Workaway Programı İle Yurt Dışında Yaşamı Deneyimlemiş Sözlük Yazarından Detaylı Bir Özet
sanırım hevesli arkadaşların ve para verme konusunda kaygıları olanların en önemli sorusu, "işe yarıyor mu?" olmuştur. ben kısaca buna cevap vereyim: evet, yarıyor
yıllarca evs projeleri için yalamadığım, motivasyon mektubu yazıp cv göndermediğim yer yok. hiçbirinden doğru dürüst geri dönüş bile alamadım. workaway sayesinde ise dünyalar tatlısı ukraynalı bir çiftle tanıştım. önce istanbul'da görüştük, internet üzerinden zaten devamlı iletişim halindeyiz. kısmetse 17 ocak - 11 şubat arasında da onların yanında olacağım kiev'de. bu arada harkiv ve minsk'i görme fırsatım da olacak. beni tanıyanlar bilir, bildiğin enerjisi düşük, asosyal adamım. bu insanlarla tanışmak için yaptığım tek şey mesaj atıp "geliyim mi? :((" demek oldu. daha sonra konuştuk, iyi anlaştık falan, oldu yani. şimdi de yaz için sibirya taraflarında bir şeyler kovalıyorum ve bu da olacak gibi.
ben 22 yaşındayım, rusça öğreniyorum ve şu an elle tutulur tek kabiliyetim ingilizcemin iyi olması. bu konuda yardım isteyen çok fazla insan var. sibirya'da yaşayan bir ingilizce öğretmeni vardı mesela, kadın "malum bizim için yurtdışına çıkmak aşırı pahalı, buraya gelen olsa ingilizce pratiği yapardım" diyordu. bizimkiler geçen sene rus uçağını düşürmeseydi, ruslar şrak diye vize uygulamasını getirmeseydi onlara gidecektim mesela, ukraynalılarla o iş olmayınca tanışmıştım.
ingilizceniz iyiyse, klavye başında az buçuk şirinlik yapıp samimi bir imaj çizebiliyorsanız bu sitede gerçekten bir şeyler yapabilirsiniz
bu ne beklediğinize bağlı biraz. ben mesela sadece ve sadece doğu avrupa'da ailelerin yanında kalmak, onlarla vakit geçirmek, o insanların nasıl yaşadığını görmek istiyorum. o açıdan ev sahibi bulmam hem zor hem kolay oluyor. zor, çünkü spesifik bir ilgi alanı yok. "niye seni seçeyim ki" sorusuna cevabın yok yani, karşıdaki tarafın sana güvenmesi ve seni sevmesi lazım, onu da yazarak yapmak zorundasın. kolay, yine aynı sebepten... benim için 6 yaşındaki bir rus bebesine ingilizce çalıştırmaktan, onunla oyun oynayıp parka gitmekten, akşam anasıyla babasıyla sofraya oturup birlikte yemek yemekten daha büyük bir keyif olamaz. çoğu insan pek sıcak bakmıyor bu tip işlere, haliyle talep az olunca benim öne çıkma şansım artıyor.
ha şöyle bir durum var, workaway bu işte sadece aracı. yani bunu evs projesiyle falan karşılaştırmamak, karıştırmamak gerekiyor. vize desteğini karşı taraf sağlarsa sağlar, şansınıza kalmış. anlaştınız, gittiniz ve kimse sizi karşılamadı diyelim... yapabileceğiniz bir şey yok, göt gibi kalırsınız ortada. en fazla "bu host şerefsizdir" diye feedback verirsiniz. tüm düzenlemeler, ayarlamalar taraflarca yapılmalı. örneğin 10-17 temmuz arası x şehrindeki hostla kalmak üzere anlaştıysanız, yolculuktan vizeye kadar her şeyi ya kendiniz halledeceksiniz ya da birlikte yapacaksınız. konaklama ve yemek dışındaki (hatta yerine göre yemek de) masraflar da tamamen size ait olduğundan, maalesef yine biraz paraya bakıyor. ben o açıdan şanslıyım çünkü benim tanıştığım adam sanırım organ mafyası falan aq adam istanbul'da bile beş kuruş harcatmadı, ne desem "öğrencisin sen, sok o cüzdanı yerine" diye babacan bir tavırla şovunu yaptı.
neyse, uzun lafın kısası, workaway bence şahane bir şey
burada da onlarca yerden cevap almayacaksınız, burada da "amına kodumun ortadoğulusu" deyip tersleyenler olacak ama yılmayın. ultra odun ve beceriksiz değilseniz (ki ben öyle sayılırım) birilerini ikna edersiniz, 2-3 yeni insan görüp takılmış olursunuz. vize isteyen ülkelerdeki bazı hostlar vize konusunda yardımcı oluyor, o yüzden fakir olsanız bile nispeten kolay alabilirsiniz. yok olmuyor derseniz vize istemeyen ülkeler var bissürü, onlardan birine gidiverin. ben kazakistan'ın ekibastuz şehri yakınlarındaki bir köye gidecektim de mahalleli zor sakinleştirdi, vazgeçirdi.
böyle bir servis için 100 lira cidden para değil. verin, çekinmeyin. uğraşırsanız, faydasını görürsünüz. ha şu da var, bazı ilanlara ve yerlere talep çok oluyor. öyle ben paris'te sanat galerisinde gönüllü olacağım falan diyorsanız tabii ki çok daha farklı işler yapmanız ve donanımlı olmanız gerekir. malum, sibirya'da 10 yaşında çocuğa ingilizce öğretecek adamla avrupa'nın göbeğinde sanat bilmem nesinde çalışacak adam aynı olmuyor talep açısından. gerçi millet çocuğunu emanet ediyor aq bana daha fazla şey sormaları lazım, neyime güveniyorlar anlamadım.
***
not: geçen sene başvurup da reddedildiğim bir ilanın hala açık olduğunu görünce, tekrar yazdım. reddedilmek derken, kız "o dönemde başka misafirlerimiz olacak, istersen başka zaman gel" demişti, ben de "yooh olmaz neyse o zaman artık baybay" demiştim sadece yazın müsait olduğum için. pek istiyor gibi de görünmüyordu zaten, üstelemedim. neyse, geçen o ilanı görünce yazmıştım, "gız beni hatırladın mı? bu yaz müsaitseniz çay içmeye geleceğim" diye... sağolsun, sabah cevap vermiş, "hatırladım tabii, yazın müsaitiz. ne kadar kalmak istiyorsun?" diye. gülücük de var. rus gülücüğü. sadece kapa parantezli. aha beyle ))). gülücüğe odaklandım.
bence bunlar beni yine istemeyecek ama hani bazı ilanlardan "kabul" almanın ne kadar kolay olduğunu göstermek açısından yazdım bunu. bu ilanın sahibi olan kız 24 yaşında mı ne. babası falan biraz atarlı giderli bir tipe benziyor, muhtemelen 22 yaşında esmer bir türk erkeğini kendi evinde, kızının yanında yöresinde istemiyordur. yani, kötü düşünmek istemem ama bana öyle geliyor. haksız da sayılmaz adam oradaki ünümüz düşünülünce. yoksa daçada, bahçede etinden ve sütünden faydalanılacak kişi olarak fransız teyzeleri değil de beni seçerlerdi diye düşünüyorum geçen sene. bu kızın kardeşi var bir de 15 yaşında, buz hokeyi oynuyor aslanım. benim rusya konusunda böyle bir avantajım var. buz hokeyini çok sevdiğimi söylediğimde, başta "şirinlik yapmak için bulmuşsun tabii bir şey, önüne gelene söylüyosun orospu çocuğu. cyka blyat" diyorlar. sonra muhabbet açılıp da cidden sevdiğimi ve ilgilendiğimi görünce, "aaaa cnm yaaa :))" diyorlar, inceden bir dostluk havası oluşuyor. rusça da öğrendiğim için o taraflardaki insanları "faydalı" olduğuma ikna etmem çok zor olmuyor işin açığı.
rusya vize uygulamasını getirmeseydi benim işim çok daha rahat olacaktı ve muhtemelen şimdiden birçok rus aileyle görüşmüş, tanışmış olacaktım ama işte... bu kız davet etse bile gidebilir miyim bilmiyorum açıkçası, novosibirsk dediğin yer uçakla 6 saat, uçak biletleri 1000 lira küsür... rusya vizesi desen, 200 dolar istiyorlar, dolar almış yürümüş, bilmiyorum altından nasıl kalkılır. neyse, bakacağız artık.
not 2: şu an ukrayna'dayım bu site sayesinde. 17 ocak'ta geldim. 11 şubat'ta türkiye'ye geri döneceğim. aslına bakarsanız, yanında kaldığım ailenin artık workaway hesabı yok... kapattılar bir önceki "manyak" workaway'ciden sonra. ben bir yılı aşkın süredir tanıyordum kendilerini, haliyle "arkadaş" kontenjanından geldim. herhangi bir beklentileri de yoktu. bahçelerinde kar küremek ve türk çayı demlemek haricinde hiçbir şey yapmadım desem yeridir. evli bir çiftler. adam yoğun çalışıyor. onun evde olduğu hafta sonları, hep birlikte çıkıp geziyoruz. hafta içi de ben ya kendim çıkıyorum ya da kadınla çocukları okuldan almak, alışverişe gitmek gibi dışardan bakınca gayet tırt görünen fakat benim için inanılmaz heyecan verici ve o yerel tadı yakalamama yardımcı olan acayip keyifli işler yapıyoruz.
benim gibi ağır asosyal bir sığır, workaway sayesinde ukraynalı bir ailenin evinde bir ay geçirip en yerel, en lokal tecrübeleri sonuna kadar tattı, yeri geldi trenlerde sürttü. yılmayın dostlarım. arayan adama bu siteden gerçekten ekmek çıkar. evet bir "ab projesi" havası yok ama vizesiz gidebileceğiniz ülkelerde çok ucuza inanılmaz deneyimler de yapabilirsiniz. abi şöyle söyleyeyim, benim kaldığım evdeki adam bana her akşam kasa kasa bira taşıyor marketten. neden? "birayı severim ama türkiye'de çok pahalı olduğu için içmiyorum" demiştim geldiğimde. aslında kendimi acındırmak gibi bir amacım yoktu, özünde öyle birayı çok seven bir herif de değilim. sadece arkadaşlarla buluşunca içip "ne güzel bir şey yav" der, bir sonraki buluşmaya kadar hiç hatırlamam bile. yine de adam ne anladıysa artık, çok fakir olduğumu düşündü herhalde, alkolik edecek beni sonunda. aynı şey et için de geçerli. türkiye'deki fiyatları, daha önce defalarca geldikleri için az çok biliyorlar. e eti sevdiğimi de biliyorlar. bu yüzden, sağolsunlar sayelerinde kahvaltıda bile köfte yer oldum, bu gidişle türkiye'de bir ay ete dokunmayacağım. gerçi istesem de dokunamıyorum ki amk.
12 yaşımdan beri internette sürterim, aradığım yurtdışı tecrübesini workaway sayesinde buldum. ab projeleri falan hikaye. kendimizi beğendirmek için kırk takla atıyoruz. gidin abi. arnavutluk'tur, ukrayna'dır, vize bile istemeyen bir sürü ülke var. insan olarak değer göreceğiniz, "insan"lar tarafından ağırlanacağınız onlarca ülke bulabilirsiniz. çok net söylüyorum, verdiğiniz her kuruşa değecek. canım workaway, yavrım workaway. evet, ukrayna bir almanya veya fransa değil ama onlara "terörist" olmadığımı ispatlamak için 35 tane belge toplayacağıma, pasaportumu görünce güleryüzle ve türkçe olarak "hoşgeldiniz!!" diyen insanların ülkesinde kalırım. aslına bakarsanız, bildiğiniz üzere slav ülkelerinde bilhassa genç türk erkeklerini pek sevmezler ama kendi adıma konuşayım, tek bir olumsuz tecrübe dahi yaşamadım. üstelik gayet esmerim. muhakkak önyargılı ve kötü niyetli insanlar vardır ama ben kendim insan gibi davrandığım sürece karşımdaki kimseden olumsuz bir tepki görmedim. eminim o medeniyetten yıkılan avrupa'da en az bir veya iki problem yaşardım.
(böyle yazdığım için "batı'nın ahlaksızlığını aldık!" tarzı biri olduğum düşünülmesin. kendi kültürümüzü veya ahlakımızı övüyor değilim, bizim de çok eksiğimiz var hatta genel olarak batı'nın hayli gerisindeyiz. yine de, bu ikiyüzlü gavat avrupa uluslarının bu kadar şişirilmesini sevmiyorum. onu söylemek istedim)