Yeme Alışkanlıklarınızı Çaktırmadan Etkileyen Şaşırtıcı Faktörler

Neye göre yemek yeriz? Yemek yeme alışkanlıklarımızın neye göre şekillendiğini sıralayan bu listede şaşırtıcı pek çok faktör var. Buyrun okumaya.
Yeme Alışkanlıklarınızı Çaktırmadan Etkileyen Şaşırtıcı Faktörler


1. renkler

renkler hem yiyeceklerin tadını, hem de tüketim miktarımızı etkileyen önemli faktörlerden biridir.

örneğin; kırmızı renk, yemeklerin daha tatlı olmasını sağlarken aynı zamanda sıcaklık ile de ilişkilendirilmektedir. charles spence‘in yaptığı araştırmada katılımcılara mavi, yeşil, kırmızı ve sarı bardaklarda kahve içirilip hangi bardaktaki kahvenin daha sıcak olduğunu belirtmeleri istenmiştir. sıcaklıklar eşit olmasına rağmen çoğunluk kırmızı renkli bardağı seçmiştir. sonuç olarak içecek ve yiyeceklerin ambalajlarında kullanılan renklerin, içecek ve yemeğin nasıl algılandığı üzerinde etkilerinin olduğu gözlenmiştir.

ayrıca kırmızı renk tehlikeyi simgelemektedir. bu tehlike sinyali tüketim malzemelerinde görüldüğünde bilinçaltımız tetiklenip daha az yiyip ve içmemize sebep olabilmektedir. renkli tabak seçiminde kırmızı tabakların porsiyon kontrolü sağladığı gözlenmiştir.

tasarımın ve renklerin bizleri nasıl etkilediğinin başka bir örneği ise coca cola firmasının noel için ürettiği özel tasarım beyaz şişelerdir. içeceğin tadının aynı olmasına rağmen tüketicilerden tat değişikliği olduğuna dair şikayetler geldiği için coca cola kısa süre sonra ürünü piyasadan çekmek zorunda kalmıştır. haber


2. açlık hormonu

vücuttaki enerji düşüklüğünü veya midenin besin ihtiyacını uyaran ghrelin hormon (açlık hormonu) seviyesinin zihnin o anki psikolojik durumundan etkilenip etkilenmediğini ölçmek için bir araştırma gerçekleştirilmiştir. araştırmada katılımcılara aslında içerik olarak aynı, fakat katılımcılara farklı olduğu söylenen iki bardak milkshake gösterilip, birinin düşük kalorili az yağlı diğerinin ise yüksek kalorili ve tam yağlı olduğu bilgisi verilmiştir.

milkshakeler içildikten üç farklı zaman sonra (20-60-90 dakika) katılımcıların ghrelin hormon seviyeleri ölçülmüş ve daha sonra karşılaştırıldığında “yüksek kalorili” olanın “düşük kalorili” etiketli olana göre ghrelin hormonunu üç kat daha fazla düşürdüğü gözlenmiştir.

iki içeceğin aynı içeriğe sahip olmasına rağmen, üretilen hormon seviyeleri arasında böyle bir fark olması düşüncelerimizin bedenimiz üzerindeki etkisinin ne derence fazla olduğunu göstermektedir.

3. sosyal ortam

ne kadar çok kişiyle beraber masaya oturursak o kadar çok yemek yediğimizi gösteren bir araştırma yapılmıştır. masa kalabalıklaştıkça masada geçirdiğimiz zaman artmakta ve bununla paralel olarak da sofradaki yemeklerle temas süremiz uzamış olmaktadır.

yapılan bir araştırmaya göre tek başımıza yediğimiz yemeklerle karşılaştırıldığında +1 kişiyle yenilen yemekler %33 oranında artarken, +3 kişiyle %58, +5 kişiyle ise %70 daha fazla yenmektedir. kaynak

4. mesafe

uzakta olan yiyecek ve içeceklerin tüketimi daha az olmaktadır. bir araştırmada, ofis çalışanlarının iki gruba ayrılmıştır. birinci grubun masasına, ikinci grubun ise masasından iki metre uzağa çikolata konulmuş ve çalışanların günlük olarak ne kadar çikolata yedikleri ölçülmüştür. elde edilen veriler karşılaştırıldığında birinci grubun, ikinci gruba kıyasla günde ortalama 6 adet daha fazla çikolata tükettiği ortaya çıkmıştır. fiziksel mesafe tüketim miktarımızı olumlu yönde etkilemektedir. kaynak


5. etiket

yediklerimizin etiketinde “düşük kalorili”, “düşük yağ” ya da “düşük şeker” ibaresini gördüğümüz anda o yiyeceğe bakış açımız tamamen değişmektedir. düşük kalorili beslendiğimizi düşünmeye başlarız ve bunun sonuncunda daha fazla yeme eğilimi gösterebiliriz.her ne kadar bu etiketler diyet kültürünün bir parçası gibi görülse de çoğu zaman bedenimize yaptığımız en büyük aldatmacalardan biridir. en kötüsü de “düşük yağ” ibareli çoğu ürünün standart versiyonuyla neredeyse aynı miktarda kalori ve şeker içermesidir.

örneğin, üç adet standart oreo ve üç adet düşük yağ içerikli oreo’yu karşılaştırdığımızda çarpıcı bir sonuçla karşılaşabiliriz. yağı azaltılmış halinde yağ içeri daha düşük olsa da (6,6 g yerine 3,5 g), 2,5 g daha fazla karbonhidrat, potasyum ve 1 g daha fazla şeker içermektedir. bunlara karşılık düşük yağlı olanlar, standart olanlara göre sadece 10 kalori daha azdır.

6. organizasyon

örneğin bir tabaktaki yiyeceklerin dağınık bir şekilde yerleştirilmesi daha çok yeme eğilimi göstermemize neden olmaktadır. araştırmacılar, yiyecek düzeninin beslenme üzerindeki etkisini anlamak için bir deney yapmışlardır. katılımcılara üç yüz adet şeker verilmiş ve gizli kameradan davranışları takibe alınmıştır. katılımcıların yarısı şekerleri renklerine göre organize bir tepside alırken diğer yarısı ise karışık bir tepside almıştır. dağınık tepsiyi alan katılımcılar diğer gruba göre neredeyse iki katı kadar daha fazla şeker tüketmişlerdir. 

sonuç olarak tabağımızdakilerin düzeni, ne kadar yediğimiz konusunda yardımcı olmakta ve doygunluk hissini tetiklemektedir.