Tesla Model Y ile 10 Bin Km Yapan Birinin Araba Hakkındaki Olumsuz Yorumları

Türkiye sokaklarında da görülmeye başlayan otomobille ciddi düşünenler için yardımcı olabilecek bir yazı.
Tesla Model Y ile 10 Bin Km Yapan Birinin Araba Hakkındaki Olumsuz Yorumları

tesla model y... ilk 10.000 km yol ile ilgili yorumlarımı aşağıda iletiyorum. yorumların çoğu negatif görünebilir. özellikle negatif yönlerini yazıyorum ki, kimse dünyayı toz pembe sanmasın. fakat bütün bu negatif yönlere rağmen ben aracımdan memnunum ve daha iyisi yapılana kadar satmayı düşünmüyorum. pozitif yönlerini pek yazmasam da bütün negatif yönlerine rağmen bu aracı satmayı düşünmediğimi belirtmem yeterli olacaktır.

otopilot

tesla denilince akla gelen ilk şey budur. o yüzden en kapsamlı yorumlarım bunun üzerine olacak.

- geliştirilmiş oto pilot ve full self driving özelliklerini araç siparişi ile birlikte satma mantığını bir türlü anlayamadım. arabaya yazılım ile sonradan eklenebilen bir donanım için niye devlete %77 ile %88 arasında ekstra vergi veriyoruz? daha önce de söylendiği gibi araç siparişlerinize eklememenizi şiddetle tavsiye ediyorum. mesela long range versiyona siparişte ekleme yaparsanız, ötv matrahınız %50 dilimden %60 dilime geçiyor. performance için zaten %60'ta sınız. ama niye full selfdriving maliyetinin %88'i kadar ekstra vergi veresiniz?

- öncelikle otopilot kullanımdayken aracın ilk 10-15 km/sa kalkışı çok hızlı, freni de bir o kadar ani. dur kalk halinde maksimum 10-20 km/sa hızla ilerleyen bir trafikte midenizi alt üst ediyor. öndeki araba hızlanınca mili saniyede 15 km/sa hıza ulaşıyor. öndeki araç bu sürede durunca ani frenle duruyor. ben kendimce çözümü otopilot hızımı 8-10 yaparak çözdüm. o zaman idare ediyor.

- ani fren demişken, akan trafikte, trafik yavaşlamaya ve durmaya başlarsa sıkıntınız büyük. çünkü otopilot takip mesafesini artırsanız bile arkadaş aklınca aküsünü şarj etmek istediği için geç ve ani fren yapıyor. bu durumda da arkadan gelen ve önünde suv segmentinde yüksek bir araç bulunan kişi önünü de göremediği için sıkıntılı anlar yaşıyor. artık bu ani frenlerine o kadar alıştım ki, elalem yavaşlamak için frene basarken, ben otopilot ani fren yapmasın diye gaza basmaya başladım.

- otopilot takip mesafesi. bu otopilot denen nanenin 2 kademesi var. bir tanesi, adaptive cruise control adını verdiğimiz sistem gibi işliyor. siz bir hız belirliyorsunuz. öndeki araç daha yavaş gidiyorsa araç o araçla olan mesafeye göre hızını düşürüyor. ikinci kademesi ise otomatik direksiyonu da ekleyerek şerit takibi yapıyor. sizin otopilot takip mesafesini ayarlama şansınız var. bu iyi bir şey. ama kötü olan, bu kademelerin en az kademesi (2) de en çok kademesi (7) de bazen yetersiz kalıyor. en az mesafe kademesinde istanbul trafiğinde zırt pırt önünüze araç giriyor. en çok kademesinde de uzakta olmasına rağmen saçma sapan frenlemeler yapıyor.

- otopilot'ta hızı istediğiniz gibi belirleyebiliyorsunuz. fakat ne zaman otomatik direksiyonu da aktif hale getirirseniz, araç sizin belirlediğiniz hızları tabelalara göre değiştirebiliyor. hatta değiştirmekle kalmıyor, bazen sizin tekrar yükseltmenize de izin vermiyor. bu noktada ülkemizdeki hız tabelalarının ne kadar tutarsız ve saçma olduğunu görüyorsunuz. otoban kenarında çalışma için yol kenarına rastgele konmuş 30 tabelaları, trafik ışıkları öncesine konan 50 tabelaları bir süre sonra bezdirmeye başlıyor. her şeyden öte, 140 ile akan trafikte, aracın birden frenlemeye başlaması oldukça tehlikeli bir şey.

- yukarıda sizin hızı yükseltmenize izin vermiyor demiştim. hız sınırı 70 olan yolda, her trafik lambası öncesinde 50 tabelası konulmuş ama ışıktan sonra tekrardan 70 tabelası konmadığı için bu kendini akıllı zanneden araç bütün yolu 50 ile gitmeye çalışıyor ve sizin hızı artırmanıza da izin vermiyor. ya gaza basarak siz yolunuza bakıyorsunuz, ya da devre dışı bırakıyorsunuz. her ihtimalde bu sistemin türkiye'ye uyarlanması lazım.

- otomatik direksiyonun şerit takibi kabiliyeti çok iyi. ama şerit olmayınca sıkıntı olabiliyor doğal olarak. daha büyük sıkıntı ise, yol çalışması yapılmış yolda kalan eski şerit çizgileri. 2-3 sefer denk geldi. araç şerit takibi maksadıyla eskiden yol olan refüje çıkarıyordu az kalsın. müdahale ederek topladım. günün birinde beni bir kaldırıma çıkarırsa otopilot fail diye youtube videosu çekmeyi düşünüyorum.

- otopilot ile ilgili tamamen kapatılamayan 2 tane karın ağrısı özellik var. şerit takip demişken onu buraya ekleyeyim. bir tanesi "acil durum şeritten ayrılmayı önleme" diğeri de "acil durum otomatik fren" tam adları bu şekilde değil, ama artık menüdeki yerlerini öyle bir ezberledim ki, artık adını okumadan kapatıyorum. sıkıntı ise, bir kere kapatsanız da her kullanımda tekrardan geri açılıyor, tamamen kapanmıyor.

- acil durum freni türkiye için fazlasıyla tehlikeli. yukarıda bahsettiğim şerit çizgisi muhabbetinden dolayı, yan şeritteki aracı önüme kırıyor dile algıladığı için birkaç defa fren abandı. diğer markalarda da bu özellik çokça var ama tesla niye bu şekilde davranıyor anlamış değilim.

- acil durum şeritten ayrılmayı önleme ise, otopilot devrede değilken bile, çalışıyor ve siz aman çukura girip lastiği yarmayayım diye çizgi üzerine doğru kaydığınızda kıyameti koparıyor. tamam çok güzel özellik, ama yukarıda yazdığım örneklerde olduğu gibi, her sakallıyı amcası sanıp kıyameti koparması bıkkınlık vermeye başladı. tamamen devre dışı bırakılmaması ise bambaşka bir saçmalık.

- otobanda diyelim ki yol gideceksiniz. bu araba orta şeritteki arabanın sağından geçmek istemiyor. türk milleti sağolsun ya sol şerit, ya orta şeritten gidiyor. siz zaten elektrikli araba ile uzun yolda 110'la gidiyorsunuz. bazen 130-140 yapıyorsunuz ama bu hız da sol şerit için yeterli değil. orta şeritteki araçlar da 90-100 arası takılıyor. sağ şerit ise boş. siz sağ şeride geçip otopilotu ayarlıyorsunuz 110-120 km/sa hıza. ama o da ne. aracınız orta şeritteki aracı algılıyor ve hızını onun hızına göre yavaşlatıyor. otopilot sürüşü uzun yolda yorucu bir hal alıyor. hızlı gitmemenize rağmen zırt pırt şerit değiştirmek zorunda kalıyorsunuz. arkadan gelenler de 150 ile 250 arasında hızla geldikleri için de tehlikeli oluyor.

- benzer bir durum da sağ şeritte giden kamyonlar için geçerli. diyelim ki sağ şeritte 50-60 hızlarında giden bir kamyon var. siz de hız sınırında 120-130 gibi bir hızla gidiyorsunuz. bu araç otopilottayken, kamyona yaklaşırken hızını azaltmaya başlıyor. yine arkanızdan 150 ile 250 arasında hızla gelen bir araç olduğunda, aracın kendi kendine yaptığı bu frenleme kulak çınlamasına sebep olabiliyor. yine araç frenlemesin diye yine gaza basmak zorunda kalıyorsunuz.

- otopilot denen arkadaş daha önce bu başlıkta belirttiğim gibi çok trip can. elinizi direksiyondan çekmediğinizden emin olmak için sürekli direksiyonu hareket ettirmenizi istiyor. eliniz direksiyonda olsa dahil bunu istiyor. eyvallah güvenlik en başta gelir, yapalım. ama yola-müziğe falan bir şeye dalar da gözden kaçırırsanız, uyarı sesleri çıkarmaya başlayıp küt diye devreden çıkarıyor. sonra da sürüşün geri kalanında devreye almaya izin vermiyor.

- otobanda otopilot için 150 km/sa, otomatik direksiyon için 140 km/sa hız sınırı var. bu hızların üzerinde iki sistem de devreye girmiyor. ama diyelim ki otomatik direksiyon ile 140'la giderken, olur da gaza basarsanız araç yine tripten tribe gidiyor ve sürüşün kalanında otomatik direksiyonu kullanmaya izin vermiyor. güzel kardeşim bazen kazadan kaçınmak için, daha emniyetli bir şekilde yol verebilmek için gaza basmanız gerekebiliyor. niye öyle dinlemeden sorgulamadan yargılıyorsun, ayıp değil mi? neyse ki mola yerinde durunca tekrardan barışıyor sizinle.

- ön kamera ön camda olduğu için, otopilot kullanırken silecekleri otomatik hale getiriyor. ve bazen ön cam kirliyken, bazen tertemiz ve hiçbir sıkıntı yokken, sinek falan yapıştığında, vs. kendi kendine silecekleri otomatik çalıştırmaya başlıyor. ve bunu kapatamıyorsunuz. kapatmanıza izin vermiyor. sileceklerin de ön camın da kısa sürede anası bellendi. şuan ön camı geri kalan ömründe koruyabilmek için dıştan film falan kaplamayı değerlendiriyorum.

- otopilot mevcut haliyle ne yazık ki pek kullanışlı değil, bu yüzden geliştirilmiş otopilot ve full selfdriving için para vermek bana saçma geliyor. olur da bu yukarıda yazdıklarımla ilgili yardımcı olabileceğim bir şey varsa, elon abime selam ederim, seve seve yardımcı olurum. arabaya o kadar para verdik, düzeltelim şu sistemi gözünü seveyim.


sürüş

- araç gerçekten de akülü araç gibi. sadece gaz pedalı (aslında "hız" pedalı) var. hız pedalına basıyorsunuz gidiyor, pedaldan ayağınızı çekince birden duruyor. daha çabuk durmak için fren yapıyorsunuz. bu araç kullanmayı mecburiyet olarak gören insanlar için alışması zor bir külfet. neyse ki belli bir seviyeye kadar kapatılabiliyor.

- aracı içten yanmalı motorlu araç gibi düşünmeyin. hatta içten yanmalı motorlu araçları komple unutun. eskiden trafik lambasına kadar araba süzülsün diye ayağınızı gazdan çekerdiniz, artık trafik lambasına az mesafe kalınca ayağınızı tamamen gazdan çekip aracın şarj olarak durmasına olanak vermeniz gerekiyor. aracın uzun sürede yavaşlaması eskiden en verimlisiydi, artık en büyük düşmanınız. çünkü aracın şarj performansı düşüyor.

- araçta park sensörü yok. özellikle önden yanaşmaya hiçbir şekilde güvenmeyin. adamların "sensör koymayacağım" inadı yüzünden, istanbul'un dar sokaklarında çile çekiyoruz. avrupada büyük şehirlerde gördüğüm teslaların çoğunun ön tamponları vuruktu. çünkü mesafe tayini diye bir şey yapamıyorsunuz. mesafe hesabını araç hareket halindeyken kamera üzerinden yaptığı için, araç olduğu yerde dururken bir mesafe ölçemiyor. mesela park halinde duran aracınızı park yerinden çıkaracaksınız. aracın doğru düzgün mesafe tayini yapması için hareket etmesi lazım. e güzel kardeşim, hareket etmeye başlamadan önce park yerinden çıkmak gerekiyor. ön kamera ön camda dururken, öndeki mesafeyi 10-20 cm hareket etmeyle nasıl ölçecek de dönüp park yerinden çıkacağız? dönüp park yerinden çıkmak demişken;

- araç dönmüyor. sola dönmüyor, sağa dönmüyor, u hiç dönmüyor. direksiyon açısı felaket olduğu için dönme manevraları tam bir çile. dönüş yaparken arka kapıyı veya arka çamurluğu vurmak gibi fobileriniz, endişeleriniz varsa bu arabada rahat rahat dönüş yapabilirsiniz. araba zaten isteseniz de dönmüyor. araca alışana kadarki süreçte çok rezil oldum. "mala bak sokağa giremedi amk" diye çok dalga geçildiğime eminim. diğer kullandığım arabalarla tek manevrada dönebildiğim yerlerde bu araçla 2 bazen 3 defa manevra yapmak gerekiyor.

ekran ve sistemler

- kocaman ekran emrinizde ama potansiyelinin çok azını kullanıyor. bir nevi zeki ama çalışmıyor diyebiliriz. en basitinden aracın pil durumunu yüzde olarak veya kalan km menzili olarak görebiliyorsunuz. ama ikisi bir arada göremiyorsunuz. telefonun sağ üstündeki şarj alanı gibi, bu ekranda da köşede bir alan var. orada pil işareti ve yanında pil yüzdesi var, menzil de gösterilebilecek kocaman boşluk olmasına rağmen, aynı anda hem yüzdeyi hem km'yi göremiyorsunuz. her merak ettiğinizde üzerine tıklayarak geçiş yapmanız gerekiyor. (en azından bu kıyağı yapmışlar)

- navigasyon haritasında tesla bize "türkiye tarifesi" uyguluyor diyebilirim. normalde premium bağlantı gelen araçlarda en önemli özellik navigasyon haritasının uydu görüntüsüne sahip olması. ne yazık ki türkiye'de buna izin alamamışlar. bütün ülkenin sokak sokak fotoğrafı var, yandex'te apple'da, google'da (blur da olsa), hatta devlet kurumları sitelerinde bile farklı farklı detaylarda uydu görüntüleri var ama olmaz, arabada kullanamazsınız.

- navigasyon haritasında sadece tesla supercharger'ları var. diğer hiçbir şarj istasyonunu haritada göremiyorsunuz. adamlar mecbur değil, eyvallah. ama bari en azından kendimiz şarj istasyonlarını kendimiz "şarj istasyonu olarak" ekleyebilmeliyiz. koca ülkede 4-5 noktada supercharger var. bunlardan uzakta bir yere navigasyon ayarladığınızda araba en yakın istasyondan çok uzaktasınız, geri dönün diye uyarı veriyor. haliyle o bildirimi de kapatıp, kullanamamak durumunda kalıyorsunuz.

- "boşver abi napacaksın istasyonları" navigasyon haritalarında şarj istasyonunun olmamasının kocaman bir negatif etkisi var. şöyle ki: "batarya şarj optimizasyonu" (adı bu gibi bir şey) araç şarj cihazına taktığınızda "batarya ısıtılıyor" diye bir uyarı veriyor ve bu süreç tamamlanana kadar pili olması gereken kapasitede şarj etmiyor. bu işlem de araç batarya sıcaklık durumuna göre 10-15 dakika sürebiliyor. "bunun istasyonlarla ne alakası var, her ihtimalde beklemen gerekiyor" diyeceksin, ama yanılıyorsun. bir şarj istasyonunu hedef olarak belirlediğinde, araç oraya olan mesafeni ve zamanı hesaplayıp, araç şarj istasyonuna yaklaştığında bataryayı ısıtmaya başlıyor ve oraya varıp fişe taktığında batarya önden hazırlanmış oluyor, araç da doğrudan tam kapasite şarj ediyor. diyelim ki zes'in dc şarj istasyonuna rota belirledin, navigasyonda "şarj istasyonu" olarak tanımlanmadığı için bataryaya önden ısıtma yapamıyorsunuz. yanlış bilmiyorsam model s'te direksiyondaki kısayol ile önden batarya ısıtmayı açıp kapayabiliyorsunuz ama bu araçta şuan yok. ciddi ciddi türkiye koşullarında zaten şarj ağımız bu kadar yetersiz ve bekleme süreleri de çok uzunken, en önemli ve çözülebilecek de bir o kadar basit bir olay batarya ön ısıtma konusu. elon musk duy sesimi.

- lastik basıncı, dinlenen müzik, yol bilgisayarı bilgilerini içeren bir bölüm var. lastik basıncını sürekli görmeniz şart değil ama dinlenen müzik/radio kanalı ve yol bilgisayarını aynı anda görebilme şansınız yok. yolda giderken ara ara parmaklayıp arasında geçiş yapmanız gerekiyor. diyorum ya kocaman ekran ama verimsiz kullanılıyor.

- ses ve equalizer ayarlarını öyle bir saklamışlar ki, zahmet edip ana menüye bir yere koyamamışlar. sesi sürekli direksiyondan kontrol eden bir insanın bulması baya uzun sürebilir. muhtemelen bunu okuyanlar bana mesaj atıp, "öyle bir ayar mı var" diye sorabilir, evet var ama çok gizli.

- equalizer demişken, equalizer ayarları için herhangi bir önerilen ayar yok. 10 yaşında müzik sistemlerinde bile ayar seçenekleri varken, sizden herhangi bir ayar için konunun uzmanı olmanızı bekliyorlar. reddit'te, forumlarda vs millet başlıklar açmış, paylaşımlar yapmış ses ayarı muhabbeti için. yapsana abi oradan rock, jazz, techno, bilmem ne müzik türleri tanımlı ön ayarı. yazılım firmasısın sonuçta. güzelim müzik sistemini ayarsızlıktan tıngırtı şeklinde kullanıyor insanlar.

- spotify tesla uygulaması biraz karın ağrısı. telefondan veya diğer uygulamalardan alıştığınız arayüz zaten yok. ama mesela bir şarkıyı seçip radyoyu başlat diyemiyorsunuz, çünkü öyle bir seçenek yok. oradaki listelerden birini seçip oynatmanız lazım. konu spotify kaynaklı mı bilmiyorum ama telefonda dinlemeye başladığınız bir müziği araçta da dinleyemeye devam edemiyorsunuz. vs. vs. bluetooth ile telefonu araca bağlayıp oradan dinlemek iyi bir alternatif. tek sıkıntı, telefona bakmayı gerektiriyor.

- radyo dinlemeyi seven / tercih eden biriyseniz. limitsiz radio frekansı kaydetme şansınız var. tek sıkıntı, kaydettiğiniz frekansların sıralamasını değiştiremiyorsunuz. ayrıca ilk kaydettiğiniz frekans en sonda kalıyor, yeni kaydettikleriniz ise en başa ekleniyor. bunun kodunu yazan adam muhtemelen kör olmuştur. başka bir açıklama getiremedim. önceki araçlarımdaki düzeni sondan başa doğru kaydederek bu saçmalığa kendimce çözüm buldum diyebilirim.

- sentry mode adında türkçe'ye güvenlik modu diye çevrilmiş bir sistem var. bu sistem ön-arka-sol-sağ kameraları kullanarak, aracın etrafındaki şüpheli hareketleri algılayıp onları kesitler halinde torpidodaki usb belleğe kaydediyor. fakat bu sistemi aktif tutmanın bedeli 8 saatte %3-4 pil harcaması arasında değişiyor. yani açık bırakırsanız aracınız şarjda değilken durduğu yerde pil harcayacağını bilmeniz gerekiyor. fakat ne yazık ki bu sistemin yapmış olduğu tespitleri ancak araca binip ekrana baktığınızda bildirim olarak görebiliyorsunuz. telefon uygulamasına görüntü falan yollamak bir yana, bildirim bile yollamıyor. türkiyeye özgü saçmalıklarımızdan biri de bu.

- spotify, youtube, netflix, ve 1-2 uygulama dışında bir uygulama kurulamıyor. twitter bile yok. ekran zeki ama çalışmıyor dediğim tam olarak bu. ama mesela tarayıcı var ve yolda giderken de kullanılabiliyor. (dururken video'ları oynatıyor, ama giderken tabii ki kapatıyor) tarayıcıdan twitter, ekşi sözlük veya haber siteleri vs. açabiliyorsunuz.


telefon uygulaması ve çağrı merkezi

bu arabanın bütün olayı telefon uygulaması ve araca bağlı kalabilmek. çok ballandıra ballandıra anlatmak istemiyorum ama uygulama iletişimi çok iyi ve gayet de seri çalışıyor. bunun benzeri sistemi başka bir marka araçlarda da kullandım. 3-5 saniye gecikme ile işlem yapıyor ve görüntülemeden fazla da bir işlevi yoktu. fakat tesla'daki sistem neredeyse anlık değişiklikleri gösteriyor ve verilen komutları da anlık uyguluyor.

- yine de bu uygulamayla ilgili de bazı saçmalıklar var. mesela ios'ta bu uygulama sürekli arka planda çalışmak istiyor. uygulamayı arka plandan kapattığınızda "açık kalması gerekiyor" diye bildirim yolluyor. kullandığım kadarıyla da öyle bir gereklilik yok halbuki. telefon cebinizdeyken kapı kilidinin açılması veya uzaklaşınca tekrar kilitlenmesi için bluetooth'un açık kalması yeterli.

- kapıları, bagajları, klimaları, camları açıp, selektör yapıp, korna çalabiliyorsunuz ama mesela dörtlü flaşörleri açıp kapatamamak bence eksiklik. yurtdışında çok kullanılmıyor olabilir ama dörtlüler gündelik hayatta olmadık bir yerde durmanız gerektiğinde veya mahmut abi "oradakiler bizim elemanlar, sıkıntı olmaz abi, sen kapat dörtlüleri" dediğinde arabaya gidip kapatmak olmuyor. açık kalsın abi boşver deyip oturuyorsunuz.

- eşiniz, çocuğunuz, babanız arabayı kullansın diye anahtar vermek bir çözüm olabilir ama onlar da arabanın fonksiyonlarını kullanmak istediğinde onları sürücü olarak araca ekleyebiliyorsunuz eyvallah. fakat eklediğiniz bu sürücüler aracın konumunu, hızını, hatta dinlediği müziği, vb. anlık olarak görüp takip edebiliyor. en azından ek sürücüler için neyi görüp, neyi göremeyeceği, neyi kullanıp kullanamayacağını seçebilmeniz gerekli, ne yazık ki öyle bir seçenek yok. şuanki durumda büyük sıkıntı yaratma potansiyeli var. bir anlık dalgınlıkla yuva yıkan cinsten bir "özellik".

- en büyük saçmalık, araç için servis randevusu oluşturmak istediğinizde, atina, bükreş ve benzeri yurtdışı servisleri sadece listeliyor. türkiye için servis randevusu oluşturamıyorsunuz. mayıs'tan bu yana binlerce araç teslim edildi, hala şu sistemi oturtamamış olmak rezillik.

- çağrı merkezi'ni de aynı kategoriye ekledim, sebebi de servis randevusu alma konusuyla benzer. binlerce araç teslim edip, çağrı merkezinde telefona bakacak birini koyamamak büyük eksiklik. araç içinden veya telefondan çağrı merkezini aradığınızda dakikalarca bekliyorsunuz ve bazen sonrasında telefonu ingilizce konuşan biri açıyor. eyvallah, bir cem yılmaz olmasak da ingilizce biliyoruz derdimizi anlatıyoruz ama çağrı merkezindeki arkadaşın durumu iletebilecekleri muhataplar türkiye'de. ve muhtemelen arayıp konuşmak yerine mesaj falan gönderiyorlar. belki de yüzlerce mesaja ilave bir mesaj daha... haliyle destek alabilme şansınız oldukça düşüyor. çağrı merkezine 1 kere işim düştü, onda da en az 4-5 kere tekrar aramak zorunda kaldım. ilk açan yabancı arkadaşların hiçbir faydası olmadı. wikipedia okur gibi tavsiyelerde bulunmakla yetindiler. sorunu çözmek için tekrar tekrar aradım ki, türkiye'den biri çözüm konusunda destek olabildi.

araç içi

- direksiyon ortasında ekran yok. eyvallah, ortaya kocaman ekran koydunuz. fakat ekran tüm araçtakiler görebilsin diye tam ortaya bakar şeklinde ayarlanmış. yani sürüş ekranı tam olarak sürücüye bakmıyor... araçta tek başınıza da olsanız da bu böyle. bu ekranın dönebilmesi için mekanik veya elektronik bir aparat düşünmemişler. görüntüden daha büyük dert, ekran dokunma işlemleri için uzakta kalıyor, ekran ortaya baktığı için de, bir şey yaparken ortaya eğilmeniz gerekebiliyor. e sürücü ortaya eğilince, sürüş dikkati ne oldu? aynalara nasıl bakılacak? sırf bunun çözümü olabilsin diye, ekranı sağa sola çevirmeye imkan sağlayan bir aparat yapılmış birileri tarafından. ben cesaret edip o ekranı söküp başka bir şeyin üzerine bağlayamam şahsen. o yüzden böyle takılmaya devam ediyorum.

- güneşliklerin malzemesi götüm gibi, ve eliniz kirliyse bir süre sonra felaket kirlenecek bir malzemeden yapılmış. ön cam güneşliği için de mi özel temizlik yaptıracağız?

- tavan el tutamaklarıyla ne alıp veremedikleri var anlamış değilim. araca tavan tutamağı koyma gereği görmemişler. ağırlık tasarrufu diye düşünmek istiyorum, 4 tane tutamağın ağırlık tasarrufu bu kadar mı önemli? sebep bu değilse de nedir, bilmiyorum.

- ön koltukların altındaki arka taraf üfleyicilerini kara delik gibi açık bırakmışlar. internette envai çeşit ızgara satışı yapılıyor, sırf bu deliğin girişinde bir ızgara olsun diye. endüstri mühendisliğinden tasarruf etmişler.

- bagaj perdesi (bkz: pandizot) kullanım şekli itibarıyla biraz yoruyor. ve işin kötüsü güneşlik gibi bu arkadaş da, plastik ve sabit bir tutma yeri falan olmamasının verdiği yetkiye dayanarak, baya baya kirleniyor. bunun da temizlenmesi ayrı bir dert olacak, en azından rengi güneşlik rengi gibi açık renk değil.


araç dışı

- lastikleri, standart lastik değil. üzerinde "elect" yazan elektrikli araba lastiği. lastiğin ortasında 3-4 cm kalınlığında sünger şerit var. çivi girdiğinde önce süngeri kese kese sıyırtmanız, sonra yamayı yaptırdıktan sorna süngeri geri yapıştırtmanız gerekiyor. yani yama yapıştırma olayı sıkıntılı. gözünüz gibi değil, götünüz gibi bakın lastiğe. lastiğe bir şey girdiğinde gözünüze girmeyecek. çünkü 21" olan lastiğin tanesi de güncel kurdan 9-10bin tl arasında değişiyor.

- lastik değişimi için aracın altındaki kriko noktalarına göre yapılmış aparatlar satılıyor, bunlardan almanızda fayda var. ben daha alamamışken bir çivi hadisesi yaşamıştım. lastikçide kriko üzerine ilave kauçuk falan koydurdum, sıkıntı olmadı. krikoyu kullanan elemanın baya dikkatli olması gerekiyor. krikoyu basacağı o deliği merkeze doğru ıskalarsa kriko bataryaya girecek, dışarı doğru ıskalarsa da, kriko plastik olan marşpiyele girecek. hele hele, istavroz şeklindeki krikoyu ezbere şekilde arabaya basarlarsa, o krikonun başınıza büyük işler açma olasılığı var. yine tesla'ya özgü bir başka saçmalık daha. zaten kablo, lastik pompası, bilmem ne, bir sürü ıvır zıvır taşıyoruz, bir de bu aparatları taşıyacağız.

- lastik patlarsa demişken; lastikler rft değil, araçta stepne yok, lastik tamir seti vs. yok, (ne var lan it diye bitirmek isterdim de...) haliyle lastiğiniz patlarsa, yanınıza lastikçi çağırmanız gerekiyor. önlem olarak bir lastik tamir kiti ve şişirme pompası bulundurmanızda fayda var.

- lastik rft değil, stepne yok, lastik tamir seti yok, bu araba türkiye'de nasıl tescil alıp trafiğe çıkabiliyor? bu durumda, 2 sene sonra muayeneye gitsek aracımız mevcut haliyle muayeneden geçebiliyor mu? orijinal haliyle iki sene sonraki muayeneden geçemeyen aracın sıfırı nasıl trafiğe çıkabiliyor? bunlar aklımdaki diğer deli sorular.

- lastikler 3-4 desibel az ses çıkarsın diye 2 kat para döküyoruz ama aracın ön süspansiyonları daha 2000 km'de gacırdamaya başlıyor. internette bununla ilgili çokça video var ve oldukça sinir bozucu. yine internette bu sorun ile ilgili yapılan tespitte şöyle ilginç bir sonuca varmışlar: aracın ön cam altındaki su giderleri ön süspansiyonların üzerine akıyor. aracı yıkarken kendim de gördüm, mükemmel düşünülmüş, tasarım harikası. düşünen arkadaşı ödüllendirip süspansiyon yayına oturtmalılar.

- cam tavanın arabanın içini çok ısıttığı iddia ediliyor. ben ön cama koyduğum güneşlik ile ufak bir test yaptım ve gördüm ki aracın içinin ısınmasının asıl sebebi cam tavan değil ön cam. eğer ön camdaki güneş ışınlarını keserseniz, güneşin altında aracın iç ısısı oldukça fark ediyor. aşırı sıcaklık korumasının batarya tüketimini ve performansını da oldukça etkiliyor.

- şarj portu üzerine (diğer markalarda olduğu gibi) şarj kilidini açmak için bir düğme koyma zahmetine girmemişler. sadece bir ışık var. (hiçbir zaman bakmayacağınız bir ışık) ama düğme yok. düğme yerine supercharger istasyonlardaki soketlerde ve orijinal şarj cihazı soketi üzerinde bir düğme koymuşlar. ona basarak şarj soketi kilidini açabiliyorsunuz. fakat türkiye koşullarında, diğer tüm şarj istasyonları için, ya telefon uygulamasından, ya da araç içinden şarj portu kilidi açmanız gerekiyor.

- şarj portu ile ilgili başka bir saçmalık da, siz portu açma tuşuna basıp açtığınız halde, siz şarj kablosunu almak için arabadan uzaklaştığınızda, şarj kapağını kapatıp, kapıları kilitliyor. sırf şu saçmalıkla uğraşmamak için aracı şarj takacağım zaman bagajı açmaya başladım. diğer bir saçmalık da, kapılar kilitliyken şarj portu kapağındaki sensör de devre dışı kalıyor. geliyorsunuz elinizde kablo ile kapağın önüne, telefondaki uygulamadan kapağı tekrar açmaya çalışıyorsunuz. son zamanlarda bu başıma geldiğinde alternatif bir çözüm geliştirdim, şarj kapağını açmak için önce sol arka kapıyı açıyorum. başka bir yazılım harikası.

kaporta

- renkler tamamen teslaya özel. ben beyazı bile düz buzdolabı beyazı sanıyordum. ona bile yakından bakınca farkını görüyorsunuz. metalik beyaz gibi bir renk. quicksilver, kırmızı ve mavi için konu daha da endişe verici. bir yere çarparsanız, boya tamiri konusu büyük sıkıntı yaratabilir. ben yine de türk oto sanayi ustalarına güvenmek istiyorum.

- ön kaput o kadar ince ve yumuşak ki, kaputu kapatırken bastırmaya korkuyorsunuz, azıcık bir kuvvetle içeri yamuluyor. (elinize çekince geri topluyor) adına frunk dedikleri ön bagajın doğan slx kaputu kıvamında mekanik olması garip olmuş. kapıları bile düğmeyle açılan bir arabada ön bagajı bu kadar tel maşa yapmak, elle bastırarak kapatmaya çalışmak anlaşılır şey değil. elle bastırmadan da kapanmıyor bu arada. bari yukarıdan serbest bırakalım düşsün kapansın, o da yok. önde bagajı olan diğer araçlarda ambleme basarak gayet emniyetli bir şekilde kapatabiliyorsunuz. bu araçta tek elle bile kapatamıyorsunuz, iki yandan ayrı ayrı bastırmanız gerekiyor. kaputun bu denli esnemesi sebebiyle bir süre sonra ön bagaj kullanımınız giderek korkulu rüyanız olabilir.

- korkulu rüyanız demişken, ön bagajı yanlışlıkla açarsanız, araçtan inip elle kapatmanız gerekiyor. uygulamada araç yakınında değilseniz ve ön bagajı açmak isterseniz size uyarı vermesini bile düşünmüşler mesela. çünkü yanlışlıkla açarsanız araç başına gidip kapatmanız gerekecek.

- bagaj kapağı, hayvan gibi büyük ve arka tarafı da yüksek yapısı gereği alçak tavanlı kapalı otoparklarda tavana vurmaya çok müsait. aynı şekilde geri geri çok yakın yanaşırsanız, bagaj kapağının ucu yanaştığınız yere vurabilir. (hayır, bunu engelleyecek yazılımsal bir şey yapmamış arkadaşlar, ama araç kendi kendine gidebiliyor) alışma dönemlerinde dikkat etmekte fayda var.

- araca eklenen sınırlı sayıda opsiyonlardan bir tanesi çeki demiri. ne kadar kullanılacağı tartışılır ama sökme takma olayı trajikomik bir hadise olmuş. pek çok teknolojik sayılabilecek marka bunu artık otomatik açılır kapanır yapmışken, sizin çeki demiri topuzunu takabilmeniz için trim sökme aleti benzeri bir şeyle plastik kapağını sökmeniz gerekiyor. ve işin ilginci bu kapak sökülüp takıldıkça bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak gibi duruyor. kaput eğilmesin diye kullanamadığımız ön bagaj gibi bir şey yapmışlar diyebiliriz.