Ünlü Yönetmen Tarantino'nun Ağzından Senaryo Yazımı İle İlgili Tavsiyeler
senaryo yazımıyla alakalı şöyle tavsiyeleri var.
1. çalın.
“izlediğim tüm filmlerden bir şey çalıyorum” diyor tarantino. pulp fiction’daki dans sekansı godard’ın band of outsider filminden aşırma mesela. ancak hikaye anlatıcılığı mesleğinde kimse “çaldığı” malzemeyi onun kadar başarılı şekilde yorumlayamıyor.
doğrusu, tarantino’nun bir şey çaldığı yok. bir hikaye ya da türü alıp onu tamamen kendine has bir şekilde senaryoya ve filme döküyor. orijinal ürün üzerinde doğaçlamalar yapıyor. hollywood dışı iyi filmleri, spaghetti westernleri ve suç filmlerini alıp kendine özgü diyaloglarla birleştirdikten ve kendi vizyonunu kattıktan sonra ortaya zaten tamamıyla özgün bir iş çıkıyor.
aynı şekilde coen kardeşler de the big sleep’i alıp the big lebowski’yi yaptılar. tarantino bir hikayeyi alıyor, evirip çeviriyor, hikayeyi silkeliyor ve geriye tarantino filmi kalıyor yalnızca. ironik de olsa kimse onun kadar orijinal bir sesle hikaye anlatamaz.
#
2. insanların konuşmalarını not alın.
hiçbir şey gerçeği tam tamına yansıtan karakterler ya da diyaloglar kadar zarar veremez bir filme. hayat böyle işlemez, bu nedenle senaryonuzu bu biçimde şekillendirmeyin.
insanlar genelde düşündükleri şeyi söylemezler. çoğunlukla kırık ve eksiltili cümlelerle konuşurlar. öğle yedikleri sandviçten ya da akşam izledikleri filmden bahsederler. tarantino, bu gündelik hayat unsurunu adeta bir sanat formuna soktu. reservoir dog’daki bahşiş ve madonna muhabbetini hatırlayın.
diyalog yazarken gür olun. yani diyalog davul sesi gibi bir ahenge sahip olmalı. ve karakterler asla hikayeyi açıklamaya kalkmamalı. izleyiciye bilgi vermek için başka yollar bulun.
#
3. popüler bir türü alın ve onu tamamen baştan yorumlayın.
godard’ın dediği gibi “iyi bir hikayenin başı, ortası ve sonu vardır, ancak sıralama değişebilir.” tarantino bu anlayışı birçok filminde uyguladı. sıralamayı bozdu.
reservoir dog aslında basit bir suç hikayesi. karakterler soygun planlıyor, soygun başarısızlığa uğruyor ve polis herkesi yakalıyor. bu tür bir hikaye binlerce kez anlatıldı. ancak tarantino’nun yorumunu daha önce başka bir yerde izlemiş olamazsınız.
yeni başlayanlar için söylemek gerekirse, tarantino klasik 3’lü yapıyı alıyor ve sırayı karıştırarak anlatıyor. şimdilerde bu da klişe haline geldi, ancak reservoir dogs çıktığında herkes son derece şaşırmış ve heyecanlanmıştı. bunun üstüne bir de onun diyalog yazma ve karakter yaratma becerisini ekleyince işler bambaşka hale geliyor.
güneşin altında her olay yaşandı. her hikaye anlatıldı. bu nedenle son durak değil, yolculuğun kendisi önemli olan.
#
4. kişisel olun.
en iyi filmler bir janrı alır ve ona kişisel bir unsur katar. boşanma ya da aileden birinin ölümünü anlatmak yerine, en sevdiğiniz janrı alın ve ona kişisel bir hikayenizi katın. bu hikayeye gizli bir katman katar ve senaryonuz kendini belli eder, birkaç adım öne çıkar.
tarantino’nun yazdığı ya da yönettiği her film, standart bir janra denk düşer. orijinallik, karakterleri kişiselleştirmekte, onları kusurlu ve gerçek insanlar haline getirmekte saklıdır. kill bill aşağılanmış bir kadının hikayesidir. bir sonraki senaryo toplantınızda “aşağılanmış bir kadınımız” var deyin, bakın bakalım hikaye nerelere kadar dallanıp budaklanıyor.
tarantino’nun usta olduğu konu, kişisel unsurları alıp seçilen janr içinde hayal gücünü serbest bırakmaktır.
#
5. senaryoya mizah katın.
django unchained filmindeki ku klux klan sahnesi, sinema tarihinin son yıllardaki en komik sahnelerinden biri. tarantino, aksiyonu seven bir hikaye anlatıcı, ancak hikayenin doğru yerinde mizah unsurlarını ustaca kullanmasıyla biliniyor.
kendi hayatınızı düşünün. en duygulu ve kötü anlarda bile komedi unsurları saklı olabilir. zihninizi bu anları yakalamak için serbest bırakmanız şart elbette. hayat sadece bir meseleden ibaret değil. bu nedenle anlatacağınız hikayeler hayatın tüm yönlerini kapsamalı.