Türkiye'nin PKK'dan Önceki Terör Örgütü ASALA Nasıl Doğdu, Nasıl Bitirildi?
ASALA nedir?
tam adı armenian secret army for the liberation of armenia olan, 1975-1987 yılları arasında aktif olmuş ermeni terör örgütü. finansal ve lojistik olarak sovyetler birliği tarafından desteklenmiş, kadroları filistin kamplarında eğitim görmüştü.
türk diplomatlarına ve yurtdışında yaşayan türk vatandaşlarına karşı yaptıkları saldırılar neticesinde milli istihbarat teşkilatı tarafından hiram abas ve osman nuri gündeş başkanlığında özel bir ekip asala'yı bitirmeleri için gizli olarak görevlendirilmişti. kurulan gizli mit timi önce asala'nın merkezi olan lübnan'a geçmiş, burada mossad'la işbirliği yapılarak asala'ya ciddi darbeler vurulmuştu. lübnan'da sorgulanan bazı asala militanlarının verdikleri bilgilerle avrupa'daki hücreler deşifre edilmiş ve mit görevlileri fransa, avusturya, isviçre gibi ülkelere dağılarak buralarda gizlenen asala militanlarını teker teker ortadan kaldırmışlardı.
örgütün kurucusu ve lideri agop agopyan ise tüm asala hücrelerinin dağıtılması ve militanlarının ortadan kaldırılmasının ardından, 28 nisan 1988'de, atina'da bindiği taksi içinde kafasına sıkılan iki kurşunla öldürüldü. mit görevlisi metin günyol'un liderliğindeki timin çalışması ile gerçekleşen bu eylem sonrası yakalanan suikastçi ise yemen pasaportu taşıyan 39 yaşındaki abdul muhammed kasım'dı. türkiye arkasında hiçbir iz bırakmadan yaptığı bu operasyonları başarıyla tamamladı ve asala'yı bütünüyle çökertti.
bu konu ile ilgili en yaygın iddia ise abdullah çatlı ve bazı eski ülkücülerin bu eylem ve suikastlerde kullanıldığıdır. operasyonun üst düzey liderlerinden, dönemin mit istanbul bölge başkanı osman nuri gündeş şöyle diyor: "onlar sadece yangına iki kova su dökmüşlerdir. asıl işi yapanlar başkalarıdır. bu iş için özel görevlendirilmiş insanlar vardı."
Biraz daha detaylandıralım
21 nisan 1973 tarihinde agop agopyan, lübnan'da, filistin kurtuluş cephesi'nin kamplarında arkadaşları ile birlikte kuruyor bu örgütü. yine pkk da filistinlilerin desteğini görmüştür kuruluş yıllarında. yunanistan, suriye ve fransa istihbarat servislerinin neredeyse bütün imkanlarından yararlanıyorlar bu yıllarda.
27 ocak 1973'te kaliforniya'da iki diplomatımızı şehit ederek ilk eylemlerini gerçekleştiriyorlar. sonra ardı arkası kesilmiyor tabii bu eylemlerin.
sene 1981...
abdullah çatlı ve oral çelik yurtdışındalar. mit'in efsane isimlerinden hiram abas bu tarihte teşkilattan uzak kalıyor kendi isteği ile. aynı yıl, mit'ten isimlerini bilmediğimiz üst düzey yöneticiler çatlı ve çelik ile görüşüp asala ile mücadelede katkıda bulunmalarını istiyorlar. günümüzde özellikle ülkücü çevrelerde dillendirilen "asala'yı, çatlı bitirdi!" gibi söylemler bu vesileyle doğuyor. tabii bir başka sebebi de şu:
abdullah çatlı, böyle bir görev için o dönem cezaevinde bulunan ve siyasî suçlu sayılan 12 ülkücünün serbest bırakılmasını istiyor. söylenene göre bu isteği kabul ediliyor. bu tarihten itibaren abdullah çatlı ve arkadaşları asala'ya karşı eylemlere başlıyorlar. yine parantez açmak gerekir. bu eylemlerde abdullah çatlı ve oral çelik gibi isimler ön planda imiş gibi gözükse de asala mensubu teröristlere suikastler düzenleyen, sorguya çekenler mit'in o dönem kurduğu özel ekipteki ajanlar. kaldı ki 1983'te hiram abas da tekrar teşkilata dönüyor.
abdullah çatlı, bir sürü farklı kimlik ve pasaport sahibi yapılıyor bu dönemde. yine her gittikleri avrupa ülkesinde mit'ten yığınla para vb. destek görüyorlar.
15 temmuz 1983'te asala, paris'teki orly havalimanı'nda bombalı saldırı gerçekleştiriyor ve 2'si türk olmak üzere 8 kişiyi öldürüyor. o dönem ermenistan'da bir imza kampanyası başlıyor ve neredeyse eksiksiz bir şekilde imza toplanıyor bu teröristlerin serbest bırakılması için. ancak fransa kamuoyu bu olaydan sonra asala'ya sırt çeviriyor. örgütün çöküşü de böyle başlıyor esasen. özellikle bu tarihten sonra suriye'de, rusya'da, yunanistan'da, italya'da, fransa'da vs. asala'ya mensup teröristler ölü hâlde bulunuyorlar.
28 nisan 1988'de atina'da öldürülen agop agopyan'ın cesedini bile ülkeden gönderiyor yunanistan çünkü dönemin türkiye cumhuriyeti hükümetinin baskısından çekiniyor ve bu teröristin cenazesi musul'a götürülüyor.
asala terör örgütü; 39'u silahlı, 71'i bombalı olmak üzere 110 eylem gerçekleştiriyor etkin olduğu yıllarda ve 41 diplomatımızı şehit ediyor.
diplomatlarımızı şehit edenlerden kimisi şu anda ermenistan'da özgürce hayatına devam ediyor. vaktiyle bu teröristlerden birini ermenistan'ın o dönemki lideri karşılıyor ülkesine gelişinde.
şu anda asala'nın etkilili olmamasının tek nedeni pkk'nın ve pkk sempatizanı gürûhun gerekli tüm hizmeti ağababalarına yapıyor olmasından kaynaklıdır. ve tarih bir kez daha göstermiştir ki teröristlerle mücadelede en etkili yöntem kontra-terördür.
Özet niteliğindeki genel bir yorumla bitirelim
12 eylül darbesi sonrasında uygulamaya konulacak neo-liberal ekonomik politikalar, ülkenin dış politikasında da köklü bir dönüşümü zorunlu kılıyordu. bu geçiş döneminde yaşanan diplomat suikastleri, tesadüfi görünümünün ötesinde derin bir siyasi ve ekonomik dönüşümün parçası olarak okunabilir. 1970'lerin sonu ve 1980'lerin başında hedef alınan türk diplomatların profili, dönemin ekonomik ve siyasi realiteleriyle şaşırtıcı bir uyum gösteriyor. mesela paris'te öldürülen büyükelçi ismail erez, türkiye'nin nükleer enerji alanında bağımsız politikalar geliştirme çabalarının ön saflarında yer alıyordu. ottowa'da katledilen atilla altıkat ise nato'nun genişleme politikalarına mesafeli duran bir askeri diplomattı.
tüm şehitlerimizin ortak özelliği: türkiye'nin ulusal çıkarlarını küresel sermaye hareketlerinin önünde engel olarak gören, devletçi ekonomi modeline yakın duran ve batı bloğuyla koşulsuz işbirliğine mesafeli yaklaşan bir dış politika çizgisini temsil etmeleriydi. suikastlerin zamanlaması da dikkat çekicidir. 24 ocak kararları'nın hemen ardından ve 12 eylül darbesi sürecinde yoğunlaşan bu saldırılar, türkiye'nin ekonomik ve siyasi olarak yeniden yapılandırıldığı kritik bir döneme denk gelmektedir. suikastlerin aydınlatılamaması ve faillerin yakalanamaması, devlet içindeki yeniden yapılanma sürecine hizmet eden bir işlev görmüş olabilir.
sonuç olarak
bu dönemde yaşananlar, türkiye'nin küresel kapitalist sisteme eklemlenme sürecinde, dış politikadaki direnç noktalarının sistematik biçimde ortadan kaldırılması olarak yorumlanabilir. yerli hafıza susturuldu, yerine küresel okuryazarlığı yüksek ama aidiyeti tartışmalı bir nesil getirildi.
ve geriye şu soru kaldı: üç tane mafya bozuntusuyla çöken terör örgütü mü olur?