Türk İnsanının Temel Sorunlarından Biri: Biat Kültürü

Biat kültürü, Türk toplumunda bireysel düşüncenin ve yenilikçiliğin önündeki en büyük engellerden biri.
Türk İnsanının Temel Sorunlarından Biri: Biat Kültürü

halkın her bireyine çok küçük yaşlardan itibaren öğretilen, hatta içine işlemiş bir davranış kalıbı var: itaat etmek. itiraz edenlerden mi oldun? o zaman ya “sorun çıkaran” ya da “terbiyesiz” ilan edilirsin. bu halkın her bireyine çocukluğundan beri itaatin erdem olduğu öğretildi. büyüklerin dediğini sorgulamak mı? hayatta olmaz!

biat kültürü aslında çok basit bir fikir üzerine kurulu: üstteki ne derse doğrudur, çünkü o üstte olan kişidir ve sorgulamaya gerek yoktur! tarihimize bakınca bile bunu görebiliyoruz, bu kültür osmanlı zamanında halka işlemiş. osmanlı bir imparatorluktu, dolayısıyla mutlak bir otoriteye ihtiyaç vardı. o yüzden padişahın sözü kanundu; ona karşı gelmek neredeyse yaratıcıya karşı gelmekle eş tutuluyordu. bu anlayış, zamanla halkın sosyal yaşamına da sirayet etti. itaat etmek, bir tür güvenli bölgeydi. fakat bu kültür, bireysel düşünmeyi, tartışmayı ve yeniliği öldürdü.

halkımız bugün hâlâ aynı alışkanlıklarla yaşıyor. iş yerinde saçma bir kural koyan müdüre kim “bu kural mantıklı değil” diyebilir? siyasetçilerin yanlış bir kararını eleştiren biri hemen “hain” ya da “karşı tarafın adamı” olarak etiketlenir mi? etiketlenir. biat kültürü gelişmiş ülkelerin hiçbirinde yoktur, eğer olsaydı zaten gelişmiş bir ülke olamazlardı. biat kültürünün olmadığı bir toplumda, liyakat ön plana çıkar. kimse akraba, hemşeri ya da torpil avantajıyla yükselmez. gerçekten yetenekli olanlar hak ettikleri yerlere gelir ve bu da ekonomik kalkınmayı hızlandırır. sorgulayan insanlar, farklı fikirlere daha açık olur. biat kültürü, kutuplaşmayı körükler; ancak özgür bir zihin, farklılıklarla bir arada yaşamayı öğrenir. bu da ülkeyi daha huzurlu ve birleştirici bir atmosfere taşır. 

biat kültürünün zararları saymakla bitmez, fakat birkaç zarardan bahsedeyim

* yaratıcılığı her anlamıyla öldürür. insanların kendi fikirlerini üretmesine engel olur. sorgulamadan kabul ettiğin bir düzende nasıl yenilik yapacaksın? teknoloji üreten, sanat yaratan ya da bilimde çığır açan milletlere baktığımızda, bunların ortak bir özelliği var: insanları serbest bırakıyorlar! bizde durum tam tersi.

* korku iklimi yaratır, çünkü biat kültürünün olduğu yerde korku vardır. insanlar, yanlış bir şey söylersem ya da yaparsam cezalandırılırım korkusuyla yaşar. bu korku, liderlerin ya da otorite figürlerinin işine gelir ama topluma büyük zarar verir.

* biat kültürü güçlü olanı her zaman haklı çıkarır. eğer bir sistemde güçlü olanın her dediği doğru kabul ediliyorsa, o sistemde adaletten söz edilemez. “aman susalım da başımız belaya girmesin!” anlayışı, haksızlıkların normalleşmesine neden olur.

haksızlıklara boyun eğmeyen bir toplum, adaletin tesis edilmesini sağlar. güçlülerin değil, haklıların kazandığı bir düzen inşa edilir. insanlar, korku yerine güven içinde yaşar. bu halkın sorgulamanın değerli olduğunu anlaması lazım. bir fikir, bir kural ya da bir otorite sorgulanmaktan korkuyorsa; o fikrin ya da otoritenin zaten sağlam bir temeli yoktur, ama halk bunu anlamıyor işte. biat kültürü bu toplumdan silindiği gün, bu ülke adeta küllerinden doğar. insanlar artık sadece kendilerine dikte edilenleri değil, kendi akıl ve vicdanlarının doğrularını rehber alır. sorgulamanın bir tehlike değil, zenginlik olduğunu fark eder.

biat kültürü bu toplumdan silinmediği sürece; ne ekonomik kalkınma sağlanabilir, ne de bireysel özgürlükler tam anlamıyla yaşanabilir.