Ulaşamadığımız Şeyleri Neden Değersizleştirdiğimizi Açıklayan Kavram: Ekşi Üzüm Etkisi

Hayatta bazen ulaşamadığımız hedefleri küçümseyerek teselli buluruz. Bu davranış, Yunan filozof Ezop'un ünlü masalından esinlenen ve psikolojide "Ekşi Üzüm Etkisi" olarak adlandırılan bir kavramla açıklanır.
Ulaşamadığımız Şeyleri Neden Değersizleştirdiğimizi Açıklayan Kavram: Ekşi Üzüm Etkisi

sour grape effect (ekşi üzüm etkisi), mö 620-564 yılları arasında yaşamış olan yunan filozof ezop'a dayanan bir kavram. tilki ve üzümler masalında, bir asmada asılı duran bir salkım sulu üzüme ulaşmak için yeterince yükseğe zıplayamayan ve kaçarken onları ekşi olarak nitelendiren bir tilkinin hikayesi anlatılır. bu masalın sıkça alıntılanan kıssadan hissesi şudur: ulaşamayacakları şeyleri küçümseyen ve hor gören pek çok kişi vardır. böylece sour grape effect, ulaşılamayan hedefler hakkında küçümseyici ve aşağılayıcı tavır almak eş anlamlı hale gelmiştir.

2020 yılında, norveçli psikolog hallgeir sjastad liderliğindeki bir araştırma ekibi, sadece insanların bu etkiyi yaşayıp yaşamadıklarını değil, aynı zamanda sonunda onları tattıklarında (ulaştıklarında) bu 'üzümlerin' tadının gerçekten ekşi olup olmadığını da araştırdı. araştırmaları, 1980'lerde norveçli filozof jon elster tarafından yürütülen önceki çalışmalara dayanmaktaydı. elster, arzularımızın deneyimlerimize göre değiştiği yolları yakalamak için uyarlanabilir tercihler terimini icat etmişti - özünde, elde edebileceğimizi düşündüğümüz şeyleri istemeye başlarız.

sjastad ve arkadaşları, yürüttükleri çalışmalarda kötü performans gösterdiklerini söyledikleri katılımcıların, gelecekte aynı görevde iyi performans göstermenin, görevde iyi performans gösterdikleri söylenen katılımcılara kıyasla mutluluklarını daha az artıracağını öngörmüşlerdi fakat öyle olmadı. görev tekrarlandığında ve her iki gruba (++, -+) da araştırmacılar tarafından iyi performans gösterdikleri söylendiğinde grupların deneyimlediği mutluluk seviyeleri aynıydı. yani üzüme atılan ekşilik iftirası, onu tadınca tatlıya dönmüştü.

daha da önemlisi, araştırmacılar tüm katılımcıların bu etkiyi yaşamaya eşit derecede eğilimli olmadığını tespit etmişti. hayatta başarıya odaklanmış olanların, kendilerine kötü performans gösterdikleri söylenen bir görevi değersizleştirme olasılıkları daha düşüktü. dolayısıyla, ne kadar başarı odaklı olduğumuza bağlı olarak, ulaşamadığımız hedefleri küçümseme ihtiyacı hissetmeyebiliriz. ezopça özeti, başarılı tilkiler daha az kin besler.

bu etki ne işe yarıyor?

+ ulaşılamayan hedeflerin çaba göstermeye değmediğini varsaymak, hayatımıza devam etmek için bir yol sağlar.
+ boş çabalarla zaman kaybetme riskini en aza indirir ve ruminasyonu engeller.
+ ulaşılamayan hedeflerin önemini göz ardı etmek, kendimize ve yeteneklerimize karşı olumlu bir tutum sergilememize yardımcı olur. böylece bir sonraki hedefin üstesinden gelme çabamızda bizi cesaretlendirir.