Türkçe Baskılarını Güncel Olarak Bulabileceğiniz Kült Çizgi Romanlar
Watchmen (1987) / Alan Moore & Dave Gibbons
amerikan çizgi romanının dönüm noktalarından biridir. ingiliz çizgi roman geleneğinin piri alan moore senaryosu ve pek bilinmeyen tony danza tipli ingiliz çizer dave gibbons işbirliğinin ürünü olan watchmen, belki de tüm amerikan çizgi romanının ruhunu özetlediği için özeldir, süper kahramanlar ve sadece "kahramanlar" hakkındadır, 80'lerin nükleer savaş paronayası döneminin doruklarında yazılmış olduğu için çok etkileyici bir arkaplanı vardır. o kadar kalabalık ve ayrıntılı bir hikayesi var ki, bir tek yakın okumayla bile çözülmesi çok zor, her karesi ayrı ilgi ister, fasikülleri ayrı ilgi, bütünü ayrı... amerikan ikon'larını, myth'lerini deconstruct ederek yeniden kurar, daireler çizer, 80'lerin gündemindeki her konuya, her sembole, her fenomene el atar.
çizgi roman seviyorsun? avrupa-amerikan ayrımcısı değilsin? o zaman watchmen'i kaçırma, tabi hala bilmiyorsan. sormayı da unutmayalım, klişeyi atlamayalım: "who watches the watchmen?"
Sıradan Zaferler (2003) / Manu Larcenét
fransız çizer manu larcenet'in 2003 yılında çıkardığı çizgi roman kitabının adı. 2004 yılında angoulême uluslararası çizgi roman festivalinde en iyi çizgi roman albümü ödülünü kazanan kitap ülkemizde 2016 yılı sonunda karakarga yayınları tarafından yayınlanmıştır.
gençlikten olgunluğa geçiş döneminde yaşanan problemleri hem edebi, hem çizgilerle anlatır.
(bkz: le combat ordinaire)
V For Vendetta (1989) / Alan Moore & David Lloyd
yıl 1998. 80'ler ingiltere'sinden izler taşıyan bir yakın gelecek tasarımı. bir liderin hakimiyeti altında faşist bir yönetim hakim. v, eski bir savaşın kurbanlarından birisidir ve sürekli gülen ürkütücü maskesini yüzünden çıkartmadan gölge galerisinde yaşamaktadır. parasızlıktan vücudunu satmak üzere olan bir genç kızı kurtarıp nostaljik, sürreal inine getirir.
bir süre sonra, v anarşist eylemlerine başlar. mekanının nerede olduğu kesinlikle tam olarak belli değildir fakat bu garip mekanın kapıları her yere açılabilmektedir. bir metroya ve hatta liderin karargahlarına. v'nin yıkıcı eylemleri baskıcı sisteme zarar vermeye başlar. ki o anarşistleri yıkıcılar ve yaratıcılar olarak ikiye ayırır. bu eylemler zamanla sistemin ve lider biraderin sonunu hazırlayacak ve londra'da saf anarşi ortaya çıkacaktır.
ne kadar güçlü bir eser olduğunu ve ne kadar iyi çizildiğini kelimelere dökebilmek çok mümkün değil. v'nin gizemli, hayranlık uyandırıcı, korkutucu görünüşü, hareketleri ve rengarenk, nostaljik bir labirenti andıran mekanı nasıl anlatılabilir bilmiyorum. v'nin hayatına soktuğu kadına aydınlanması için verdiği ceza unutulmaz.
çizgi roman ve grafik roman sanatının doruk noktalarından birisidir. ayrıca resim tekniği açısından da psychedelic renkler ve çizgiler yoluyla okuyucunun bilinçaltını harekete geçirir. alan moore'un metni ise bu hareketi kamçılar.
Güngezgini (2010)
fabio moon ve gabrel ba'nın insanı silkeleyen çizgiromanı. edebiyat sanatı böyle bir şey işte. ilk başta çizimler hikayenin önüne geçmeyecek sadelikteymiş gibi gelse de tam da favorim olan keskin çizimleriyle çok kaliteli bir iş. içerik ise aşmış zaten. müthiş bir konu. diğer yandan gerek aile bağları ve ilişkileri, gerekse kalabalık içinde yalnızlık gibi temalarıyla latin amerika edebiyatı’nı da bolca hissettiriyor. daha ilk bölüm ölümle başlayınca acaba geri dönüşlerle mi anlatılıyor diye merakla okumaya devam ederken bir süre sonra asıl olayı kavrayıp kaptırıp gidiyor insan.
Kara Delik (2005) / Charles Burns
bir charles burns çizgi romanı. harika bir siyah beyaz kullanımı, underground çizgi romanları andıran bir çizim tarzı, yaratıcı sayfa tasarımlarına sahiptir. insanın üstünde hipnotik bir etki yaratır. senaryosu, tekinsizliğiyle david lynch'ten; bedenle ilgili, seksle bulaşan bir hastalığı konu almasıyla david cronenberg'den izler taşır. charles burns bunlar dışında, ec çizgi romanlarından, ucuz korku dergilerinden ve filmlerinden de etkilenmiştir denilebilir.
12 sayılık bu çizgi roman 10 yılda tamamlanmıştır. son olarak, the lizard queen lives!
Güçsüz Düşmezsen Hayat Güzeldir (1996) / Seth
seth'in güzel bir grafik romanı. new yorker'da karikatürleri yayınlanmış bir çizeri arıyor kahramanımız. yarı otobiyografik diyebileceğimiz bir tür. güzel bir kitap. grafik roman türünün en iyi örneklerinden biri sayılıyor.
Habibi (2011) / Craig Thompson
craig thompson'ın yazıp çizidiği habibi 670 sayfalık siyah beyaz muazzam bir grafik roman. müthiş bir sevgi öyküsü var içinde. zem ve dodola'nın hikayesi. hikaye örgüsü, yoğun çizgi şöleni sebebiyle sayfaları tekrar tekrar geziyorsun. isminden de anlaşıldığı gibi islam ve orta doğu mitolojisinden beslenerek hazırlanmış, göndermeler yapılarak anlatılmış bir serüven. sevgiyi günümüz anlayışından çok çok farklı işlemiş, ustaca kurgulamış çok katmanlı bir eser.
bunların yanı sıra tabii ki itici, bağımsız ve abartılı sahnelerinde yer aldığı ama her şeye rağmen iddialı bir grafik roman olmuş. hikayesiyle, çizimleriyle, emeğiyle ve sabrıyla çok etkilendiğim bir çizgi roman.
Preacher (2000) / Garth Ennis & Steve Dillon
garth ennis ve steve dillon'ın yarattığı, vertigo comics'den çıkan çizgi roman. tanrı cenneti terk etmiştir. cennette kaos sırasında, bir melek ve bir şeytanın ilişkisinden en az tanrı kadar güçlü bir varlık doğar ve yeryüzüne kaçar. esas oğlanımız olan mutsuz vaiz jesse custer' ın içine giren bu güç onun ve karşılaştığı herşeyin yaşamını tamamen değiştirir. jesse, eski bir kiralık katil olan kız arkadaşı tulip ve kankası vampir cassidy ile birlikte tanrıyı bulup ona sebep olduğu kaos için hesap sürmek üzere yola düşer.
fazla "amerikan" olmasına rağmen, kesinlikle "tarzı" olan bir çizgi roman, özellikle karakterler çok başarılı verilmiş, metafizik-bilimkurgu-fantastik-gotik-parapsikoloji-voodo-mitler-gore vs vs... blasphemy had safhada...
Incal (1980–2014 ) / Alejandro Jodorowsky & Moebius (Jean Giraud)
jodorowsky ve moebius ikilisinin yarattığı, birçok bilim kurgu eserine ilham olmuş kült eser. uzun zamandır incali okumayı planlıyordum fakat bir türlü fırsat olmamıştı. çok büyük beklenti ile okumaya başladım ve başlar başlamaz çizimler beni büyüledi. herhâlde bugüne kadar gördüğüm en güzel çizgi roman çizimleri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. hikâye başlar başlamaz sıradan bir bilim kurgu hikayesi olmadığını hissettiriyor ve mükemmel çizimlerle beraber inanılmaz bir deneyim yaşayacağımı düşünmüştüm. hikâye çok hızlı başlıyor ve siz ne olduğunu tam anlayamadan ilerliyor. sürekli yeni karakterler, evren hakkında yeni bilgiler, çok yaratıcı mekanlar ve mistik öğelerle karşılaşıyorsunuz. bunların yanı sıra mizahi öğeler, politik mesajlar ve çok yoğun bir şekilde sembolizm işlenmiş.
bütün bunlar birleştiğinde çok hızlı gelişen, çok fazla koldan ilerleyen ve hikayenin akışında boşluklar bırakan bir anlatım hakim. bu yüzden hikayenin içine tam anlamıyla giremedim. çok hevesle tekrar tekrar okuyarak anlamaya çalıştım fakat olay örgüsü çok karmaşık geldi. ayrıca evrene dair verilen detaylar çok altı boş ve sanki duruma yönelik mekanikler getirilmiş gibi. yani kurallar birleştirildiğinde sanki tutarlı bir bütün olmayacakmış gibi hissettim. belkide bu açıdan bakmamak gerekiyordur ama ben yaratılan evrene de karakterlere de tam ısınamadım. before incal ve diğer jodorowsky eserlerini okuduktan sonra daha iyi anlarım diye düşünüyorum. neticede sadece moebius un inanılmaz çizimleri için bile okunması gerektiğini düşünüyorum.
Maus (1980) / Art Spiegelman
art spiegelman'ın iki ciltlik, takdire çok şayan siyah beyaz çizgi romanı. nazi almanyası döneminde bir yahudi ailenin kurtulmaya çabalama öyküsünü gerçek ayrıntılarla anlatır, naziler kedi, toplama kamplarındaki insanlar fare olarak resmedilmiştir, schindlers list'i, golems of gotham'ı unutun, bildiğiniz her toplama kampı hikayesinden daha gerçekçi olduğunu hissedeceksiniz.
Batman: The Dark Knight Returns (1986) / Frank Miller
frank miller abimizin 1986 yılında yazdığı, çizimlerinin miller ve klaus janson tarafından gerçekleştirildiği muhteşem bir çizgi roman. batman yaşlanmıştır ve uzun bir zamandır gözükmemektedir, gotham şehri ise mutant denen bir çete tarafından ele geçirilmiştir. sonunda suç oranı tavan yapmıştır ve bir kez daha batman, suç ile savaşmak için dönmüştür. bu hikayede bence yanlış olan tek şey superman'ın devlet için çalışmasıdır. batman ve superman'ın dost olmadığını biliyoruz ancak bu kadar ters düşmeleri ve savaşmaları bana nedense yanlış gelmiştir. onun dışında muhteşem bir hikaye, 2012 yılında çıkan animasyonunu tavsiye ederim, müzikleri, senaryosu ve seslendirmesiyle muhteşem olmuş.
Sandman (1988) / Neil Gaiman & çeşitli çizerler
neil gaiman tarafından yazılan ve dünyanın en ünlü çizerleri tarafından çizilen 10 ciltlik muhteşem çizgi roman. olay 7 kişilik endless ailesinin bir üyesi olan dream - morpheus etrafında gelişir. arada ailenin diğer elemanları da karşımıza çıkar. öyle ilgi görmüştür ki sandman'a tribute hikayeler yazılmış hatta çizilmiştir (11. cilt olarak piyasaya çıkmıştır). ayrıca kapak tasarımlarını yapan dave mckean'in ayrı bir kapak tasarımları albümü de basılmıştır.
rivayete göre; sabahları uyandığımızda gözlerimizdeki çapakların sahibi sandman'dir. uykuya dalmadan önce gelir ve rüya görmemiz için gözlerimize büyülü bir kum serper. uyanışa doğru o büyülü zerrecikler çapaklaşır.
Yalnız Kurt ve Yavrusu (1970-1976) / Kazuo Koike
severek okuduğum efsanevi manga serisidir. ogami itto küçük oğluyla dolaşan, eskiden shogun için cellatlık yaparken şimdi ise kiralık katil olarak kariyerini sürdüren bir ronindir. kılıç ustalığı eşşizdir. sürpriz hamlelerle kurbanlarını doğrar. en yetenekli samuraylara çoluk çocuk muamelesi yapar. doğrarken düşündüren bir antikahramandır.
ogami itto ile oğlu daigoro arasındaki ilişki bizim ortalama baba oğul ilişki kültürümüze göre oldukça serttir. ogami itto hem kendi hem de oğlu adına meifumado yolunu seçmiştir. daigoro her ne olursa olsun babasının talihsiz yolculuğuna ve bir bakıma kaderine yoldaşlık eder. bu kaderi paylaşır. baba oğlu için fedakarlıklar yapmaz her ikisi de bu yolda hayatlarını feda ederler. öykü bir babanın alacağı derslerle bezelidir.
öyküler nakış gibi işlenmiş görsel bir anlatımla verilmekte. içerik çok çarpıcı ve gerçekçi bir dönem çatısı altında ilerlediği için aslına bakarsanız öğretici de. farketmeden bir bakıyorsunuz edo dönemiyle ilgili bir sürü şey öğrenmişsiniz. ogami ise bu öyküde roninlerin hasıdır.
Saga (2012-günümüz) / Brian K. Vaughan & Fiona Staples
brian k vaughan'ın inanılmaz yazdığı, fiona staples'ın harikulade çizdiği, image comics'in yayınladığı çizgiroman serisi. landfall gezegeni ve uydusu wreath arasında süren bitmek bilmeyen bir galaktik savaşta birbirine aşık olan wreath'li marko ve landfall'lı alana'nın yeni doğan kızları hazel'a daha iyi bir hayat sunabilmek adına evrende oradan oraya sürüklenmelerini anlatan bir hikaye. star wars tadını verir diyeceğim ama alakası bile yok, çok farklı, yine de bir o kadar tanıdık. biraz da o sebeple hikaye bir "saga", savaşın bitmediği bir evrende umut ve iyiliği arayan bir ailenin macerası. filmi çekilsin ama çekemezler, kesin batırırlar dedirtiyor.
bu seri, black science, low falan derken image comics acayip işlere imza atıyor; çizgiroman sevmeyen insanları bile bağlar kendisine, tavsiye ederim.
Persepolis (2000) / Marjane Satrapi
marjane satrapi'nin resimlediği ve iran'da devrim zamanı küçük bir kız çocuğunun başından geçenleri, çok nahif ve bir o kadar da etkili bir şekil anlattığı çizgi romanı. (persepolis: the story of an iranian childhood). çizgi romanın ikinic bölümü de (the stroy of a return) piyasaya çıkmıştır. bu bölümde buluğ çağında iran'lı kızımızın avusturya'yı nasıl algıladığını ve nasıl etkilendiğini öğreniyoruz. sonrası, savaş ertesi iran ve insanların kendilerini nasıl ayakta tuttuklarına dair bir sürü incelikli, samimi hikaye.
100 Bullets (1999-2009) / Brian Azzarello & Eduardo Risso & Dave Johnson
yazar brian azzarello'nun kaçırılmaması gereken çizgi romanı. kullanmanız başınızı belaya sokmayacak yüz kurşun alıyorsunuz. gerisi size kalmış. hard time ile oldukça kendine özgü bir anlatıma sahip olduğunu kanıtlayan azzarello, biçemini bu öykülerde de koruyor ve çizgi romanda apayrı bir adam olduğunu bas bas bağırıyor.