Türk Somonu ile Norveç Somonu Arasındaki Farklar
astaksantin isimli bir pigment, doksanlı yıllardan bu yana gıda renk maddeleri endüstrisinde yoğun olarak kullanılıyor. sonra bu pigmentin balıkların üreme süreçlerinde, yani sperm kalitesinin artmasına da katkı sağladığı ortaya çıkıyor ama öyle böyle değil. bizimkiler bu pigmenti alıp, diğer birçok balıkla birlikte karadeniz alası - gökkuşağı alabalığında da kullanmaya başlıyor. bir de ne görelim; pigmentimiz alabalığımızın sadece üreme performansını arttırmakla kalmıyor, en azından görünüm olarak norveç somonunun kendine özgü o turuncumsu rengini de veriyor.
işin magazinsel boyutunu bir kenara bırakırsak, şu anda elimizde piyasanın içinden geçebilecek seviyede rekabet ürünü olan bir balık mevcut. şimdi diyeceksiniz ki; iyi de hocam, bir madde ekleniyor dedin, bu şimdi iyi bir şey mi?
astaksantin pigmentini doğal olarak elde edilmiş halini balığımıza verdiğimizde tabii ki iyi bir şey. bu da bizi kabuklu deniz mahsüllerinden elde edilen yemlere kadar götürüyor. gerisi iyi ya da kötü, sizin bakış açınıza kalmış. özellikle son iki yılda namı diğer karadeniz somonumuzu fena halde ihraç etmeye başladığımız için nispeten tedirgin olmamız gereken bir durum şu anda pek yok ama yine de işlerin boka sarmaması için tüketicinin bilinçli olması gerek.
aslına bakarsanız, bu büyüklükteki balıklarda beni tedirgin eden tek şey balıktaki ağır metal oranı. yani balıkların taşıdıkları kurşun, civa ve kadmiyum oranları. ağır metaller yağda depolandığı için biraz tedirgindim fakat türk somonuna yönelik analizlerde bu oranın şimdilik izin verilen değerlerin altında olduğu görülüyor. aynı şeyi bazı büyük dip balıkları için söylemek zor olsa da bu balıkların bazıları (kalkan, mezgit vb.) lezzeti için katlanılabilir balıklar fakat ton balığı gibi bir saman kütlesi için bu riski almaya gerek yok bence.
diğer yandan, türk somonu için benim gönül rahatlığıyla görüş bildirmek istediğim kısım daha çok lezzet boyutunda. damak tadı norveç somonuna alışmış birine göre bariz bir kalite farkı olabilir ama bence tam bir fiyat performans ürünü. norveç somonuna göre en büyük fark yarı yarıya yağ oranı ama bunu çok da büyütmeye gerek yok. üretildiği suyun sıcaklık uygunluğuna göre karadeniz'de yetiştirilen somonları daha lezzetli buluyorum. kayseri’de üretilenleri de fena değil, norveç'ten karadeniz'e inmişken oradan da kayseri'ye inmeye gerek yok.
bizim somonlarda kılçık ve kemik oranı daha az olduğu için klasik fırınlama ile birlikte benim tavsiyem tavada bol tereyağlı olarak çevirmeniz yönünde. kısa sürede piştiği için tereyağınızın yanma riskini de kontrollünüz altına almış oluyor ve %50'lik eksik yağ oranını kaliteli tereyağınız ile kapatabiliyorsunuz. buğulamasını yapan tiki arkadaşların aklından geçenleri çok merak ettiysem de tatmin edici bir yanıt henüz alamadım.