ile ilgili tartışmaları bir kenara bırakıp bu kitabı okuyun ama yakın zamanda babanızı kaybettiyseniz hatta benim gibi hâlâ aklınıza geldikçe gözleriniz doluyorsa okumayın. yoksa o baba evine giden araç pert olur. dayanırım diyenler okusun. son cümlede göz yaşı istemeden dökülüyor.
6. kırmızı pazartesi - gabriel garcia marquez
herkesin gerçekleşeceğini bildiği bir cinayetin hikayesi. göz göre göre geliyor ama kimse bir şey yapmıyor. ona rağmen sonunu da merak ediyorsunuz. özellikle yazın işiyle uğraşanlar ilk sırada okumalı. kurgu ve büyülü gerçekçiliğin babası marquez ile tanışmalı.
7. tatar çölü - dino buzzati
marquez'n ruhu kızmasın ama gerçek yüzyıllık yalnızlık bence bu. o durağanlık içinde kendini nefessiz nasıl okutuyor hâlâ anlamadım. çözebilen bana da haber versin. günün birinde geleceği söylenen tehlikeyi bekliyorsun. beklerken aylar, yıllar geçiyor ama o beklenti seni hayatta tutuyor. sonra bir gün o sınırdan tehlike gelmeyeceği söyleniyor askerlere. ancak kimse dönmek istemiyor.
8. soğukkanlılıkla (in cold blood) - truman capote
polisiye soranlar oldu. ilk aklıma geleni yazıyorum. ben de bunu behzat ç.'de şule'nin kitapları arasında görmüştüm. okudum sevdim. roman gerçek bir olaydan yola çıkıyor. belgesel roman yani. yazar amerika'nın gündemine oturan bu konuyu önce makale yazmak istemiş ama vazgeçip romana dönmüş. sonunu bildiğiniz hâlde cinayeti kim işledi hâlâ kararsız kalacaksınız. iki kez de filmi yapılmış bu olayın.
9. bahaeddin özkişi - sokakta
yeni nesil derslerden dolayı ismine daha çok aşina. ama bizimki gibi eski nesil değil. çünkü sonradan keşfedildi ve temel eserler listesine alındı. kısa roman sokakta. bu da polisiye delileri için iyi bir kitap. üstelik belki de okumadıkları bir kitap. toplumun yaşadığı değişimin sokakta'ki kısmını polisiye bir olayla anlatıyor yazar. sarih bir dili var. benzetmeleri harika.
“hatırlıyorum, sakin sokağımızda ilk değişme insanı sersem eden bir biçimde kendini göstermişti. o günden başlayarak her şey, itibar edilen bütün değerler, evler, evin içinde yaşayanlar, kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar hep değişmiş durmuşlardı. değişme, sokağımızda durmak bil-meyen ve devamlı büyüyen bir yuvarlanma şeklinde başla-dı, sonra da durmadı, dinlenmedi. halbuki insan böylesine sakin ve kenar bir sokakta bu kadar köklü değişiklikler ol-maz sanırdı."
10. 6.27 treni - jean paul didierlaurent
film gibi kitaplar listemde. çünkü okumuyorsun izliyorsun. yeni bir kitap sayılır. ancak şimdiden kült olacağını düşünüyorum. kâğıt dönüşüm fabrikasında çalışan ve işinden nefret eden bir adamın hikayesini akıcı bir dille bazen duygusal bazen mizahi bir şekilde anlatıyor. adamın görevi kitapları paramparça eden korkunç bir makineyi kullanmak. öyle ki bu makine çalışma arkadaşının ayağını yiyor ve o ayak belki de bir kitap oluyor. okuyun seversiniz.
11. yaşamak güzel şey be kardeşim - nazım hikmet
nazım hikmet hayranları zaten biliyordur. yani hemen hemen herkes. ancak bu bir şiir kitabı değil. bu bir roman. nazım hikmet gibi bir şairin elinden çıkmış şiir gibi bir roman. şairler iyi hikaye yazarlarıdır ama çok yazmazlar. rasim özdenören'in gül yetiştiren adam'ı da öyledir. görüşlerini beğenirsiniz beğenmezsiniz orası ayrı. edebiyat ayrı. mesela bu iki kitabı karşılıklı okursanız bir sağdan bir soldan bakınca asıl suçluyu da görebilirsiniz. bunu romantiklik olsun diye ekliyorum listeye. çok iyi değil ama edebi haz için okunur.
12. hakkari'de bir mevsim - ferit edgü
bu kitabı mutlaka okumalısınız. çok gerçekçi bir roman lakin sanki bir düşün içindesiniz. böyle anlatmış melih cevdet anday. edgü öğretmen olarak gittiği köyde bir kış mevsimi boyunca yaşadıklarını kâğıda dökmüş. bence bu kitabı değerli kılan tamamen üslup. anlatım tarzı çok ama çok iyi.
13. beyaz gelincik - fırat haza
bu da benden yeni kitapları okumayı sevenlere gelsin. sonuçta mesela dostoyevski'yi yazıldığı dönemde okumayanlar ne çok şey kaybetmiştir. belki de yanı başımızdan ne yazarlar geçiyor ve biz öldükten sonra yeni nesiller efsane diye okuyacaklar ama biz ölmüş olacağız. bu korkuyu sadece bibliyofiller anlar.
incecik bir kitap. (bkz: #165083031) sözlük arkadaşım sayesinde karşılaştık. kerem isimli renk körü bir çocuğun sude isimli renkli bir kıza aşkını anlatıyor. aşktan ziyade bir büyüme hikayesi. bunu da film gibi kitaplar listeme ekledim. aşkın çocukları büyüttüğünü görüyorsunuz. zaten kitapta da şöyle bir cümle var: "aşk büyükleri çocuklaştırdığı kadar çocukları da büyüten bir şey bence" herkes sude ile görünüşünden dolayı dalga geçip ondan kaçarken kerem renkleri farklı gördüğü için kıza aşık oluyor. esas kız ise tüm kadınların aklındaki o soruyu soruyor ve olaylar gelişiyor "acaba beni herkes gibi görse yine de sever mi?" bu soru fırçalara ve resim kâğıtlarına düşüyor. herkes gibi görmek istemek ile herkes gibi görünmek istemenin hikayesi. kitapta beni en çok duygulandıran ise sude'nin terzi olan annesi. babası bile bırakıp gidiyor kızını görünüşünden dolayı. terzi annesi de kızı kimse görmesin diye değişik değişik kıyafetler dikiyor, tasarlıyor. güzel fikir.
14. sessizlik ve gürültü - nihad siris
sizi arap edebiyatı ile tanıştırayım. o baskıcı rejimlere kafa tutan kalemlerle. roman 1984'ü andırıyor okurken. ama distopya değil gerçek. çünkü 1984 baskıcı rejimlerde gerçektir. bir bakıma yaşadıklarını anlatıyor. kitapta yazar ülkenin hakimi lider'i övmeyi reddedince başına gelmeyen kalmaz.