Unutmak İstemediğimiz Bilgileri Hatırlamayı Sağlayan Süper Yöntem: Hafıza Sarayı
hafıza sarayı, hafızamızda bulunan mevcut bilgileri yeni bilgilerle ilişkilendirerek, unutmak istemediğimiz bilgilerin metodik bir şekilde hatırlanmasını sağlayan bir yöntem. diğer adlandırmaları: memory palace ve method of loci.
yöntemin çalışma şekli
çok iyi bilinen bir mekanın içine yeni bilgiler yerleştirilerek yapılır. bilginin türüne göre mekandaki objeler kullanılır. örneğin sıralı bilgiler için yine mekandaki sıralı şeyler kullanılır. bu mekan uzun süreli hafızanıza yerleştiği için mekanı unutmazsınız. uzun süreli hafıza beynin hippocampus bölgesiyle ilişkilidir. ilgim olmayan hiçbir şeyi hafızamda tutamadığım için unutmamam gereken şeyleri bu yöntemle aklımda tutuyorum.
zaman kavramı ilgimi çekmediği için zamanla alakalı olan hiçbir şey aklımda kalmaz. doğum günleri mesela. hayatta hatırlayamam. çünkü o kadar az kullanıyorum ki o bilgiyi hafızam gerekli olduğunu düşünmüyor. ayrıca kullanılmayan bilgi unutulur.
seçilecek mekana gelecek olursak, bu mekan çok iyi bildiğiniz bir yer olmasında fayda var. çünkü bilgiyi koyduğunuz mekanı hatırlamakta zorlanırsanız, bide o mekanı hatırlamak için çeşitli tetikleyiciler kullanmanız gerekir ki böyle bir şeye gerek yok. ben ilk kullandığım zaman çocukluğumun bir kısmının geçtiği evi kullanmıştım. hatırlamam gereken doğum günü vardı. unutmamam gerekiyordu baktım hatırlamakta zorlanıyorum, "bu neymiş amk bi şunu deneyim" dedim. haliyle yöntemi anlamaya çalışırken mekanı ne kadar iyi tanıdığımı tespit etmem gerekiyordu. bu yüzden çocukluğumdaki eve tekrar girdim. odalarını gezdim. sandalyelerine kadar hatırlayınca "tamam amk olur burası" diyip bir oda seçtim. oda seçimini de şu şekilde yaptım, özel olan bilgilerim için odamı kullandım. genel kültür vs. o tarz bilgiler için çalışma odasını kullandım. diğer odaları da aynı şekilde bir düzene soktum. özel şeyler için kendi odamı seçmemin sebebi anlayacağınız üzere o odanın sadece bana ait olması. daha ansiklopedik bilgiler için çalışma odasını seçtim, çünkü yaklaşık sekiz metre her tarafı dolu bir kitaplığımız vardı. kendi odamda bir çekmece vardı. suntadan yapılmış, üzerinde ceviz kaplaması olan cilalı bir çekmece. dört tane de gözü vardı. burası ilk bilgileri koymak için mantıklı geldi. genellikle özel eşyalarımı oraya koyuyordum çünkü. sıra geldi doğum tarihini çekmeceye koymaya. doğum günlerinde alınan bir şeydir genelde sayılardan oluşan mumlar. o mumları sırasıyla çekmeceye yerleştirdim. çekmeceyi açıp kapattım. açtım baktım, açtım baktım. "olmuştur heralde" deyip bıraktım bu memory palace işini. daha sonra bir şey oldu aklıma geldi. o doğum gününü hatırlamaya çalışıyorum yok aklıma gelmiyor. yani direkt olarak aklıma gelmiyor. hatırlamak için bu memory palace yöntemini kullandım. eve girdim, odama geçtim. çekmeceye baktım ve üsten ikinci çekmeceyi açtım ve o mumlar orada duruyordu. ara sıra o çekmeceyi açıp baktım o bilgi hep oradaydı. tabi diyebilirsiniz basit bir doğum gününü de hatırlayamıyorsan yapacak bir şey yok diye. maalesef ilgili olduğum konuları bir kere görmem veya bir kere duymam yeterliyken ilgim olmayan şeyler asla aklımda kalmıyor. benim için zamanla ilintili şeyleri hatırlamak çok zor. çoğu zaman başkaları benim yerime hatırlar. doğum günü de o zamanlar değer verdiğim bir insana aitti. haliyle unutamazdım. bu yüzden bu yöntemi kullandım.
tabii bu yöntemin kullanım şekli sadece bu şekilde değil. benim ihtiyacım olan buydu bu şekilde kullandım. sıralı bir bilgiye ihtiyaç duyarsanız bu sefer kullanacağınız mekanın içinde sıralı bir şeylerin olmasında fayda var. örneğin cumhuriyet dönemi başbakanlarını hafıza sarayına kaydedecek olsaydım, çalışma odasına geçip sıralı olan bir şeyler arayacaktım. evde çok fazla kitabımız olduğu için kitaplık bunun için iyi bir araç olurdu. bir duvarda 5 parçadan oluşan yaklaşık 5 metre uzunluğundaki kitaplık sıralı bir şekilde duruyordu. modüler bir sistemle yapılmış kitaplığın altında dolap veya çekmece bulunuyordu. kitaplıkları şu şekilde ayırt ediyorum, sırasıyla dolap, çekmece, dolap, çekmece, dolap. bunların üzerinde de raflar bulunuyor. herbir kitaplık rafına bir başbakan koyarak sağdan sola doğru ilerlerim. bir şeyleri beşlik sistemde ezberlemek benim için daha kolay. daha sonra bir alt rafa geçer ve sol baştan başlarım. recep peker, hasan saka, şemsettin günaltay, adnan menderes, cemal gürsel. sonra tekrar bir alt rafa geçip devam ederim. böylece beşlik sistemde hem kaçıncı başbakan olduklarını hemde sırasını unutmamış olurum. özetle herbir raf o dönemin başbakanına ayırmış olurum. o kitapların onu anlattığını düşünerek biraz daha desteklerim. burda yapılması gereken önemli bir şey var, o da yeni bilgiyi eski bilgi ile ilişkilendirmek ve ara sıra bilgiyi ziyaret etmek. eski bilgiyi kolaylıkla hatırlıyoruz çünkü uzun süreli hafızamıza geçmiş durumda. yeni bilgiyi hatırlamak için ise tetikleyici olarak eski bilgiyi kullanıyoruz.
kullanım şekilleri
hafıza sarayını, farklı yöntemlerle de kullanmak mümkün. hafıza sarayının özelliği tetikleyici olması. üniversitedeyken haliyle birçok hafıza tekniği kullanmak zorunda kaldım. sabah saat 9'da sınav var ve ben bir gün öncesinden çok yorgunum, proje yetiştirmişim çünkü, fakat sözel bir dersin notları olduğu gibi duruyor. konuları biliyorum ama hangisi hangisidir, başlıkları nedir, ne değildir bilmiyorum. basit bir dersin sınavıyla başladı bu tekniği kullanmam, akrostiş tekniği. tabi bunun isimleri kaynaktan kaynağa göre değişiyor. basit olarak bir metnin zip dosyasını yapmak gibi. ben daha çok başlıklar için kullandım bu yöntemi. örneğin bilmem neyin bilmem ne methodlarını açıklayınız gibi bir soruyla karşı karşıya kaldığımda cevap verebilmek için baş harflerden yararlandım.
son zamanlarda bu yöntemi genlerimize ortak olarak işlenmiş olan duyguları ezberlemek için kullandım. dünyanın her yerinde insanların yüzlerinde ifade ettiği yedi ortak duygu var. yani nereye giderseniz gidin gülümserken aynı kaslar çalışır. korku ifadesi evrenseldir vs. vs. tabi bunu hatırlamakta ilk başarda zorlanıyordum. bu yüzden baş harflerinden anlamlı bir kelime çıkartmaya baktım. ortaya şöyle bir sonuç çıktı. konuyla ilgili türkçe kaynak sıkıntısı olduğu için hep ingilizce kaynakları araştırdım. bu yüzden kaynaktaki gibi ezberlemek daha kolay geldi.
contempt, anger, sadness, happiness, surprise, disgust, fear
küçümseme, öfke, üzüntü, mutluluk, şaşırma, iğrenme, korku
tabii bu tarz bilgileri ezberlemek için genellikle baş harflerinden anlamı bir kelime yaratıyordum. bu örnek için en iyi sonucu c-a-s-h s-d-f verdi. kelimenin anlamını bilmeyenler için cash nakit demek. sdf ise sedef ismini çağrıştırdığı için tercih ettim. bunu şu şekilde anlamlı hale getirdim. cash nakit demek. sedef isminin benim için olumsuz bir anlamı var. bu yüzden şunu hayal ettim, sedef orospunun teki ve daima nakitle çalışıyor. "zaten kredi kartıyla çalışanı var mı lan bunun?" diye de kendime sormaktan alıkoymadım. böylelikle cash sdf benim için anlamlı bir hale geldi. dolayısıyla ne zaman bu evrensel ifadesi olan duyguları hatırlayamadığımda içimden cash sdf diyorum. ardın c=>contempt, a=>anger... şeklinde sıralıyorum. eğer anahtar kelimeyi hatırlarsam gerisini de %95 hatırlıyorum. hatırlayamadığm durumlarda da şunu yapıyorum, mesela cash sdf in içinde iki tane s harfi var. birisini hatırlıyorum diğerini hatırlayamıyorum. elimde şöyle bir bilgi var. bu kelime bir duygu ve s harfi ile başlıyor. ardından ilk başta sesli harfleri getiriyorum. içimden söylüyorum tabi bunları. sa,se,si,su... bu şekilde devam ediyor. eğer yine hatırlayamazsam üçüncü bir sesi getiriyorum sek,sik,suk,sup deyince o sesi tekrar ettiğim için tetiklemiş oluyor hafızamı hatırlıyorum. tabi bunun memory palace ile olan ilişkisi şu, anahtar kelimeler yıllar içinde unutulabiliyor. bu anahtar kelimeleri memory palace'ta bir yere yerleştirirseniz. bilgi daha güvende olmuş oluyor.
ilginç bir hafızam olduğu için bu tarz şeyleri yapmak zorunda kalıyorum zaman zaman. herkesin hafızası farklı şekilde çalışıyor. sizde size uygun olan yöntemleri çeşitli kombinasyonlarla bir araya getirebilirsiniz.
memory palace'a format çekmek
maalesef bunun garanti sonuç veren bir yöntemi yok. herkes farklı şekillerde hafıza sarayındaki bilgileri siliyor. bunun çeşitli yöntemleri var tabi. bilgiyi hatırlamak silmekten daha kolay. çünkü eski bilgiyi yeni bilgiyle ilişkilendirince bir tetik mekanizması çıkıyor ortaya. fakat yeni bir bilgiyi çocukluğunuzda yaşadığınız evin en özel odasına koyarsanız o bilgiyi silmek biraz zorlaşıyor. unutmamak için uğraştığım doğum gününü unutmam gerektiğini anladığım zaman bu problemle baş başa kaldım. "amk o kadar uğraştım hatırlıycam diye. şimdi hatırlamam lazım. napcam?" diye düşünürken bu yöntemin nasıl çalıştığını hatırladım. eski bilgi yeni bilgiyle ilişkilendirilecek! benim çekmeceye koyduğum doğumgünü mumlarından yapılmış sayıları unutmam çok zordu. çünkü o artık orda. fakat o doğum gününü başka bir bilgiyle ilişkilendirirsem çekmeceyi açıp baktığımda tarihi görecek ve o tarihin bana anımsattığı kişiyi hatırlayacaktım. çekmeceyi boşaltmak işe yaramayınca o tarihi başka bir kişi ile ilişkilendirdim. böylece çekmeceyi her açışımda aklıma hatırlamak istediğim kişi geldi. tabi şöyle bir gerçek var, kullanılmayan bilgi unutulur. fakat çocukluğunuzun geçtiği odayı unutmak çok zor. bu yüzden bilginin ilişkili olduğu şeyi değiştirmek daha kolay. beyin aslında zeki olduğu kadar da saf bir şey. yani beynimizin her bölümü aynı mantıkla çalışmıyor. gözün gördüğüne kulak başka bir şey diyebiliyor ve beynin o sırada bir karar alması gerekebiliyor. örneğin helyum çekmiş birinin sesi incelir. gözünüz kişiyi görür der ki bu kişi ali/ayşe. fakat kulağınızdan beyninize giden bilgiler o kişinin ali/ayşe olmadığı yönündedir. beyniniz bir karar almak zorunda bu yüzden gözün söylediğine inanır. duyular arasında bir hiyerarşik düzen vardır. göz sanırım en tepedeki isim. bu hiyerarşik düzeni anlamak için araştıracağınız konu kesinlikle hayalet uzuv sendromudur. ilk öğrendiğimde ufkum iki katına çıkmıştı. tıpla aspirin dışında bir alakam olmadığı için ilk öğrendiğimde ufkum iki katına çıkmıştı.
bu konu ile ilgili bir ted talks var. araştırıp bulursanız o da çok faydalı bir şey. nerdeydik nereye geldik amk ya. ne anlattığımı unuttum. evet gözün gördüğüne inanıyoruz. bu yüzden görsel hafızaya dayalı olan memory palace methodunda bilgiyi silmek kolay iş değil. birçok kişi başka bir memory palace bulunması tavsiye ediyor. kullanılmayan bilgi unutuluyorsa ve hiç o mekana gitmezsek haliyle bilgiyi de hatırlayamayız ama ben bunu ilk defa denerken çocukluğumun büyük bir kısmının geçtiği eve yerleştirdiğim için bu bilgiyi, böyle bir şansım yok. bi şekilde kandırmak lazım beyni. neyse hayalet el sendromundan öğrendiklerimle bu bilginin ilişkisini değiştirdim.
genel olarak hafıza
bakmayın aslında hafıza çok çok ilginç bir şey. ilk önce hatırlamak için çaba sarf ediyorsunuz daha sonra da silmek için. bilginin hafıza girmesi her zaman kolay değil bazen çaba gerektiriyor ve silmesi çok daha zor. nasıl sileceksiniz ki? hatırlamak için çeşitli yöntemler var. silmek için bu kadar yok aslında. aslında doğal seçilim hafızada da var. doğada güçlü olan hayatta kalır bazen de zeki olanlar. oz dizisindeki adebisi gücün sembolüyken ryan o'reily zekanın sembolü. sadece bu ikisi hayatta kalabiliyor. güçlü ve/veya zeki olan. bilgiler içinde aynı şey söz konusu çoğu zaman. gerekli olan bilgi hayatta kalıyor. bunun için (bkz: tavan arası teorisi). buda böyle bir şey işte.
hafızadaki bilgiyi silmenin en iyi yollarından bir tanesi tetikleyicinin ilişkili olduğu şeyi değiştirmek. aslında çok basit bir yöntem. bunu şöyle açıklamak belki daha faydalı olabilir;
bilgisayarınıza virüs bulaştı ve masaüstünüzde bir dosya silinmiyor. çift tıklayıp açınca da bir porno siteye yönlendiriyor. haliyle masaüstünüzde durmaması lazım. o dosya silinmediğine göre o kısayolun veya dosyanın ilişkili olduğu şeyi yani internet adresini değiştirebildiğinizi farz ediyorum. çoğu aptal virüs bunu fark etmez. kısayola sağ tıklayıp adresi değiştirirseniz, o kısayol başka bir dosyayı açar. örneğin belgelerim. dosya silinmemiş olabilir ama tetikleyip açtığı şey başka bir şey olur. bu da böyle bir örnek işte.