The Witcher 3 Wild Hunt'ın Yan Görevlerinden Birinin Beklenmedik Hikayesi
Oyuna dair spoiler içerir.
avare avare skellige sularında kayıkla gezerken bir baktım adanın birinde kıyıya yanaşmış bir longboat var... yanaşınca bir baktım: sarı ünlem. lan burda böyle bir görev var mıydı acaba diye park ettim kayığı yanaştım yanlarına. skellige savaş şeflerinden madman lugos'un oğlunun ekibiymiş bunlar. madman lugos şu dangoz olan, ziyafette yennefer'e laf söyleyen hıyar.
bunun oğlu da bir maceraya çıkmış, zaten bir gemi iki üç tane de arkadaşı olan maceraya çıkıyor anasını satayım skellige'de... neyse konu dağılmasın. yardım ettim ben bu ekibe, girdik mağaraya 4 kişi falan hallettik mevzuyu, herkesin en çok korktuğu şeyler karşısına çıktı, klişeydi biraz açıkçası, ama esas mevzu bu quest değil zaten devamındaki olaylar.
neyse, sonra yolum civardaki başka bir köye düştü
baktım kontrat var, ilgili kişiyle konuşmak için girdim hana, iki tane dümbük klasik biz burda yabancıları sevmeyiz moruk tribi yaptı bana, sonra başka bir eleman gelip destek çıktı "insan misafire böyle mi davranır dağılın lan" yaptı, meğersem kontratın ilgili kişisi bu arkadaşmış, kanım kaynadı kendisine, üç beş hasbihal ettik, pazarlığımızı yaptık ve yola koyulduk...
kontrat da köyün deniz feneri sönmüş onu yakmak, o kadar basit olmadı tabi, meğersem deniz feneri bekçisi rüşvet almış bilerek söndürmüş feneri, sonra gemiler kıyıya vurmuş sonra bunlar da yağmalamış gemiyi, ama bizim bu keko bekçi de lanetlenmiş etrafı wraith'ler basmış... bir wraith yağı ve yrden büyüsüyle hallettik. bu quest de güzeldi ama hala bak can alıcı noktaya gelmedik.
döndüm geri köydeki hana, paraları aldık elemanla helalleştik çıkıyorum derken girdiğimde laga luga yapan dümbükler tekrar önümü kesti, genelde bulaşmam axii ile sakinleştirir yoluma bakarım ama bu sefer şakağımdaki damar attı, başladım bunları yumruklamaya, beni savunan iş yaptığım eleman da bana destek çıktı bunları bir güzel patoz etmeye başladık biz. lan tam o anda yavşakların birisi kılıç çekti benim elemanı deşti bunlar, ne olduğunu anlamadım kurtaramadım bizim adamı. iyice zıvanadan çıktım çeliği çektim, kafa bacak havada uçtu bunların.
ulan yine mi be arkadaş diyerekten handan çıktım bir baktım köy halkı toplanmış hanın önüne, başlarında bir adam, iki oğlumu da öldürdün hesap vereceksin diyor. lan siz böyle mi teşekkür ediyorsunuz, sizin için deniz fenerindeki laneti kaldırdım, gemi yanaştıramıyordunuz nankörler dedim. parasını almadın mı lan sanki kaşımızın gözümüzün hatrına kaldırdın laneti dedi adam. aslında doğru söylüyor, sürekli milletin canavar sorununu iyi niyetimizden bedavaya çözüyormuşuz gibi yüksekten konuşup durmamak lazım sağda solda, bir şey diyemedim. en son dediler ki yürü seni yerel lorda götüreceğiz, orada yargılanacaksın. dedim oğlum bak çekilin yolumdan kuşbaşı yaparım sizi. hepimizi mi öldüreceksin, yaparsın sen dediler bu sefer de. hay lanet gelsin yine blavike'nin aynısı oluyor diyerek teslim oldum bunlara.
gözümü bir açtım, madman lugos'un zindanındayım
lan oğlum bu gerçek mi, sıradan bir kontrat yapalım dedik olay nerelere geldi diyorum, geralt da tam o sırada "hay o hana giren kafamı s*keyim" falan diyor. gardiyana rüşvet, tehdit derken çıktık madman lugos'un huzuruna, bu at kafası oğullarını kestiğimiz adam da orada, köyün ileri gelenlerinden biriymiş herhalde. dedi şikayetçiyim kellesini isterim. ben de döndüm lugosa lan sen beni topraklarına davet etmedin mi ziyafette, geldik gördüğümüz muameleye bak dedim. ben seni canavarları öldür diye davet ettim, köylüleri doğra diye değil dedi. yahu bak o iş öyle olmadı falan anlat dur derdini.
neyse en son lugos bizim cezayı paraya çevirdi, bu şikayetçi olan kekoyu da yolladı. dedim bende o kadar para yok, başka şekilde ödeyeyim falan. bu lugos ne dese beğenirsiniz? sen benim oğluma o mağarada yardım ettin haberini aldım, borcun falan yok hadi git serbestsin...
öylece bakakaldım ekrana
başıma gelen onca talihsizlik silsilesinden sonra böyle hiç aklımda bile kalmamış bir sebep ile idamdan yırtmak... oyun 7 yıl önce çıkmış ama hala görmediğim şeyler görüyorum. ihtimaller silsilesini düşünemiyorum bile, o handaki davarları öldürmesem, ya da bu lugos'un oğluna yardım etmesem, hepsi farklı farklı sonuçlar mı doğuracaktı? resmen varlığından haberimin olmadığı bir favor (imtiyaz) sayesinde tekrar özgürlüğüme kavuşmuştum.
en son lugos'a döndüm ve dedim: oğlun mağarada çok iyi savaştı gurur duyuyor olmalısın. lugos döndü dedi ki "kendisini bana kanıtlamak için böyle mal mal hareketler yapıyor gerizekalı, kendini öldürtecek bir gün salak...."
eyvallah lugos dedim, çıktım.