World War Z'deki Zombiler, Gerçek Hayatın Fiziksel Kurallarına Göre Filmdeki Gibi Olabilir miydi?
world war z... filmin alt-üst metin okumalarına ve metaforlarına giremeyeceğim, onun yerine "bilimsel şüphecilik" propogandası yapayım (eğer ben bunu bitiremeden entel mihraklar twitter üzerinden adresimi bulup, omzumdaki 3 fularlı apoleti soktukten sonra beni vururlarsa, benim için sokağa dökülmeyin...özellikle evinde zor tuttuğum yüzde 0.003'lük kesim oynanan oyunların farkında olsun, kimsenin masası olmasın.)
1) evrimsel açıdan çok "aptal" bir salgın hastalık. hem kuluçka dönemi çok kısa, hem de taşıyıcıların enerji ihtiyacı çok, her biri için birer gap projesi lazım. bu iki faktör birleşince virüsün yayılması zorlaşıyor. yemekten aldıkları kalori yaktıklarına yetmez. zaten daha ilk lokmayı çiğnerken yediğin de zombi oluveriyor, "bu da bizim ocaktan" deyip bırakıyorsun, püskevit yeşen daha verimli olur. ortamdaki besin çabucak tükenince iyice cepten yemeye başlayacak taşıyıcılar ve uzak mesafelere yayılamaları zorlaşacak.
o yüzden nüfusun yoğun olduğu büyük şehirlerde yaşayan, eğitimli, bol seyahat eden ve sosyalleşmeyi seven vatandaşlar bu yeni akımdan en çok etkilenenler olurlar. başlattıkları hareket ise tabana yayılamadan tükenir, virüsün yan etkisi olan zehirli gazlar içinde boğulup kalır. olan biteni medyada görmeyen ve virüsten etkilenmeyen köylü de her zamanki gibi kendini milletin efendisi sanmaya devam eder, meydanlarda açlıktan ve gazdan olmuş cesetlere bakıp "halka açık yerlerde halkın topluca ölmesi suçtur" diyen sıkıyönetim hükümetine hak verirler.
2) zombilerin fiziksel travmadan etkilenmemeleri saçmalık. 20 kat düşüp hala "beyin bedavaaaa" diye ortalara saldırmaları hangi güç odağının oyunuysa çıksın söylesin. virüsün iltihaplanmalara karşı bağışıklık kazandırdığını, yahut acı hissini yok ettiğini varsayabiliriz ama kemik-tendon-kas üçlüsü düzgün çalışmıyorsa hareket etmek fiziken imkansız. rejenerasyon (yenilenme) kabiliyeti var desek -ki dedim, sizden çoook önce biz bunları yazmıştık; rejenerasyonu, kertenkele kuyruklarını sizden öğrenecek değiliz- dokular için geçerli olabilir ama kırılan kemiğin yenilenmesi, kırık taraflar birbirine tam denk düşmediği sürece yarardan çok zarar getirir. bıçak kemiğe dayanmışsa en iyisi inceldiği yerden kopsun demek olacaktır.
3) yine evrimsel açıdan manasız bir özellikle karşı karşıyayız: virüs ölümcül hastalara dokunmuyor. niye? düz mantık der ki "zaten ölecek adama bulaşmıyor iyi birer taşıyıcı olamayacaklarından." halbuki yalan. niye o virüs de hasta-sağlıklı, fakir-zengin ayırt etmeden en az 3 kişiye bulaşamasın, bu doğum kontrolü oyununu artık bozuyoruz!
bu saçma çünkü virüsün yayılacağı taşıyıcıyı seçmesi ekstra bir karmaşıklık, düz virüsün üstüne bir evrim gerektiriyor. sonuçta taşıyıcı, başkasındaki ölümcül hastalıkları kokudan filan sezebilecek ve davranışını değiştirecek - nereden baksan bi 20-25 bin mutasyonlu gen tutar bu. hasta birine virüs bulaştırmanın maliyeti çok büyük olacak ki virüs bunu engellemek için bu kadar ileri bir evrim geçirmiş olsun.
oysa böyle bir maliyet yok. hastayı da ısır işte. hem hasta hasta o izinsiz kalabalıkların arasında işi neymiş? eczaneden ilaç çalan vandallara, kiliseye parmak arası terlikle girip kutsanmış suyu içen kafirlere taviz yok.
sonuçta bir taşıyıcının 80 yasına kadar sağlıklı ve mutlu yaşamasına gerek yok ki, zaten kuluçka dönemi 12 saniye olan bir virüsten bahsediyoruz, ölümcül hastalar dahi ise yarar taşıyıcılar olacaklardır. üstelik onlardan bir iki ısırıkla alacağın kalori de cabası.
bu tip bir evrim baskısı daha yüksek maliyetler gerektirir. mesela bizim ülkemizde bu işler: diyelim bağırmadığı için rıza gösterdiğini varsaydığım bir kadına tecavüz edeceğim, hamile bırakacağım. bu durumda kadının bir hastalık yüzünden düşük yapacağını sezebilmem bana büyük bir avantaj getirir çünkü boş yere aylarca kadını beslememi engeller. sonuçta ataerkil aile yapısına uygun konutlarda geleneklerimize uygun yaşıyoruz, yemeği o yapıyor ama parasını veren biziz.
oysa bu hastalığı sezebilen mağara adamları daha doğurgan kadınlara tecavüz edecekler, daha çok çocukları olacak ve nasıl olsa devlet onlara bakacak, sorun yok. ve taş çatlasa 200 bin alacak gen havuzunda bir şekilde 1-2 milyon gen toplayıp, benim kendi halinde karanfil tutan, tango yapan genlerimi ezmeye gelecekler. evrim sahnesinden çekilirken atılan milyonlarca merhamet dilenen çığlığı tek bir besmeleyle susturacaklar.
bu şartlarda böyle bir evrimi anlarım. ama zombilerin böyle dertleri, böyle maliyetleri yok. önüne geleni ısırabilir, tekmeleyebilir, öldürebilirler, sonra da nefsi müdafaadan yırtarlar. yaptıkları için ne evrimsel, ne ahlaksal hiçbir maliyet ödemiyorlar.