TSK ve MİT'in Kullanacağı Yerli Üretim Piyade Tüfeği MPT-76 ve Özellikleri
mpt-76, yeni milli piyade tüfeğimiz. ar-ge'sinin başındaki ekibi tebrik etmek gerek.
türk silahlı kuvvetlerinin üç nesildir üstün atış gücü doktrinine yaklaşımında özellikle operasyonel seviyede müttefiki olan nato ülkeleriyle çözemediği bir tür uyuşmazlığı var. nato 1965'lerden başlayarak intermediate cartridge dedikleri az barut alan az tepen, düşük kalibre çekirdekli ve hafif mermileri (5.56x45mm nato) standardizasyon anlaşması stanag'a -biraz da amerikan baskısıyla- entegre etmiş (stanag: nato ve üye ülkelerin kullanacağı standartların belirlendiği dökümanlara verilen genel isim). bugün daha büyük 7.62x51mm (halk arasında bilinen adıyla g3 mermisi) mermileri keskin nişancı platformlarına (dmr ve sniper) iteleyerek kullanımını epey azaltmıştır.
nato'nın 5.56'ya geçerken türkiye'ye yaptığı baskı da az buz değildir
bu baskı da onlarca yıl sürmüştür. amerikan anlayışında soğuk savaşta türkiye rusya tarafından saldırıya uğradığında nato güneydoğu cephesinde lojistik incelemelerde %90 üstü miktarlarda 7.62 mm mermi kullanılıyor olacaktır. ittifakın başka her yerinde ise kullanılan merminin ekseriyeti 5.56'dır. bu da her yerde yukarı bir seyir izlerken türkiye'de yerinde sayar. nihayetinde avrupa'ya yapılan yığınaklar açısından bir tür dengesizlik olacağı öngörüldüğünden, türkiye'nin hızlı sevk edilen kolorduları olduğundan (nrdc-t) bunların başka ülkelerde de kullanılabileceği öngörüldüğünden -ve oralarda ikincil önemdeki 7.62 yığınaklarını ve lojistik planlarını etkileyebileceğinden, g3 tüfeğini bir türlü bırakamayan türkiye'ye baskı da gitgide artmıştır.
bu baskı 1999 - 2003 arasında iyice ayyuka çıkınca silahlı kuvvetler gönülsüz de olsa bir g3 muadili 5.56 silah bulmaya çalışacak, g3'ün yapımcısı firmanın (heckler & koch) aynı g3 gibi yaptığı hk-33 silahıyla bu boşluk doldurulmaya çalışılacak ve en az bir 10-12 yıl boyunca ileri hat birliklerine dağıtımı yapılan bu hk-33'ler ile hem nato'nun gönlü alınmış olacak, hem de bir tür saha testi yaptırılmış olacaktı.
ilk geldiği yıllarda hk-33'ün sevilmeyeceği düşünülmüyordu
daha hafifti, daha iyi yapılmıştı, daha çok mermi alıyordu, daha az tepiyordu. onun dışında g3 kasasındaydı. her şeyi aynıydı. silahı değiştirince erlere ekstra bir eğitim vermek gerekmiyordu. ama tsk, pkk'ya karşı kullandığı hk-33 geri bildirimlerine bakınca önce genel bir memnuniyetsizliğin farkına vardı. genelde materyale aşağıdan yukarı yapılan bir negatif geri bildirim varsa biz ilk kötü üretime, saha koşullarına uygunsuzluğa, tozda suda çalışma toleranslarının kötülüğüne bakarız. hk-33 öyle aman aman kötü bir silah değildi. askerin derdi 5.56mm mermilerleydi.
burada bir parantez açarsak 5.56mm intermediate cartridge felsefesinin merkezinde olduğu için bu mermileri kullanan bir silahlı kuvvetin genel kurmayı, operasyonel çatışmaları 0-300 metre arasında bekliyordur. yani hk-33 ile m-16 ile şehir çatışmalarında, yakın mesafede vuku bulan çatışmalarda, sık ormanlık arazide işinizi görürsünüz. ama menzil daha ilerisinde etkisiz kalmaktadır. son 40 yıllık tsk operasyonel anlayışında ise düşman 0-800 metre arasındadır. 7.62x51mm mermilerle -yani g3 ile- bu operasyonel açıklığın 600 metresi korunabilmektedir. tabii 600-800 metreye g3'le nişan alıp vuracak babayiğit bu ülkede henüz çıkmamıştır ama nihayetinde denk getirdi mi götürecek ekipman da askerin elindedir. güneydoğu dağları ve geniş açıklıklarıyla yüksek kalibre mermiyi kayıran bir arazidir. yani tsk 7.62mm mermiye ve g3 tüfeğine sadece sevdiğinden değil bir yerde ihtiyacından da bağlıdır. nato'nun direktifi ile kendi ihtiyacı orada çatışmaktadır. hk-33'e bu yüzden herkes burun kıvırmıştır. 2006 yılında elazığ kırsalındaki iki örnekte 5.56mm ile vurulup koşmaya devam edebilen terör örgütü mensupları falan vardır. "vuruyoruz yine düşmüyorlar" çok tehlikeli bir dedikodudur. askerin tüfeğine olan saygısını zorlar.
o yüzden türkiye askeri tarihte küçük ama yine de önemli bir parantez açmış ve intermediate cartridge doktrinini deneyip beğenmeyip gerisin geriye 7.62x51mm'ye genel dağıtım seviyesinde dönüş yapan dünyada ilk ordu olmuştur. ilk kez nato veya rus ekseninde bir silahlı kuvvetler, "ihtiyacımız bu kardeşim sikerim çay ocağını" diyerek müttefiklerine ve büyük abisi amerikaya olmaz diyebilmiştir. kitabın küçük kurallarından birkaçı baştan yazılmak zorunda kalmıştır. aferindir.
mpt-76'nın teknik özelliklerine gelirsek
silah ar-15/m16 dipçik yay sistemi, aşağıya katlanıp açılan yine ar serisi alt/üst mekanizma gibi stereotip özelliklere sahiptir. bu yüzden yana katlanan silahı karabin haline getiren dipçikler falan mpt'de görülmez. teleskopik öne arkaya katlanıp açılan m4 tipi modüler tasarımlar görülmektedir. silahın en ama en büyük artısı hk-417'den arak kısa vuruş piston / short stroke piston sistemidir. m-16 ailesinde namlu gazları gerisin geriye 30cm tüple mekanizmaya iletilirken (ve barut çamuru yüzünden temizliği bir değişikken) bunu 70 yıldır düzeltmeyi bir türlü becerememişlerdir. g3 üreticisi alman heckler&koch firması m-16 tasarımının en büyük eksiğini namlu dibine bir piston koyarak çözmüştür. bu sistemde namlu dibinden alınan gaz mekanizmaya döneceği yerde mekanizmaya bağlı icra pistonunu itekleyip 3 santim kadar bir mesafede kundak başından hiç bir yeri kirletmeden çıkıp gitmektedir. mpt-76 bu yüzden m-16 ve m4'ten daha az bakım gerektiren bir dizayndır. araklayacağı etkileneceği patenti bu yüzden kale kalıp mühendisleri çok doğru seçmiştir. ar-ge'yi yapan ekibi bilgisayar oyunlarından değil modern silah sanayi felsefesini falan araştırmalarından dolayı kutlamak gerekir.
mpt kesinlikle hafif değildir (4.1 kg) ama elinizdeki 20/30 mermi alan 7.62 bir tüfekse ödeyeceğiniz bedel de ağırlıktır.
mpt-76'da modülerlik g3'ün birkaç nesil üzerindedir. silahın üstü altı yanı her tarafı şahsileştirmeye olanak sağlayan picattiny raylarıyla doludur. kundağa tutamak, tepeye lazer dot, olmadı 3x dürbün, olmadı taşıma kundağı ne istenirse eklenebiliyor.
gez ve arpacık sistemi bizim eski g1/fn fal modellerini andırsa da belçika stili diopter gez kullanılmış. yuvarlak arpacık ise tekerleğin icadından sonra en faydalı şeylerden biridir. o da var. diopter gez alışması biraz zaman alsa da göz hizasını yükselttiği için ayakta atışı falan çok rahat. gayet başarılı. üstelik bunlar da modüler, gezi söküp arpacığı öne yatırıp lazer optik kullanabiliyorsunuz.
"nato testlerinin hepsini geçti" durumu doğru mu?
"nato testlerinin hepsini geçti başka kimse geçemedi" diye bir furyadır gidiyor ama o "test"lerin bazıları stanag compatibility form. organizasyonda birbirine uyumlu ekipman kullanma takıntı derecesinde yüksek olduğundan onun pimi, bunun şarjörü diğerine ne derece uyabiliyor diye gereksiz testler de var. hk-417 şarjörü falan takılıyor herhalde o yüzden testten geçmiş, dememek lazım. ama tabii kumda suda çamurdaki drain testlerinde de çok başarılı. nitekim sürpriz değil. mekanizmanın model alındığı hk-416/6 o testten geçiyorsa sizinki de geçer, farklı bir şey yok.
geri tepme için de adil olacaksanız 5.56 tüfeklerle değil diğer 7.62 tüfeklerle kıyaslayacaksınız. ayakta bir m14 bir g3 deneyip gidip mpt-76 ateş edeceksiniz. kontrollü otomatik 7.62 atışını mpt hariç diğerleriyle yapamazsınız. üstüne mpt-76 bu kontrolü 700rpm hızında sağlıyor. daha düşük rpm g3 ile gidin ayakta bir seri ateş edin bakın beşinci merminiz nereye gitmiş. nitekim otomatik atış 7.62 tüfeğin yapım felsefesine aykırıdır. ama işte son çare diye gerekirse mpt ile yapabiliyorsunuz.
modüler tutamağın altından çıkan çatalayak pek olmamış gibi sanki. bilemedim.
m-16 tipi forward assist ile ilgili operasyonel düzeyde biraz sıkıntı var. askerlere bunu "sessiz kurma kolu" diye öğretmişler. yanlış. forward assist öncelikle mekanizma fişek yatağına oturdu mu diye kontrol aparatıdır. oturmadıysa üç kere basarsınız girer. bizde herkes jöh'e bağlamış ağızlarında rambo bıçağı tüfeği sessiz kurup buna basıyorlar. yepisyeni tüfeğe tutukluk yaptırıyorsunuz.
onun haricinde herkes çok memnun. ama bu memnuniyetin de önemli bir oranı sanırsam "çoh güzel alet" tandanslı kurtlar vadisi estetiği merakından geliyor. biraz mantıklı oturup bakıldığında bence zorunlu askerlik sürdüğü sürece genel olarak orduya dağıtılabilecek bir şey değil. bireysel verimi atış yüzdelerini tabii ki artırır ama astarı yüzünden de pahalıya gelir. uzmanların da deyişiyle acemi birliğinde yeni gelmiş kiti çantadan çıkarıp 5 günlük ere verirseniz çalarlar bunları, o yüzden ikincil kademe birliklerde g3'e talim aynen devam ediyor.