Uluslararası Ticaretini İlk Kez Timur'un Yaptığı Fındığın Tarihçesi
fındık, ismini antik yunan'da karadeniz'in adı olan "pont exinus"tan alır. zamanla farsça "fonduk", arapça "bunduk", yunanca "funduki" hallerini alan fındık, türeyiş destanı'nda da geçmektedir. destana göre iki nehrin birleştiği yerde bir fındık ağacı vardır ve bu ağacın dibinden toprak yarılmaya başlar. bu yarıktan beş çocuk çıkar.
çinlilere göre beş kutsal ağaçtan biri olan fındık ağacının türkler için de kutsal sayıldığını böylece anlıyoruz. kaynaklara göre çin'de milattan önce 3000'li yıllarda dahi fındık üretimi yapılmaktadır.
yine milattan önce 4. yüzyılda yaşamış yunan filozof theophrastos fındığı "karadeniz cevizi" diye adlandırır. ayrıca yaptığı tarifte iki tür fındıktan bahdeder ki şu anda bile ülkemizde bu iki tür fındık bolca bulunmaktadır. bunlardan birisi sivri fındık, diğeri de tombul fındık olarak geçer kayıtlarda.
plinius da "tabiat tarihi" adlı kitabında yunan halkının fındık yağına çok düşkün olduğunu söyler. 13. yüzyılda yaşayan ve ilk bektaşîlerden olan seyyah seyranî de "sanki yeryüzündeki bütün fındıklar giresun'da yetiştirilmektedir" der seyahatnâmesinde.
tarihte fındığın uluslarası ticaretinin yapıldığı ilk yazılı belge ise 1403 yılına aittir. bu tarih ankara savaşı'ndan bir yıl sonraya tekabül etmektedir. bu olay her yerde üstünkörü anlatılmış ancak mühim meseledir! timur, 1403 yılında oğlu mirza halil'i ermenistan, gürcistan ve trabzon bölgelerinden sorumlu olarak bırakıp bölgeden gidecektir ama bu ticaret anlaşmasını yapar öncesinde.
dönemin fransa kralı altıncı charles, timur'a elçi göndererek kendisiyle ticarî ilişkileri geliştirmek istediklerini söylemiştir. aslında birçok avrupa sarayından timur'a mektuplar ve elçiler geldiği bilinir ankara savaşı'ndan sonra. timur, çoğu dostluk isteğini geri çevirmiştir ancak sadece fransa kralı ile gayet dostane konuşur. hatta mektuplardan birinde fransızca yazdırdığı " çünkü dünya, tüccarlar sayesinde refaha erer " sözü meşhurdur. fransız elçi, 17 eylül 1403'te kaptanı nicolos cojen olan fındık yüklü bir gemi ile trabzon'dan ayrıldıklarını yazar.
osmanlı dönemi'nde ise fındık ihracatına dair en önemli belge birinci mahmud döneminde fransa ile yapılan 1737 tarihli ticaret anlaşmasıdır. daha sonra 1782'de rusya, 1875'te belçika, 1906'da sırbistan, 1907'de almanya ve 1912'de abd, osmanlı'dan fındık satın almaya başlarlar.
cumhuriyet'in ilanından sonra mustafa kemal atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirilen ekonomik kalkınma planları çerçevesinde 1927 yılında çıkarılan 6207 sayılı kanun ile fındık fidanlarının ihracatı yasaklanmıştır.
"günde bir avuç fındık yemeyi unutmayalım" demek isterdim ama ne biz üreticiler hakkı ile para kazanabiliyoruz fındıktan ne de ahâlî ucuza satın alabiliyor. kim kazanıyor bu parayı, anlamadık gitti. afiyet olsun.