Yavuz Turgul'un Eşkıya Filmine Dair 25 Yıl Sonra Gördüğü Hatalar ve Pişmanlıklar

1996'nın hit filmi Eşkıya'nın yazarı ve yönetmeni Yavuz Turgul'un bir aile dostu, kendisiyle YouTube için uzun bir sohbet gerçekleştirmiş ancak teknik aksaklıklar yüzünden bu konuşmayı video olarak değil de yazı formatında aktarmayı seçmiş.
Yavuz Turgul'un Eşkıya Filmine Dair 25 Yıl Sonra Gördüğü Hatalar ve Pişmanlıklar

eşkıya filmindeki ve senaryodaki hataları yavuz turgul'a sordum o anlattı, buyrun

yavuz turgul bence türk sinemasını bok çukurundan alıp bir yere getiren kişidir. türk sineması saçma sapan erotik filmlerin içine batmış sürünürken aşk filmlerinin unutulmaz yönetmeni, muhsin bey, züğürt ağa, şekerpare, çiçek abbas, davaro, banker bilo sultan ve tosun paşa filmlerinin senaryosunu yazmış desem yeter sanırım.

yavuz abiyi çocukluğumdan beri tanırım... bir aile dostumuzdur diyelim. kendisini insan olarak çok sevsem de bir dönem sinema sektöründe çalışmış biri olarak onu türk sinemasının şövalyesi olarak görürüm. onunla oturup saatlerce sinema konuşmayı çok severim. genelde bir film izleriz ve o film hakkında konuşuruz. yönetmeni senaryosu çekim teknikleri vs vs.

hastalığım sebebiyle uzun süredir onunla görüşmüyordum. bir ay kadar önce oturup sohbet ettik. konumuz o istemese de eşkiya filmiydi. aslında amacım sohbeti kaydedip youtube kanalımda paylaşmaktı, çekimler de elimde ama çok alkollü olduğum açık görülüyor ayrıca küfür ve argo çok fazla kullandığım için ve çektiğim görüntülerin kalitesi tost makinasıyla çekilmiş gibi olduğu için yayımlamadım. her şeyi anladım, o görüntüleri o kadar kötü nasıl kaydetmişim o kısmı anlamadım. videoda konuşulan şeyleri buraya yazmaya karar verdim. genel sohbet kısımları geçip eşkiya üzerine söylediklerini yazıyorum. parça parça alıntıladığım için ve kendi sorularımı yazmayacağım için kopuk gibi gelebilir ama idare edin.


"aslında en kötü senaryom eşkiya'dır ama en sevdiğim filmim de eşkiya'dır"

en büyük eksiklik yan karakterlerin karton karakter kalması diyebilirim. insanlar; şener şen'in ilk kez kötü karakterimizin evine gidip kapıdan bakarken polisler tarafından gözaltına alınmasına rağmen ilerleyen sahnelerde elini kolunu sallayarak malikaneye girmesini kafaya takmışlar. aslında bu olaylar bütünü nedeniyle bu film bu kadar çok sevildi. eşkiya realist değil fantastik bir karakter diye de düşünmemek lazım. bunu tamamen izleyiciye bıraktım.

aynı şekilde mafyayı öldürme sahneleri çok eleştirildi. filmi tekrar çeksem yine aynı çekerim. otelde kalan fahişenin çocuğu ise en büyük pişmanlığım. elimde filmi alıp bambaşka boyuta taşıyacak bir karakter varmış ve ben bunun farkında değilmişim. insan yıllar geçtikçe çok şey öğrenip eski hatalarını daha iyi görebiliyor. senaryoyu şimdi yazsam bu çocuğu filmin kalbi yapardım.

sahne sahne ya da karakterler üzerinden konuşunca pek çok hata ya da olmasaydı diyeceğim şey elbette var

her şeyi mükemmel diyorsa bir senarist eserine emin ol ki yalan söylüyordur. zaman geçtikçe senarist değişir. o dönemde yazdığı şeyler gözüne batar. genel konuşmak gerekirse bir senaryonun zayıf olduğunu gösteren belirtiler vardır. bir senaryoda ne kadar çok tesadüf varsa o kadar zayıftır diyebilirim. maalesef eşkiya da pek çok tesadüf içeriyor. bir diğer zayıflık göstergesi ise senaristin izleyiciyi aptal sanması sendromudur. pek çok senarist dönem dönem bu sendroma yakalanır. bunu en kolay repliklerde görürsün. senarist repliklerle seyirciye bir şeyler açıklamaya çalışıyorsa bu sendroma yakalanmış demektir. replik karakterlerin birbiriyle konuşması için vardır. seyirciye mesaj vermek ya da anlayamadıklarını düşündüğü şeyleri açıklamak için değildir. senaryonuz güçlüyse izleyen zaten açıklamasız konuyu anlayacaktır. yani senarist kendi beceriksizliğini iyi anlatamadığı bölümleri seyirciye açıklamaya çalışır repliklerle. acizliktir.


eşkiya gidiş olarak sağa sola savrulan bir film

ana teması alt metinlerle desteklenmeye çalışılsa da yalpalıyor. aşk sinemada her zaman satar. karakterimiz aşkı uğruna her şeyi yapacak biri. filmin sonunda ise tercihleri değişiyor. bunu karakter değişimi ve gelişimi için yazmıştım aslında ama karakter değişiminin alt yapısı yok. yeterli özen gösterilmemiş. bunları çok kafama takmıyorum aslında. benim canımı en çok sıkan şey filmin bir felsefesi yok. aslında var da benden başka kimse anlamıyor ya da ben yansıtamamışım. kimse anlamıyor göremiyorsa bu yok demektir.

senaryoların bir hedef kitlesi olur. ben eşkiya da orta zeka seviyesine sahip az da olsa entelektüel kişileri hedef olarak seçmiştim ama bu konuda da başarısız olmuşum. bir film türkiye'de çok başarılı oluyorsa hedef kitlesi zeka seviyesi normalin altında kişilerdir. sanatsal değeri olan bir film yapmak lükstür. manevi mastürbasyon yapacak kadar çok parası olan kişiler tarafından yapılabilir.

eşkiya senaryosunda gördüğüm bir diğer sıkıntı: tempo

filmin ritmini ben kontrol etmiyorum. öylece akıyor bir nehir gibi. bazen anlamsızca hızlanıyor bazı yerlerde durma noktasında. tempo senaryonun en can alıcı yerlerinden biridir. seyirciyi alır istediğiniz yere sürüklersiniz. canını sıkar sonra heyecanlandırırsınız. sonrasında final öncesi biraz dinlendir sonra ver coşkuyu dersiniz. bu tamamen bilinçli ve bilimsel yapılmalıdır. eşkiya ritm konusunda zayıf. gereksiz hızlanmalar çok fazla. tam seyirci nefeslenip dinlenecek olaylar olaylar."