Yaşam Amacının Zevk Almaktan ve Mutluluktan İbaret Olduğunu Savunan Görüş: Hedonizm

Sözlük yazarı ''andrew'', Hedonizm ya da diğer adıyla Hazcılıktan bahsetmiş.
Yaşam Amacının Zevk Almaktan ve Mutluluktan İbaret Olduğunu Savunan Görüş: Hedonizm


"tanrı kesinlikle var olmalı. bunca yüksek düşünceli insan varolduğu kanısında olduğuna göre bu kesindir. ama o kadar meşgul olmalı ki koskoca evrende zamanının tamamını insanın mutluluğuna adadığını düşünmek saflık olur." böyle demiş i.ö. 4ncü yy da epiküros!

oysa elimizde tanrının elimize verdiği şahane bir araç var: haz duygumuz. bizi mutluluğa yönlendiren yaşamdan zevk almamızı sağlayan şahane bir aygıt. insana hazzı çok gören bir tanrı anlayışı ile beyinlerimizi yıkamaya çalışanlara kulak asmayın siz. onlar kendi menfaatleri, şefahatleri için yüzyıllar boyu insanları kandırıp kapalı kapalı ardında bedensel hazları için alemler düzenlediler.

o halde bırakalım tanrıdan medet ummayı. keyfimize bakalım. dünya nimetlerini tadalım. ama tattıkça bir şeyin de farkına varmakta gecikmiyoruz. bilgisine varmadan yöneldiğimiz her uğraşı başta zevkli iken sonradan sıkıcı derken acı verici olmaya başlıyor. o zaman bir başka şahane aracın daha farkına varmamız gerekiyor. hedonizmi buraya kadar alanlar genellikle bu noktada saplanıp kalıyorlar. hazzı bilgi ile zenginleştirmenin yolunu bulamayanlar elbette kötü örnek oluşturuyor ve anti hedonist propogandanın malzemesi haline geliyorlar.


oysa hayır. hayatın gayesini zevk zannedenlerin beyinleri, midelerine inmiş değilir. tersine maddi zevkten başka zevklerin de olabileceğini en iyi onlar bilirler. açı doyurmanın, yetimi okşamanın, düşküne yardım etmenin de bir hazzı tatmin olduğunu da görürler. müziği gürültüden , mizahı kasıklar patlatayana kadar gülmekten , edebiyatı şehvet kokusundan ayırmayı en iyi bilenler yine onlardır.

evet ömürleri, yeni zevkleri hayal etmekle geçer. zevkin sınırı yoktur. bunun nesi kötü. ama evet tekrarlanan hazlar, tat vermez olur. hazcılığın kendi menfaatlerine aykırı bir toplumsal harekete dönüşmesinden korkanlar bu noktada onları afyon, eroin ve alkol bağımlılarıyla bir göstermeye çalışırlar. hedefler saptırılır. ve bilgiye ulaşan yolun ışıltısı karanlıkla bastırılmaya çalışılır.

oysa bizzat epikur'ün savunduğu şey ister bedensel ister zihinsel hazzın bilgi ile donanmamış bir beyinde gerçekten de bir yere kadar tatmin sağladığıdır ve tüm felsefesi aslında bu noktadan sonra ikinci aracın "bilgi"nin yüceltilmesi üzerine kuruludur.


hazcı, onun yaşama biçimini kutsal değerlere saldırı olarak algılayan inanç sahiplerine karşı kayıtsızdır. onlar hazcıyı hergün şarap ve makarna ıle tıkınarak hayattan zevk almaya çalışmakla suçlarken o, bir sonraki öğünde makarna sosuna katacağı hangi baharatın lezzete ne katacağı veya bir mahsül yılının üzüme nasıl olup diğerinden bu denli farklı bir tad katabildiğinin özünü aramaktadır. ama arayışı burada bitmez. giderek herşeyin detayında her kapağı açılmamış kitabın sayfaları arasında yaşamına değer katacak ne yeni bilgiler bulunduğunun heyecanı içinde yaşamaya başlar. ama çözülemeyecek gizemlere kafa yormaz o. bilinemeyeni değil giderek pragmatizme dönüşecek yaşam kalitesini arttıracak pratik bilginin peşindedir.

inanana yukarıdan baktığı doğrudur. ama aynı zamanda bu, inananın kendisine kin dolu kıskançlık dolu bakışının aksine, "kazımayan" bir bakıştır . onu kendisi ve tanrısından başka birşey bulunmayan koskoca ve sıkıcı evreninde yalnız bırakıp kendi minicik ama detaylarla zengin dünyasına çekilir ve oradan yitip gitmiş uygarlıklardan çok uzaktaki kültürlere kadar sade ama detayda zengin yaşamlara uzanır. çay pişirmenin yüzlerce yolunu öğrenir mesela veya vahşi doğada çırılçıplak kalmanın hazzını...

sonuç olarak hedonist, zekasının kendisine verilmiş en değerli ödül olduğunun farkındadır ve onu amacına en uygun şekilde kullanmak arzusundadır. gerçek erdemin huzur veren kollarına ulaşmak amacına...